Bize Kabîsa, ona İbn Uyeyne, ona Süleyman el-Ahvel, ona da Said b. Cübeyr şöyle rivayet etmiştir:
İbn Abbâs (ra), “Perşembe günü! Ah o perşembe günü!” dedi. Ardından ağladı, hatta göz yaşları çakıl taşlarını ıslattı. Sonra da “Rasulullah'ın (sav) ağrısı perşembe günü şiddetlendi ve "bana yazacak bir şey getirin de size ondan sonra asla sapmayacağınız bir şey yazayım" buyurdu. Hz. Peygamber'in huzurunda tartışmak yakışıksız olduğu halde, oradakiler aralarında tartışıp 'Rasulullah (sav) ne dediğini bilecek halde değil' dediler. Rasulullah (sav) da "beni (rahat) bırakın! İçinde bulunduğum durum, beni çağırdığınızdan daha hayırlıdır" buyurdu ve üç şeyi tavsiye etti: "Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarın, heyetlere benim muamele ettiğim gibi muamele edin." Üçüncüsünü ise unuttum.
Yakub b. Muhammed şöyle der ki: Muğire b. Abdurrahman'a Arap yarımadası hakkında sordum. O da “Mekke, Medine, Yemâme ve Yemen'dir” dedi.
Yakub der ki: Arc, Tihâme'nin başlangıcıdır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30405, B003053
Hadis:
حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ الأَحْوَلِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ قَالَ يَوْمُ الْخَمِيسِ ، وَمَا يَوْمُ الْخَمِيسِ ثُمَّ بَكَى حَتَّى خَضَبَ دَمْعُهُ الْحَصْبَاءَ فَقَالَ اشْتَدَّ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَجَعُهُ يَوْمَ الْخَمِيسِ فَقَالَ « ائْتُونِى بِكِتَابٍ أَكْتُبْ لَكُمْ كِتَابًا لَنْ تَضِلُّوا بَعْدَهُ أَبَدًا » . فَتَنَازَعُوا وَلاَ يَنْبَغِى عِنْدَ نَبِىٍّ تَنَازُعٌ فَقَالُوا هَجَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ « دَعُونِى فَالَّذِى أَنَا فِيهِ خَيْرٌ مِمَّا تَدْعُونِى إِلَيْهِ » . وَأَوْصَى عِنْدَ مَوْتِهِ بِثَلاَثٍ « أَخْرِجُوا الْمُشْرِكِينَ مِنْ جَزِيرَةِ الْعَرَبِ ، وَأَجِيزُوا الْوَفْدَ بِنَحْوِ مَا كُنْتُ أُجِيزُهُمْ » . وَنَسِيتُ الثَّالِثَةَ . وَقَالَ يَعْقُوبُ بْنُ مُحَمَّدٍ سَأَلْتُ الْمُغِيرَةَ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ جَزِيرَةِ الْعَرَبِ . فَقَالَ مَكَّةُ وَالْمَدِينَةُ وَالْيَمَامَةُ وَالْيَمَنُ . وَقَالَ يَعْقُوبُ وَالْعَرْجُ أَوَّلُ تِهَامَةَ .
Tercemesi:
Bize Kabîsa, ona İbn Uyeyne, ona Süleyman el-Ahvel, ona da Said b. Cübeyr şöyle rivayet etmiştir:
İbn Abbâs (ra), “Perşembe günü! Ah o perşembe günü!” dedi. Ardından ağladı, hatta göz yaşları çakıl taşlarını ıslattı. Sonra da “Rasulullah'ın (sav) ağrısı perşembe günü şiddetlendi ve "bana yazacak bir şey getirin de size ondan sonra asla sapmayacağınız bir şey yazayım" buyurdu. Hz. Peygamber'in huzurunda tartışmak yakışıksız olduğu halde, oradakiler aralarında tartışıp 'Rasulullah (sav) ne dediğini bilecek halde değil' dediler. Rasulullah (sav) da "beni (rahat) bırakın! İçinde bulunduğum durum, beni çağırdığınızdan daha hayırlıdır" buyurdu ve üç şeyi tavsiye etti: "Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarın, heyetlere benim muamele ettiğim gibi muamele edin." Üçüncüsünü ise unuttum.
