10634 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Abdullah b. Dînâr, ona da Abdullah b. Ömer naklettiğine göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona Süheyl (b. Ebu Salih), ona babası (Ebu Salih Zekvân b. Abdullah), ona da Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müşriklerle yolda karşılaştığınız zaman, Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb ona, Zührî, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, Abdullah b. Abbas'ın verdiği şu haberi nakletti: Rum hükümdarı Hirakl, Ebu Süfyan b. Harb’e haber yollayıp onu yanına çağırdı. Sonra Rasulullah'ın (sav) Dıhye el-Kelbî ile Busra emirine gönderdiği mektubu istedi. Busra emiri mektubu Hirakl’e verdi, O da okudu. Mektupta şöyle yazıyordu: "Bismillahirrahmanirrahîm (Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın (cc) kulu ve elçisi olan Muhammed’den Rum büyüğü (hükümdarı) Hirakl’e. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun. Bundan sonra (Konumuza gelince): Ben seni İslam’a davet ediyorum. Müslüman ol; kurtul. Böylece Allah sana iki kat mükafat verir. Eğer (bu daveti) reddedersen, halkının günahı da senin boynunadır. 'Ey Kitap Ehli, Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin…', (ayeti) 'şahit olun ki, biz Müslümanlarız.' [Âl-i İmrân, 3/64)] sözüne kadar( yazılıydı)".
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona da Ebu Ca'fer el-Ferrâ rivayet ettiğine göre Abdurrahman (b. Ebu Leyla el-Ensârî) şöyle demiştir: İbn Ömer bir Hıristiyana rastladı ve ona selam verdi. Adam da onun selamını aldı. Sonra İbn Ömer'e onun Hıristiyan olduğu söylendi. İbn Ömer bunu öğrenince ona döndü ve 'Selamımı bana geri ver' dedi.
Açıklama: Bir kısım âlimler çocuklara selâm vermeyi uygun görmemişlerse de, onlara selâm verilmesini güzel görenlerin fikri daha makbul sayılmaktadır. Çünkü çocuklara selâm vermekle onlara islâm âdabı Öğretilmiş olur ve buna alışkanlık kazanırlar. Çocuklara selâm verilince, onlar bu selâma mukabele etmek zorunda değildir; zira bulûğ çağına ermemiş çocuklar mükellef değillerdir. Fakat bir çocuk, mükellef olan bir adama selâm verdiği takdirde, buna mukabele etmek vacibdir. Bir cemaata selâm verilse de, içlerinden bir çocuk bu selâmı alsa,cemaat adına bu mukabele bazı alimlere göre kifayet eder. Ancak Nevevi'ye göre çocuğun selamı almış olması diğerlerinden bu sorumluluğu düşürmez. İbn Hacer, Fethu'l-bârî, XI, 33.
Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim, onlara Ebu Avâne ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."
Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim onlara Ebu Avâne, ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."
Açıklama: 1. Selamlaşmak gibi merhabalaşmanın da sünnet olduğu bu hadîs-i şerîften anlaşılmaktadır. 2. "Merhab", genişliğe ve geniş yere denir ki, Araplar gelen misafire selamlaşmadan sonra «Merhaben ve sehlen» derler, Türkçe'de «merhaba» olarak kullanılır. Bu takdirde mânâsı: «Şen ve rahat yere geldiniz, rahat olunuz ve güven içinde bulununuz» demek olur. 3. Hz. Fatıma'nın (r.a.) konuşmasında, oturup kalkmasında ve daha birçok bakımdan Hz. Peygamber'e (s.a.v.) benzerliğini dile getiren hadisler mevcuttur. Bu da onlardan biridir, zira yürüyüşü Hz. Peygamber'in yürüyüşüne benzetilmiştir. 4. Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Fatıma'yı (r.a.) çok sever, o eve geldiğinde ayağa kalkıp kendisini öper ve halini hatırını sorardı. Son hastalığında dahi Hz. Fatıma onu ziyarete geldiğinde kendisine hoşgeldin, merhaba demiş, onu öpmüş ve Hz. Fatıma'nın önce ağladığı sonra güldüğü meşhur konuşmayı yapmışlardır. 5. Bu hadis aynı zamanda kız çocuklarına iyi davranılması, onlara ayrımcılık yapılmaması gerektiğini en güzel şekilde gösteren hadislerdendir.
Açıklama: 1. Bu haber de çocuklara selâm vermenin örnek bir hareket olduğuna delildir. Bundan önceki iki hadîs-i şerife ve açıklamalarına bakılsın. 2. Sahabeden Enes b. Malik (r.a.) da çocuklarla karşılaştığında onlara selam verir ve Hz. Peygamber'in de (s.a.v.) böyle yaptığını söylerdi. Enes'in talebesi olan Sabit el-Bünânî de ondan aldığı örnekle çocuklarla karşılaştığında hep selam verirdi. 3. Hz. Peygamber (s.a.v.) Ensar'ı evlerinde ziyaret ettiği zaman çocuklara da selam verir, başlarını okşar ve onlara dua ederdi. Fadlullah el-Cîlânî, Fadlullahi's-samed, II, 421. 4. Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.[816]