110 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Veki, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Ümeyr, ona da Atiyye el-Kurazî şöyle demiştir: Kurayza (savaşı) günü, biz (savaş suçlusu olarak) Rasulullah'ın (sav) huzuruna çıkarıldık. Bedeninde ergenlik belirtisi (kıl, tüy) çıkanlar öldürüldü, çıkmamış olanların ise serbest bırakıldı. Ben de ergenlik belirtisi göstermeyenlerdendim, bu yüzden serbest bırakıldım.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Veki, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Ümeyr, ona da Atiyye el-Kurazî şöyle demiştir: Kurayza (savaşı) günü, biz (savaş suçlusu olarak) Rasulullah'ın (sav) huzuruna çıkarıldık. Bedeninde ergenlik belirtisi (kıl, tüy) çıkanlar öldürüldü, çıkmamış olanların ise serbest bırakıldı. Ben de ergenlik belirtisi göstermeyenlerdendim, bu yüzden serbest bırakıldım.
Bize İsmail b. Ebu Üveys, ona İsmail b. İbrahim, ona amcası Musa b. Ukbe, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Müslümanlar Hevâzin esirlerinin azat edilmesi konusunda Hz. Peygamber'e (sav) yetki verdiklerinde Hz. Peygamber (sav) "Şimdi kimin gönül hoşluğu ile izin verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muvafakat işinizi bize arz etsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
Açıklama: Mervan b. Hakem'in rivayeti mürseldir.
Bize Ahmed b. Ebu Meryem, ona amcası Said b. Hakem, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyr, ona da Mervan ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Hevâzin Kabilesi heyeti Müslüman olarak Rasullah'a (sav) gelip mallarının kendilerine geri verilmesini istediler. Hz. Peygamber (sav) onlara "Şüphesiz benim beraberimde şu görmekte olduğunuz insanlar vardır. Bana, sözün en hoş geleni doğru olanıdır. Tercih sizin; ya esirleri ya da malları seçin" buyurdu. Onlar da “esirlerimizi tercih ediyoruz” dediler. Nebî (sav) kalkıp Allah'ı övdü, ardından şöyle buyurdu: "Şimdi bu kardeşleriniz tövbekâr olarak geldiler. Ben, onlara esirleri vermeyi uygun buluyorum. Sizden bunu gönül hoşnutluğu ile yapacak olan yapsın. Her kim de kendi hissesinin karşılığını arzu ederse, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından payını ona vermek üzere bunu yapsın." İnsanlar “ey Allah'ın Rasulü, bunu gönül hoşnutluğu ile yerine getiririz” dediler. Hz. Peygamber (sav) "sizden kimin izin verip kimin vermediği bilemiyoruz. Dönün de akil kimselerinizin görüşünü bize bildirin" buyurdu. İnsanlar da dönüp akil kimseleri ile konuştular. Onlar da bunu kabul edip izin verdiklerini bildirdiler.
Bize İsmail b. Ebu Üveys, ona İsmail b. İbrahim, ona amcası Musa b. Ukbe, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Müslümanlar Hevâzin esirlerinin azat edilmesi konusunda Hz. Peygamber'e (sav) yetki verdiklerinde Hz. Peygamber (sav) "Şimdi kimin gönül hoşluğu ile izin verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muvafakat işinizi bize arz etsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona da Atiyye el-Kurazi şöyle demiştir: "Ben Kurayza oğulları esirlerinden biriydim. Müslümanlar kontrol ediyorlardı, bedeninde ergenlik belirtisi (kıl, tüy) çıkanlar öldürülüyor, çıkmamış olanların ise serbest bırakılıyordu. Ben de ergenlik belirtisi göstermeyenlerdendim, (bu yüzden serbest bırakıldım)."
Bize Abdurrezzak, ona İbn Cureyc ona da Âmir b. Abdurrahman b. Nistân Hayber hakkında şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav), Hayber'i bütün ekinler ve hurma bahçeleri kendisine ait olarak fethetti. Hz. Peygamber (sav) ve ashabı hiç kimseyi esir almadı. Hz. Peygamber (sav), Yahudilerle iş gücü onlardan olmak kaydıyla hurmaların yarısını vermeleri ve Allah ve Rasul'ünün ortaya koyduğu (şartları) kabul etmeleri koşuluyla sulh yaptı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), İbn Ravâha'yı hasat edilen meyveleri miktarını Yahudilerin yanında tespit etmesi için gönderdiğinde ve onları muhayyer bıraktığında seçme imkanı verdiğinde Yahudiler hurmaları aldılar. Hz. Peygamber'in (sav) sulh antlaşmasından itibaren, Ömer Yahudileri Hayber'den çıkartına kadar Hayber, Yahudilerinde elinde kalmaya devam etti. Ömer onları çıkartınca Yahudiler “Hz. Peygamber (sav), bizimle şu ve şu şartlar üzerine antlaşma yapmadı mı?” dediler. Ömer de “Evet, Allah'ın ve Resulünün ortaya koyduğu (şartları) kabul etmeniz üzerine antlaşma yaptı. İşte bu antlaşma benim için aşikar olduğu anda sizi çıkartıyorum” dedi. Ömer onları Hayber'den çıkarttı ve araziyi Hz. Peygamber'le (sav) birlikte Hayber'in fethine katılan Müslümanlar arasında taksim etti ve Hayber'in fethine katılmayanlara her hangi bir şey vermedi. Sonra Ömer “şu andan itibaren Hayber'in sahipleri Müslümanlardır, orada hiç bir Yahudi kalmamıştır” dedi. [İbn Cüreyc der ki: Bana Abdullah b. Abîd b. Umeyr Hz. Peygamber'in (sav) Hayber Yahudileriyle iş yükü onlara, hurmalar da yarı yarıya paylaşılmak kaydıyla anlaşma yaptığını rivayet etti.]
Bize Ahmed b. Ebu Meryem, ona amcası Said b. Hakem, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyr, ona da Mervan ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Hevâzin Kabilesi heyeti Müslüman olarak Rasullah'a (sav) gelip mallarının kendilerine geri verilmesini istediler. Hz. Peygamber (sav) onlara "Şüphesiz benim beraberimde şu görmekte olduğunuz insanlar vardır. Bana, sözün en hoş geleni doğru olanıdır. Tercih sizin; ya esirleri ya da malları seçin" buyurdu. Onlar da “esirlerimizi tercih ediyoruz” dediler. Nebî (sav) kalkıp Allah'ı övdü, ardından şöyle buyurdu: "Şimdi bu kardeşleriniz tövbekâr olarak geldiler. Ben, onlara esirleri vermeyi uygun buluyorum. Sizden bunu gönül hoşnutluğu ile yapacak olan yapsın. Her kim de kendi hissesinin karşılığını arzu ederse, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından payını ona vermek üzere bunu yapsın." İnsanlar “ey Allah'ın Rasulü, bunu gönül hoşnutluğu ile yerine getiririz” dediler. Hz. Peygamber (sav) "sizden kimin izin verip kimin vermediği bilemiyoruz. Dönün de akil kimselerinizin görüşünü bize bildirin" buyurdu. İnsanlar da dönüp akil kimseleri ile konuştular. Onlar da bunu kabul edip izin verdiklerini bildirdiler.