حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن نافع عن عبد الله أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا كانوا ثلاثة فلا يتناجى اثنان دون الثالث
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166270, EM001168
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن نافع عن عبد الله أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا كانوا ثلاثة فلا يتناجى اثنان دون الثالث
Tercemesi:
— AbduIIah'dan rivayet edildiğine göre, Resûîüllah (Sallallahü aleyhi ve selem):
«İnsanlar üç kişi oldukları zaman, iki ikisi aralarında gizli konuşup üçüncüyü ayrı bırakmasınlar.»[1068]
Üç arkadaştan ikisinin aralarında gizli konuşmaya başlayarak üçüncü-, yü dışta bırakmaları,\bİr ayrılık ve nefret belirtisi olur. Bu hareket üçüncüyü hem üzer, hem de ürkütür. Üçüncü şahsın bilmediği bîr dille de aralarında konuşmaları aynryasak içine girer, üçüncü şahıstan izin ve rıza almadıkça böyle davranışlarda bulunmamalıdır. Kalabalık bîr halde, üçten ziyade kimselerin teşkil ettiği gruplar içinde İkİ kişinin gizlice aralarında konuşmasında mahzur yoktur. Bundan sonra gelecek Hadîs-Î Şerifte bu husus belirtilmiş olacaktır.[1069]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1168, /886
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Konuşma, birilerinin yanında gizli konuşmak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا عمر بن حفص قال حدثني أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثني شقيق عن عبد الله قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : إذا كنتم ثلاثة فلا يتناجى اثنان دون الثالث فإنه يحزنه ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166271, EM001169
Hadis:
حدثنا عمر بن حفص قال حدثني أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثني شقيق عن عبد الله قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : إذا كنتم ثلاثة فلا يتناجى اثنان دون الثالث فإنه يحزنه ذلك
Tercemesi:
— Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Üç kişi olduğunuz zaman, üçüncüyü bırakıp iki kişi liralarında gizli konuşmasın; çünkü böyle hareket onu üzer.»[1070]
Bundan önceki Hadîs-i Şerife ve açıklamasına bakılsın.[1071]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1169, /887
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Konuşma, birilerinin yanında gizli konuşmak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
وحدثني أبو صالح عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم : مثله قلنا فإن كانوا أربعة قال لا يضره
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166272, EM001170
Hadis:
وحدثني أبو صالح عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم : مثله قلنا فإن كانوا أربعة قال لا يضره
Tercemesi:
— îbni Ömer, Peygamber (SaîîallahüÂleykiveSeltemj'dçn (önceki hadîsin) aynını rivayet etti. Biz dedik ki:
— Arkadaşlar dört ki§i olunca (da mı, iki kişinin fısıldaşması yasaktır)? İbni Ömer:
— Bu ona zarar vermez, dedi.[1072]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1170, /887
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
Konular:
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا عثمان قال حدثنا جرير عن منصور عن أبي وائل عن عبد الله عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا يتناجى اثنان دون الآخر حتى يختلطوا بالناس من أجل أن ذلك يحزنه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166273, EM001171
Hadis:
حدثنا عثمان قال حدثنا جرير عن منصور عن أبي وائل عن عبد الله عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا يتناجى اثنان دون الآخر حتى يختلطوا بالناس من أجل أن ذلك يحزنه
Tercemesi:
— Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (Saİlailahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Kalabalığa karışmadıkça, iki kişi üçüncü arkadaşı bırakıp aralarında gizli konuşmasın; çünkü bu, onu üzer.»[1074]
Bu Hadîs-i Şeriften de anlaşılıyor ki, kalabalık İnsanlar içinde İken, iki kişinin kendi aralarında fısıldaşarak konuşmalarında yasaklık yoktur.[1075]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1171, /888
