Giriş

Bize Yahya b. Habib el-Harisî (Yahya b. Habib b. Arabî), ona Mu'temir (b. Süleyman b. Tarhan), ona İsmail (b. Hürmüz), ona Kays (b. Avf b. Abdülharis), ona Sa'd (b. Ebu Vakkas); (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr (el-Hemdânî), ona babası (ِAbdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye) ve İbn Bişr (b. Fürâfisa b. Muhtar b. Rudeyh), onlara İsmail (b. Hürmüz), ona da Kays (b. Avf b. Abdülharis), Sa'd (b. Ebu Vakkas)'ı şöyle derken işittiğini rivayet etmiştir: Allah'a yemin ederim ki Allah yolunda Araplar'dan ilk ok atan kişi benim. Bizler Rasulullah'la (sav) birlikte savaşa çıkardık. (Küçük yapraklı, kısa dikenli) semür ağacının yapraklarından başka yiyecek hiç bir şeyimiz olmazdı. Bundan dolayı birimiz tuvaletini yaptığında (dışkısı, tıpkı sürekli ot yiyen) koyun dışkısı gibi olurdu. Şimdi Esedoğulları (kalkmış) dinî (bir meseleden dolayı) beni kınıyor! (Dini onlardan öğreneceksem) o halde hüsrana uğramış ve amellerim boşa gitmiş demektir. İbn Nümeyr hadisi rivayet ederken "o halde" kelimesini zikretmemiştir.


    Öneri Formu
7538 M007433 Müslim, Zühd ve Rekâik, 12


    Öneri Formu
23757 B006448 Buhari, Rikâk, 16

Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.


Açıklama: Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.

    Öneri Formu
22388 D003419 Ebu Davud, Büyu' (icare), 37

Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Ebu Bişr (Cafer b. Ebu Vahşiyye), ona da Ebu Mütevekkil (Ali b. Davud), Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulüllah'ın (sav) ashabından bir grup bir sefere çıktı ve Arap kabilelerinden birisinin yanında konakladı. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler. Kabiledekiler ise misafir etmekten kaçındılar. (O esnada) kabilenin reisini akrep soktu. Onun için her şeyle şifa aradılar ama hiçbir şey fayda vermiyordu. Onlardan bazıları, şu yanınıza konaklayan kafileye gitseniz, belki onların birinde reisinize fayda verecek bir şey vardır, dediler. Bunun üzerine birkaç kişi (kafileye gelip) reisimizi akrep soktu; kendisi için her çareye başvurduk fakat hiçbir şey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında arkadaşımıza şifa verecek bir şey, yani rukye (dua) var mı? diye sordular. Kafileden bir adam (ki o Ebu Said'dir): Ben dua ederim ama sizden bizi misafir etmenizi istedik, fakat siz misafir etmekten kaçındınız. Onun için ben de şimdi benim için bir ücret tayin edinceye kadar dua etmiyorum, dedi. Bunun üzerine onun için bir sürü koyun kararlaştırdılar, o da hastaya gelip üzerine Fatiha suresini okudu ve üfledi. Nihayet adam iyileşti, sanki bağından kurtulmuş (hayvan) gibi idi. (Kabile reisi) kafileye anlaştıkları ücreti verdi. Kafiledekiler sürüyü paylaşınız dediler. Okuyup dua eden (Ebu Said) ise Rasulullah'a (sav) gidip de meseleyi danışmadıkça yapmayınız, dedi. Onlar da Rasulullah'a (sav) gidip hâdiseyi anlattılar. Rasulullah (sav): "Onun (Fâtiha'nın) bu kadar tesirli bir dua olduğunu nereden bildiniz? İyi yapmışsınız, sizinle bana da bir pay ayırınız" buyurdu.


    Öneri Formu
22383 D003418 Ebu Davud, Büyu' (icare), 37

Bana Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya, ona İsmail, ona Kays, ona da Saîd b. Zeyd şöyle demiştir: Vallahi, kız kardeşi ile birlikte Müslüman olduğumuz için, ben, Ömer'in, beni esir gibi bağlayarak eziyet ettiğini gördüm. Sizin Osman'a yaptığınız (kötülükten) dolayı da, Uhud Dağı parça parça olsa hakkıdır, yadırganmaz.


    Öneri Formu
34996 B003867 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 35

Bize Müsedded, ona Cafer b. Süleyman, ona Mualla b. Ziyad, ona Ala b. Beşir el- Müzeni, ona Ebu Sıddîk en-Naci, ona Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Zayıf (yoksul) muhacirlerden oluşan bir toplulukla birlikte oturuyordum. Öyle ki, bazılarımız çıplaklıktan dolayı (elbiseleri yetmediğinden) birbirinin arkasına saklanıyordu. O sırada bir kişi bize Kur'an okuyordu. Derken Rasulullah (sav) yanımıza geldi. Yanımıza vardığında Kur'an okuyan sustu. Peygamber (sav) selam verdi ve 'ne yapıyordunuz?' diye sordu. Biz de 'ey Allah’ın Rasulü! Bize Kur'an okuyan bir kardeşimiz vardı, biz de Allah’ın kitabını dinliyorduk' dedik. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'ümmetim içinde, kendileriyle birlikte sabretmem emredilen kimseleri var var eden Allah'a hamdolsun' buyurdu, sonra Peygamber (sav) bizim ortamıza oturdu, adeta aramızda eşit olmak için kendisini tam ortamıza konumlandırdı ve elini şöyle (daire çizer gibi) yaptı, biz de hemen halka oluşturduk, yüzlerimiz O’na bakar hâle geldi. (Ebu Saîd el Hudrî der ki:) Rasulullah’ın (sav) aramızdan bir tek beni tanıdığını fark ettim. Sonra şöyle buyurdu: Müjde size ey yoksul muhacirler topluluğu! Kıyamet günü, sizler tam bir nurla parlayacak ve zenginlerden yarım gün önce cennete gireceksiniz. Bu da beş yüz yıl demektir."


    Öneri Formu
25595 D003666 Ebu Davud, İlm, 13

Bize Muhammed b. Said el-Huzâî, ona Abdül'alâ, ona Humeyd, ona da Enes (T) Bize Amr b. Zürâre, ona Ziyâd, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Amcam Enes b. Nadr, Bedir savaşına katılamamıştı. Bundan dolayı Rasulullah'a (sav) hitaben şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşa katılamadım. Şayet Allah beni müşriklerle yapılacak bir savaşta bulundurursa neler yapacağımı elbette Allah görecektir.' Sonra Uhud günü gelip de Müslümanların safları bozulunca Müslümanları kastederek 'Allah'ım! Bunların yaptıklarından dolayı beni mazur görmeni dilerim.' Müşrikleri kastederek de; 'Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arz ederim.' dedi ve ilerledi sonra da Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. Ona; 'Ey Sa'd! İstediğim cennettir. Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud'dan beri cennetin kokusunu alıyorum.' dedi. Sa'd Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben Enes b. Nadr'ın yaptığını yapamadım.' dedi. Enes sözüne şöyle devam etti. İbn Nadr'ı bulduğumuzda şehit olmuştu. Bedeninde seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Onu, öldürülmüş ve müşrikler tarafından müsle yapılmış (burun ve kulakları kesilmiş) bir vaziyette bulduk. Onu kimse tanıyamadı, sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıdı. Yine Enes şöyle devam etti: Biz şu ayetin İbn Nadr ve benzeri durumda olanlar için indiğini düşünüyoruz veya zannediyoruz: 'Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.' (Ahzab-33/23)


    Öneri Formu
28543 B002805 Buhari, Cihad, 12

Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Muhammed b. Bişr, ona Ebu Bekir b. Salim, ona Salim, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyur­muştur: "Rüyamda gördüm ki ben bir kuyu başında küçük bir kova ile su çekiyorum. O sırada Ebu Bekir geldi, Allah onu bağışlasın, güçsüz bir şekilde kuyudan bir yahut iki kova su çekti. Sonra Ömer b. Hattâb geldi ve o küçük kova büyük bir kovaya dönüştü. Ben Ömer gibi, kuyudan mükemmel bir şekilde su çeken, birini daha görmedim. O kadar ki insanlar suya kandı ve orayı develerine sulak ve otlak edindiler". İbn Cübeyr der ki: "Abkarîyy", oldukça güzel yaygı demektir. Yahya der ki: "Zerabi" ince ve çok saçakları bulunan güzel yaygılar demektir.


    Öneri Formu
34707 B003682 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 6

Bize Muhammed b. Said el-Huzâî, ona Abdül'alâ, ona Humeyd, ona da Enes (T) Bize Amr b. Zürâre, ona Ziyâd, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Amcam Enes b. Nadr, Bedir savaşına katılamamıştı. Bundan dolayı Rasulullah'a (sav) hitaben şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşa katılamadım. Şayet Allah beni müşriklerle yapılacak bir savaşta bulundurursa neler yapacağımı elbette Allah görecektir.' dedi. Sonra Uhud günü gelip de Müslümanlar'ın safları bozulunca Müslümanları kastederek 'Allah'ım! Bunların yaptıklarından dolayı beni mazur görmeni dilerim.' Müşrikleri kastederek de; 'Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arz ederim.' dedi ve ilerledi sonra da Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. Ona; 'Ey Sa'd! İstediğim cennettir. Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud'dan beri cennetin kokusunu alıyorum.' dedi. Sa'd Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben Enes b. Nadr'ın yaptığını yapamadım.' dedi. Enes sözüne şöyle devam etti. İbn Nadr'ı bulduğumuzda şehit olmuştu. Bedeninde seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Onu, öldürülmüş ve müşrikler tarafından müsle yapılmış (burun ve kulakları kesilmiş) bir vaziyette bulduk. Onu kimse tanıyamadı, sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıdı. Yine Enes şöyle devam etti: Biz şu ayetin İbn Nadr ve benzeri durumda olanlar için indiğini düşünüyoruz veya zannediyoruz: 'Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.' (Ahzab-33/23)


    Öneri Formu
280346 B002805-2 Buhari, Cihad, 12


    Öneri Formu
163277 EM000024 Buhari, Edebü'l-Müfred, 13