Yakub b. Muhammed şöyle der ki: Muğire b. Abdurrahman'a Arap yarımadası hakkında sordum. O da “Mekke, Medine, Yemâme ve Yemen'dir” dedi.
Yakub der ki: Arc, Tihâme'nin başlangıcıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 176, 1/804
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Süleyman b. Ebu Müslim el-Ahvel (Süleyman b. Abdullah)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
Hadis, kırtas hadisi
Hz. Peygamber, bazı tavsiyelerini yazdırmak istemesi
Siyer, Hz. Peygamber'e gelen heyetler
Siyer, Müşriklerin ve Ehl-i Kitabın Arap Yarımadasından çıkarılması
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ أَخْبَرَهُ أَنَّ عُمَرَ انْطَلَقَ فِى رَهْطٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قِبَلَ ابْنِ صَيَّادٍ حَتَّى وَجَدُوهُ يَلْعَبُ مَعَ الْغِلْمَانِ عِنْدَ أُطُمِ بَنِى مَغَالَةَ ، وَقَدْ قَارَبَ يَوْمَئِذٍ ابْنُ صَيَّادٍ يَحْتَلِمُ ، فَلَمْ يَشْعُرْ حَتَّى ضَرَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم ظَهْرَهُ بِيَدِهِ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتَشْهَدُ أَنِّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . فَنَظَرَ إِلَيْهِ ابْنُ صَيَّادٍ فَقَالَ أَشْهَدُ أَنَّكَ رَسُولُ الأُمِّيِّينَ . فَقَالَ ابْنُ صَيَّادٍ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَتَشْهَدُ أَنِّى رَسُولُ اللَّهِ . قَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « آمَنْتُ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ » قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَاذَا تَرَى » . قَالَ ابْنُ صَيَّادٍ يَأْتِينِى صَادِقٌ وَكَاذِبٌ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُلِطَ عَلَيْكَ الأَمْرُ » . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنِّى قَدْ خَبَأْتُ لَكَ خَبِيئًا » . قَالَ ابْنُ صَيَّادٍ هُوَ الدُّخُّ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اخْسَأْ فَلَنْ تَعْدُوَ قَدْرَكَ » . قَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، ائْذَنْ لِى فِيهِ أَضْرِبْ عُنُقَهُ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ يَكُنْهُ فَلَنْ تُسَلَّطَ عَلَيْهِ ، وَإِنْ لَمْ يَكُنْهُ فَلاَ خَيْرَ لَكَ فِى قَتْلِهِ » .
Açıklama: Zikredildiğine göre Hz. Peygamber'in elinde Duhan suresinin ismi yazılı imiş ve İbn Sayyâd, Duhan'ın hepsini göremeyip sadace "duh" kısmını görebilmiş ve "ed-Duhân" (الدُّخان) demek istemiş ancak sadece "ed-Duh" (الدُّخُّ) diyebilmiştir. Ayrıntılı malumat için bk. Aynî, Umdetü'l-kârî, XIV, 302 (Şâmile versiyonu).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30407, B003055
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ أَخْبَرَهُ أَنَّ عُمَرَ انْطَلَقَ فِى رَهْطٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قِبَلَ ابْنِ صَيَّادٍ حَتَّى وَجَدُوهُ يَلْعَبُ مَعَ الْغِلْمَانِ عِنْدَ أُطُمِ بَنِى مَغَالَةَ ، وَقَدْ قَارَبَ يَوْمَئِذٍ ابْنُ صَيَّادٍ يَحْتَلِمُ ، فَلَمْ يَشْعُرْ حَتَّى ضَرَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم ظَهْرَهُ بِيَدِهِ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتَشْهَدُ أَنِّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . فَنَظَرَ إِلَيْهِ ابْنُ صَيَّادٍ فَقَالَ أَشْهَدُ أَنَّكَ رَسُولُ الأُمِّيِّينَ . فَقَالَ ابْنُ صَيَّادٍ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَتَشْهَدُ أَنِّى رَسُولُ اللَّهِ . قَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « آمَنْتُ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ » قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَاذَا تَرَى » . قَالَ ابْنُ صَيَّادٍ يَأْتِينِى صَادِقٌ وَكَاذِبٌ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُلِطَ عَلَيْكَ الأَمْرُ » . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنِّى قَدْ خَبَأْتُ لَكَ خَبِيئًا » . قَالَ ابْنُ صَيَّادٍ هُوَ الدُّخُّ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اخْسَأْ فَلَنْ تَعْدُوَ قَدْرَكَ » . قَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، ائْذَنْ لِى فِيهِ أَضْرِبْ عُنُقَهُ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ يَكُنْهُ فَلَنْ تُسَلَّطَ عَلَيْهِ ، وَإِنْ لَمْ يَكُنْهُ فَلاَ خَيْرَ لَكَ فِى قَتْلِهِ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Sâlim b. Abdullah, ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir grup içinde Nebî (sav) ile beraber İbn Sayyâd'ın (olduğu) tarafa doğru gitti. Neticede onu Meğâle oğullarının kalesi (أُطُمِ) yanında çocuklarla oynarken buldular. O günler İbn Sayyâd, buluğ çağına yaklaşmış vaziyetteydi. Hz. Peygamber (sav) ele ile onun sırtına dokunana dek kendisini hissetmedi. Ardından Nebî (sav), "Benim, Allah'ın rasulü olduğuma şahitlik ediyor musun?" buyurdu. İbn Sayyâd ona bakıp "Senin, ümmîlerin rasulü olduğuna şahitlik ediyorum" dedi. İbn Sayyâd da Nebî'ye (sav), "(Peki) sen benim Allah'ın rasulü olduğuma şahitlik ediyor musun?" dedi. Hz. Peygamber (sav), ona, "Ben, Allah'a ve rasulüne iman ettim" buyurdu. Nebî (sav), "Ne görüyorsun?" buyurdu. İbn Sayyâd, "Bana doğru kimse de yalancı kişi de gelir" dedi. Rasulullah (sav), "İş, sana karışık (gösterilmiş)!" buyurdu. (Ayrıca) Hz. Peygamber (sav), "Senin için (içimde) bir şey gizledim!" buyurdu. İbn Sayyâd, "O 'duhtur' (الدُّخُّ)" dedi. Nebî (sav), "Hadi oradan! Haddini aşma!" buyurdu. Ömer, "Yâ Rasulullah! Ona dair bana izin ver de boynunu vurayım!" dedi. Rasulullah (sav), "Eğer o (Deccâl ise) ona bir şey yapamazsın! Şayet değilse onu öldürmende (zaten) bir hayır yoktur!" buyurdu.
Açıklama:
Zikredildiğine göre Hz. Peygamber'in elinde Duhan suresinin ismi yazılı imiş ve İbn Sayyâd, Duhan'ın hepsini göremeyip sadace "duh" kısmını görebilmiş ve "ed-Duhân" (الدُّخان) demek istemiş ancak sadece "ed-Duh" (الدُّخُّ) diyebilmiştir. Ayrıntılı malumat için bk. Aynî, Umdetü'l-kârî, XIV, 302 (Şâmile versiyonu).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 178, 1/805
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Kıyamet, alametleri, Deccal
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى أُوَيْسٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - أَنَّ رِجَالاً مِنَ الأَنْصَارِ اسْتَأْذَنُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ فَلْنَتْرُكْ لاِبْنِ أُخْتِنَا عَبَّاسٍ فِدَاءَهُ . فَقَالَ « لاَ تَدَعُونَ مِنْهَا دِرْهَمًا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30378, B003048
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى أُوَيْسٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - أَنَّ رِجَالاً مِنَ الأَنْصَارِ اسْتَأْذَنُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ فَلْنَتْرُكْ لاِبْنِ أُخْتِنَا عَبَّاسٍ فِدَاءَهُ . فَقَالَ « لاَ تَدَعُونَ مِنْهَا دِرْهَمًا » .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Ebu Üveys, ona İsmail b. İbrahim b. Ukbe, ona Musa b. Ukbe, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ensâr'dan bazı kimseler Rasulullah'tan (sav) izin isteyip "Yâ Rasulullah! İzin ver de kız kardeşimizin oğlu Abbâs'ın fidyesini bırakalım" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "Ondan bir dirhem bile bırakmayacaksınız" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 172, 1/804
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu İshak İsmail b. İbrahim el-Kuraşi (İsmail b. İbrahim b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Savaş, esirlik
Savaş, Fidye, esiri kurtarmak için
حَدَّثَنِى مَحْمُودٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ - وَكَانَ جَاءَ فِى أُسَارَى بَدْرٍ - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْمَغْرِبِ بِالطُّورِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30380, B003050
Hadis:
حَدَّثَنِى مَحْمُودٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ - وَكَانَ جَاءَ فِى أُسَارَى بَدْرٍ - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْمَغْرِبِ بِالطُّورِ .
Tercemesi:
Bize Mahmud, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona da Muhammed b. Cübeyr, babası (Cübeyr b. Mut'im'den) -Bedir esirleri için (Medine'ye) gelmişti- naklen rivayet etmiştir:
Nebî'nin (sav) akşam namazında Tûr suresini okuduğunu işittim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 172, 1/804
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Savaş, Fidye, esiri kurtarmak için
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا أَبُو الْعُمَيْسِ عَنْ إِيَاسِ بْنِ سَلَمَةَ بْنِ الأَكْوَعِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَيْنٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ وَهْوَ فِى سَفَرٍ ، فَجَلَسَ عِنْدَ أَصْحَابِهِ يَتَحَدَّثُ ثُمَّ انْفَتَلَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اطْلُبُوهُ وَاقْتُلُوهُ » . فَقَتَلَهُ فَنَفَّلَهُ سَلَبَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30381, B003051
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا أَبُو الْعُمَيْسِ عَنْ إِيَاسِ بْنِ سَلَمَةَ بْنِ الأَكْوَعِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَيْنٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ وَهْوَ فِى سَفَرٍ ، فَجَلَسَ عِنْدَ أَصْحَابِهِ يَتَحَدَّثُ ثُمَّ انْفَتَلَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اطْلُبُوهُ وَاقْتُلُوهُ » . فَقَتَلَهُ فَنَفَّلَهُ سَلَبَهُ .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Ebu Umeys, ona İyâs b. Seleme b. Ekva', ona da babası (Seleme b. Ekva) şöyle rivayet etmiştir:
Yolculuk halinde iken Hz. Peygamber'in (sav) (bulunduğu topluluğa) müşriklerden bir casus gelip Nebî'nin (sav) ashabının yanına oturdu. Konuşup ardından gitti. Nebî (sav), "Onu arayıp (bulun) ve öldürün!" buyurdu. Onu (Seleme) öldürdü ve Hz. Peygamber (sav) de (casusun) eşyasını kendisine verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 173, 1/804
Senetler:
1. Ebu İyas Seleme b. Ekva' (Seleme b. Amr b. Sinan b. Abdullah)
2. Ebu Seleme İyas b. Seleme el-Eslemî (İyas b. Seleme b. Ekva)
3. Ebu Umeys Utbe b. Abdullah el-Mesudi el-Hüzelî (Utbe b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Yargı, casusluk, yapanın öldürülmesi vs.
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ حُصَيْنٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ عُمَرَ - رضى الله عنه - قَالَ وَأُوصِيهِ بِذِمَّةِ اللَّهِ وَذِمَّةِ رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُوفَى لَهُمْ بِعَهْدِهِمْ ، وَأَنْ يُقَاتَلَ مِنْ وَرَائِهِمْ ، وَلاَ يُكَلَّفُوا إِلاَّ طَاقَتَهُمْ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30382, B003052
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ حُصَيْنٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ عُمَرَ - رضى الله عنه - قَالَ وَأُوصِيهِ بِذِمَّةِ اللَّهِ وَذِمَّةِ رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُوفَى لَهُمْ بِعَهْدِهِمْ ، وَأَنْ يُقَاتَلَ مِنْ وَرَائِهِمْ ، وَلاَ يُكَلَّفُوا إِلاَّ طَاقَتَهُمْ .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Husayn, ona da Amr b. Meymûn, Ömer'den (ra) naklen şöyle rivayet etmiştir:
Ben, (zımmîlere) verilen sözün yerine getirilmesi suretiyle Allah'ın ve rasulünün ahdini (zimmet) vasiyet ediyorum. (Ayrıca zımmîler) dışındakilerle savaşılmasını ve (zimmîlerin) sadece güç yetirebilecekleri cizye ile sorumlu kılınmalarını (vasiyet ediyorum).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 174, 1/804
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Abdullah Amr b. Meymun el-Evdî (Amr b. Meymun)
3. Ebu Hüzeyl Husayn b. Abdurrahman es-Sülemî (Husayn b. Abdurrahman)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Söz, sözde durmak, ahde vefa
Zimmet Ehli, Hukuku
قَالَ ابْنُ عُمَرَ انْطَلَقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ يَأْتِيَانِ النَّخْلَ الَّذِى فِيهِ ابْنُ صَيَّادٍ ، حَتَّى إِذَا دَخَلَ النَّخْلَ طَفِقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَتَّقِى بِجُذُوعِ النَّخْلِ وَهْوَ يَخْتِلُ ابْنَ صَيَّادٍ أَنْ يَسْمَعَ مِنِ ابْنِ صَيَّادٍ شَيْئًا قَبْلَ أَنْ يَرَاهُ ، وَابْنُ صَيَّادٍ مُضْطَجِعٌ عَلَى فِرَاشِهِ فِى قَطِيفَةٍ لَهُ فِيهَا رَمْزَةٌ ، فَرَأَتْ أُمُّ ابْنِ صَيَّادٍ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ يَتَّقِى بِجُذُوعِ النَّخْلِ ، فَقَالَتْ لاِبْنِ صَيَّادٍ أَىْ صَافِ - وَهْوَ اسْمُهُ - فَثَارَ ابْنُ صَيَّادٍ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْ تَرَكَتْهُ بَيَّنَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30409, B003056
Hadis:
قَالَ ابْنُ عُمَرَ انْطَلَقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ يَأْتِيَانِ النَّخْلَ الَّذِى فِيهِ ابْنُ صَيَّادٍ ، حَتَّى إِذَا دَخَلَ النَّخْلَ طَفِقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَتَّقِى بِجُذُوعِ النَّخْلِ وَهْوَ يَخْتِلُ ابْنَ صَيَّادٍ أَنْ يَسْمَعَ مِنِ ابْنِ صَيَّادٍ شَيْئًا قَبْلَ أَنْ يَرَاهُ ، وَابْنُ صَيَّادٍ مُضْطَجِعٌ عَلَى فِرَاشِهِ فِى قَطِيفَةٍ لَهُ فِيهَا رَمْزَةٌ ، فَرَأَتْ أُمُّ ابْنِ صَيَّادٍ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ يَتَّقِى بِجُذُوعِ النَّخْلِ ، فَقَالَتْ لاِبْنِ صَيَّادٍ أَىْ صَافِ - وَهْوَ اسْمُهُ - فَثَارَ ابْنُ صَيَّادٍ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْ تَرَكَتْهُ بَيَّنَ » .
Tercemesi:
İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) ve Übey b. Kâ'b, içinde İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa gitmek üzere yola koyuldular. Nihayet hurmalığa girince Nebî (sav), bir hurma köküne gizlenmeye başladı. (Zira) Rasulullah (sav), İbn Sayyâd'ın kendisini görmesinden önce onun işini açığa çıkarmak istiyordu. İbn Sayyâd da saçaklı kadife örtüsü içinde yatağı üzerine uzanmış vaziyette idi. (Derken) İbn Sayyâd'ın annesi, hurma ağacı kökünde gizlenen Nebî'yi (sav) görüverip İbn Sayyâd'a, "Ey Sâf!" dedi. -Sâf, onun ismi idi- İbn Sayyad da fırlayıp gitti. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), "(Annesi) onu (olduğu hal üzere) bıraksaydı (durumu) açığa çıkacaktı" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 178, 1/806
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30511, B003057
Hadis:
وَقَالَ سَالِمٌ قَالَ ابْنُ عُمَرَ ثُمَّ قَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى النَّاسِ فَأَثْنَى عَلَى اللَّهِ بِمَا هُوَ أَهْلُهُ ، ثُمَّ ذَكَرَ الدَّجَّالَ فَقَالَ « إِنِّى أُنْذِرُكُمُوهُ ، وَمَا مِنْ نَبِىٍّ إِلاَّ قَدْ أَنْذَرَهُ قَوْمَهُ ، لَقَدْ أَنْذَرَهُ نُوحٌ قَوْمَهُ ، وَلَكِنْ سَأَقُولُ لَكُمْ فِيهِ قَوْلاً لَمْ يَقُلْهُ نَبِىٌّ لِقَوْمِهِ ، تَعْلَمُونَ أَنَّهُ أَعْوَرُ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِأَعْوَرَ » .
Tercemesi:
Bize Sâlim, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) insanlar içinde kalkıp Allah'ı gerektiği gibi övdü, ardından Deccâl'den bahsedip "Sizi ona karşı uyarıyorum! Her peygamber, ona karşı kavmini uyarmıştır. Nuh da ona karşı kavmini uyarmıştır. Ancak ona dair (hiçbir) peygamberin kavmine söylemediği bir şeyi size söylüyorum. Onun şaşı olduğunu bileceksiniz! Allah ise şaşı değildir!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 178, 1/806
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Kıyamet, alametleri, Deccal
Peygamberler, Hz. Nuh
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30412, B003058
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودٌ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَلِىِّ بْنِ حُسَيْنٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، أَيْنَ تَنْزِلُ غَدًا فِى حَجَّتِهِ . قَالَ « وَهَلْ تَرَكَ لَنَا عَقِيلٌ مَنْزِلاً » . ثُمَّ قَالَ نَحْنُ نَازِلُونَ غَدًا بِخَيْفِ بَنِى كِنَانَةَ الْمُحَصَّبِ ، حَيْثُ قَاسَمَتْ قُرَيْشٌ عَلَى الْكُفْرِ » . وَذَلِكَ أَنَّ بَنِى كِنَانَةَ حَالَفَتْ قُرَيْشًا عَلَى بَنِى هَاشِمٍ أَنْ لاَ يُبَايِعُوهُمْ وَلاَ يُئْوُوهُمْ . قَالَ الزُّهْرِىُّ وَالْخَيْفُ الْوَادِى .
Tercemesi:
Bize Mahmud, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona Amr b. Osman b. Affân, ona da Üsame b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir:
Ben, "Yâ Rasulullah! Yarın, haccın esnasında nerede konaklayacaksın?" dedim. Hz. Peygamber (sav), "Akîl bize ev mi bıraktı ki!" buyurdu. Ardından, "Biz yarın Kureyş'in küfür üzere antlaşma yaptığı Kinâne oğullarındaki Muhassab vadisinde konaklayacağız" buyurdu.
(Râvilerden biri şöyle demiştir): Bu, Kinâne oğullarının Hâşim oğulları ile alış-veriş yapmamak ve onları barındırmamak üzere Kureyş ile antlaşma yapmalarına ilişkindir.
ez-Zührî şöyle demiştir: "el-Hayf" (الْخَيْفُ), "vadi" demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 180, 1/806
Senetler:
1. Üsame b. Zeyd el-Kelbî (Üsame b. Zeyd b. Harise)
2. Amr b. Osman el-Emevî (Amr b. Osman b. Affan b. Ebu As b. Ümeyye)
3. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Arazi, mülkiyet hukuku
Hz. Peygamber, mirası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30413, B003059
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - اسْتَعْمَلَ مَوْلًى لَهُ يُدْعَى هُنَيًّا عَلَى الْحِمَى فَقَالَ يَا هُنَىُّ ، اضْمُمْ جَنَاحَكَ عَنِ الْمُسْلِمِينَ ، وَاتَّقِ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ ، فَإِنَّ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ مُسْتَجَابَةٌ ، وَأَدْخِلْ رَبَّ الصُّرَيْمَةِ وَرَبَّ الْغُنَيْمَةِ ، وَإِيَّاىَ وَنَعَمَ ابْنِ عَوْفٍ ، وَنَعَمَ ابْنِ عَفَّانَ ، فَإِنَّهُمَا إِنْ تَهْلِكْ مَاشِيَتُهُمَا يَرْجِعَا إِلَى نَخْلٍ وَزَرْعٍ ، وَإِنَّ رَبَّ الصُّرَيْمَةِ وَرَبَّ الْغُنَيْمَةِ إِنْ تَهْلِكْ مَاشِيَتُهُمَا يَأْتِنِى بِبَنِيهِ فَيَقُولُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ . أَفَتَارِكُهُمْ أَنَا لاَ أَبَا لَكَ فَالْمَاءُ وَالْكَلأُ أَيْسَرُ عَلَىَّ مِنَ الذَّهَبِ وَالْوَرِقِ ، وَايْمُ اللَّهِ ، إِنَّهُمْ لَيَرَوْنَ أَنِّى قَدْ ظَلَمْتُهُمْ ، إِنَّهَا لَبِلاَدُهُمْ فَقَاتَلُوا عَلَيْهَا فِى الْجَاهِلِيَّةِ ، وَأَسْلَمُوا عَلَيْهَا فِى الإِسْلاَمِ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَوْلاَ الْمَالُ الَّذِى أَحْمِلُ عَلَيْهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ مَا حَمَيْتُ عَلَيْهِمْ مِنْ بِلاَدِهِمْ شِبْرًا .
Tercemesi:
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Zeyd b. Eslem, ona babası da (Eslem el-Adevî) şöyle rivayet etmiştir:
Ömer b. Hattâb (ra), Hüneyye diye çağrılan bir kölesini bir koruluğa (memur olarak) tayin edip "Ey Hüney! Müslümanlara zulmetme ve mazlumun duasından sakın. Zira mazlumun duası kabul olunmuştur. Küçük deve ve küçük koyun sürü sahibini (buraya) al. İbn Avf ile İbn Affân'ın sürülerini ise alma! Eğer onların sürüleri telef olsa hurmalıklara ve tarlalara dönerler. Şayet Küçük deve ve küçük koyun sürü sahiplerinin sürüleri helak olsa oğullarını bana getirip "Ey Müminlerin emiri!" deyip (bana dert yanacaklar). Ben onları bırakır mıyım? Babasız kalasıca! Tabii ki hayır! Gerçek şu ki, su ve ot, atın ile gümüşten bana daha basit gelmektedir. Vallahi! Benim onlara zulmettiğimi düşünecekler. Oralar, onların yerlerdir. Zira oralar için cahiliyede savaştılar ve İslam'da da oralar için müslüman oldular. Canımı kudretinde bulundurana yemin olsun ki, Allah yolunda bindireceğim mallar olmasaydı onların yerlerinden bir karışı bile koruluk kılmazdım" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 180, 1/806
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Zeyd Eslem el-Adevi (Eslem)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Arazi, mülkiyet hukuku
Dua, beddua, mazlumun bedduası
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar