حدثنا سليمان بن حرب وموسى بن إسماعيل قالا حدثنا حماد بن سلمة عن ثابت عن أبى رافع عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : زار رجل أخا له في قرية فأرصد الله له ملكا على مدرجته فقال أين تريد قال أخا لي في هذه القرية فقال هل له عليك من نعمة تربها قال لا إني أحبه في الله قال فأنى رسول الله إليك إن الله أحبك كما أحببته
Bize Süleyman b. Harb ve Musa b. İsmail, onlara Hammâd b. Seleme, ona Sâbit, ona Ebu Râfi', ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu "Bir adam, (başka) bir şehirde olan kardeşini ziyaret etmişti. Allah, o adamın geçeceği yol üzerine bir meleği gözcü göndermiş ve melek ona şöyle demişti 'Nereye gitmek istiyorsun?'. Adam 'Şu şehirdeki kardeşime', dedi. Melek 'Onun, senin üzerinde ödemekle yükümlü olduğun bir iyiliği var mı?' dedi. Adam 'Hayır, (yok)! Ben, onu (bir menfaat için değil), Allah için seviyorum' dedi. Melek şöyle dedi 'Ben, Allah'ın sana gönderdiği elçiyim. Sen o kardeşini sevdiğin gibi, Allah da seni sevdi.'"
Açıklama: Bir menfaat gözetmeksizin veya bir minnet altında kalmaksızın din kardeşini ziyaret etmenin fazileti ve mükâfatı Allah sevgisini ve rızasını kazanmaktır. Allah rızasını kazanmak da âhiretin ebedî saadet ve nimetini elde etmek demektir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164354, EM000350
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب وموسى بن إسماعيل قالا حدثنا حماد بن سلمة عن ثابت عن أبى رافع عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : زار رجل أخا له في قرية فأرصد الله له ملكا على مدرجته فقال أين تريد قال أخا لي في هذه القرية فقال هل له عليك من نعمة تربها قال لا إني أحبه في الله قال فأنى رسول الله إليك إن الله أحبك كما أحببته
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb ve Musa b. İsmail, onlara Hammâd b. Seleme, ona Sâbit, ona Ebu Râfi', ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu "Bir adam, (başka) bir şehirde olan kardeşini ziyaret etmişti. Allah, o adamın geçeceği yol üzerine bir meleği gözcü göndermiş ve melek ona şöyle demişti 'Nereye gitmek istiyorsun?'. Adam 'Şu şehirdeki kardeşime', dedi. Melek 'Onun, senin üzerinde ödemekle yükümlü olduğun bir iyiliği var mı?' dedi. Adam 'Hayır, (yok)! Ben, onu (bir menfaat için değil), Allah için seviyorum' dedi. Melek şöyle dedi 'Ben, Allah'ın sana gönderdiği elçiyim. Sen o kardeşini sevdiğin gibi, Allah da seni sevdi.'"
Açıklama:
Bir menfaat gözetmeksizin veya bir minnet altında kalmaksızın din kardeşini ziyaret etmenin fazileti ve mükâfatı Allah sevgisini ve rızasını kazanmaktır. Allah rızasını kazanmak da âhiretin ebedî saadet ve nimetini elde etmek demektir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 350, /296
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Râfi' Nüfey' b. Râfi' el-Medenî (Nüfey' b. Râfi')
3. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
İbadet, Kulluk, ibadeti sırf Allah için yapmak
KTB, ADAB
Kulluk, Allah'ın rızasını istemek
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا سليمان بن المغيرة عن حميد بن هلال عن عبد الله بن الصامت عن أبى ذر قلت : يا رسول الله الرجل يحب القوم ولا يستطيع أن يلحق بعملهم قال أنت يا أبا ذر مع من أحببت قلت انى أحب الله ورسوله قال أنت مع من أحببت يا أبا ذر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164355, EM000351
Hadis:
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا سليمان بن المغيرة عن حميد بن هلال عن عبد الله بن الصامت عن أبى ذر قلت : يا رسول الله الرجل يحب القوم ولا يستطيع أن يلحق بعملهم قال أنت يا أبا ذر مع من أحببت قلت انى أحب الله ورسوله قال أنت مع من أحببت يا أبا ذر
Tercemesi:
Ebu Zer'den (rivayet edilmiştir. O diyor,) dedim ki :
— Ey Allah'ın Resulü! İnsan, bir topluluğu sever de onların ameline erişmeye güç yetiremezse (durumu ne olur?) Peygamber:
«— Ya Ebu Zer, sen sevdiğinle berabersin,» buyurdu. Dedim ki:
— Ben, Allah'ı ve onun Peygamberini seviyorum. Peygamber:
«— Sen, sevdiğinle berabersin, ey Ebu Zer!» buyurdu.[693]
İnsan sevdiği kimselerin, ilim ve amellerinde eşiti olamaz. Onların erişmiş oldukları manevî derecelere de ulaşmış bulunamaz. Bununla beraber insan, âhirette sevdiği kimselerle beraber olur. Âhİrette beraber olmak demek, aynı makamda bulunmak demek değildir.
