2849 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle demiştir: Rasulullah'a (sav) sihir yapılmıştı. Öyle ki kendisi yapmadığı şeyleri yapmış gibi hissediyordu. Sonra günün birinde benim yanımdayken Allah'a tekrar tekrar dua etti. Sonra da bana: "Ey Aişe! Biliyor musun? Allah bana, fetva istediğim şey hakkında fetva vermiştir" buyurdu. Ben de: “Bu nedir Ey Allah'ın Rasulü?” dedim. O şöyle buyurdu: "Bana iki kişi geldi. Bunlardan biri baş ucumda, diğeri de ayak ucumda oturdu. Sonra bunların biri diğerine: 'Bu adamın hastalığı nedir?' diye sordu. Öteki 'Sihir yapılmıştır' diye cevap verdi. Diğeri yine 'ona kim sihir yapmıştır?' dedi. Öteki de 'Zurayk oğullarından Yahudi Lebid b. A'sam' diye cevap verdi. Sonra 'bu sihir ne içinde yapılmıştır?' diye sordu. Öteki de 'bir tarak, saç-sakal kılları ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kabuğu içinde' diye cevap verdi. Diğeri 'bu sihir nerededir?' dedi. O da 'Zû Ervân Kuyusu'nun içindedir' dedi" Ravi der ki: Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ashabından bazılarıyla birlikte bu kuyuya gitti ve ona baktı, kuyunun üzerinde hurma ağacı vardı. Sonra Aişe'nin yanına döndü ve "ey Aişe! Allah'a yemin ederim ki, kuyunun suyu kına suyu gibi kırmızı, hurma ağacının uçları da şeytanların başları gibidir" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü! Onu çıkardın mı?” dedim. Rasulullah da (sav) "Hayır, fakat, Allah bana afiyet ve şifa vermiştir. Sihri çıkarmakla insanlar üzerine ondan bir kötülük yayacağımdan endişe ettim" buyurdu. Rasulullah (sav) kuyunun gömülmesini emretti ve kuyu gömüldü.
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Sabit, ona da Enes (ra.) şöyle rivayet etmiştir: Ben Ebu Talha'nın evinde insanlara içki dağıtmaktaydım. O sırada şarabın haram kılındığı (hükmü) indi ve Hz. Peygamber (sav) emretti, bir münadi bu hükmü Müminlere ilan etti. Ebu Talha “dışarı çık da bak, nedir bu?” dedi. Ben de çıktım, sonra dönüp içeri girdim ve “bir münadi 'haberiniz olsun, içki haram kılınmıştır' diye duyuru yapıyor” dedim. Bunun üzerine Ebu Talha hemen bana “git, onları dök” dedi. Enes der ki: Bu emir üzerine Medine sokaklarında şarap akmıştı. O gün onların şarabı fadîh denilen bir içki idi. Sonra halktan bazıları “bir kısım insanlar içtikleri bu şarap karınlarında olduğu halde öldürüldüler” dediler. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah "İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara, günahlardan sakındıkları ve imanlarını koruyup iyi işler yapmayı sürdürdükleri, sakınmaya devam edip imanlarına bağlı kaldıkları, hem günahlardan sakınıp hem en iyiyi yapmaya çalıştıkları takdirde daha önce yiyip içtiklerinden ötürü bir günah yoktur." (Mâide, 5/93) ayetini indirdi.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَاتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