362 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona İsmail, ona Âmir ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir ise Allah’ın yasaklarını terk eden kişidir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللَّهُ عَنْهُ
Bana Yahya, ona Malik, ona Ebu Leyla b. Abdullah b. Abdurrahman b. Sehl ona Sehl b. Ebu Hasme ona da kavminin büyüklerinden bazı kimseler şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ile Muhayyisa, maruz kaldıkları açlık ve meşakkatten dolayı (açlıklarını giderecek bir şeyler bulmak umuduyla) Hayber'e gittiler. Orada Muhayyisa'ya gelinerek (amcasının oğlu) Abdullah b. Sehl’in öldürülüp bir kuyuya veya bir su kaynağına atıldığı haber verildi. O da Yahudilere gidip “Vallahi onu siz öldürdünüz” dedi. Yahudiler de “Vallahi onu biz öldürmedik” dediler. Muhayyisa (cenazeyi toprağa verdikten sonra) (Medine'ye) doğru yola çıktı. Kavminin yanına gelince durumu onlara haber verdi. Sonra Muhayyisa, abisi Huveyyisa ve (maktulün kardeşi) Abdurrahman, (Hz. Peygamber'e [sav]) geldiler. Hayber'den gelen Muhayyisa konuşmaya başlayınca, Hz. Peygamber (sav) yaşça büyüklüğü kastederek "Söz hakkını büyüğe ver, büyüğün konuşsun" dedi. Bunun üzerine önce Huveyyisa, sonra da Muhayyisa konuştu. Daha sonra Hz. Peygamber (sav) "(Yahudiler) ya maktulün diyetini öderler ya da bize harp ilân etmiş olurlar" dedi. Hz. Peygamber (sav) Hayber Yahudilerine bu hususta mektup gönderdi. Onlar da "Vallahi onu biz öldürmedik" diye cevap yazınca, Hz. Peygamber (sav) Huveyyisa, Muhayyisa ve Abdurrahman'a "Adamınızın kan bedeline hak kazanmak için (onu Yahudilerden birinin öldürdüğüne) yemin eder misiniz?" dedi. Onlar "Hayır" deyince, Hz. Peygamber (sav) (o halde) "Yahudiler sizin iddianızı red için yemin edecekler" dedi. Onlar da "Yahudiler müslüman değil (onların yeminlerine güvenemeyiz)" deyince, Hz. Peygamber (sav) maktulün diyetini kendisi (Beytülmâl'den) vermeyi üstlendi ve yüz dişi deve gönderdi. Hatta develer onların evine kadar götürüldü. Sehl der ki “Bunlardan kırmızı bir dişi deve beni tepmişti.” Mâlik şöyle demiştir: Hadiste geçen 'el-fakîr' kelimesi kuyu anlamına gelir.
Açıklama: Rivayet isnadında yer alan mübhem yani ismi verilmeyen râviler nedeniyle zayıftır. Bununla birlikte hadisin sahih rivayeti de bulunmaktadır. Hadiste geçen mesele "kasâme" ile alâkalıdır. Bu terim, fâili meçhul cinayetlerde sorumluluğu tespit için cinayetin işlendiği bölge insanlarının veya maktulün yakınlarının yemin etmesi usulünü ifade etmektedir (bk. Ali Bardakoğlu, "Kasâme", TDV İslâm Ansiklopedisi, 24/528).
Bize Hişam b. Ammar, ona Süfyan b. Uyeyne ona da Abdullah b. Dinar'ın rivayet ettiğine göre İbn Ömer şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) (üç kişinin olduğu bir yerde) iki kişinin, üçüncüyü bırakıp (kendi aralarında) gizlice konuşmasını yasakladı."
Bize Malik ona da Abdullah b. Dinar şöyle demiştir: Ben ve Abdullah b. Ömer, Halid b. Ukbe’nin çarşıdaki evindeydik. Bir kişi gelerek Abdullah ile gizli konuşmak istedi. Abdullah b. Ömer'in yanında, Abdullah ile gizli konuşmak isteyen adamdan ve benden başka kimse yoktu. Abdullah dört kişi olmamız için bir adam daha çağırdı. Bana ve çağırdığı adama şöyle dedi: "Bizden biraz uzakta durun. Ben Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken işittim: 'İki kişi, bir kişiyi dışlayıp, kendi arasında fısıldaşmasın.'"
Bana Malik, ona Nâfi ona da Abdullah b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi (bir arada) bulunduğunda, (bunlardan) ikisi, üçüncüyü bırakıp (kendi aralarında) gizlice konuşmasınlar."
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Malik b. Miğvel, ona A'meş, ona da Ebu Süfyan'ın rivayet ettiğine göre Câbir şöyle demiştir: "Ey Allah'ın Rasulü, müslümanların en üstünü kimdir?" denildi. Hz. Peygamber (sav) "Müslümanların, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) güvende oldukları kimse." buyurdu.
Bize Hasan el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Ebû Âsım -Abd, Ebû Asım'dan "enbeenâ" rivayet lafzı ile nakletmiştir-, ona İbn Cüreyc, ona Zübeyr ona da Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların emniyette olduğu kimsedir.
Bana Malik, ona da Zeyd b. Eslem ona da babası (Ebu Zeyd Eslem) şöyle nakletmiştir: Ömer b. Hattab, Ebu Bekir dilini tutup çekerken onun yanına girdi. Ebu Bekir'e "Yapma! Allah seni bağışlasın!" deyince, Ebu Bekir "Bu, beni tehlikeli durumlara düşürdü." dedi.