حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثنا عبد الرحمن بن زياد قال حدثني عمارة بن غراب أن عمة له حدثته أنها : سألت عائشة أم المؤمنين رضي الله عنها فقالت إن زوج إحدانا يريدها فتمنعه نفسها إما أن تكون غضبى أو لم تكن نشيطة فهل علينا في ذلك من حرج قالت نعم إن من حقه عليك أن لو أرادك وأنت على قتب لم تمنعيه قالت قلت لها إحدانا تحيض وليس لها ولزوجها إلا فراش واحد أو لحاف واحد فكيف تصنع قالت لتشد عليها إزارها ثم تنام معه فله ما فوق ذلك مع أنى سوف أخبرك ما صنع النبي صلى الله عليه وسلم إنه كانت ليلتى منه فطحنت شيئا من شعير فجعلت له قرصا فدخل فرد الباب ودخل إلى المسجد وكان إذا أراد أن ينام أغلق الباب وأوكأ القربة وأكفأ القدح وأطفأ المصباح فانتظرته أن ينصرف فأطعمه القرص فلم ينصرف حتى غلبني النوم وأوجعه البرد فأتاني فأقامني ثم قال أدفئيني أدفئينى فقلت له إني حائض فقال وإن اكشفي عن فخذيك فكشفت له عن فخذى فوضع خده ورأسه على فخذى حتى دفيء فأقبلت شاه لجارنا داجنة فدخلت ثم عمدت إلى القرص فأخذته ثم أدبرت به قالت وقلقت عنه واستيقظ النبي صلى الله عليه وسلم فبادرتها إلى الباب فقال النبي صلى الله عليه وسلم خذى ما أدركت من قرصك ولا تؤذى جارك في شاته
Açıklama: وأنت على قتب için iki yorum vardır:
1-Araplarda doğumu kolay gerçekleştirmek için kadının vücudunu yerleştirdiği bir düzenek.
2-Hayvanın sırtına vurulan eğer.
Kısaca iki aletin de birbirine benzemesi ve bu zor anda dahi olsa kocanın isteğini geri çevirmemin doğru olmadığını ifade eden bir anlatımdır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163531, EM000120
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثنا عبد الرحمن بن زياد قال حدثني عمارة بن غراب أن عمة له حدثته أنها : سألت عائشة أم المؤمنين رضي الله عنها فقالت إن زوج إحدانا يريدها فتمنعه نفسها إما أن تكون غضبى أو لم تكن نشيطة فهل علينا في ذلك من حرج قالت نعم إن من حقه عليك أن لو أرادك وأنت على قتب لم تمنعيه قالت قلت لها إحدانا تحيض وليس لها ولزوجها إلا فراش واحد أو لحاف واحد فكيف تصنع قالت لتشد عليها إزارها ثم تنام معه فله ما فوق ذلك مع أنى سوف أخبرك ما صنع النبي صلى الله عليه وسلم إنه كانت ليلتى منه فطحنت شيئا من شعير فجعلت له قرصا فدخل فرد الباب ودخل إلى المسجد وكان إذا أراد أن ينام أغلق الباب وأوكأ القربة وأكفأ القدح وأطفأ المصباح فانتظرته أن ينصرف فأطعمه القرص فلم ينصرف حتى غلبني النوم وأوجعه البرد فأتاني فأقامني ثم قال أدفئيني أدفئينى فقلت له إني حائض فقال وإن اكشفي عن فخذيك فكشفت له عن فخذى فوضع خده ورأسه على فخذى حتى دفيء فأقبلت شاه لجارنا داجنة فدخلت ثم عمدت إلى القرص فأخذته ثم أدبرت به قالت وقلقت عنه واستيقظ النبي صلى الله عليه وسلم فبادرتها إلى الباب فقال النبي صلى الله عليه وسلم خذى ما أدركت من قرصك ولا تؤذى جارك في شاته
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yezid, ona Abdurrahman b. Ziyad, ona Umare, ona da halasının haber verdiğine göre o şöyle anlatmaktadır: Halası (bir kadın) Müminlerin annesi Hz. Aişe'ye (r.anha) sordu o da şu cevabı verdi:
Biz hanımlardan birinin kocası hanımına yaklaşıp onunla birlikte olmak istiyor,fakat kadın o sırada öfkeli veya isteksiz olduğu için kocasının isteğini kabul etmiyor. Böyle davrandığımız zaman bize bir günah var mıdır?