Hazreti Peygamber'i en çok seven, ona en yakın olan olur. Böylece insanlar sevgileri nispetinde, sevdiklerine yakın bulunurlar.[694]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 351, /296
Senetler:
()
Konular:
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164366, EM000361
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Tercemesi:
— Hakîm'den rivayet edildiğine göre, babası Kays Ibni Asım, ölümü zamanında oğullarına vasıyyet edip, şöyle dedi:
— Allah'dan korkunuz, (takva sahibi kimseler olunuz) ve büyük olanınızı yüceltiniz. Çünkü bir toplum, büyüğünü yüceltince, babaları yerine geçer, (onlar da hürmete lâyık olurlar). Küçüklerini de yüceltince, bu hareket, onları, emsalleri arasında hakarete düşürür. Siz iyilik yapmak için mal kazanın. Çünkü mal, iyi kimse için şeref sebebidir ve onun sayesinde şerefsizlerden müstağni kalınır. İnsanlardan istemekten sakının; çünkü istemek, insanın en son kazancıdır, (çaresiz kalan insan ancak dilenir ve insanlardan ister ki, bu şekildeki kazanç en son baş vurulacak bir geçim yoludur). Ben öldüğüm zaman avazla ağlamayınız; çünkü Resûlüllah (Salîaîîahü Aleyhi ve Selîem) üzerine bağıra çağıra ağlanmamıştır. Ben ölünce de beni bir yere gömün ki, Bekir İbni Vâil gömüldüğüm yeri bümeşin; çünkü ben, cahiliyet zamanında, onlar habersizken onlara saldırıp zarar veriyordum.»[710]
Ashab-ı kiramdan olup, ileride hal tercemesi verilecek Kay s ibnİ Ası m 'in oğullarına vasiyeti münasebeti ile Peygamber Efendimizin :
«Ölülere avazla ağlamayınız».
Hadîs-i şeriflerini nakletmişlerdîr. Kay s hazretlerinin oğullarına vasiyetini madde madde ele alalım :
1— Allah'dan korkunuz ve büyüklerinizi yüceltiniz, onlara saygı gösteriniz : Allah Tealâ hazretlerinden korkmak, onun emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak manasını taşıdığından takvanın karşılığı olarak ifade edilmiştir ki, Islâmda takva esastır ve manevî derece bununla ölçülür. Zira Cenab-i Hak :
«— Allah katında sizin en iyiniz, en ziyade takvası olandır.» Buyu-ruyOr. Bu bakımdan vasiyetin başında zikredilmesi, önemine binaendir.
Büyüklere saygı beslemek ve onları üstün tutmak bir edeb İşi olmakla beraber, cemiyet içinde disiplinin kurulması ve bir otorite etrafında birle-şilmesİ bakımından da önemlidir. Büyüklerine hürmet edenler, onların yerine geçerler ve kendileri de aynı şekilde hürmet görürler.
Küçüklerine saygı gösterip onları yüceltenler İse, aksine olarak emsalleri yanında, hakarete uğrarlar ve alay mevzuu olurlar. Böylece ahlâk dü-şöklüğü baş gösterir.
