40 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Büreyd b. Abdullah, ona dedesi, ona da Ebu Musa, Hz. Peygamber'den nakletmiştir; (T) Bize Muhammed b. Alâ el-Hemdanî, -lafız ona aittir.-, ona Ebu Üsame, ona Büreyd, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Musa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körüğe üfleyen kişi gibidir. Misk taşıyan ya sana (kokudan) verir ya satın alırsın, ya da o miskten güzel bir koku alırsın. Körüğe üfleyen ise ya senin elbiseni yakar ya da o körükten kötü bir koku alırsın."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattab, ona Abdullah b. Abdullah b. Hâris b. Nevfel, ona da Abdullah b. Abbas şöyle söylemiştir: "Ömer b. Hattab (ra), Şam’a doğru yola çıktı. Nihayet Serğ denilen yere gelince kendisini Ecnad’ın yöneticileri olan Ebu Ubeyde b. Cerrah ve arkadaşları karşıladı ve ona Şam’da veba çıktığını haber verdiler. Bunun üzerine Ömer ‘Bana ilk muhacirleri çağır’ dedi. Ben de hemen onları çağırdım. Ömer, Onlara Şam’da veba çıktığını söyleyip istişare etti. Onlar da bu konuda ihtilafa düştüler. Bazıları 'Önemli bir iş için yola çıktın. Bundan vaz geçmeni uygun bulmuyoruz' dediler. Bazıları da 'Beraberinde diğer insanlar ve Rasulullah’ın (sav) ashabı var. Onları bu vebaya götürmeni uygun bulmuyoruz' dediler. Ömer 'Gidebilirsiniz' dedi. Ardından 'Bana ensârı çağır' dedi. Ben de kendisine onları çağırdım. Ömer onlarla istişare etti. Onlar da muhacirler gibi davrandılar, onların ihtilafa düştükleri gibi ihtilafa düştüler. Ömer 'Gidebilirsiniz' dedi. Sonra 'Bana burada bulunan fetih yılında hicret etmiş olan Kureyşli ihtiyarları çağır' dedi. Ben de onları çağırdım. Onlardan hiç kimse ihtilaf etmedi. Dediler ki 'İnsanları geri döndürmenin ve bu vebaya götürmemenin uygun olacağını düşünüyoruz' Bunun ardından Ömer insanlar arasında 'Ben sabaha bir bineğin sırtına binmiş olacağım. Siz de sabaha bir bineğin sırtında olun' diye seslendi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde b. Cerrah 'Allah’ın kaderinden kaçmak için mi?' dedi. Ömer (ra) 'Bunu keşke senden başkası söyleseydi ey Ebu Ubeyde!' dedi ve 'Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin? Senin bir takım develerin olsaydı da biri verimli diğeri kurak iki yakası olan bir vadiye inseydin, verimli olanda develerini otlattığında Allah’ın takdiriyle otlatmış, kurak olanda otlattığında da yine Allah’ın takdiriyle otlatmış olmaz mıydın?' diye ekledi. Derken Abdurrahman b. Avf geldi. Bazı ihtiyaçları için ortadan kaybolmuştu. Abdurrahman şöyle dedi: Bu konuda bende bir bilgi var. Rasulullah’ı (sav) 'Bir yerde veba olduğunu duyduğunuz zaman oraya gitmeyin. Sizin de içerisinde bulunduğunuz bir yerde veba çıktığı zaman da vebadan kaçmak için oradan çıkmayın' buyururken duydum. Bunun üzerine Ömer (ra), Allah’a hamd etti ve oradan ayrıldı."
Açıklama: Burada cübbenin ayak izlerini silmesinden kasıt, sadakanın da sahibinin hatalarını silmesidir.
Bize Musa, ona Vüheyb, ona İbn Tavus, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cimri ile cömerdin durumu üzerlerinde demirden zırh bulunan iki adamın durumu gibidir." Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona Abdurrahman, ona da Ebu Hüreyre (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cimri ile cömerdin durumu üzerlerinde göğsünden köprücük kemiğine kadar demirden bir zırh bulunan iki kişinin durumu gibidir. Cömert kişi infak etmeye başladığında, demir zırh ayak parmakları kapatacak ve ayak izlerini de silecek kadar uzar. Cimri kimseye gelince; o bir şey infak etmek istemediğinde zırhın her bir halkası olduğu yere yapışır. Cimri kimse zırhı genişletmeye çalışsa da zırh genişlemez." Hasan b. Müslim, Tavus'tan iki zırh hadisini nakletmede onun oğluna mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hasan b. Müslim arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona İbrahim b. Nâfi', ona Hasan, ona Tavus, ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) cimri ile cömert kimsenin durumunu, üzerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzetmiştir. Bu cübbe onların ellerini göğüslerine ve köprücük kemiklerine doğru sıkıştırmaktadır. Cömert kimse her sadaka verdiğinde cübbe genişler ve (ayak) izlerini silecek şekilde büyür. Cimri kimse her sadaka vermeye yeltendiğinde cübbesi daralır ve cübbenin her halkası olduğu yere iyice yapışır." Ebu Hüreyre dedi ki: Ben, Rasulullah'ı (sav) yakasını işaret ederken gördüm, o şöyle diyordu: "Eğer sen onun cübbesini genişletmeye çalıştığını ve genişletemediğini görseydin (bu duruma şaşırırdın)." İbn Tavus babasından, o da Ebu Zinad'dan o da