Hz. Aişe (r.anha), 'Evet, Kocanın senin üzerinde haklarından biri de, hayvan semeri üzerindeki gibi bir durumda olsan bile, ona engel olmamaktır.'
Hz. Aişe'ye şunu sordum: 'Birimiz adet görüyor. Karı-kocanın ise yalnız bir yatağı var yada örtünecek bir örtüsü var. Bu durumda kadın ne yapacak?'
Hz. Aişe dedi ki: Kadın, belden aşağısını örtecek giysisini (izar) giysin. Sonra kocası ile yatsın, uyusun. Kocası onun (vücudunun) üst tarafından faydalanabilir. Bununla beraber Peygamber'in (sav) bu durumda ne yaptığını sana anlatacağım:
Hz. Peygamber'in yanımda kalacağı gecelerden biri idi. Onun (sav) için biraz arpa öğütüp çörek yapmıştım. Peygamber (sav) eve geldi, kapıyı kapattı ve mescide geçti. Zaten uyumak istediği zaman, kapıyı kapatır, su kabının ağzını bağlar, su içilen bardağı ağzı yere gelecek şekilde ters çevirir ve lambayı söndürürdü. Kendisine hazırladığım çöreği ikram etmek için dönmesini bekledim ancak yanıma gelmedi. O sırada, bana iyice uyku bastırdı ve o da soğukta iyice üşümüştü.
Yanıma bana geldi ve beni kaldırdı. Sonra bana:
"Beni ısıt, beni ısıt." dedi.
Ben de ona, 'Fakat ben adet görüyorum' dedim.
Bunun üzerine, "Öyleyse uyluğunu (kalçadan başlayıp dizlere kadar uzanan kısım) aç" dedi.
Ben de uyluğumu açtım. Başını ve yanağını ısınıncaya kadar dizlerime koydu. O sırada komşumuzun evde beslediği koyunu içeri girdi. Sonra yaptığım çöreğe doğru yöneldi, onu aldı. Sonra çörekle göndü geri gitti. Ben, hayvana engel olmak için hareket ettim, Allah Rasulü (sav) de uyandı. Ben de kapıya kadar koyuna koştum. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Çöreğin yetişebildiğin kadarını al. [Fakat hayvanın yaptıklarından dolayı] komşuna kötü sözler söyleyip eziyet etme."
Açıklama:
وأنت على قتب için iki yorum vardır:
1-Araplarda doğumu kolay gerçekleştirmek için kadının vücudunu yerleştirdiği bir düzenek.
2-Hayvanın sırtına vurulan eğer.
Kısaca iki aletin de birbirine benzemesi ve bu zor anda dahi olsa kocanın isteğini geri çevirmemin doğru olmadığını ifade eden bir anlatımdır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 120, /141
Senetler:
()
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, eşler, arasında ilişkiler
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
Haklar, komşu hakları
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
Hz. Peygamber, ailesi
Hz. Peygamber, ev hayatı
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
İyilik, komşuya iyilik etmek
Kadın, hak ve sorumlulukları
حدثنا مسدد قال حدثنا أبو عوانة عن سهيل بن أبى صالح عن صفوان بن أبى يزيد عن القعقاع بن اللجلاج عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا يجتمع غبار في سبيل الله ودخان جهنم في جوف عبد أبدا ولا يجتمع الشح والإيمان في قلب عبد أبدا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164094, EM000281
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا أبو عوانة عن سهيل بن أبى صالح عن صفوان بن أبى يزيد عن القعقاع بن اللجلاج عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا يجتمع غبار في سبيل الله ودخان جهنم في جوف عبد أبدا ولا يجتمع الشح والإيمان في قلب عبد أبدا
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radtya'tlahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Allah yolundaki (cihad esnasında çiğnenen) toz-toprak ile Cehennem dumanı bir kulun ciğerine ebediyyen toplanmaz. Cimrilikle îman da hiç bir zaman bir kulun kalbinde toplanmaz.»[559]
ibadetlerin en faziletlisi ve en hayırlısı Allah yolunda yapılan cihattır. Bunun faziletine binaen kazanıfan malların en hatalı ve en makbulü de cihaddan elde edilen ganimet mallandır. Cihadın bu yüksek faziletinin sevabı ve mükâfatı Cennet olduğundan, Cehennem ateşinin dumanı, savaşan ve ayakları toz-toprağa bulaşan bir kulun göğüs boşluğuna giremez. İkisi bir araya asla gelemez.
Cimrilik, kötü hasletlerin başıdır. Cimriliği ifrat'a varan kimse, helâl -haram ayırt etmez zekât vermez, hayır ve hasenata koşmaz, aç ve çıplakları gözetmez. Bütün derdi ve düşüncesi para ve madde olur. Bu duruma düşenin yeri de Cehennem olur. Cehennem'e de ebedî olarak girecek olanlar/ imansızlar olduğundan;
«Cimrilikle îman, bir müminin kalbinde asla toplanmaz.» buyrulmuştur.[560]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 281, /250
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ala Ka'ka' b. Leclac el-Ğatafani (Husayn b. Leclac)
3. Safvan b. Yezid el-Hicazî (Safvan b. Ebu Yezid)
4. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cihad, Allah yolunda tozlanmak, çalışıp çabalamak
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
İman
KTB, İMAN
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا محمد بن الفضيل بن غزوان عن مغيرة عن أم موسى قالت سمعت عليا رضي الله عنه يقول : أمر النبي صلى الله عليه وسلم عبد الله بن مسعود أن يصعد شجرة فيأتيه منها بشيء فنظر أصحابه إلى ساق عبد الله فضحكوا من حموشة ساقيه فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما تضحكون لرجل عبد الله أثقل في الميزان من أحد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164049, EM000237
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا محمد بن الفضيل بن غزوان عن مغيرة عن أم موسى قالت سمعت عليا رضي الله عنه يقول : أمر النبي صلى الله عليه وسلم عبد الله بن مسعود أن يصعد شجرة فيأتيه منها بشيء فنظر أصحابه إلى ساق عبد الله فضحكوا من حموشة ساقيه فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما تضحكون لرجل عبد الله أثقل في الميزان من أحد
Tercemesi:
Ümmü Musa'dan (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
«Allah'ın rahmetleri üzerine olsun», Hazreti Alî'nin şöyle söylediğini işittim:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Abdullah îbni Mes'ud'e, bir ağaca çıkıp, ondan bir şey alarak kendisine getirmesini emretti. (Abdullah ağaca çıkarken) Beygamber'in asîjabı, Abdullah'ın bacağına baktılar da, bacaklarının inceliğine güldüler. Bunun üzerine Resûİüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ne gülüyorsunuz? Abdullah'ın ayağı (kıyamet günü) tartıda, Uhud dağından daha ağır gelecektir.» buyurdu.[472]
«Bağa Çıkmak» bölümünde bu hadîs-İ şerîfin zikredilmesinden anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber Efendimiz şehir dışında bir çiftliğe veya bir bağ mahalline gitmişler ve oradaki ağaçlardan birinden misvak edinmek için dal kesilmesini A b d u 11 a h 'a emretmişler veya meyve koparmasını istemişlerdir. Böylece bizzat Peygamber Efendimizin bağ yerine çıkmış oldukları gerçeği ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan Abdullah ibni Mes'ud'un faziletine ve manevî değerine de işaret buyurmuşlardır. Bacaklarının ince oluşu bir noksanlık değil, bilâkis bu durumda olan bir kimsenin takvası sayesinde, manevî değerinin Uhud dağından daha ağır olabileceği anlaşılmaktadır.[473]
(120) Müslüman, Kardeşinin Aynasıdır
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 237, /219
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ümmü Musa Fahite el-Kufiyye (Fâhite)
3. Ebu Hişam Muğira b. Miksem ed-Dabbî (Muğira b. Miksem)
4. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Ahirete iman, mizan ve hesaplaşma
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
KTB, İMAN
Sahabe, birbirlerine karşı kullandıkları üslup
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا بن عيينة عن عمرو عن بن أبى مليكة عن يعلى بن مملك عن أم الدرداء عن أبى الدرداء عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من أعطى حظه من الرفق فقد أعطى حظه من الخير ومن حرم حظه من الرفق فقد حرم حظه من الخير أثقل شيء في ميزان المؤمن يوم القيامة حسن الخلق وإن الله ليبغض الفاحش البذى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164610, EM000464
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا بن عيينة عن عمرو عن بن أبى مليكة عن يعلى بن مملك عن أم الدرداء عن أبى الدرداء عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من أعطى حظه من الرفق فقد أعطى حظه من الخير ومن حرم حظه من الرفق فقد حرم حظه من الخير أثقل شيء في ميزان المؤمن يوم القيامة حسن الخلق وإن الله ليبغض الفاحش البذى
Tercemesi:
— Ebu'd-Derdâ, Peygamber (SaHallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Kime, yumuşak huyluluktan nasibi verilmişse, ona hayırdan na-sîbi verilmiştir. Kİm de yumuşak huyluluk nasibinden mahrum kılınmış-sa, hayır nasibinden mahrum olmuştur. Kıyamet günü, müminin tartıda en ağır gelen şeyi (iyi ameli) güzel ahlâktır. Gerçekten Allah, kötü iş işleyen kötü sözlüye buğzeder.»[908]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 464, /370
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Ya'la b. Memlek el-Hicazi (Ya'la b. Memlek)
4. Abdullah b. Ebu Müleyke el-Kureşî (Abdullah b. Ubeydullah b. Züheyr b. Abdullah)
5. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
6. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
7. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Ahirete iman, mizan ve hesaplaşma
Ahlak, Allah'ın sevdiği/sevmediği tavırlar
Ahlak, güzel ahlak
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Kötülük, kötülük, dışlanma sebebi
KTB, İMAN
Seçki, Güzel ahlak
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة عن محمد بن عمرو قال حدثنا بن سلمة عن أبي هريرة قالوا : يا رسول الله إنا نجد في أنفسنا شيئا ما نحب أن نتكلم به وأن لنا ما طلعت عليه الشمس قال أو قد وجدتم ذلك قالوا نعم قال ذاك صريح الإيمان
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166498, EM001284
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة عن محمد بن عمرو قال حدثنا بن سلمة عن أبي هريرة قالوا : يا رسول الله إنا نجد في أنفسنا شيئا ما نحب أن نتكلم به وأن لنا ما طلعت عليه الشمس قال أو قد وجدتم ذلك قالوا نعم قال ذاك صريح الإيمان
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'deny (Ashab) dediler ki:
— Ya Resûlallah! Biz nefislerimizde bir şey hissediyoruz ki, onu konuşmayı istemiyoruz ve bizde üzerine güneş doğmamış (kimsenin bilmediği) şeyler var. Peygamber şöyle buyurdu :
«Salı i d en siz bunu hissediyor musunuz?» Onlar:
Evet, dediler. Peygamber :
«Bu, imanın en açığıdır.» buyurdu.[1302]
Bîr İnsanın içine doğup da İşleyip işlememekte karar veremediği ve mütemadiyen tereddüt ettiği hale vesvese denilir. Bu gibi kararsız kuruntular ve hatırdan geçen kötü şeylerden dolayı insana günah yazılmaz. Ancak böyle kuruntular söz veya iş haline geçirilmek kasıt ve azim derecesine yükselirse, o zaman günah olur. Çünkü insan söz ve fül durumuna geçmekle kötülük doğuracak işleri örtmeğe memurdur. Bunları, söylemek ve yapmak açıktan onları irtikâp etmektir. Nefis kuruntularıyle uğraşmak insanı hataya ve unutkanlığa sevk eder. Bundan kurtulmak için kuruntu yapılan işi terk edip, başka şeye geçmelidir.
İnsanın içinde taşıdığı kasıt ve niyeti, âlimler 5 mertebeye ayırırlar :
1— Hatır : Kalbden geçip de içerde kararlaşmayan şeye denir.
2— Hâcis : Kalbden geçen ve içerde kararlaşan şeye denir.
3— Hadîsü'n-Nefs : İçte kararlaşıp da dışarı çıkmayan ve İşlenip işlenmemesi hususunda bir tercih edilmeyen şeye denir.
4— Eğer tercih yapılıyor, fakat nefis onda tereddüt ediyorsa, buna Kemm denir.
5— Eğer tercih edilen kalp kuruntusunu işlemeye nefis de karar ver-mişse, buna Azim denir. Baştan itibaren üç halde meydana gelen iç duygularından dolayı, kuruntular ister iyi ve İster kötü olsun, bir şey gerekmez. Bunlardan ne. sevab yazılır, ne de günah... Hemm mertebesine çıkan bir kuruntudan dolayı günah yine yazılmaz, fakat iyi kuruntu ise, ondan dolayı bir İyilik sevabı yazılır. Azim haline gelince, bu iki yönden de geçerlidir. Kuruntusunu azim mertebesine çıkaran kimse, azmettiği kötülüğe karşı ceza ve azmettiği iyiliğe karşı sevab kazanır. Fakat bunlar işi başarmak derecesi altında olurlar. Eğer İşe azmediş ve teşebbüs işi başarma durumuna geçerse, yapılan îş ibâdetse on sevab ve günahsa bir ceza elde edilmiş olur. Eğer teşebbüs ve azim haliyle kuruntu neticelenir de iş başarılmazsa, iyİ-lİkten dolayı bir mükâfat, kötülükten dolayı da azim günahı kazanılır. Eğer başarısızlık Allah korkusundan ve insanın kendi ihtiyarından ileri gelmiş, dış tesir buİunmamışsa, böyle kimseden azim günahı da kalkar ve yerine bir İyilik sevabı yazılır. Çünkü; azmedilen bir kötülük insanın kendi ihtiyar ve İradesiyle kaldırılmıştır, :
Biride kalbde yaşayan fenalıklar vardır ki, bunlara azmetmekten İnsana günah yazılır. Bir kimseye kin besleme ve kıskançlık duygularını kalpte benimseyip onları kabullenmek azim olduğundan, bu ve buna benzer kötü ahlâkların hepsi azim mertebesinde olunctı bunların günahı vardır. Fenalıklara çıkaracak olan iç ve dışa ait azimlerden sakınanlar, tertemiz İslâm ahlâkını yaşayanlardır. Manevî olan iç ve dış temizliği budur. Buna maddî pisliklerden arınış katıldığı zamcn kemâl mertebesi yaşanmış olur. Cenab-ı Hak bu yaşayışa erme imkânlarım bütün müminlere ilham edip, kemâle ulaştırsın, insanın İçindeki kötü vesveseleri bilmesi ve onlardan sakınması, onlardan nefret duyması açık ve sağlam bir imanın varİığmo delildir.[1303]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1284, /962
Senetler:
()
Konular:
İman, bölümleri, boyutları
İman, İmanın kemali
KTB, İMAN
وعن حريز عن ليث عن شهر بن حوشب قال : دخلت أنا وخالي على عائشة فقال ان أحدنا يعرض في صدره ما لو تكلم به ذهبت آخرته ولو ظهر لقتل به قال فكبرت ثلاثا ثم قالت سئل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن ذلك فقال إذا كان ذلك من أحدكم فليكبر ثلاثا فإنه لن يحس ذلك إلا مؤمن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166499, EM001285
Hadis:
وعن حريز عن ليث عن شهر بن حوشب قال : دخلت أنا وخالي على عائشة فقال ان أحدنا يعرض في صدره ما لو تكلم به ذهبت آخرته ولو ظهر لقتل به قال فكبرت ثلاثا ثم قالت سئل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن ذلك فقال إذا كان ذلك من أحدكم فليكبر ثلاثا فإنه لن يحس ذلك إلا مؤمن
Tercemesi:
— Şehr ibni Havşeb'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, ben ve dayım Hz. Âişe'nin yanma vardık da, dayım sordu :
— Bizden birimizin içine öyle bir şey doğuyor ki, eğer onu söylerse âhireti gider ve eğer iş meydana çıkarsa, ondan dolayı öldürülür (bu halimize ne* dersin)? Râvi dedi ki,. Hz. Âişe üç defa tekbir getirdi, sonra dedi ki, Resûrüllah (SallaUahü Aleyhi ve Seltem)'e bundan soruldu da, şu cevabı verdi :
«Sizden birinizde bu hal olduğu zaman üç defa tekbîr getirsin, (Allah-ü Ekber desin). Zira bu hassasiyeti ancak mü'min duyar.»[1304]
Gerçek mümin her an kendini ve iç duygularını murakabe ettiği için daima Allah korkusunu taşır ve sorumluluktan kurtulma çarelerini arar. Manevî sorumluluğu mü'minden başkası anlayamaz. Onun için müminlere arız olan bu hal karşısında tekbîr getirilerek kulluk görevi yerine getirilir. İç duygu sorumluluğu hakkında bilgi İçin daha önceki Hadîs-i Şerife bakılsın. Bu Hadîs-i Şerif için başka bir kaynak bulunamadı.[1305]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1285, /964
Senetler:
()
Konular:
İman, bölümleri, boyutları
İman, İmanın kemali
KTB, İMAN
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا جرير بن حازم عن يعلى بن حكيم عن سعيد بن جبير عن بن عمر قال : إن الحياء والإيمان قرنا جميعا فإذا رفع أحدهما رفع الآخر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166568, EM001313
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا جرير بن حازم عن يعلى بن حكيم عن سعيد بن جبير عن بن عمر قال : إن الحياء والإيمان قرنا جميعا فإذا رفع أحدهما رفع الآخر
Tercemesi:
İbni Ömer. (Radiyctllahuanhümaj'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«Gerçekten. haya ile iman bütün olarak her ikisi birbirine bağlıdır. Bunlardan biri kaldırılınca, diğeri de kalkar.»
Birinci cild 271 sayılı «Haya Utanmak» bölümüne bakılsın. Bu haber! Hakim tahrİç etmiştir, FadiuP!lah : C. M, s. 693, dip not.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1313, /981
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ya'la b. Hakim es-Sekafi (Ya'la b. Hakim)
4. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Haya, utanma duygusu imandandır
İman
KTB, İMAN
حدثنا سعيد بن سليمان قال حدثنا هشيم عن منصور عن الحسن عن أبي بكرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الحياء من الإيمان والإيمان في الجنة والبذاء من الجفاء والجفاء في النار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166570, EM001314
Hadis:
حدثنا سعيد بن سليمان قال حدثنا هشيم عن منصور عن الحسن عن أبي بكرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الحياء من الإيمان والإيمان في الجنة والبذاء من الجفاء والجفاء في النار
Tercemesi:
— Ebû Bekir ıRadiyaUMhü arih)'ddn. Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve SHlem)'ixı şöyle buyurduğu rivayet edilmişti):
«Haya imandandır; iman ise cennettedir. Arsızlık (yüzsüzlük) cefadandır, cefa ise Cehennemdedir,»[1364]
Utanmak İmandan bir bölüm olduğu itibarla, iman nimeti sahibini cennete götürdüğü gibi, utanma hasîeîi de insanı cennete ulaştırır.
Katı yürekliliğe, kabalık ve arsızlığa «Cefö» denir. Arsızlık ve haya-sızlığa do «Bezâ» denir. Allah'dan ve insanlardan utanmayanlar kaba ve haşin kimselerdir ki, bunlar kötülükleri dolayısiyle cehennemlik olurlar. Ha-yasızlik bunların ayrılmaz bir vasfı bulunduğundan, hayasızlar da onlarla beraber cehenneme airerler.[1365]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1314, /981
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Mansur b. Zâzân el-Vasıtî (Mansur b. Zâzân)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Osman Said b. Süleyman ed-Dabbî (Said b. Süleyman b. Kinane)
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, uzaklaştıran bazı davranışlar
Haya, utanma duygusu imandandır
İman
KTB, İMAN
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري قال حدثني عبد الله بن أبي بكر أن عروة بن الزبير أخبره أن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : جاءتنى امرأة معها ابنتان لها فسألتنى فلم تجد عندي إلا تمرة واحدة فأعطيتها فقسمتها بين ابنتيها ثم قامت فخرجت فدخل النبي صلى الله عليه وسلم فحدثته فقال من يلي من هذه البنات شيئا فأحسن اليهن كن له سترا من النار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163549, EM000132
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري قال حدثني عبد الله بن أبي بكر أن عروة بن الزبير أخبره أن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : جاءتنى امرأة معها ابنتان لها فسألتنى فلم تجد عندي إلا تمرة واحدة فأعطيتها فقسمتها بين ابنتيها ثم قامت فخرجت فدخل النبي صلى الله عليه وسلم فحدثته فقال من يلي من هذه البنات شيئا فأحسن اليهن كن له سترا من النار
Tercemesi:
Bize Ebu Yeman (Hakem b. Nafi'), ona Şuayb (b. Ebu Hamza), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Abdullah b. Ebu Bekir, ona Urve b. Zübeyr, ona Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Aişe şöyle haber vermiştir: Yanında iki kız bulunan bir kadın bana gelerek benden bir şeyler istedi. Ben de yanımda sadece bir tane hurma bulabildim. Hurmayı ona verdim. Oda hurmayı iki kızı arasında paylaştırdı sonra kalktı ve gitti. Hz. Peygamber (sav) yanıma gelince bu durumu ona haber verdim. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim bunun gibi kızlarının ihtiyacını karşılar ve onlara iyi davranırsa bu kızlar o kişiye ateşe karşı bir perde olurlar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 132, /149
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Abdullah b. Ebu Bekir el-Ensari (Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
6. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Aile, çocuk sevgisi
Aile, çocuklar arasında adaletli davranmak
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
İnfak, Bağış
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
KTB, İYİLİK, BİRR,
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
حدثنا موسى قال حدثنا حماد قال أخبرنا محمد بن زياد عن أبي هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يتعوذ بالله من شر المحيا والممات وعذاب القبر وشر المسيح الدجال
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164932, EM000657
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا حماد قال أخبرنا محمد بن زياد عن أبي هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يتعوذ بالله من شر المحيا والممات وعذاب القبر وشر المسيح الدجال
Tercemesi:
— Ebü Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Peygamber (Sailallahu Aleyhi ve Sellem) hayatın ve ölümün şerrinden, kabir azabından, uğursuz yalancı Deccal'ın şerrinden Allah'a sığınırdı.»[35]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 657, /516
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, işlerin kötüye gitmesi