حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه أَنَّ الْحَسَنَ بْنَ عَلِىٍّ أَخَذَ تَمْرَةً مِنْ تَمْرِ الصَّدَقَةِ ، فَجَعَلَهَا فِى فِيهِ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْفَارِسِيَّةِ « كَخٍ كَخٍ ، أَمَا تَعْرِفُ أَنَّا لاَ نَأْكُلُ الصَّدَقَةَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30455, B003072
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه أَنَّ الْحَسَنَ بْنَ عَلِىٍّ أَخَذَ تَمْرَةً مِنْ تَمْرِ الصَّدَقَةِ ، فَجَعَلَهَا فِى فِيهِ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْفَارِسِيَّةِ « كَخٍ كَخٍ ، أَمَا تَعْرِفُ أَنَّا لاَ نَأْكُلُ الصَّدَقَةَ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona Muhammed b. Ziyâd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hasan b. Ali, zekat hurmasından bir hurmayı aldı ve onu azına koydu. Hz. Peygamber (sav), Farsça lisanında "Pis pis (كَخٍ كَخٍ)! Bizim zekat (malı) yemediğimizi bilmiyor musun?" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 188, 1/809
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Muhammed b. Ziyad el-Kuraşi (Muhammed b. Ziyad)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
KTB, SADAKA
Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
حَدَّثَنَا آدَمُ بْنُ أَبِى إِيَاسٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ فَتْحِ مَكَّةَ « لاَ هِجْرَةَ وَلَكِنْ جِهَادٌ وَنِيَّةٌ ، وَإِذَا اسْتُنْفِرْتُمْ فَانْفِرُوا » .
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şeybân, ona Mansûr, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs (ra), Hz. Peygamber'in (sav) Fetih günü şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"(Bundan sonra) hicret yoktur! Ancak cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30473, B003077
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ بْنُ أَبِى إِيَاسٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ فَتْحِ مَكَّةَ « لاَ هِجْرَةَ وَلَكِنْ جِهَادٌ وَنِيَّةٌ ، وَإِذَا اسْتُنْفِرْتُمْ فَانْفِرُوا » .
Tercemesi:
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şeybân, ona Mansûr, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs (ra), Hz. Peygamber'in (sav) Fetih günü şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"(Bundan sonra) hicret yoktur! Ancak cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 194, 1/811
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
6. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
KTB, CİHAD
Siyer, fetihten sonra Hicretin durumu
قَالَ ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ ذَهَبَ فَرَسٌ لَهُ ، فَأَخَذَهُ الْعَدُوُّ ، فَظَهَرَ عَلَيْهِ الْمُسْلِمُونَ فَرُدَّ عَلَيْهِ فِى زَمَنِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَأَبَقَ عَبْدٌ لَهُ فَلَحِقَ بِالرُّومِ ، فَظَهَرَ عَلَيْهِمُ الْمُسْلِمُونَ ، فَرَدَّهُ عَلَيْهِ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ بَعْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30431, B003067
Hadis:
قَالَ ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ ذَهَبَ فَرَسٌ لَهُ ، فَأَخَذَهُ الْعَدُوُّ ، فَظَهَرَ عَلَيْهِ الْمُسْلِمُونَ فَرُدَّ عَلَيْهِ فِى زَمَنِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَأَبَقَ عَبْدٌ لَهُ فَلَحِقَ بِالرُّومِ ، فَظَهَرَ عَلَيْهِمُ الْمُسْلِمُونَ ، فَرَدَّهُ عَلَيْهِ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ بَعْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize İbn Nümeyr, ona Ubeydullah, ona da Nâfi', İbn Ömer'den (ra) naklen şöyle rivayet etmiştir:
İbn Ömer'e ait bir at kaçmış, düşman da ona el koymuş. Müslümanlar düşman üzerine galip gelince Rasulullah (sav) zamanında (at) kendisine geri verilmiş. (Bir keresinde de) ona ait bir köle kaçıp Bizans tarafına geçmiş. Müslümanlar onlara galip gelince Hâlid b. Velid, köleyi kendisine iade etmiş. (Bu da) Nebî'den (sav) sonra (gerçeklemiş).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 187, 1/808