A'rec'den yapmış olduğu rivayette 'iki cübbe' sözüyle ona mütabaat etmiştir. Hanzala Tavus'tan o da Ebu Hüreyre'den 'iki cübbe' sözünü işitmiştir. Cafer b. Rabîa da A'rec'den 'iki cübbe' sözünü nakletmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Abdullah b. Tavus ile Buhari arasında inkıta' vardır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona İbrahim b. Nâfi', ona Hasan, ona Tavus, ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) cimri ile cömert kimsenin durumunu, üzerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzetmiştir. Bu cübbe onların ellerini göğüslerine ve köprücük kemiklerine doğru sıkıştırmaktadır. Cömert kimse her sadaka verdiğinde cübbe genişler ve (ayak) izlerini silecek şekilde büyür. Cimri kimse her sadaka vermeye yeltendiğinde cübbesi daralır ve cübbenin her halkası olduğu yere iyice yapışır." Ebu Hüreyre dedi ki: Ben, Rasulullah'ı (sav) yakasını işaret ederken gördüm, o şöyle diyordu: "Eğer sen onun cübbesini genişletmeye çalıştığını ve genişletemediğini görseydin (bu duruma şaşırırdın)." İbn Tavus babasından, o da Ebu Zinad'dan o da A'rec'den yapmış olduğu rivayette 'iki cübbe' sözüyle ona mütabaat etmiştir. Hanzala Tavus'tan o da Ebu Hüreyre'den 'iki cübbe' sözünü işitmiştir. Cafer b. Rabîa da A'rec'den 'iki cübbe' sözünü nakletmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile Ebu Zinad arasında inkıta' vardır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona İbrahim b. Nâfi', ona Hasan, ona Tavus, ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) cimri ile cömert kimsenin durumunu, üzerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzetmiştir. Bu cübbe onların ellerini göğüslerine ve köprücük kemiklerine doğru sıkıştırmaktadır. Cömert kimse her sadaka verdiğinde cübbe genişler ve (ayak) izlerini silecek şekilde büyür. Cimri kimse her sadaka vermeye yeltendiğinde cübbesi daralır ve cübbenin her halkası olduğu yere iyice yapışır." Ebu Hüreyre dedi ki: Ben, Rasulullah'ı (sav) yakasını işaret ederken gördüm, o şöyle diyordu: "Eğer sen onun cübbesini genişletmeye çalıştığını ve genişletemediğini görseydin (bu duruma şaşırırdın)." İbn Tavus babasından, o da Ebu Zinad'dan o da A'rec'den yapmış olduğu rivayette 'iki cübbe' sözüyle ona mütabaat etmiştir. Hanzala Tavus'tan o da Ebu Hüreyre'den 'iki cübbe' sözünü işitmiştir. Cafer b. Rabîa da A'rec'den 'iki cübbe' sözünü nakletmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Hanzala ile Buhari arasında inkıta' vardır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona İbrahim b. Nâfi', ona Hasan, ona Tavus, ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) cimri ile cömert kimsenin durumunu, üzerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzetmiştir. Bu cübbe onların ellerini göğüslerine ve köprücük kemiklerine doğru sıkıştırmaktadır. Cömert kimse her sadaka verdiğinde cübbe genişler ve (ayak) izlerini silecek şekilde büyür. Cimri kimse her sadaka vermeye yeltendiğinde cübbesi daralır ve cübbenin her halkası olduğu yere iyice yapışır." Ebu Hüreyre dedi ki: Ben, Rasulullah'ı (sav) yakasını işaret ederken gördüm, o şöyle diyordu: "Eğer sen onun cübbesini genişletmeye çalıştığını ve genişletemediğini görseydin (bu duruma şaşırırdın)." İbn Tavus babasından, o da Ebu Zinad'dan o da A'rec'den yapmış olduğu rivayette 'iki cübbe' sözüyle ona mütabaat etmiştir. Hanzala Tavus'tan o da Ebu Hüreyre'den 'iki cübbe' sözünü işitmiştir. Cafer b. Rabîa da A'rec'den 'iki cübbe' sözünü nakletmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Cafer b. Hayyan ile Buhari arasında inkıta' vardır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona İbrahim b. Nâfi', ona Hasan, ona Tavus, ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) cimri ile cömert kimsenin durumunu, üzerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzetmiştir. Bu cübbe onların ellerini göğüslerine ve köprücük kemiklerine doğru sıkıştırmaktadır. Cömert kimse her sadaka verdiğinde cübbe genişler ve (ayak) izlerini silecek şekilde büyür. Cimri kimse her sadaka vermeye yeltendiğinde cübbesi daralır ve cübbenin her halkası olduğu yere iyice yapışır." Ebu Hüreyre dedi ki: Ben, Rasulullah'ı (sav) yakasını işaret ederken gördüm, o şöyle diyordu: "Eğer sen onun cübbesini genişletmeye çalıştığını ve genişletemediğini görseydin (bu duruma şaşırırdın)." İbn Tavus babasından, o da Ebu Zinad'dan o da A'rec'den yapmış olduğu rivayette 'iki cübbe' sözüyle ona mütabaat etmiştir. Hanzala Tavus'tan o da Ebu Hüreyre'den 'iki cübbe' sözünü işitmiştir. Cafer b. Rabîa da A'rec'den 'iki cübbe' sözünü nakletmiştir.