Giriş

Bize İshak b. İbrahim, ona Ebu Dâvud el-Haferî; (T) Bana Muhammed b. Râfi, ona Abdurrezzâk, onlara Süfyân hadisi bu isnad ile rivayet etmiştir. O ikisinin (İshak b. İbrahim ve Muhammed b. Râfi'nin) rivayetlerinde "Parmaklarını yalamadıkça veya yalatmadıkça elini mendille silmesin" (ibaresi) ve devamı vardır.


Açıklama: Bu hadisin metni için M005301 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
281947 M005302-2 Müslim, Eşribe, 134

Bize Ebu Küreyb ve İshâk b. İbrahim, onlara Ebu Muâviye, ona A’meş (aynı hadisi) bu isnad ile rivayet etmiştir. Ancak bu rivayet "إِذَا سَقَطَتْ لُقْمَةُ أَحَدِكُمْ" başlayıp sonuna sonuna kadar devam etmiştir. Diğer rivayetin başında yer alan "إِنَّ الشَّيْطَانَ يَحْضُرُ أَحَدَكُمْ" cümlesi bu rivayette yoktur.


Açıklama: Diğer hadisin metni için M005303 numaralı rivayete bakınız.

    Öneri Formu
281948 M005304-2 Müslim, Eşribe, 135

Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd; (T) Bize Musa b. İsmail, ona Hammad b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona Ömer b. Harmele, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Ben (teyzem) Meymune'nin evindeydim. Rasulullah (sav) Halid b. Velid ile içeri girdi. İki ince çöp üzerinde kızartılmış iki keler getirdiler. Rasulullah (sav) (tiksinerek) tükürdü. Bunun üzerine Halid b. Velid, Ey Allah'ın Rasulü! Sanırım kelerden tiksindin, dedi. "Evet" dedi. Daha sonra Rasulullah'a (sav) süt getirildi, onu içti. Akabinde, biriniz yemek yediğinde; "Allah'ım bunu, bize bereketlendir ve bunda daha iyisini yedir; süt ikram edildiğinde ise Allah'ım bunu, bize bereketlendir ve daha fazlasını ver desin. Zira sütten başka bir şey hem yemeğin hem de içeceğin yerini tutmaz," buyurdu. [Ebû Davud, bu hadisin lafzı Müsedded'e aittir, dedi.]


Açıklama: Tükürme ile kastedilen, Rasulullah (sav)'in Halid b. Velid ve Abdullah b. Abbas'ın yanında gerçek anlamda tükürmeyip keleri yemekten tiksindiğini ifade etmek için tükürmüş gibi yapmış olması muhtemeldir. İbn Raslân, Şerh Süneni Ebî Dâvud, XV, 270.

    Öneri Formu
25659 D003730 Ebu Davud, Eşribe, 21

Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd; (T) Bize Musa b. İsmail, ona Hammad b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona Ömer b. Harmele, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Ben (teyzem) Meymune'nin evindeydim. Rasulullah (sav) Halid b. Velid ile içeri girdi. İki ince çöp üzerinde kızartılmış iki keler getirdiler. Rasulullah (sav) (tiksinerek) tükürdü. Bunun üzerine Halid b. Velid, Ey Allah'ın Rasulü! Sanırım kelerden tiksindin, dedi. "Evet" dedi. Daha sonra Rasulullah'a (sav) süt getirildi, onu içti. Akabinde, biriniz yemek yediğinde; "Allah'ım bunu, bize bereketlendir ve bunda daha iyisini yedir; süt ikram edildiğinde ise Allah'ım bunu, bize bereketlendir ve daha fazlasını ver desin. Zira sütten başka bir şey hem yemeğin hem de içeceğin yerini tutmaz," buyurdu. [Ebû Davud, bu hadisin lafzı Müsedded'e aittir, dedi.]


Açıklama: Tükürme ile kastedilen, Rasulullah (sav)'in Halid b. Velid ve Abdullah b. Abbas'ın yanında gerçek anlamda tükürmeyip keleri yemekten tiksindiğini ifade etmek için tükürmüş gibi yapmış olması muhtemeldir. İbn Raslân, Şerh Süneni Ebî Dâvud, XV, 270.

    Öneri Formu
285923 D003730-2 Ebu Davud, Eşribe, 21

Bize Kuteybe b. Said, ona Cafer b. Süleyman, ona el-Ca’d Ebu Osman, ona da Enes b. Mâlik şunu rivâyet etti: Rasulullah (sav) evlenip gerdek gecesine girmişti. Annem Ümmü Süleym tirit yemeği hazırlayıp bir kaba koydu. Bana, "Enes! Bunu Rasulullah'a (sav) götür, kendisine bunu sana annem gönderdi, onun sana selamı var ve Ya Rasulullah (sav) bu, bizden sana gönderilen az bir yemektir." söyle dedi. Ben de tirit yemeğini Rasulullah (sav) götürüp "Annemin sana selamı var ve Ey Allah'ın Rasulü (sav)! Bu, bizden sana gönderilen az bir yemektir" dediğini söyledim. Bana, "Onu indir sonra da git şunları şunları ve karşılaştığın herkesi çağır." buyurdu ve birkaç isim söyledi. Rasulullah'ın (sav) ismini belirtiği ve karşılaştığım kimseleri çağırdım. –Hadisi Enes’ten dinleyen râvi- Ebu Osman, Enes'e "Kaç kişiydiniz?" diye sordu. O da "Yaklaşık üç yüz kadardı" dedi. Rasulullah (sav) bana "Enes! Çömleği getir" buyurdu. Ardından Suffe mektebi ve Rasulullah'ın (sav) evi doluncaya kadar içeri girdiler. Allah'ın Rasulü (sav) "Onar kişilik halka kurulsun ve herkes önünden yesin" dedi. Enes, "Hepsi de yemeğini yiyip doydular." dedi. Böylece herkes doyuncaya kadar bir grup çıkıp bir grup da girdi. Bundan sonra Rasulullah (sav) bana 'Yemeği kaldır' buyurdu. Ben de yemeği kaldırdım; ama yemeği bıraktığımda mı yoksa kaldırdığımda mı daha çoktu bilemiyorum. Davetlilerden bazıları, Rasulullah’ın (sav) evinde oturup sohbete daldılar. Rasulullah (sav) de orada oturmuş, hanımı da yüzü duvara dönük bir vaziyette bulunuyordu. Bu davranışlarıyla Allah Rasulü’ne (sav) rahatsızlık vermişlerdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) oradan çıkıp diğer hanımlarının yanına uğrayarak onlara selam verdi. Sonra tekrar evine döndü. Oradakiler Rasulullah’ın (sav) geldiğini görünce O’na (sav), rahatsızlık verdiklerini anlayıp hemen kapıya koşarak oradan ayırıldılar. Ben orada bulunuyorken Allah’ın Rasulü (sav) geldi, perdeyi salıp içeri girdi. Çok zaman geçmeden Rasulullah (sav) yanıma geldi ve şu âyet nazil olmuştu: "Ey iman edenler! Nebî’nin evlerine size yemek yemek için izin verilmeden girmeyin. Yemek vaktini de beklemeye kalkışmayın; ancak davet olunduğunuzda girin. Yemek yediğinizde söze dalmak için beklemeyin hemen dağılın; zira bu davranışın Nebî’yi rahatsız etmektedir…' (Ahzab, 33/53). Rasulullah (sav), insanların yanına çıkıp onlara bu ayeti okudu." el-Ca’d, Enes b. Mâlik’in "İnsanlardan önce bu ayetleri ilk duyan benim ve Nebî’nin (sav) hanımları da örtünmüşlerdir" dediğini haber vermiştir.


    Öneri Formu
17672 M003507 Müslim, Nikah, 94

Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye tahdis etti ifadesini kullanmıştır-, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona Ebu Hureyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve Ey Allah'ın Rasulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım dediler. Rasulullah (sav); "bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip Ey Allah'ın Rasulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir dedi. Rasulullah (sav); "evet, bunu yapalım" buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi. Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav); "bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiçbir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav); "şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Rasuluyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."


    Öneri Formu
603 M000139 Müslim, İman, 45

Bize Abdulcebbâr b. Alâ b. Abdulcebbâr, ona Süfyân, ona Zührî, ona Urve, ona da Hakîm b. Hizâm şöyle rivayet etmiştir: Ben Rasulullah’dan (sav), (dünyalık bir şey) istedim, o da bana verdi, sonra tekrar istedim, yine verdi, sonra tekrar istedim, yine verdi. Ardından Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Kesinlikle bu mal çekici ve tatlıdır. Kim onu, gönül hoşluğuyla alırsa kendisi için malı bereketlenir. Kim de ihtirasla alırsa malı bereketlenmez. Böylesi yiyip de doymayan kimse gibidir. Veren el, alandan hayırlıdır.


    Öneri Formu
22513 N002602 Nesai, Zekât, 93

Bize Ahmed b. Süleyman, ona Miskîn b. Bükeyr , ona Evzâî, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Hakîm b. Hizâm şöyle rivâyet etmiştir: Ben Rasulullah’dan (sav), (dünyalık bir şey) istedim, bana verdi. Sonra tekrar istedim, yine verdi. Sonra tekrar istedim, yine verdi. Sonunda Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Bu mal çekici ve tatlıdır. Kim onu, gönül hoşluğuyla alırsa kendisi için malı bereketlenir. Kim de ihtirasla alırsa malı bereketlenmez. Böylesi yiyip de doymayan kimse gibidir. Veren el, alandan hayırlıdır."


    Öneri Formu
22514 N002603 Nesai, Zekât, 93


Açıklama: ''وَقَعْنَا وَقْعَةً وَلاَ وَقْعَةَ أَحْلَى عِنْدَ الْمُسَافِرِ مِنْهَا'' ifadesi, ''Bundan dolayı çok tatlı bir uyku, bizi alıverdi'' şeklinde tercüme edilmiştir.

    Öneri Formu
2371 B000344 Buhari, Teyemmüm, 6


    Öneri Formu
600 M000138 Müslim, İman, 44