49 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir, -Züheyr 'an Cerir' yerine 'ahberana Cerir' dedi-, ona Mansur, ona da İbrahim'in naklettiğine göre Esved şöyle demiştir: Hz. Aişe Mina'dayken Kureyşli bir grup genç gülüşerek yanına geldiler. Hz. Aişe 'Neden gülüyorsunuz?' dedi. Onlar, 'Filan kişi çadır ipine takılıp düştü. Neredeyse boynu kırılacak veya gözü çıkacaktı' dediler. Hz. Aişe, '(Böyle durumlarda) gülmeyin. Zira ben, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini işittim: "Bir müslümanın ayağına bir diken yahut ona benzer bir şey batsa bu sayede onun mertebesi bir derece yükseltilir ve bir günahı affedilir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said ve Abdurrahman b. Mehdî, onlara Süfyân, ona Ali b. Akmer, ona İbn Mesud'un talebelerinden olan Ebu Huzeyfe, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Nebî'ye (sav) bir adamı (kötüleyerek ve) taklit ederek anlattım. O, "bana dünyaları verseler (yine de) adamı (senin anlattığın gibi) anlatmak hoşuma gitmezdi" buyurdu. (Başka bir gün) ben elimle işaret ederek "Yâ Rasulullah! Safiyye (şöyle) ufaraktan bir kadın" diye onun kısa boylu olduğunu ima etmiştim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) de, "Öyle bir söz söyledin ki, deniz suyuna karışsa onu bozar" buyurmuştu.
Bize Hennâd, ona Vekî', ona Süfyân, ona Ali b. Akmer, ona Ebu Huzeyfe, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Dünyalar benim olsa da bir kimseyi (taklit ederek ve kötülemek suretiyle) anlatmaktan hoşlanmam." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. (Senetteki) Ebu Huzeyfe, Kufe'li olup İbn Mesud'un talebelerindendir (ashâb). İsminin Seleme b. Suheybe olduğu da söylenir.]
Bize Abdullah b. İshak el-Cevherî el-Basrî, ona Ebû Zeyd, ona Şu'be, ona Davud b. Ebu Hind, ona da Şa'bî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Cebîra b. Dahhak (ra) şöyle demiştir: Bizden bir kimsenin iki veya üç ismi olurdu, ama bazen bu isimlerden biri ile çağrılınca hoşuna gitmediği olurdu. Bunun üzerine "İnsanları kötü lakaplarla çağırmayınız" (Hucurat, 49/11) ayeti indirildi. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Cebira, ensardan olup Sabit b. Dahhâk b. Halife'nin kardeşidir. Ebû Zeyd ise Herat işi kumaş satan Basralı ve güvenilir bir kişidir, adı Saîd b. Rabî'dir. Bize Ebû Seleme Yahya b. Halef, ona Bişr b. Mufaddal, ona Davud b. Ebu Hind, ona Şa'bî, ona da Ebû Cebîra b. Dahhâk bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Ebu İsa (Tirmizî): "Bu hadis hasen-sahihtir" dedi.
Bize Muhammed b. Beşşar ve Muhammed b. Yahya, onlara Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure, ona da Abdullah b. Muhayrîz şöyle anlatmıştır (adı geçen Abdullah, Ebu Mahzure b. Mi'yer'in velayetinde yetişen bir yetimdi): Ebu Mahzure beni Şam'a göndereceği zaman ona şöyle dedim: 'Amca! Biliyorsun Şam'a gittiğimde oradaki insanlar senin nasıl ezan okuduğunu soracaklar, ne söyleyeyim?' dedim. Bunun üzerine Ebu Mahzure şunları anlattı: 'Bir zamanlar ben de bir toplulukla birlikte yola çıkmıştım. Yolun bir yerinde Hz. Peygamber'in (sav) müezzini O'nun yanında namaz için ezan okumaya başladı. O sırada onlardan uzakta, bir kenardaydık. Müezzini duyunca, onun söylediklerini yüksek sesle tekrar edip alay etmeye başladık. Bizi duyan Rasulullah (sav) yanımıza birilerini gönderip huzuruna çağırdı. Adamlar bizi alıp onun huzuruna götürüp oturttular. Rasulullah (sav): 'O yüksek sesle okuyan hanginizdi bakayım?' diye sordu. Arkadaşlarımın hepsi beni gösterdiler, haklıydılar da! Bunun üzerine Rasûlullah (sav) beni alıkoyup diğerlerini gönderdi. Sonra bana: 'Kalk, bir ezan oku bakayım!' buyurdu. Hemen ayağa kalktım, o esnada Allah'ın Rasulü'nden ve bana emrettiği ezandan nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Hz. Peygamber'in (sav) önünde ayağa kalktım. Allah'ın Rasulü (sav) bana ezanı bizzat öğretti. Şöyle dememi istedi: 'Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim.' Sonra bana dedi ki: "Burayı alçak sesle tekrar et (terci yap). Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza! Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Haydi kurtuluşa! Allah en büyüktür! Allah en büyüktür! Allah'tan başka ilah yoktur!" Ezanı bitirdiğim zaman Rasulullah (sav) beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş olan bir kese verdi. Sonra elini alnıma koydu, oradan aşağı indirip yüzüme sürdü, sonra göğsüme oradan göbeğime kadar elini indirdi ve sıvazladı. Sonra da: "Allah sana iyilik versin ve bereketini üzerinden eksik etmesin!" buyurdu. Ben de: 'Ey Allah'ın Rasulü! Emredin de Mekke'de ezan okuma görevi benim olsun!' dedim. O da: 'Öyle olsun, bu görevi sana verdim' buyurdu. O anda Rasulullah'a (sav) karşı hissettiğim bütün nefret birden sevgiye dönüştü. Sonra Efendimizin (sav) Mekke valisi Attab b. Esîd'in yanına vardım ve Efendimizin emri gereği Attab'ın yanında ezanı ben okudum. Ebu Mahzure'ye yetişen bir başka şahıs daha, Abdullah b. Muhayrîz'in anlattığı gibi bu hadisi bana anlatmıştır.
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Muhammed b. Beşşar ve Muhammed b. Yahya, onlara Ebu Asım (Dahhak b. Mahled), ona İbn Cüreyc (el-Mekkî), ona Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure, ona da Abdullah b. Muhayrîz şöyle anlatmıştır (adı geçen Abdullah, Ebu Mahzure b. Mi'yer'in velayetinde yetişen bir yetimdi): Ebu Mahzure beni Şam'a göndereceği zaman ona şöyle dedim: 'Amca! Biliyorsun Şam'a gittiğimde oradaki insanlar senin nasıl ezan okuduğunu soracaklar, ne söyleyeyim?' dedim. Bunun üzerine Ebu Mahzure şunları anlattı: 'Bir zamanlar ben de bir toplulukla birlikte yola çıkmıştım. Yolun bir yerinde Hz. Peygamber'in (sav) müezzini O'nun yanında namaz için ezan okumaya başladı. O sırada onlardan uzakta, bir kenardaydık. Müezzini duyunca, onun söylediklerini yüksek sesle tekrar edip alay etmeye başladık. Bizi duyan Rasulullah (sav) yanımıza birilerini gönderip huzuruna çağırdı. Adamlar bizi alıp onun huzuruna götürüp oturttular. Rasulullah (sav): 'O yüksek sesle okuyan hanginizdi bakayım?' diye sordu. Arkadaşlarımın hepsi beni gösterdiler, haklıydılar da! Bunun üzerine Rasûlullah (sav) beni alıkoyup diğerlerini gönderdi. Sonra bana: 'Kalk, bir ezan oku bakayım!' buyurdu. Hemen ayağa kalktım, o esnada Allah'ın Rasulü'nden ve bana emrettiği ezandan nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Hz. Peygamber'in (sav) önünde ayağa kalktım. Allah'ın Rasulü (sav) bana ezanı bizzat öğretti. Şöyle dememi istedi: 'Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim.' Sonra bana dedi ki: "Bu kısmı alçak sesle tekrar et (terci yap). Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza! Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Haydi kurtuluşa! Allah en büyüktür! Allah en büyüktür! Allah'tan başka ilah yoktur!" Ezanı bitirdiğim zaman Rasulullah (sav) beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş olan bir kese verdi. Sonra elini alnıma koydu, oradan aşağı indirip yüzüme sürdü, sonra göğsüme oradan göbeğime kadar elini indirdi ve sıvazladı. Sonra da: "Allah sana iyilik versin ve bereketini üzerinden eksik etmesin!" buyurdu. Ben de: 'Ey Allah'ın Rasulü! Emredin de Mekke'de ezan okuma görevi benim olsun!' dedim. O da: 'Öyle olsun, bu görevi sana verdim' buyurdu. O anda Rasulullah'a (sav) karşı hissettiğim bütün nefret birden sevgiye dönüştü. Sonra Efendimizin (sav) Mekke valisi Attab b. Esîd'in yanına vardım ve Efendimizin emri gereği Attab'ın yanında ezanı ben okudum. Ebu Mahzure'ye yetişen bir başka şahıs daha, Abdullah b. Muhayrîz'in anlattığı gibi bu hadisi bize anlatmıştır.
Açıklama: 1. Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir. 2. Bu olay Mekke'nin fethinden kısa süre sonra gerçekleşmiştir. Mekke fethedildiği zaman müslüman olan Ebu Mahzure ve arkadaşları, İslam'a ve müslümanlara henüz yeterince ısınamadıkları için ve biraz da gençliklerinin verdiği heyecana mağlup olarak, ezanla ve müezzinle bu şekilde alay etmişlerdir. Ancak bu olay, kendisinin Mekke'ye müezzin tayin edilmesi gibi hayırlı bir sonuca götürmüştür.
Bize İbrahim b. Hasan ve Yusuf b. Said (hadis Yusuf'un lafızlarıyla rivayet edilmiştir), onlara Haccac (b. Muhammed), ona İbn Cüreyc, ona Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure'nin naklettiğine göre Ebu Mahzure'nin gözetiminde yetişen bir yetim olan Abdullah b. Muhayrîz şöyle demiştir: Ebu Mahzure beni Şam'a göndereceği zaman ona: 'Şam'a gidiyorum ama oradaki insanlar senin nasıl ezan okuduğunu soracaklar diye endişe ediyorum' dedim. Bunun üzerine Ebu Mahzure bana şöyle (bir hatırasını) anlattı: 'Rasulullah (sav) Huneyn gazvesinden dönerken, ben de bir grup arkadaşımla birlikte Huneyn yolunda ilerliyordum. Yolda Rasulullah (sav) bizimle karşılaşmıştı. Müezzini O’nun yanında namaz için ezan okumaya başladı. Müezzini duyunca, Rasulullah'ın (sav) bizi göremeyeceği bir yerden, müezzinin sesini taklit edip okuyuşuyla alay etmeye başladık. Rasulullah (sav) sesimizi işitince adam gönderip bizi yanına çağırdı; huzuruna çıkarıldık. Bize: "Yüksek sesle okuduğunu duyduğum hanginizdi?" diye sordu. Herkes beni gösterdi, haksız da değillerdi! Bunun üzerine Rasulullah (sav) onların hepsini gönderdi ama beni alıkoydu. Sonra: "Kalk, ezan oku bakayım!" buyurdu. Hemen ayağa kalktım, Rasulullah (sav) bana ezanı bizzat öğretti. Şöyle okumamı istedi: "Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulu olduğuna şahitlik ederim." Buraya gelince şöyle buyurdu: "bu kısmı alçak sesle tekrar et (terci yap!)" Sonra şöyle devam et dedi: "Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulu olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza! Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Haydi kurtuluşa! Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah yoktur!" Ezanı bitirince beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş olan bir kese verdi. Ben de: "Ey Allah’ın Rasulü! Bana Mekke’de ezan okuma görevini verseniz!" dedim. O da: "Tamam, görev senindir" buyurdu. Bunun üzerine Rasulullah'ın (sav) Mekke Valisi olan Attab b. Esid'e geldim ve Rasulullah'ın (sav) emriyle onun müezzinliğini yaptım.
Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Üsâme ve Abdullah b. Bekir es-Sehmî, onlara Hâtim b. Ebu Sağîra, ona Simâk b. Harb, ona Ebu Salih, ona da Ümmü Hânî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav), "ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız" (Ankebut, 29/29) ayeti hakkında şunları söylemiştir: "Onlar gelip geçen (insanlara) taş atarlar ve onlarla alay ederlerdi." Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hasen bir hadis olup onu Hâtim b. Ebu Sağîra'nın Simâk'tan rivayeti ile bilmekteyiz. Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Süleym b. Ahdar, ona da Hâtim b. Ebu Sağîrâ bu isnad ile hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Üsâme ve Abdullah b. Bekir es-Sehmî, onlara Hâtim b. Ebu Sağîra, ona Simâk b. Harb, ona Ebu Salih, ona da Ümmü Hânî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Allah Teâlâ'nın (ve toplantılarınızda ahlak dışı işler yapacak mısınız?) (Ankebut, 29/29) ayetinde bahsettiği kişiler hakkında konuşurken şöyle buyurmuştur: "Onlar yoldan gelip geçen insanlara taş atarlar, bir de üstüne onlarla alay ederlerdi." [Ebu İsa Tirmizî şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadis olup onu Hâtim b. Ebu Sağîra'nın Simâk'tan rivayeti ile bilmekteyiz. Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Süleym b. Ahdar, ona da Hâtim b. Ebu Sağîrâ aynı isnad ile bu hadisin bir benzerini (nahve) daha nakletmiştir.]