2— Mal kazalımız ve onunla hayır işleyiniz, iyilik ediniz : Ahlâkı düzgün ve iyî kimseler elinde mal, insana şeref kazandırır; çünkü iyi kimseler sahibi bulundukları malı hayır işlerinde harcarlar, haramda İsraf etmezler. Kendİ şeref ve vakarlarını korudukları gibi, başkalarının da hizmetinde bulunarak, onların da takdir ve hürmetlerini elde ederler. Böylece şerefleriyle yaşarlar. Kötü ruhlu ve bayağı kimselerin saldırılarından da mal sayesinde korunulur. Onlara yapılacak ikram, kötülüklerine engel teşkil eder.
3— İnsanlardan istemeyiniz ve dilenmeyiniz : Muztar duruma düşmeden İstemek ve ihtiyaç göstermek,, Islâmda yasaktır, haram kısmına girer. Mükellef olan her erkek hem kendi nafakasını, hem de geçimi ile yükümlü bulunduğu kimselerin nafakasını kazanmak zorundadır. Çalışıp da idaresini temin yolunu tutmayan günah işlemiş olur. Bununla beraber başkalarından istemek, onların minneti altına girmek demektir. Şerefli insanlar için bu bir züldür, insanı küçük düşürür. Bu duruma düşmemek İçin çalışıp kazanmak ve ihtiyaçları giderecek kadar mal sahibi olmak bir vazifedir.
Hastalık ve sakatlık gibi çaresiz durumlarda dilenmenin cevazı vardır. İşte en son baş vurulacak hal budur.
4— Dlünce, bağıra çağıra arkamdan ağlamayınız : Islâmdan önce cahiliyet devrinde ölüler arkasında ağlamak için özel kadınlar temin edilir ve kiralanırdı. Ölü arkasında bağıra çağıra mersiyeler okunur, elbise ve yakalar yırtılır, yüzlere vurulurdu. Peygamber Efendimiz bütün bu hareketleri yasaklamış olduğundan Kay s hazretleri de ölümünden sonra arkasından bağıra çağıra ağlanmamasını vasiyet etmiştir. Buna da delil, Peygamber Efendimizin hadîslerini göstermişlerdir.
Şüphesiz ki ölüm, İnsanlara üzüntü ve keder veren bir dehşet halidir. Bu üzüntü ağlamayı gerektirir. Ancak hududu aşmamak, çırpınıp döğünmemek, elbise ve yaka yırtmamak, elleri ve yüzü çırpmamak icab eder.
Kays ibni Âsim kimdir?:
Künyesi Ebû AIİ olup Temîm kabilesindendir ve güzel ahlâkı İle şöhret bulan ashab-ı kiramın büyüklerindendir. Daha cahiliyet zamanında şarabın kendisine verdiği sarhoşluktan ötürü içine düştüğü zararı anlayarak onu kendine haram kılmıştı.
Hicretin dokuzuncu yılında kendi kabilesinden bir heyetle Hz. Pey-gamber'in huzuruna gelerek İslâm'ı kabul etmiş ve Peygamber'in irtihalin-den sonra uzun zaman yaşamıştır. Hem cahiliyet zamanında, hem de İslâm devrinde cesur, cömert, halım, vakur ve şerîf durumunu devam ettirmiş, savaşlarında hep başarı sağlamıştır. Oğlu Ahnef, yumuşak huyluluğu Üe soğukkanlılığını şöyle anlatmıştır:
«Bir gün Kays'ı gördüm ki, evinin bahçesinde kılıcını kuşanmış oturuyor ve etrafındaki insanlara söz söylüyor. O sırada elleri arkasına bağlanmış bîr adamla bir ölü getirildi. Kays'a dendi ki:
— Şu gördüğün kardeşinin oğlu, senin oğlunu öldürdü.
Hâdiseyi anlatan diyor ki:
— Vallahi Kays ne oturuş halini değiştirdi, ne de sözünü kesti. Sözünü tamamaldıktan sonra, diğer oğluna döndü ve ona şöyle dedi :
— Yavrum kalk, kardeşini göm ve amcanın oğlunun ellerini çoz. Annene de diyet olarak yüz deve götür; çünkü o garip bir kadındır.