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن أبي صالح عن بن عمر قال : إذا كانوا أربعة فلا بأس
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166275, EM001172
Hadis:
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن أبي صالح عن بن عمر قال : إذا كانوا أربعة فلا بأس
Tercemesi:
îbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: «Arkadaşlar dört kişi oldukları zaman, (iki kişinin gizlice konuşmalarında) beis yoktur.»[1076]
1170 sayılı Hadîs-i Şerife bakılsın. Dört arkadaş içinden iki kişinin aralarında gizli konuşmalarında kerahet yoktur.[1077]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1172, /888
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب قال أخبرني عامر بن سعد أن أبا سعيد الخدري قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن لبستين وبيعتين نهى عن الملامسة والمنابذة في البيع الملامسة أن يمس الرجل ثوبه والمنابذة ينبذ الآخر إليه ثوبه ويكون ذلك بيعهما عن غير نظر واللبستان اشتمال الصماء والصماء أن يجعل طرف ثوبه على إحدى عاتقيه فيبدو أحد شقيه ليس عليه شيء واللبسة الأخرى احتباؤه بثوبه وهو جالس ليس على فرجه منه شيء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166278, EM001175
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب قال أخبرني عامر بن سعد أن أبا سعيد الخدري قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن لبستين وبيعتين نهى عن الملامسة والمنابذة في البيع الملامسة أن يمس الرجل ثوبه والمنابذة ينبذ الآخر إليه ثوبه ويكون ذلك بيعهما عن غير نظر واللبستان اشتمال الصماء والصماء أن يجعل طرف ثوبه على إحدى عاتقيه فيبدو أحد شقيه ليس عليه شيء واللبسة الأخرى احتباؤه بثوبه وهو جالس ليس على فرجه منه شيء
Tercemesi:
— Ebu -Saıd EJ-Hudn demiştir ki:
— Besûiüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sdlem) iki giyinişi ve iki âhş-verişi yasakladı: «Ahş-verişte Mülâmese ve jYîthıaîbeze'yi yasakladı.
MÜlamese: İçine bakmaksızın eşyanın dışına insanın el dokundurması ve yoklamasıdır.
Mtinabeze: Bîrinin başkasına ait raali üzerine elbise, mendil atması ve O mala bakmaksızın ona sahip olmasıdır.
Bu şekildeki alış-ver işler (eşyaya) bakmaksızın olur. Yasaklanan iki giyinişten biri yarım giyiniştir ki., yan taraftan bir kısmım açık bırakarak diğer vücudu örtmeye denir. Diğeri ise, oturarak dizleri dikmek ve elbisesiyle onları birbirine bağlamak ve ayrıca avret sayılan yerlerinde örtü bulunmamaktır.»[1082]
(Bu Hadis-i Şerifi Ibnî Huzeyme, Hâkim, fbnr Hİbban ve fmom Âhmed nakletmişlerdir. Fadlu'lİah : C. II, s. 584, dip not)
Bu Hadîs-Î Şerîf ofurma ve örtünme edebiyle ilgili olarak bu bölümde yer almıştır. Aynı zamanda alış-veriş münasebetlerinde cahiliyef devrinde uygulanmakta olan İkİ turlu satışın yasak durumunu do içine almaktadır. Şimdi bunları ayrı ayrı ele alıp inceleyelim :
Elbise giyinmede İki asıl gaye vardır. Bunlardan biri, vücudu sıcak ve soğuk gibi zararlı tesirlerden korumaktır. Diğeri de, görünmesi haram olan yerleri örtmektir. Bu iki gayeye bağlı olarak giyinme tarzları, iklim şartlarına ve memleketlerin geleneklerine göre değişir. Bazı oturuşlar, giyilmekte olan elbise şekilleriyle haram yerlerin görünmesine sebep olur İşte bu biçimdeki iki oturuş, müslümanlarm ilk devirde giydikleri elbiseler bakımından yasaklanmıştır. Bugün de, haram yerlerin açılmasını temin eden giyim modaları veyo çeşitleri aynen yasak hükmüne girerler.
Hadîs-i Şerifte giyim ve kuşanma ile ilgili iki yasaktan biri, «Ihtibâ» halinde oturuş esnasında belden aşağı giyilmekte olan elbisenin belden dolaştırılıp, iki dizi birbirine bitiştirerek karın kısmına bağlamaktır. «Ihtibâ» kıç üzerine oturup iki dizi dikmek şeklindeki oturuşa denir. O zamanki giyim tarzına göre bu oturuşla haram yerler gözlerden korunamadığı İçin yasaklanmıştı. Haram yerlerin görünmesi bahis konusu olabilecek her devir ve her çeşit giyimde aynı yasaklık var demektir.