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
Lukata (Kayıp mal)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30445, B003070
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ أَخْبَرَنَا حَنْظَلَةُ بْنُ أَبِى سُفْيَانَ أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ مِينَاءَ قَالَ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، ذَبَحْنَا بُهَيْمَةً لَنَا ، وَطَحَنْتُ صَاعًا مِنْ شَعِيرٍ ، فَتَعَالَ أَنْتَ وَنَفَرٌ ، فَصَاحَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « يَا أَهْلَ الْخَنْدَقِ ، إِنَّ جَابِرًا قَدْ صَنَعَ سُؤْرًا ، فَحَىَّ هَلاً بِكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Ali, ona Ebu Âsım, ona Hanzala b. Ebu Süfyân, ona da Said b. Mînâ, Câbir b. Abdullah şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Ben, "Yâ Rasulullah! Bize ait körpe bir kuzuyu kestik ve bir sâ' buğdayı öğüttüm. Sen ve bir grup gelin (ve yiyin)" dedim. (Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav), "Ey hendek ahalisi! Câbir yemek yapmış. Haydi gelin" diye bağırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 188, 1/809
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Velid Said b. Mînâ el-Hicazi (Said b. Mînâ)
3. Hanzala b. Ebu Süfyan el-Cümahi (Hanzala b. Esved b. Abdurrahman b. Safvan)
4. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
5. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
HENDEK SAVAŞI
Sahabe, çektikleri sıkıntılar
Siyer, Hendek günü
Teşvik Edilenler, paylaşma azık ve diğer şeyleri
حَدَّثَنَا حِبَّانُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ خَالِدِ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُمِّ خَالِدٍ بِنْتِ خَالِدِ بْنِ سَعِيدٍ قَالَتْ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَعَ أَبِى وَعَلَىَّ قَمِيصٌ أَصْفَرُ ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سَنَهْ سَنَهْ » . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ وَهْىَ بِالْحَبَشِيَّةِ حَسَنَةٌ . قَالَتْ فَذَهَبْتُ أَلْعَبُ بِخَاتَمِ النُّبُوَّةِ ، فَزَبَرَنِى أَبِى قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « دَعْهَا » . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ « أَبْلِى وَأَخْلِفِى ، ثُمَّ أَبْلِى وَأَخْلِفِى ، ثُمَّ أَبْلِى وَأَخْلِفِى » . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَبَقِيَتْ حَتَّى ذَكَرَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30451, B003071
Hadis:
حَدَّثَنَا حِبَّانُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ خَالِدِ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُمِّ خَالِدٍ بِنْتِ خَالِدِ بْنِ سَعِيدٍ قَالَتْ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَعَ أَبِى وَعَلَىَّ قَمِيصٌ أَصْفَرُ ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سَنَهْ سَنَهْ » . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ وَهْىَ بِالْحَبَشِيَّةِ حَسَنَةٌ . قَالَتْ فَذَهَبْتُ أَلْعَبُ بِخَاتَمِ النُّبُوَّةِ ، فَزَبَرَنِى أَبِى قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « دَعْهَا » . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ « أَبْلِى وَأَخْلِفِى ، ثُمَّ أَبْلِى وَأَخْلِفِى ، ثُمَّ أَبْلِى وَأَخْلِفِى » . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَبَقِيَتْ حَتَّى ذَكَرَ .
Tercemesi:
Bize Hıbbân b. Musa, ona Abdullah, ona Halid b. Saîd, ona babası Saîd, ona Halid b. Saîd'in kızı Ümmü Halid (ra) şöyle demiştir:(Çocukluğumda) babamla birlikte üzerimde sarı renkli bir gömlek olduğu hâlde Rasûlullah'ın yanına gelmiştim. Rasûlullah: "Seneh, seneh" buyurdu. Bu kelime Habeş dilinde "güzel şey" demektir.
Ümmü Hâlid dedi ki: Bu sırada ben (Peygamber'in iki küreği arasındaki) peygamberlik mührü ile oynamaya başladım. Babam beni bundan men' etti. Bunun üzerine Rasûlullah (sav):
— "Çocuğu kendi hâline bırak" buyurdu. Sonra Rasûlullah bana:
— " (sağlıkla giy, üstünde eskisin ) eskit ve yıprat (sonra yenisini giy), diye üç defa tekrarlayarak dua etti.