Kardeşinin oğluna da şöyle hİtab etti:
— Kardeşimin oğlu, ne kötü iş yaptın! Rabbine âsi oldun, akrnbalık bağlarını kopardın, amcanın oğlunu öldürdün, fakat kendi nefsini helak etmiş oldun.
Rivayete göre otuz iki kişiden ibaret olan çocuklarını ölümünden önce toplamış ve onlara şu nasihatte bulunmuştur:
— «Şu birbirine bağlı otuz oku kırınız.
Evlâtları toplu halde bunları kıramayınca, onları çözüp dağıtrvş ve :
— Teker teker bunları kırın, demiş.
Çocukları da bu okları teker teker kırmışlar. Bunun üzerine çocuklarına hitaben :
— Siz de böylesiniz, toplu olursanız kırılmaz ve yıkılmazsınız. Ayrı ayrı parçalara bölünürdeniz, kırılır ve yok olursunuz.» dedi.
Basra'da bir ev edindi ve hicretin 42. yılında orada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[711]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 361, /302
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Kays b. Asım et-Temimî (Kays b. Asım b. Sinan b. Halid b. Minkar)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Cahiliye
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Cenaze, defni
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Mal, mal - mülk hırsı
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا مسلم بن إبراهيم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أنس أن رجلا سأل النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا نبي الله متى الساعة فقال وما أعددت لها قال ما أعددت من كبير إلا انى أحب الله ورسوله فقال المرء مع من أحب قال أنس فما رأيت المسلمين فرحوا بعد الإسلام أشد مما فرحوا يومئذ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164356, EM000352
Hadis:
حدثنا مسلم بن إبراهيم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أنس أن رجلا سأل النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا نبي الله متى الساعة فقال وما أعددت لها قال ما أعددت من كبير إلا انى أحب الله ورسوله فقال المرء مع من أحب قال أنس فما رأيت المسلمين فرحوا بعد الإسلام أشد مما فرحوا يومئذ
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edilmiştir:
— Bir adam. Peygamber (SallallahüAleyhiveSellem)'e sorup şöyle dedi:
— Ey Allah'ın Peygamberi, kıyamet ne, zamandır? Peygamber ona: «— Sen kıyamet için ne hazırladın,» buyurdu. Adam dedi ki:
— Büyük bir şey hazırlamadım, ancak Allah'ı ve onun peygamberini seviyorum. Bunun üzerine Hazreti Peygamber :
«— Kişi sevdiği ile beraberdir.» buyurdu.
Enes demiştir ki:
— Müslümanların îslâmı kabullerinden sonra, bu günde sevindiklerinden daha çok sevindiklerini görmedim.[695]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 352, /297
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, zamanı
Müslüman, Allah sevgisi
Sevgi, Allah ve Peygamber sevgisi
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
حدثنا عبدة عن محمد بن إسحاق عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ليس منا من لم يعرف حق كبيرنا وترحم صغيرنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164360, EM000355
Hadis:
حدثنا عبدة عن محمد بن إسحاق عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ليس منا من لم يعرف حق كبيرنا وترحم صغيرنا
Tercemesi:
— Amr ibni Şuayb babasından, o da dedesinden, rivayetinde demiştir ki, Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Seîlem) şöyle buyurdu :
«— Büyüğümüzün hakkım tanımıyan ve küçüğümüze merhamet etmiyen bizden değildir.»[699]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 355, /298
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى بن سعيد عن عبيد الله قال حدثني نافع عن بن عمر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أخبرونى بشجرة مثلها مثل المسلم تؤتى أكلها كل حين بإذن ربها لا تحت ورقها فوقع في نفسي النخلة فكرهت أن أتكلم وثم أبو بكر وعمر رضي الله عنهما فلما لم يتكلما قال النبي صلى الله عليه وسلم هي النخلة فلما خرجت مع أبى قلت يا ابت وقع في نفسي النخلة قال ما منعك أن تقولها لو كنت قلتها كان أحب إلى من كذا وكذا قال ما منعنى إلا لم أرك ولا أبا بكر تكلمتما فكرهت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164365, EM000360
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى بن سعيد عن عبيد الله قال حدثني نافع عن بن عمر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أخبرونى بشجرة مثلها مثل المسلم تؤتى أكلها كل حين بإذن ربها لا تحت ورقها فوقع في نفسي النخلة فكرهت أن أتكلم وثم أبو بكر وعمر رضي الله عنهما فلما لم يتكلما قال النبي صلى الله عليه وسلم هي النخلة فلما خرجت مع أبى قلت يا ابت وقع في نفسي النخلة قال ما منعك أن تقولها لو كنت قلتها كان أحب إلى من كذا وكذا قال ما منعنى إلا لم أرك ولا أبا بكر تكلمتما فكرهت
Tercemesi:
— İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Bana bir ağaç gösterin ki, onun hali müslümanm hali gibi olsun. Bu öyle bir ağaçtır ki, her vakit Kabhisinm izin ile meyvasmı verir, yapraklarını da düşürmez.
