5008 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. İbrahim b. Tahman ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Amr b. Ebu Kays ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. İbrahim b. Tahman ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Amr b. Ebu Kays ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Cerir b. Abdulhamid ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize İsmail, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona Enes b. Malik şöyle dedi: "Bir terzi Rasulullah'ı (sav) yaptığı yemeğe davet etti. Ben de Rasulullah'la (sav) beraber bu yemeğe gittim. Terzi, Rasulullah'a (sav) arpa ekmeği ile kabak ve kurutulmuş etle yapılan çorba ikram etti. Ben Hz. Peygamber'in (sav) yemek kabındaki kabakları aradığını gördüm. O günden sonra kabağı hep sevdim." [Sumâme b. Abdullah dedesi Enes'in 'Ben kabakları Rasulullah'ın (sav) önüne topluyordum' dediğini söylemiştir.]