Hadîsin râvîsi Abdullah ibnu'l-Mubârek: Ümmü Hâlid uzun zaman yaşadı, o yaşadığı müddetçe herkes bu gömlek ve olayı anmaya devam etti, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 188, 1/809
Senetler:
1. Ümmü Halid Eme bt. Halid (Eme bt. Halid b. Said b. Âs b. Ümeyye)
2. Said b. Amr el-Ümevi (Said b. Amr b. Said b. As b. Said)
3. Hâlid b. Said el-Kuraşî (Hâlid b. Said b. Amr b. Said b. Âs)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Hibbân b. Musa el-Mervezî (Hibbân b. Musa b. Sevvâr)
Konular:
Habeşistan, habeşlilerle ilişkiler,
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, nübüvvet mührü
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ كَانَ عَلَى ثَقَلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ كِرْكِرَةُ فَمَاتَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « هُوَ فِى النَّارِ » . فَذَهَبُوا يَنْظُرُونَ إِلَيْهِ فَوَجَدُوا عَبَاءَةً قَدْ غَلَّهَا . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ قَالَ ابْنُ سَلاَمٍ كَرْكَرَةُ ، يَعْنِى بِفَتْحِ الْكَافِ ، وَهْوَ مَضْبُوطٌ كَذَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30467, B003074
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ كَانَ عَلَى ثَقَلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ كِرْكِرَةُ فَمَاتَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « هُوَ فِى النَّارِ » . فَذَهَبُوا يَنْظُرُونَ إِلَيْهِ فَوَجَدُوا عَبَاءَةً قَدْ غَلَّهَا . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ قَالَ ابْنُ سَلاَمٍ كَرْكَرَةُ ، يَعْنِى بِفَتْحِ الْكَافِ ، وَهْوَ مَضْبُوطٌ كَذَا .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Amr, ona Sâlim b. Ebu Ca'd, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir:
Nebî'nin (sav) eşyalarını taşımakta olup kendisine Kirkire denilen bir adam vardı. Hz. Peygamber (sav), "O, cehennemdedir!" buyurdu. (İnsanlar) ona bakmak için gittiler de (ganimetten) çaldığı bir elbise buldular.
Ebu Abdullah (el-Buharî) şöyle demiştir: İbn Selâm, kâf harfinin üstünü ile yani "Kerkere" şeklinde nakletmiştir ki o, bu şekilde yazılıp okunmaktadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 190, 1/810
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Yolsuzluk, ganimet malından çalanın hali
Yolsuzluk, Kamuya ait malı (zekat) aşırmak, yolsuzluk yapmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30469, B003075
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ عَنْ جَدِّهِ رَافِعٍ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذِى الْحُلَيْفَةِ ، فَأَصَابَ النَّاسَ جُوعٌ وَأَصَبْنَا إِبِلاً وَغَنَمًا ، وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى أُخْرَيَاتِ النَّاسِ ، فَعَجِلُوا فَنَصَبُوا الْقُدُورَ ، فَأَمَرَ بِالْقُدُورِ فَأُكْفِئَتْ ، ثُمَّ قَسَمَ فَعَدَلَ عَشَرَةً مِنَ الْغَنَمِ بِبَعِيرٍ ، فَنَدَّ مِنْهَا بَعِيرٌ ، وَفِى الْقَوْمِ خَيْلٌ يَسِيرٌ فَطَلَبُوهُ فَأَعْيَاهُمْ ، فَأَهْوَى إِلَيْهِ رَجُلٌ بِسَهْمٍ ، فَحَبَسَهُ اللَّهُ فَقَالَ « هَذِهِ الْبَهَائِمُ لَهَا أَوَابِدُ كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ ، فَمَا نَدَّ عَلَيْكُمْ فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا » . فَقَالَ جَدِّى إِنَّا نَرْجُو - أَوْ نَخَافُ - أَنْ نَلْقَى الْعَدُوَّ غَدًا وَلَيْسَ مَعَنَا مُدًى ، أَفَنَذْبَحُ بِالْقَصَبِ فَقَالَ « مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ فَكُلْ ، لَيْسَ السِّنَّ وَالظُّفُرَ ، وَسَأُحَدِّثُكُمْ عَنْ ذَلِكَ ، أَمَّا السِّنُّ فَعَظْمٌ ، وَأَمَّا الظُّفُرُ فَمُدَى الْحَبَشَةِ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Said b. Mesrûk, ona Abâye b. Rifâ'a, ona da dedesi Râfi' şöyle rivayet etmiştir:
Zülhuleyfe'de Nebî'nin (sav) beraberinde idik. İnsanlar epeyce acıkmışlar ve (öncesinde ganimet olarak) deve ve koyun elde etmişlerdi. Hz. Peygamber (sav) insanların arkasında kaldı. (İnsanlar) acele edip (yemek pişirmek üzere) tencereleri hazır ettiler. (Hz. Peygamber (sav) geldiğinde) tencerelerin (devrilmesini) emretti de (tencereler) ters yüz edildi. Ardından (ganimet malını) taksim edip 10 koyunu bir deveye denk saydı. (Derken) onlardan bir deve kaçıverdi. Topluluk içinde de onu arayıp bulacakları az at vardı. Deve onları çaresiz bırakıp (kaçtı). Bir adam oku ile onu vurdu, Allah da (deveyi) durdurdu! (Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav), "Bu hayvanlar vahşi hayvanlar gibi kaçıp gidebilirler. Böyle bir şey olursa bu şekilde davranıp (onu oklayabilirsiniz)" buyurdu. Biz yarın düşman ile karşılaşmayı umuyorduk. -Ravilerden biri şüpheye düşüp "Korkuyorduk" şeklinde nakilde bulundu- Yanımızda da bıçak yoktu! Nebî'ye (sav) "Kamışla (hayvan) kesebilir miyiz?" dedik. Kanı akıtan şey ile (kes) ve üzerine Allah'ın adının anıldığı (hayvanı) ye! Dişle ve tırnakla ise olmaz! Bundan size bahsedeyim. Diş, kemiktir. Tırnak ise Habeşliler'in bıçağıdır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 191, 1/810
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Rifâ'a Abâye b. Rifâ'a ez-Zürakî (Ayâbe b. Rifâ'a b. Râfi' b. Hudeyc)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
Kültürel hayat, Hayvanların kesiminde kullanılacak aletler
Siyer, Huneyn gazvesi
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى قَيْسٌ قَالَ قَالَ لِى جَرِيرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنه - قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تُرِيحُنِى مِنْ ذِى الْخَلَصَةِ » . وَكَانَ بَيْتًا فِيهِ خَثْعَمُ يُسَمَّى كَعْبَةَ الْيَمَانِيَةَ ، فَانْطَلَقْتُ فِى خَمْسِينَ وَمِائَةٍ مِنْ أَحْمَسَ ، وَكَانُوا أَصْحَابَ خَيْلٍ ، فَأَخْبَرْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَنِّى لاَ أَثْبُتُ عَلَى الْخَيْلِ ، فَضَرَبَ فِى صَدْرِى حَتَّى رَأَيْتُ أَثَرَ أَصَابِعِهِ فِى صَدْرِى فَقَالَ « اللَّهُمَّ ثَبِّتْهُ وَاجْعَلْهُ هَادِيًا مَهْدِيًّا » . فَانْطَلَقَ إِلَيْهَا فَكَسَرَهَا وَحَرَّقَهَا ، فَأَرْسَلَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يُبَشِّرُهُ فَقَالَ رَسُولُ جَرِيرٍ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ ، مَا جِئْتُكَ حَتَّى تَرَكْتُهَا كَأَنَّهَا جَمَلٌ أَجْرَبُ ، فَبَارَكَ عَلَى خَيْلِ أَحْمَسَ وَرِجَالِهَا خَمْسَ مَرَّاتٍ . قَالَ مُسَدَّدٌ بَيْتٌ فِى خَثْعَمَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30472, B003076
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى قَيْسٌ قَالَ قَالَ لِى جَرِيرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنه - قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تُرِيحُنِى مِنْ ذِى الْخَلَصَةِ » . وَكَانَ بَيْتًا فِيهِ خَثْعَمُ يُسَمَّى كَعْبَةَ الْيَمَانِيَةَ ، فَانْطَلَقْتُ فِى خَمْسِينَ وَمِائَةٍ مِنْ أَحْمَسَ ، وَكَانُوا أَصْحَابَ خَيْلٍ ، فَأَخْبَرْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَنِّى لاَ أَثْبُتُ عَلَى الْخَيْلِ ، فَضَرَبَ فِى صَدْرِى حَتَّى رَأَيْتُ أَثَرَ أَصَابِعِهِ فِى صَدْرِى فَقَالَ « اللَّهُمَّ ثَبِّتْهُ وَاجْعَلْهُ هَادِيًا مَهْدِيًّا » . فَانْطَلَقَ إِلَيْهَا فَكَسَرَهَا وَحَرَّقَهَا ، فَأَرْسَلَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يُبَشِّرُهُ فَقَالَ رَسُولُ جَرِيرٍ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ ، مَا جِئْتُكَ حَتَّى تَرَكْتُهَا كَأَنَّهَا جَمَلٌ أَجْرَبُ ، فَبَارَكَ عَلَى خَيْلِ أَحْمَسَ وَرِجَالِهَا خَمْسَ مَرَّاتٍ . قَالَ مُسَدَّدٌ بَيْتٌ فِى خَثْعَمَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Yahya [b. Said el-Kattan], ona İsmail [b. Ebu Halid], ona Kays [b. Ebu Hazim], ona da Cerir'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) ona (Cerir'e): "Şu Zülhalasa'dan beni kurtarmaz mısın?" dedi. (Zülhalasa) Has'am kabilesinin bulunduğu, Yemenlilerin Kabe'si olarak adlandırılan bir bina (puthane) idi. Ben, at binmekte mahir olan Ahmes kabilesinden yüz elli atlıyla birlikte oraya gittim. Rasulullah'a (sav) at üzerinde pek sabit duramadığımı söyledim. Bunun üzerine O (sav) göğsüme öyle bir vurdu ki parmak izleri göğsüme çıktı sandım. Ardından: "Allah'ım onu sabit kıl. Onu, doğru yolu gösteren ve doğru yola erenlerden eyle" diye dua etti. Bunun üzerine Cerir oraya gitti, orayı darmadağın etti ve ateşe verdi. Sonra bunu müjdelemesi için Rasulullah'a (sav) birini gönderdi. Cerir'in habercisi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Seni hak ile gönderene yemin olsun ki; ben ayrılırken o bina uyuz bir deve gibiydi (harap olmuştu)." dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) beş defa: "Ahmes'in atları ve süvarileri bereketlensin" diye dua etti.
Müsedded [b. Müserhed] kendi rivayetinde: '(Zulhalasa) Has'am kabilesi içinde bir evdir' demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 192, 1/810
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Kays b. Ebu Hazim el-Becelî (Kays b. Avf b. Abdülharis)
3. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Dua, düşman tehlikesine karşı yapılacak dua
Put, putperestlik
Sosyal katmanlar, Yemen (liler)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30482, B003081
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَوْشَبٍ الطَّائِفِىُّ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا حُصَيْنٌ عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَيْدَةَ عَنْ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَكَانَ عُثْمَانِيًّا فَقَالَ لاِبْنِ عَطِيَّةَ وَكَانَ عَلَوِيًّا إِنِّى لأَعْلَمُ مَا الَّذِى جَرَّأَ صَاحِبَكَ عَلَى الدِّمَاءِ سَمِعْتُهُ يَقُولُ بَعَثَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَالزُّبَيْرَ ، فَقَالَ « ائْتُوا رَوْضَةَ كَذَا ، وَتَجِدُونَ بِهَا امْرَأَةً أَعْطَاهَا حَاطِبٌ كِتَابًا » . فَأَتَيْنَا الرَّوْضَةَ فَقُلْنَا الْكِتَابَ . قَالَتْ لَمْ يُعْطِنِى . فَقُلْنَا لَتُخْرِجِنَّ أَوْ لأُجَرِّدَنَّكِ . فَأَخْرَجَتْ مِنْ حُجْزَتِهَا ، فَأَرْسَلَ إِلَى حَاطِبٍ فَقَالَ لاَ تَعْجَلْ ، وَاللَّهِ مَا كَفَرْتُ وَلاَ ازْدَدْتُ لِلإِسْلاَمِ إِلاَّ حُبًّا ، وَلَمْ يَكُنْ أَحَدٌ مِنْ أَصْحَابِكَ إِلاَّ وَلَهُ بِمَكَّةَ مَنْ يَدْفَعُ اللَّهُ بِهِ عَنْ أَهْلِهِ وَمَالِهِ ، وَلَمْ يَكُنْ لِى أَحَدٌ ، فَأَحْبَبْتُ أَنْ أَتَّخِذَ عِنْدَهُمْ يَدًا . فَصَدَّقَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عُمَرُ دَعْنِى أَضْرِبْ عُنُقَهُ ، فَإِنَّهُ قَدْ نَافَقَ . فَقَالَ « مَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ اللَّهَ اطَّلَعَ عَلَى أَهْلِ بَدْرٍ ، فَقَالَ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ » . فَهَذَا الَّذِى جَرَّأَهُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Havşeb et-Tâifî, ona Hüşeym (b. Beşir es-Sülemî), ona Husayn (b. Abdurrahman es-Sülemî), ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman (Abdullah b. Habib es-Sülemî) -ki kendisi Osmânî idi- rivayet ettiğine göre kendisi (Hibban) İbn Atiyye'ye - ki o Alevî idi - şöyle dedi: Ben senin sahibini (Hz. Ali'nin) kan dökmeye cüret ettirenin ne olduğunu biliyorum. Ben onun (Hz. Ali'nin) şöyle dediğini işittim: Hz. Peygamber (sav) beni ve Zübeyr'i (b. el-Avvam) görevlendirdi ve dedi ki: "Falanca bahçeye gidin, orada Hatib'ın (b. Belte'a) kendisine mektup verdiği bir kadın var". Bahçeye varıp mektubu sorduk. Kadın "bana böyle bir şey vermedi" dedi. Bunun üzerine biz (kadına) ya (mektubu) verirsin yahut elbiselerini çıkartırız (ve mektubun sende olmadığından emin oluruz) dedik. Bunun üzerine kadın mektubu kuşağından çıkardı.
