116 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammâd, ona Sabit, ona Ebu Râfi', ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kul, namaz kıldığı yerde namazı beklediği müddetçe (sevap bakımından) namazda gibidir. Melekler, o kula, yerinden ayrılana ya da abdestini bozana kadar Allah'ım onu bağışla, Allah'ım ona merhamet et" diye dua ederler. Ebu Hureyre'ye abdesti bozan nedir diye soruldu. O, sesiz ancak kokulu ya da sesli ve kokulu yellenmektir. dedi.
Açıklama: Abdesti neyin bozduğu sorusuna muhatab olanın Ebu Hureyre olduğuna dair bk. el-Aynî, Şerhu Süneni Ebi Davud, II, 384. ''يَفْسُو'' ve ''يَضْرِطُ'' fiilerinin anlamları için bk. Abdülmuhsin b. Hamd, Şerhu Sünen-i Ebi Davud, LXVI, 20.
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Bize Kuteybe (b. Saîd), ona Abdülaziz b. Muhammed, ona da Alâ (b. Abdurrahman b. Yakub) benzer bir şekilde rivayet etmiştir. Kuteybe rivayet ettiği hadiste, 'İşte sizin ribatınız budur, işte sizin ribatınız budur, işte sizin ribatınız budur.' ifadesini üç kere tekrar etmiştir. [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: 'Bu konuda Ali, Abdullah b. Amr, İbn Abbas, Abîde -Ubeyde olarak da söylenir- b. Amr, Âişe, Abdurrahman b. Â'iş el-Hadramî ve Enes'ten nakledilen rivayetler de vardır.' Ebu İsa (Tirmizî): 'Ebu Hureyre'nin bu konudaki hadisi, hasen-sahih'tir. Alâ' b. Abdurahman, İbn Yakub el-Cühenî (el-Hurakî) adlı kişidir; hadis âlimlerine göre sika bir ravidir.' demiştir.]
Açıklama: Hadiste geçen "ribat" kelimesi, bir vaktin namazını mescidde kıldıktan sonra bir sonraki namaz vaktinin gelmesini arzulamak ve böylece tüm vakit namazlarını mescidde kılmak anlamına gelmektedir. Bk. İbn Abdilber, el-İstizkâr, II, 303.
Bize Ka'neb, ona Malik, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Melekler, sizden birine, abdestini bozmadan ya da yerinden kalkmadan namaz kıldığı yerde durduğu müddetçe Allah'ım onu bağışla, Allah'ım ona merhamet et! diye dua ederler."
Bize Ka'neb, ona Malik, onu Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizden biri, namaz kendisini alıkoyduğu müddetçe (sevap bakımından) namazda gibidir. Zira onu ailesine dönmekten alıkoyan sadece namazdır."
Bize Haccac b. Şair, ona Ravh b. Ubade, ona Zekeriyya b. İshak, ona da Ebu Zübeyr, Cabir b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bizim mahallemiz mescitten (Mescid-i Nebevî) uzaktı. Evlerimizi satıp mescidin yakınına gelmek istedik. Rasulullah (sav) bize bunu yasakladı ve: 'Attığınız her bir adım karşılığında sizin için bir derece vardır.' buyurdu."