Giyimle İlgili ikinci yasak, metinde «İştimalü's-Sammâ» diye isimlendirilen giyinme tarzıdır. Bu da şu şekilde izah edilmektedir: Yukardan aşağı giyilen bir elbisenin bir tarafında yırtmaç bırakarak yan tarafın açılmasına sebebiyet vermek veya elbisenin bir kısmını yandan omuza atarok yine bakılması haram olan yerlerin açılmasına imkân bırakmaktır. Bu tarzdaki giyimlerde dinin emrettiği şekilde örtünme olmadığından bunlar yasaklanmıştır. Haram yerlerin örtünmesini sağlamayan her türlü elbise böyle yasak kısmına girer.
Alış-verişle ilgili iki yasağa gelince, bunlardan bîrine «Mülâmese» denir. Dışardan elle yoklamak suretiyle bir eşyayı kabullenmek veya satılmakta olan bir mala el değdirmek suretiyle onu satın almış kabul etmek adedi üzere yapılan alış-verİşin adıdır ki, bunda aldanma veya aldatma halleri bulunduğundan yasaklanmıştır.
Diğerine «Münabeze» denir. Yine bir malı inceleyip bakmadan onun üzerine mendil, bez ve elbise gibi bir şey bırakmak suretiyle ona sahip olmaktır, yâni; onu satın almış sayılmaktır. Bu da İhtilâfa ve çekişmeye yol açan bir alış-verİş şekli olduğundan yasaklanmıştır. Alış-verİşte mal vasıfları bildirilir, görülür ve kıymeti konuşulur. Kıymet üzerinde anlaştıktan sonra da rızaları üzere söz kesilir. Bu hususta fazla bilgi için «İslâm Fıkhı ve Hukuku» adlı kitabın 151-157. sayfalarına bakılsın.[1083]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1175, /889
Senetler:
()
Konular:
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Ticaret, münabeze yoluyla
Ticaret, yasak olan şekilleri
Ticaret, yasaklananlar, mülâmese
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني بن أبي فديك قال حدثني هشام بن سعد عن نعيم بن المجمر عن أبي هريرة قال ما رأيت حسنا قط إلا فاضت عيناي دموعا وذلك : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يوما فوجدني في المسجد فأخذ بيدي فانطلقت معه فما كلمني حتى جئنا سوق بني قينقاع فطاف فيه ونظر ثم انصرف وأنا معه حتى جئنا المسجد فجلس فاحتبى ثم قال أين لكاع ادع لي لكاع فجاء حسن يشتد فوقع في حجره ثم أدخل يده في لحيته ثم جعل النبي صلى الله عليه وسلم يفتح فاه فيدخل فاه في فيه ثم قال اللهم إني أحبه فأحببه وأحب من يحبه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166286, EM001183
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني بن أبي فديك قال حدثني هشام بن سعد عن نعيم بن المجمر عن أبي هريرة قال ما رأيت حسنا قط إلا فاضت عيناي دموعا وذلك : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يوما فوجدني في المسجد فأخذ بيدي فانطلقت معه فما كلمني حتى جئنا سوق بني قينقاع فطاف فيه ونظر ثم انصرف وأنا معه حتى جئنا المسجد فجلس فاحتبى ثم قال أين لكاع ادع لي لكاع فجاء حسن يشتد فوقع في حجره ثم أدخل يده في لحيته ثم جعل النبي صلى الله عليه وسلم يفتح فاه فيدخل فاه في فيه ثم قال اللهم إني أحبه فأحببه وأحب من يحبه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Hasan'ı her gördükçe gözlerim yaş akıtmıştır. Bunun sebebi şu : Bir gün Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (evinden) çıktı. Beni Mes-cid'de buldu. Elimden tuttu. Ben de onunla beraber yürüdüm. Biz Benî Kaynuka çarşısına gidinceye kadar benimle konuşmadı. Bu çarşıda dolaştı ve baktı. Sonra ben beraberinde olduğum halde geri döndü. Nihayet Mescid'e geldik de oturduk, iki dizini birleştirip 'karnına dayadı. Sonra şöyle buyurdu:
«Küçük (Hasan) nerede? Bana küçüğü çağır!,.» Bunun üzerine Hasan koşarak gelip, Peygamber'in kucağına atıldı. Sonra elini Peygamber (Sallûlîohü Aleyhi ve Sellem) 'in sakalına soktu. Sonra Peygamber (Sttlkılî&hM Aleyhi ve Sellem) ağzını açıp. kendi ağzını onun ağzı üzerine koymaya başladı. Sonra şöyle buyurdu:
«Allah'ım, ben bunu seviyorum. Sen ide bunu sev ve famı Seveni 5e sev, (ondan razı ol).»[1098]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1183, /895
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Nuaym b. Abdullah el-Mücmir Mevla Ömer b. Hattab (Nuaym b. Abdullah)
3. Ebu Abbad Hişam b. Sa'd el-Kuraşî (Hişam b. Sa'd)
4. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
5. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
Siyer, Ben-i Kaynuka
حدثنا خلف بن موسى بن خلف قال حدثنا أبي عن يحيى بن أبي كثير عن أبي سلمة بن عبد الرحمن بن عوف عن بن طخفة الغفاري أن أباه أخبره : أنه كان من أصحاب الصفة قال بينا أنا نائم في المسجد من آخر الليل أتاني آت وأنا نائم على بطني فحركني برجله فقال قم هذه ضجعة يبغضها الله فرفعت رأسي فإذا النبي صلى الله عليه وسلم قائم على رأسي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166292, EM001187
Hadis:
حدثنا خلف بن موسى بن خلف قال حدثنا أبي عن يحيى بن أبي كثير عن أبي سلمة بن عبد الرحمن بن عوف عن بن طخفة الغفاري أن أباه أخبره : أنه كان من أصحاب الصفة قال بينا أنا نائم في المسجد من آخر الليل أتاني آت وأنا نائم على بطني فحركني برجله فقال قم هذه ضجعة يبغضها الله فرفعت رأسي فإذا النبي صلى الله عليه وسلم قائم على رأسي
Tercemesi:
Bize Halef b. Musa b. Halef, ona babası (Musa b. Halef), ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf, ona da İbn Tıhfe, babasının (Ebu Ya'îş Tıhfe b. Kays) kendisine şöyle haber verdiğini nakletmiştir: Babası Suffe ehlindendi. Kendisi bir gün gecenin sonunda mescidde uyurken bir adam yüzükoyun halde uyuduğum esnada beni ayağıyla dürtüp; 'Kalk bu Allah'ın öfkelendiği bir yatıştır' dedi. Ben de başımı kaldırdım ki Hz. Peygamber (sav) başucumda ayakta duruyor.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1187, /899
Senetler:
1. Ebu Ya'îş Tıhfe b. Kays el-Ğifarî (Kays b. Tıhfe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Musa b. Halef el-Ammi (Musa b. Halef)
5. Halef b. Musa el-Ammi (Halef b. Musa b. Halef)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
Hz. Peygamber, hataları düzeltmesi
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
İbadethane, ibadethanelerde uyumak
İbadethane, mescitte yatıp uzanmak
حدثنا موسى قال حدثنا عبد الله بن حسان العنبري قال حدثتني جدتاي صفية بنت عليبة ودحيبة بنت عليبة وكانتا ربيبتي قيلة أنهما أخبرتهما قيلة قالت : رأيت النبي صلى الله عليه وسلم قاعدا القرفصاء فلما رأيت النبي صلى الله عليه وسلم المتخشع في الجلسة أرعدت من الفرق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166281, EM001178
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا عبد الله بن حسان العنبري قال حدثتني جدتاي صفية بنت عليبة ودحيبة بنت عليبة وكانتا ربيبتي قيلة أنهما أخبرتهما قيلة قالت : رأيت النبي صلى الله عليه وسلم قاعدا القرفصاء فلما رأيت النبي صلى الله عليه وسلم المتخشع في الجلسة أرعدت من الفرق
Tercemesi:
— Kayle binti Mahreme (Radiyallahu anha) haber vererek şöyle iştir:
«Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem)'i Kurfusâ otururken gördüm. Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem)'i bu oturuş şeklinde huşu* içinde gördüğüm zaman korkudan ürperdim.»[1088]
Kalçalar üzerine oturarak dizleri dikilip, koİlarr bacaklar üzerinde kenetlemek suretindeki oturuşa «Kurfusâ» denir. Kollan bacaklar üzerinde bağlamaksızın böyle oturulursa, buna «Ihtibâ» denir ki, bundan sonra gelecek ikinci bölümde görülecektir. Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) "İn bu iki oturuş vaziyetinden başka bağdaş kurarak ve sırt üstü yatarak istirahat ettiklerine dair Hadîs-i Şerîf'ler gelecektir. Yerinde ve zamanında yapılmak şartı ile bu gibi hareketler hiç bir zaman edebe aykırı düşmez. Bîr de özel hayatla umumî ve resmî hayat birbirine karıştırılmamalıdır. Genellikte bu oturuşlar özel yaşama tarzı ile ilgilidir. Resmiyetle karıştırılmamalıdır.[1089]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1178, /892
Senetler:
1. Kayle bt. Mahreme et-Temîmiyye (Kayle bt. Mahreme)
2. Safiyye bt. Uleybe el-Anberiyye (Safiyye bt. Uleybe)
3. Abdullah b. Hassan et-Temimi (Abdullah b. Hassan)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, oturma adabı
Hz. Peygamber, beşer olarak
حدثنا يحيى بن صالح قال حدثنا إسحاق بن يحيى الكلبي قال حدثنا الزهري قال حدثنا أنس بن مالك : أن النبي صلى الله عليه وسلم صلى بهم الظهر فلما سلم قام على المنبر فذكر الساعة وذكر أن فيها أمورا عظاما ثم قال من أحب أن يسأل عن شيء فليسأل عنه فوالله لا تسألوني عن شيء إلا أخبرتكم ما دمت في مقامي هذا قال أنس فأكثر الناس البكاء حين سمعوا ذلك من رسول الله صلى الله عليه وسلم وأكثر رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يقول سلوا فبرك عمر على ركبتيه وقال رضينا بالله ربا وبالإسلام دينا وبمحمد رسولا فسكت رسول الله صلى الله عليه وسلم حين قال ذلك عمر ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أولى أما والذي نفس محمد بيده لقد عرضت علي الجنة والنار في عرض هذا الحائط وأنا أصلي فلم أر كاليوم في الخير والشر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166288, EM001184
Hadis:
حدثنا يحيى بن صالح قال حدثنا إسحاق بن يحيى الكلبي قال حدثنا الزهري قال حدثنا أنس بن مالك : أن النبي صلى الله عليه وسلم صلى بهم الظهر فلما سلم قام على المنبر فذكر الساعة وذكر أن فيها أمورا عظاما ثم قال من أحب أن يسأل عن شيء فليسأل عنه فوالله لا تسألوني عن شيء إلا أخبرتكم ما دمت في مقامي هذا قال أنس فأكثر الناس البكاء حين سمعوا ذلك من رسول الله صلى الله عليه وسلم وأكثر رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يقول سلوا فبرك عمر على ركبتيه وقال رضينا بالله ربا وبالإسلام دينا وبمحمد رسولا فسكت رسول الله صلى الله عليه وسلم حين قال ذلك عمر ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أولى أما والذي نفس محمد بيده لقد عرضت علي الجنة والنار في عرض هذا الحائط وأنا أصلي فلم أر كاليوم في الخير والشر
Tercemesi:
— Enes ibni Malik anlatmıştır;
— Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) ashaba öğle namazını kıldırdı. Selâm verince minbere çıkıp ayakta durdu; kıyameti anlattı. Bir de orada büyük şeyler olacağım anlattı. Sonra şöyle buyurdu:
«Kim bir şey ısormak isterse, orni sorsun. Vallahi, bu yerimde durduğum müddetçe bana hangi şeyi sorarsanız, sîze lıabcr vereceğim.» En es demiştir ki, insanlar bu sözü (gazap içinde) Resülüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)1'den işittikleri sftman. çokça ağladılar.- Resülüllah (Sallalhhü Aleyhi veStlkm) de: «Sorunuz!» demeyi çok tekrarlıyordu. Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu anh) iki dizi üzerine çöküp :
— (Ey Allah'ın Resulü! Üzülme,) biz Allah'ı Rab, İslâm'ı din ve Muhammed'İ Peygamber olarak kabul edip, buna razı olduk, dedi. Ömer (Rodİyallahu'anh) bunu söyleyince, Resul üll'ah (SaHaUahü Aleyhi ve Selhm) sükût etti; sonra Resûlülhıh (SaUaİîahii Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«{Münafıklara azap) yakındır... Şimdi ist;, Mulhâmmed'in canı kudret elinde «lan Allah'a yemin ederim ki. ben (az önce) namaz kılarken şu duvarın yüzünde Cennet île Cehennem bana arzediUp gösterildi. Hayır ve şer hususunda frugütv gibisini! görmedim.»[1100]
Bu Hodîs-i Şerifin bize öğüt v&ren birçok yönleri vardır, önce bu bölümde getirilmesindeki sebep, oturuşlarda edebe uygun olan şekilleri göstermektir. İlim ve takvası yönünden hürmete lâyık bîr kimse huzurunda diz ustu oturarak konuşmanın tevazu ve teslimiyete en uygun bir oturuş şekli olduğunu Hz. Ömer (JRadiyaîiahuanh)"in bu hareketinden öğrenmiş oluyoruz. Diğer taraftan Hz. Peygamberin buradaki beyanlarında mevcut hikmetlerin bîr kısmını Tecrîd mütercimi Ahmed Nairn Efendiden dinleyelim :
«Münafıklardan bazı kimselerin, ResûlüIİah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)\ı güya .cevabından aciz bırakacak sorular hazırladıkları Peygamber'in kulağına gelince, haklı olarak gaz_aplanmışlar ve gazap eseri de mübarek yüzlerinde belirmiş oMuğu halde «İstediğinizi sorunuz!» diye ısrar buyuruîmuşfu.
Hazırda bulunanların bayie ağlayıp lığlanmalarına, o günkü hutbede kıyamet gününün büyük ahvaline dair duydukları haberler kadar, Peygamberin öfkelenmesi yüzünden, üzerlerine Allah tarafından azabın inmesinden korkmaları da sebep olmuştur. Nitekim geçen ümmetlerin Peygamberlere karşı muhalefetlerinden dolayı nice nice azaplara tutuldukları, Kur'ân-ı Kerîmin İbret veren kıssaları ve belâğatlı ifadeleriyle malûmları olmuştu.
Bu Hadİs-i Şerifte Cennet iie Çehennem'in bugün yaratılmış bulunduklarına delâlet vardır. Âhiret âleminin varlığı ve İnsanoğlunun karargâhı olan nimet yeri Cennet ile azab yeri olan Çehennem'in o hayret veren genişlikleri, karşıda duran bir duvar boyunca ibret gözüne görünmesinde ise, aklımızın çözemeyeceği birçok esrar olsa bile, vukuunu uzak sayacak bir şey yoktur.
Âdetimiz olan görme isi, bundan daha az garip midir? Huduf ve genişliğini aklımıza sığdıramadığımız bu madde âlemi, göz bebeğimizin arkasındaki sarı tabakanın o daracık yüzeyinde şekillenip de idrakimizin çerçevesine girmiyor mu? O dar sahaya şu görülen âlemin nasıl sığdığına da aklımız ermiyor. Fakat bu âlemi, arzı İle, semavatı ile, boşluğu ile, yıldız ve gezegenleri ile bilfiil görüp durduğumuz için tecrübemizi inkâr etmeye mecalimiz kalmıyor. Öteki .(âh i ret) âlemini de görmeyi mümkün kılan bîr görme duygusunun insan cinsinden bazı seçkin kimselerde yaratılmış olduğunu inkâr için elde tecrübeye dayanan hiç bir delil ve aklımız yoktur; olamaz da...» (Tecrid-i Sarîh Tercemesİ; C II, s. 397, dip not, 1. baskı. Daha geniş bilgi için yine aynı eserin II. Cildindeki 323 sayılı Hadîs-i Şerife ve açıklamasına müracaat edilsin.).[1101]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1184, /896
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, hitabeleri
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru