2522 Kayıt Bulundu.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Hakem, ona İbrahim, ona Esved, ona da Âişe şöyle demiştir: Ben Berîre'yi satın aldım. Peygamber (sav) "Sen Berîre'yi sahiplerinden satın al. Çünkü velâyet hakkı köleyi hürriyete kavuşturan kimseye aittir" buyurdu. Berîre'ye bir koyun sadaka verilmişti. Peygamber (sav) "O koyun Berîre için sadaka, bizim için hediyedir" buyurdu. Hakem der ki: Berîre'nin kocası hür bir kimseydi. Ancak Hakem'in bu sözünde irsal (senedinde sahabeden ravi kopukluğu) vardır. İbn Abbâs der ki: Ben onu gördüm, köleydi.
Açıklama: Bu hadisin daha geniş bir rivayeti için B002726 nolu hadise bakınız.
Bana Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî, ona Ebu Avane, ona Firas, ona Zekvân Ebu Salih, ona da Zâzân, Ebu Ömer'in şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer'e geldim; bir köle azad etmişti. Yerden bir çöp veya başka bir şey alarak, bu köleyi azadımda bana bu kadar bile ecir yoktur dedi. Zira ben Rasulullah'ın (sav) şöyle söylerken işittim diye ekledi: "Her kim kölesine tokat atar veya döverse kefareti o köleyi azad etmesidir."
Bize Muhammed, ona Cerîr, ona Mansur, ona İbrahim, ona Esved, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Berîre'yi satın almak istedim, ancak sahipleri onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Ben de bunu Peygamber'e (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sen onu azat et. Çünkü velâyet hakkı gümüşleri veren (bedeli ödeyen) kimseye aittir" buyurdu. Âişe der ki: Ben onu azâd ettim. Sonra Rasulullah (sav) Berîre'yi çağırdı ve kocasının nikâhında kalıp kalmamak hususunda onu serbest bıraktı. Berîre “bana şu kadar mal verse dahi, onun yanında bir gece bile geçirmem” diyerek boşanmayı seçti.
Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona Mansur, ona İbrahim, ona da Esved şöyle rivayet etmiştir: Âişe (r.anha), Berîre'yi satın alıp azat etmek istedi, sahipleri de onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Âişe “ey Allah'ın Rasulü, Berîre'yi hürriyete kavuşturmak için satın almak istedim. Ancak sahipleri onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koşuyorlar” dedi. Rasulullah (sav) "sen onu alıp azat et. Velâyet hakkı ancak azat eden kimseye aittir" yahut "sen bedelini ver" buyurdu. Râvî der ki: Bunun üzerine Âişe, Berîre'yi satın alıp azat etti. Berîre hür olunca (nikâhının feshi veya devamı hususunda) serbest bırakıldı, o da o kendini tercih etti (boşandı) ve “bana şu kadar mal verilmiş olsa bile artık ben onunla beraber olmam” dedi. Esved der ki: Kocası hürdü. Ancak Esved'in bu sözünde inkita (sened itibarı ile kopukluk) vardır. İbn Abbâs'ın “ben onu gördüm, köle idi” sözü daha doğrudur.
Bize Hafs b. Ömer, ona Hemmâm, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Âişe, Berîre'yi satın almak istedi de Peygamber'e (sav) “Berîre'nin sahipleri, velâyet hakkının kendilerine ait olmasını şart koşuyorlar” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Velâyet hakkı ancak azat edene aittir" buyurdu.
Leys der ki: Bana Nâfi, ona da Ebu Ubeyd'in kızı Safiye şöyle haber vermiştir: Tasarruf hakkı Halîfe Ömer'de olan bir köle, beşte bir ganimet payından olan bir cariye ile, cariyenin rızası dışında cinsel ilişkiye girmiş ve onun bekâretini bozmuştu. Bunun üzerine Ömer o erkek köleye, zina etme cezası olarak sopa vurdu ve onu altı ay sürgün etti, ama rızası dışında olduğu için cariyeye sopa cezası uygulamadı. Zuhrî, bakire bir cariyenin bekaretini bozan hür bir erkek hakkında şöyle der: Hakim, bu bakire cariyenin, bekâret değerini hesaplayıp bu bedeli erkekten tahsil eder ve o erkeğe had cezası olarak sopa atılır. Fıkıh imamlarının görüşüne göre, dul cariye ilgili bir değer tespiti ve ödemesi yoktur. Sadece erkeğe had cezası uygulanır.