Benim kalbime hurma ağacı doğdu, (kendi kendime bu hurma ağacıdır, dedim.) Konuşmayı hoş görmedim. Orada Ebu Bekir ve (babam) Ömer vardı, Allah her ikisinden razı olsun. Bu ikisi (yani babam ve Ebu Bekir) konuşmayınca, Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
— Bu, hurma ağacıdır.»
Ben, babamla beraber dışarı çıktığım zaman dedim ki:
— Ey babacığım! Benim kalbime hurma ağacı doğdu. Babam (bana) şöyle dedi:
— Bunu söylemekten seni engelleyen ne oldu? Eğer bunu söylemiş olsaydın, bana şundan ve şundan daha sevgili olurdu. Hazreti Ömer'in oğlu şu cevabı verdi:
— Beni konuşmaktan alıkoyan, seni ve Ebu Bekir'i konuşmuyor görmüş olmamdır. Bunun için konuşmayı hoş görmedim.[708]
Bu hadîs-i şerîfte iki mesele mevcuttur. Biri, müslümanm hurma ağacına benzemesi, diğeri de büyükler konuşmadığı zaman, küçüklerin konuşabilecekleridir.
1— Hurmadaki bazı özellikler bilinmelidir ki, müslümana benzeyiş cihetleri anlaşılsın. Hurma sıcak memleketlerde ve kavurucu güneş altında yetişen ve yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır. Yaprakları ile insanları gölgelendirir ve onları güneş çarpmasından, sıcağın zararından korur.
Yetiştirdiği meyvesi de hem lezzet, hem de gıda bakımından diğer meyvelerden daha faydalı ve devamlıdır. Her mevsimde ve her zamanda bulunması mümkündür, çürümez. Katıksız olarak yendiğinde de yemek yerine geçer. Yapraklan hasır, örgü ve çardak İşlerinde kullanıldığı gibi, diğer bütün cüzlerinden de faydalanılabilir.
Bir de baş tarafı kesilince, artık yaşamaz. Nitekim İnsanın da başsız yaşaması mümkün değildir.
İşte gerçek bir müslüman nasıl kî, çevresine ve bütün insanlığa faydali oluyorsa, hurma ağacı da böyledir. Her bakımdan yaratıklara faydası vardır. Bu çeşitli yönleri itibariyle faydalı olmada birbirlerine benzemektedirler.
2— Hazreti Ömer'in kendi oğluna ifadesinden anlıyoruz kî, bir mecliste herhangi bir sebeple büyükler konuşmayınca, küçük yaşta olanların konuşmalarında bir beis yoktur. Zira oğlu konuşup da Hz. Peygamberin sormuş oldukları ağacın «Hurma ağacı» olduğunu haber verseydi, buna çok sevineceklerdi. Bu gibi hallerde küçüklerin mevzua uygun söz söylemeleri edebe aykırı değildir.[709]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 360, /301
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب عن أبى صخر عن أبى قسيط عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا فليس منا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164357, EM000353
Hadis:
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب عن أبى صخر عن أبى قسيط عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا فليس منا
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Küçüğümüze acımayan ve büyüğümüzün hakkını tanımayan, tizden değildir.»[696]
İslâmda her şey bir ölçü ve disipline bağlıdır. İnsanlar arasında mevcut hak ve vazifeler tayin ve tespit edilmiştir. Allah'ın ve Peygctmber'in emir ve yasaklarını çiğnememek şartı ile İnsanlara merhamer etmek, İslâm ahlâkının yüksek vasıflarından biridir. Müdafaadan âciz bulunan ve haklarını koruyamayan çocuklarla zavallılara vg muhtaçlara acımak ve onlara şefkat göstererek elden gelen hoş muamelede bulunmak, Allah'ın rızasına uygun bir harekettir ve sevabdır. Zİra Allah Tealâ merhamet edenlerin en merhametlisidİr.
Yalnız kalbin duygulanması ile acınmak, merhamet sayılmaz. Bir kimsenin durumu icabı, ona açındığı zaman, elden gelen yardımı da esirgememek icab eder. Hiç olmazsa onu incİtmeksİzin tatlı ve hoş sözlerle gönlü alınmalıdır. İnsanların bilhassa küçüklerine ve biçarelerine merhamet gerekli olduğu gibi, halini açıklayamayan zavallı hayvanlara da merhamet etmek lâzımdır. Hatta bir hadîs-i şerifte, susayan ve su içmeğe imkân bulc-mıyan bir köpeğe, merhamet ederek su çekip İçiren bir İnsanın bu ameli, onun cennete girmesine vesile olduğu beyan buyurulmuştur. Merhamet aynı zamanda sevgi bağlarını kuvvetlendirir, insanları birbirine yaklaştırır.
Büyüklerin hakkını bilmek ve tanımak, onlara saygı beslemek ve hürmet etmek demektir. Büyüklerin ilminden, tecrübe ve görgülerinden faydalanmak, ancak onlara saygı beslemekle mümkün olur. Büyüklere danışarak iş yapan, büyüklerin tecrübelerine kıymet verip onların yolundan yürüyen hiç bir zaman pişmanlık çekmez. İşlerinde başarılı olur ve büyüklerinin de takdir ve sevgilerine mazhar olarak onlardan daima yardım görür. Böylece cemiyet içinde intizamlı bir hareket husule gelir ve anarşi kalkar.
Her şahıs için, kendinden küçük ve kendinden büyük insanlar bulunacağından, herkes küçüğüne hürmet eder ve büyüğüne saygı beslerse, böyle bir cemiyetle İslâm ahlâkı kemaline ermiş olur. Bu düzen İçine girmeyip de dişarda kalan, Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, Islâmdan sayılmaz. Yanİ İslâm ahlâkının kemal vasfından hariçle kalır. Islâmın manevî feyiz ve bereketinden mahrum olur.[697]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 353, /298
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Yezid b. Kuseyt el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Kuseyt b. Üsame b. Umeyr)
3. Ebu Sahr Humeyd b. Ebu Muharik el-Medenî (Humeyd b. Ziyad)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ahmed b. Ebu Musa el-Mısri (Ahmed b. İsa b. Hassan)
Konular:
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
حدثنا علي قال حدثنا سفيان حدثنا بن أبى نجيح عن عبيد الله بن عامر عن عبد الله بن عمرو بن العاص يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا فليس منا
حدثنا محمد بن سلام حدثنا سفيان بن عيينة عن بن أبى نجيح سمع عبيد الله بن عامر يحدث عن عبد الله بن عمرو بن العاص يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم : مثله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164358, EM000354
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا سفيان حدثنا بن أبى نجيح عن عبيد الله بن عامر عن عبد الله بن عمرو بن العاص يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا فليس منا
حدثنا محمد بن سلام حدثنا سفيان بن عيينة عن بن أبى نجيح سمع عبيد الله بن عامر يحدث عن عبد الله بن عمرو بن العاص يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم : مثله
Tercemesi:
— Abdullah ibni Amr ibni'1-As, hadîsi Peygamber (Saîlallahü Aleyhi veSellem)e ulaştırarak Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etti:
«— Küçüğümüze merhamet etmiyen ve büyüğümüzün hakkını tam-mıyan bizden değildir.»
Yine Abdullah ibni Amr ibni'l-As'dan Hazreti Peygamber (SallallahU Aleyhi ve Seîlem) 'e ulaştırarak bazı sened değişiklikleri ile bu hadîsin aynı rivayet edilmiştir.[698]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 354, /298
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
حدثنا محمود قال حدثنا يزيد بن هارون أخبرنا الوليد بن جميل عن القاسم بن عبد الرحمن عن أبى أمامة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويجل كبيرنا فليس منا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164361, EM000356
Hadis:
حدثنا محمود قال حدثنا يزيد بن هارون أخبرنا الوليد بن جميل عن القاسم بن عبد الرحمن عن أبى أمامة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويجل كبيرنا فليس منا
Tercemesi:
— Ebu Ümame'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (SalîallahU Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüze tazim etmeyen bizden değildir.»[700]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 356, /299
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
حدثنا بشر بن محمد أخبرنا عبد الله قال أخبرنا عوف عن زياد بن مخراق قال قال أبو كنانة عن الأشعري قال : إن من إجلال الله إكرام ذي الشيبة المسلم وحامل القرآن غير الغالى فيه ولا الجافى عنه وإكرام ذي السلطان المقسط
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164362, EM000357
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد أخبرنا عبد الله قال أخبرنا عوف عن زياد بن مخراق قال قال أبو كنانة عن الأشعري قال : إن من إجلال الله إكرام ذي الشيبة المسلم وحامل القرآن غير الغالى فيه ولا الجافى عنه وإكرام ذي السلطان المقسط
Tercemesi:
— (88-s.) Eş'arî'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
— Ak saçlı (ihtiyar) müslümana ve ezberlediği Kur'ân'ın manasiyle lâfzında taşkınlık etmeyen ve ezberlediğini unutmayıp manası ile amel etmeyi bırakmayan hafıza ikram etmek, Allah'a tazimden sayılır. Adalet sahibi sultana ikram da böyledir, (Allah'a tazimden sayılır.)[701]
Tazim ve ikrama hak kazananlardan üç kimseye işaret etmekte olan bu haberi inceliyelim :
1— Bundan Önceki hadîs-i şeriflerde büyüklere hürmet eîmek ve onların hakkını tanımak gerektiği beyan buyurulmuştu. Büyüklükten maksad, esas itibariyle yaş ve tecrübe büyüklüğü ise de, buna ilimde büyüklük de dahildir. Her halde büyüklere, ak saçlı ihtiyarlara ve ilim sahiplerine hürmet etmek bir vecibedir. Öyle ki, buna riayet etmiyenler,«Bizden değildir.» kelâmı ile Hazreti Peygamberin ağır İthamına maruz kalmışlardır.
2— Allah kelâmı olan Kur'ân-ı Kerîmi ezberlemek, onun manasını Öğrenip onunla amel etmek, tecvid kaidelerine riayet ederek onu düzgün okumak ve taşkınlık etmemek, bir de okuduğu ve ezberlediği KıYân'ı unutmamak çok büyük bir fazilet ve mertebe ifade eder. Böyle kimseler, İlim ve takva sahibi olacaklarından bunlara İhsan ve ikramda bulunmak, Allah'ın rızasına uygun düşeceğinden, bunlara ikramda bulunmak, Allah'a tazim sayılmaktadır.
3— Hak ölçülere bağlı olup, adaletten ayrılmayan bir idareciye veya devlet reisine ikram ve hürmette bulunmak, yine Allah'ın rızasına uygun bir harekettir. Zira Cenab-ı Hak, müsîümanlara hitaben :
«— Sizden olan idarecilere itaat edin.» buyurmaktadır. Cemiyetin düzeni, huzur ve selâmetin kazanılması hep hak ölçülere bağlı olan idarecilere karşı yapılacak itaatla husule gelir. İşte böyle idarecilere itaat ve ikramda bulunanlar, Allah'a tazim etmiş sevabını alırlar.[702]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 357, /299
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
Konular:
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Saygı, yaşlıya, Kur'an hafızına, adil yöneticiye saygı