(Hz. Peygamber'ın (sav) yanına vardığımızda) Hatib'i çağırttı. Bunun üzerine (Hatib) şöyle dedi: Acele etme. Vallahi ben küfre düşmedim ve İslam'a olan muhabbetim sadece arttı. Ancak senin ashabından herkesin Mekke'deki mallarını ve ailelerini Allah, akrabaları vasıtasıyla, korumaktadır. Benim ise (Mekke'de) kimsem yoktur. Dolayısıyla bana karşı (Mekke'li müşriklerin) minnet duymalarını istedim (ki ailemi ve malımı gözetsinler). Hz. Peygamber (sav) onun doğru konuştuğunu beyan edince Ömer (b. el-Hattab) "Bırak boyunu vurayım, zira o munafik olmuştur." dedi. Bunun üzerine o (sav) şöyle buyurdu: Sen nereden biliyorsun (onun ölümü hak ettiğini) ki Allah'ın (cc) Bedir gazvesine katılanları görüp onlara şöyle dediği umulur: "Dilediğinizi yapın, zira ben sizin günahlarınızı affettim".
İşte onu (Ali b. Ebu Talib) cesaretlendiren bu sözdür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 195, 1/811
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Habib es-Sülemî (Abdullah b. Habib b. Rabî'a)
3. Sa'd b. Ubeyde es-Sülemi (Sa'd b. Ubeyde)
4. Ebu Hüzeyl Husayn b. Abdurrahman es-Sülemî (Husayn b. Abdurrahman)
5. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
6. Muhammed b. Havşeb et-Tâifî (Muhammed b. Abdullah b. Havşeb)
Konular:
Hz. Peygamber, bilgi kaynakları
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Yargı, casusluk, yapanın öldürülmesi vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30509, B003079
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ عَنْ خَالِدٍ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ النَّهْدِىِّ عَنْ مُجَاشِعِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ جَاءَ مُجَاشِعٌ بِأَخِيهِ مُجَالِدِ بْنِ مَسْعُودٍ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ هَذَا مُجَالِدٌ يُبَايِعُكَ عَلَى الْهِجْرَةِ . فَقَالَ « لاَ هِجْرَةَ بَعْدَ فَتْحِ مَكَّةَ ، وَلَكِنْ أُبَايِعُهُ عَلَى الإِسْلاَمِ » .
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Musa, ona Yezid b. Zürey', ona Hâlid, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Mücâşi' b. Mesud'dan naklen şöyle rivayet etmiştir:
Mücâşid, kardeşi Mücâlid b. Mesud'u Rasulullah'ın (sav) yanına getirip "Bu Mücâlid'dir. Sana hicret üzere biat edecek" dedi. (Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav), "Mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur. Ancak onunla İslâm üzere biatlaşırım!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 194, 1/811
Senetler:
1. Mücaşi b. Mesud es-Sülemî (Mücaşi' b. Mesud b. Sa'lebe b. Vüheyb b. Âiz)
2. Ebu Osman en-Nehdî (Abdurrahman b. Mül b. Amr b. Adiy b. Vehb)
3. Ebu Menâzil Halid el-Hazzâ (Halid b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
5. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
Siyer, fetihten sonra Hicretin durumu