Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe şöyle dedi:
"Bizler Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Bir ara Ömer,
"Hz. Peygamber'in (sav) fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberinde tutuyor?" diye sordu. Huzeyfe hemen, 'İnsanın âilesi, malı, evlâdı ve komşusu yüzünden uğrayacağı fitnelere namaz, sadaka, iyiliği emretme ve kötülüğe mani olma amelleri keffâret eder' hadisini rivâyet etti. Hz. Ömer,
"Benim sana bunları sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneleri soruyorum" dedi. Bunun üzerine Huzeyfe,
"O fitnelerden sana bir zarar gelmez, ey mü'minlerin emîri. Çünkü seninle o fitneler arasında kilitli bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer,
"O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu. Huzeyfe cevaben,
"Aksine kırılacak" dedi. O zaman Hz. Ömer,
"Öyleyse o kapı ebediyen kapanmayacak" dedi. Huzeyfe,
"Evet" dedim.
Şekîk dedi ki: Biz Huzeyfe'ye,
"Hz. Ömer kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?" diye sorduk. Huzeyfe,
"Evet, yarından evvel bu gecenin bulunduğunu bilmekte olduğum gibi (biliyordu). Çünkü ben ona içinde yalan yanlış hiçbir şey bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" dedi.
Şekîk ibn Seleme: Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir?" diye sormaya cesaret edemezdik de, bunu ona sormasını Mesrûk'dan rica ettik. Mesrûk da Huzeyfe'ye,
"O kapıdan maksat kimdir" diye sordu. Huzeyfe cevaben,
"Ömer'dir" dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27776, B007096
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا شَقِيقٌ سَمِعْتُ حُذَيْفَةَ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ عُمَرَ قَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ قَوْلَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْفِتْنَةِ . قَالَ « فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِى أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ ، تُكَفِّرُهَا الصَّلاَةُ وَالصَّدَقَةُ وَالأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىُ عَنِ الْمُنْكَرِ » . قَالَ لَيْسَ عَنْ هَذَا أَسْأَلُكَ ، وَلَكِنِ الَّتِى تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ . قَالَ لَيْسَ عَلَيْكَ مِنْهَا بَأْسٌ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ ، إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا . قَالَ عُمَرُ أَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ بَلْ يُكْسَرُ . قَالَ عُمَرُ إِذًا لاَ يُغْلَقَ أَبَدًا . قُلْتُ أَجَلْ . قُلْنَا لِحُذَيْفَةَ أَكَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ الْبَابَ قَالَ نَعَمْ كَمَا أَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ لَيْلَةً ، وَذَلِكَ أَنِّى حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالأَغَالِيطِ . فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَهُ مَنِ الْبَابُ فَأَمَرْنَا مَسْرُوقًا فَسَأَلَهُ فَقَالَ مَنِ الْبَابُ قَالَ عُمَرُ .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe şöyle dedi:
"Bizler Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Bir ara Ömer,
"Hz. Peygamber'in (sav) fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberinde tutuyor?" diye sordu. Huzeyfe hemen, 'İnsanın âilesi, malı, evlâdı ve komşusu yüzünden uğrayacağı fitnelere namaz, sadaka, iyiliği emretme ve kötülüğe mani olma amelleri keffâret eder' hadisini rivâyet etti. Hz. Ömer,
"Benim sana bunları sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneleri soruyorum" dedi. Bunun üzerine Huzeyfe,
"O fitnelerden sana bir zarar gelmez, ey mü'minlerin emîri. Çünkü seninle o fitneler arasında kilitli bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer,
"O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu. Huzeyfe cevaben,
"Aksine kırılacak" dedi. O zaman Hz. Ömer,
"Öyleyse o kapı ebediyen kapanmayacak" dedi. Huzeyfe,
"Evet" dedim.
Şekîk dedi ki: Biz Huzeyfe'ye,
"Hz. Ömer kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?" diye sorduk. Huzeyfe,
"Evet, yarından evvel bu gecenin bulunduğunu bilmekte olduğum gibi (biliyordu). Çünkü ben ona içinde yalan yanlış hiçbir şey bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" dedi.
Şekîk ibn Seleme: Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir?" diye sormaya cesaret edemezdik de, bunu ona sormasını Mesrûk'dan rica ettik. Mesrûk da Huzeyfe'ye,
"O kapıdan maksat kimdir" diye sordu. Huzeyfe cevaben,
"Ömer'dir" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 17, 2/690
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18449, T003038
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ أَبِى عُمَرَ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى زِيَادٍ الْمَعْنَى وَاحِدٌ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ ابْنِ مُحَيْصِنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ ( مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ ) شَقَّ ذَلِكَ عَلَى الْمُسْلِمِينَ فَشَكَوْا ذَلِكَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « قَارِبُوا وَسَدِّدُوا وَفِى كُلِّ مَا يُصِيبُ الْمُؤْمِنَ كَفَّارَةٌ حَتَّى الشَّوْكَةِ يُشَاكُهَا أَوِ النَّكْبَةِ يُنْكَبُهَا » . ابْنُ مُحَيْصِنٍ هُوَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مُحَيْصِنٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer T Abdullah b. Ebu Ziyad (el-Katavânî) -ki her ikisinin rivayetleri de içerik olarak aynıdır-, onlara Süfyan b. Uyeyne (el-Hilâlî), ona (Ömer b. Abdurrahman) b. Muhaysın, ona da Muhammed b. Kays b. Mahrame'nin rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir:
"Kim bir kötülük yaparsa onun cezasını görür." [Nisa, 4/123] ayeti nazil olunca bu hüküm Müslümanlara ağır geldi ve bu durum karşısında Hz. Peygamber'e (sav) yakındılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Mutedil olmaya çalışın ve istikamet üzere olun. Başına gelen her musibette, mü'min için bir kefaret vardır. Vücuduna batan bir diken veya takılıp tökezlemesine bile!"
[Senedde yer alan] İbn Muhaysın, Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysın'dır.
Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: "Bu, hasen garib bir hadistir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 4, 5/247
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Ebu Hafs Ömer b. Abdurrahman el-Kuraşî (Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysın)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Ebu Ziyad el-Katavani (Abdullah b. Hakem b. Süleyman)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18948, T003114
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ أَنَّ رَجُلاً أَصَابَ مِنَ امْرَأَةٍ قُبْلَةَ حَرَامٍ فَأَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَسَأَلَهُ عَنْ كَفَّارَتِهَا فَنَزَلَتْ ( أَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَىِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ) فَقَالَ الرَّجُلُ أَلِىَ هَذِهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ فَقَالَ « لَكَ وَلِمَنْ عَمِلَ بِهَا مِنْ أُمَّتِى » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Saîd, ona Süleyman et-Teymî, ona Ebu Osman, ona da İbn Mesud’un rivayet ettiğine göre, bir adam bir kadından haram bir öpücük aldı. Sonra Nebi’nin (sav) yanına gitti, ona bunun kefaretinin ne olduğuna dair soru sordu. Bunun üzerine: “Gündüzün iki tarafında, gecenin de birbirine yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl, çünkü iyilikler kötülükleri giderir” (Hud, 11/114) ayeti nazil oldu. Adam: Ey Allah’ın Rasulü, bu yalnız benim için mi, dedi. Allah Rasulü: “Hem senin için hem de ümmetim arasından onunla amel edenler içindir” buyurdu.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 11, 5/291
Senetler:
()
Konular:
Günahı, günahı örtmek, masiyeti gizlemek gerekir
Kulluk, haramdan kaçınmak
Kur'an, Nüzul sebebleri
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20955, D003247
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ حَلَفَ فَقَالَ فِى حَلِفِهِ وَاللاَّتِ فَلْيَقُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَمَنْ قَالَ لِصَاحِبِهِ تَعَالَ أُقَامِرْكَ فَلْيَتَصَدَّقْ بِشَىْءٍ."
Tercemesi:
Bize Hasan b. Ali, ona Abdürrezzak (b. Hemmam), ona Mamer (b. Raşid), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kim yemin eder de yemininde Lat'a yemin olsun derse hemen lâ ilâhe illallâh (Allah'tan başka ilah yoktur) desin. Kim de arkadaşına seninle kumar oynayalım derse, bir şeyler sadaka versin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 4, /758
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
KTB, SADAKA
Kumar, kumar oynamak
Şirk, şirk koşmak
Tevhid, İslam inancı
Yargı, keffaret
Yemin, Allah ya da başkası adına ya da Allah'ın adı geçmeyen
Yemin, yemin kültürü ve lafızları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26088, N004009
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدٍ الزَّعْفَرَانِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى يَعْلَى عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ نَاسًا مِنْ أَهْلِ الشِّرْكِ أَتَوْا مُحَمَّدًا فَقَالُوا إِنَّ الَّذِى تَقُولُ وَتَدْعُو إِلَيْهِ لَحَسَنٌ لَوْ تُخْبِرُنَا أَنَّ لِمَا عَمِلْنَا كَفَّارَةً . فَنَزَلَتْ ( وَالَّذِينَ لاَ يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ ) وَنَزَلَتْ ( قُلْ يَا عِبَادِىَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنْفُسِهِمْ ) .
Tercemesi:
Bize Hasan b. Muhammed (ez-Za'ferânî), ona Haccac b. Muhammed (el-Mesîsî), ona (Velid) İbn Cüreyc (el-Mekkî), ona Ya'la (b. Müslim el-Mekkî), ona Said b. Cübeyr (el-Esedî), ona da (Abdullah) b. Abbas rivayet etmiştir:
"Şirk ehlinden bir takım insanlar Muhammed'e [Rasulullah'a (sav)] geldiler ve 'Şüphesiz söylediğin ve kendisine davet ettiğin şey pek güzel. Fakat keşke [getirdiğin dinde] yaptıklarımıza bir keffâret olsaydı!' dediler. Bunun üzerine; 'Onlar ki Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar.' [Furkan, 25/68] ve 'De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım!' [Zümer, 39/53] ayetleri nazil oldu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Muhârebe 2, /2350
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ya'la b. Müslim el-Mekki (Ya'la b. Müslim b. Hürmüz)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Ali Hasan b. Muhammed ez-Za'ferânî (Hasan b. Muhammed b. Sabbah)
Konular:
Kur'an, nuzül sebebi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32094, B004191
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ هِشَامٍ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ كَعْبِ بْنِ عُجْرَةَ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالْحُدَيْبِيَةِ وَنَحْنُ مُحْرِمُونَ ، وَقَدْ حَصَرَنَا الْمُشْرِكُونَ - قَالَ - وَكَانَتْ لِى وَفْرَةٌ فَجَعَلَتِ الْهَوَامُّ تَسَّاقَطُ عَلَى وَجْهِى ، فَمَرَّ بِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَيُؤْذِيكَ هَوَامُّ رَأْسِكَ » . قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ وَأُنْزِلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ( فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرِيضًا أَوْ بِهِ أَذًى مِنْ رَأْسِهِ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ أَوْ صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Hişâm Ebu Abdullah, ona Huşeym, ona Ebu Bişr, ona Mücâhid, ona Abdurrahman b. Ebu Leylâ, o Ka‘b b. Ucre’nin şöyle dediğini rivâyet etti: Biz ihramlı olduğumuz halde Hudeybiye’de Rasulullah (sav) ile birlikte idik, müşrikler bizi (Kâbe’ye varmaktan) engelleyip alıkoymuşlardı. Benimse saçlarım sık ve kulaklarıma kadar uzamıştı. Haşerat yüzümün üzerine dökülmeye başladı. Nebi (sav) yanımdan geçince: “Başındaki haşeratın seni rahatsız ediyor mu?” buyurdu. Ben: Evet dedim. (Ka‘b) dedi ki: Ayrıca şu: “Artık içinizde her kim hasta olur yahut başında bir eziyet bulunursa, ona oruç, sadaka yahut kurbandan bir fidye (düşer)” (Bakara, 2/196) âyeti indirildi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 35, 2/90
Senetler:
1. Ka'b b. Ucre el-Ensarî (Ka'b b. Ucre)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
5. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Hişam et-Tâlikânî (Muhammed b. Hişam b. İsa b. Süleyman)
Konular:
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, İhram
Hac, İhram, yasaklarını ihlâlin sonuçları
Siyer, Hudeybiye Günü
Teşvik edilenler, Fidye vermek
Umre
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20589, B006075
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْفُ بْنُ مَالِكِ بْنِ الطُّفَيْلِ - هُوَ ابْنُ الْحَارِثِ وَهْوَ ابْنُ أَخِى عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لأُمِّهَا - أَنَّ عَائِشَةَ حُدِّثَتْ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ قَالَ فِى بَيْعٍ أَوْ عَطَاءٍ أَعْطَتْهُ عَائِشَةُ وَاللَّهِ لَتَنْتَهِيَنَّ عَائِشَةُ ، أَوْ لأَحْجُرَنَّ عَلَيْهَا . فَقَالَتْ أَهُوَ قَالَ هَذَا قَالُوا نَعَمْ . قَالَتْ هُوَ لِلَّهِ عَلَىَّ نَذْرٌ ، أَنْ لاَ أُكَلِّمَ ابْنَ الزُّبَيْرِ أَبَدًا . فَاسْتَشْفَعَ ابْنُ الزُّبَيْرِ إِلَيْهَا ، حِينَ طَالَتِ الْهِجْرَةُ فَقَالَتْ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُشَفِّعُ فِيهِ أَبَدًا ، وَلاَ أَتَحَنَّثُ إِلَى نَذْرِى . فَلَمَّا طَالَ ذَلِكَ عَلَى ابْنِ الزُّبَيْرِ كَلَّمَ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ وَعَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ الأَسْوَدِ بْنِ عَبْدِ يَغُوثَ ، وَهُمَا مِنْ بَنِى زُهْرَةَ ، وَقَالَ لَهُمَا أَنْشُدُكُمَا بِاللَّهِ لَمَّا أَدْخَلْتُمَانِى عَلَى عَائِشَةَ ، فَإِنَّهَا لاَ يَحِلُّ لَهَا أَنْ تَنْذُرَ قَطِيعَتِى . فَأَقْبَلَ بِهِ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ مُشْتَمِلَيْنِ بِأَرْدِيَتِهِمَا حَتَّى اسْتَأْذَنَا عَلَى عَائِشَةَ فَقَالاَ السَّلاَمُ عَلَيْكِ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ، أَنَدْخُلُ قَالَتْ عَائِشَةُ ادْخُلُوا . قَالُوا كُلُّنَا قَالَتْ نَعَمِ ادْخُلُوا كُلُّكُمْ . وَلاَ تَعْلَمُ أَنَّ مَعَهُمَا ابْنَ الزُّبَيْرِ ، فَلَمَّا دَخَلُوا دَخَلَ ابْنُ الزُّبَيْرِ الْحِجَابَ ، فَاعْتَنَقَ عَائِشَةَ وَطَفِقَ يُنَاشِدُهَا وَيَبْكِى ، وَطَفِقَ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ يُنَاشِدَانِهَا إِلاَّ مَا كَلَّمَتْهُ وَقَبِلَتْ مِنْهُ ، وَيَقُولاَنِ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم نَهَى عَمَّا قَدْ عَلِمْتِ مِنَ الْهِجْرَةِ ، فَإِنَّهُ لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ . فَلَمَّا أَكْثَرُوا عَلَى عَائِشَةَ مِنَ التَّذْكِرَةِ وَالتَّحْرِيجِ طَفِقَتْ تُذَكِّرُهُمَا نَذْرَهَا وَتَبْكِى وَتَقُولُ إِنِّى نَذَرْتُ ، وَالنَّذْرُ شَدِيدٌ . فَلَمْ يَزَالاَ بِهَا حَتَّى كَلَّمَتِ ابْنَ الزُّبَيْرِ ، وَأَعْتَقَتْ فِى نَذْرِهَا ذَلِكَ أَرْبَعِينَ رَقَبَةً . وَكَانَتْ تَذْكُرُ نَذْرَهَا بَعْدَ ذَلِكَ فَتَبْكِى ، حَتَّى تَبُلَّ دُمُوعُهَا خِمَارَهَا .
Tercemesi:
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Avf ibn Mâlik ibni'l-Tufeyl tahdîs etti. O, el-Hâris'in oğlu, aynı zamanda Peygamberdin zevcesi Âişe'nin ana-bir erkek kardeşinin oğludur. (O şöyle dedi:) Âişe'ye bir satış veya Âişe'nin bir kimseye vermiş olduğu bir ata'sı hakkında Abdullah ibnu'z-Zubeyr'in "Vallahi Âişe bu satıştan ya kat'î olarak vazgeçer yâhud da ben onu bundan muhakkak men' ederim" dediği haberi ulaştırıldı. Bunun üzerine Âişe:
— Abdullah bu sözü söyledi mi? dedi. Oradakiler:
— Evet söyledi, dediler. Âişe:
— Zubeyr'in oğluna ebediyyen konuşmamam Allah için benim üzerime bir nezr olsun! dedi.
Ayrılık epey uzayınca İbnu'z-Zubeyr, Muhacirler'in kendisine Âişe yanında şefaat etmelerini istedi. Neticede Âişe:
— Hayır vallahi, ben onun hakkında ebeden şefaat kabul etmem ve nezrimden de döneklik yapmam, dedi.
İbnu'z-Zubeyr üzerine bu ayrılık uzayınca, İbnu'z-Zubeyr, Zuhre oğulları'ndan olan el-Misver ibn Mahrame ve Abdurrahmân ibnu'l-Esved ibn Abdi Yeğûs ile konuştu ve onlara:
— İkinizden Allah adiyle istiyorum: Beni muhakkak Âişe'nin huzuruna girdireceksiniz! Muhakkak olan şu ki, Âişe'nin benden kesilip ayrılmaya nezretmesi, ona halâl olmaz! dedi.
Bunun üzerine Misver ile Abdurrahmân ridâlanna bürünerek Abdullah'ı götürüp Âişe'nin huzuruna girmek üzere izin istediler. Ve:
— es-Selâmu aleyki ve rahmetullâhi ve berekâtuhû! Huzuruna girebilir miyiz? dediler.
Âişe:
— Giriniz! diye izin verdi. Onlar:
— Hepimiz mi girelim? diye sordular. Âişe:
— Evet, hepiniz giriniz! dedi.
Âişe onların beraberinde İbnu'z-Zubeyr olduğunu bilmiyordu. Onlar içeri girince İbnu'z-Zubeyr de perdenin arkasına girdi, Âişe'-ye sarıldı, ondan kendisini affetmesini istemeye ve ağlamaya başladı. Bu sırada Misver ile Abdurrahmân da muhakkak Âişe'nin onunla
konuşmasını ve onu kabul etmesini ısrarla istemeye başladılar. Ve:
— Peygamber (S), senin yapmış olduğun bu ayrılıktan nehyetti, "Şübhesiz ki bir müslümânın, mü'min kardeşini üç geceden fazla bırakması (küsmesi) halâl olmaz" buyurmuştur, dediler.
Onlar Âişe üzerine bu hatırlatmaları ve baskı yapmayı çoğalttıkça, o da onlara adağını hatırlatmağa ve ağlamaya başladı. Ve:
— Ben onunla konuşmamaya nezrettim, nezr ise şiddetlidir! diyordu.
Onlar da devamlı Âişe'ye ısrar ediyorlardı. Nihayet Âişe, İbnu'z-Zubeyr'le konuştu ve bu nezri hakkında kırk tane köleyi hürriyete kavuşturdu. Artık bundan sonra bu nezrini dâima anar ve ağlar oldu, hattâ gözyaşları baş örtüsünü ıslatırdı
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 62, 2/504
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
Konular:
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
KTB, ADAK
Toplumsal Barış, kavgalı ve küskünleri barıştırmak, barışmak
Yargı, keffaret
حدثنا الحسين بن إسماعيل المحاملي وعبد الله بن جعفر بن خشيش قالا نا يوسف بن موسى نا جرير عن عبد الملك بن عمير عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن معاذ بن جبل أنه : كان قاعدا عند النبي صلى الله عليه و سلم فجاءه رجل فقال يا رسول الله ما تقول في رجل أصاب من امرأة لا تحل له فلم يدع شيئا يصيبه الرجل من امرأته إلا قد أصابه منها إلا أنه لم يجامعها فقال توضأ وضوءا حسنا ثم قم فصل قال فأنزل الله عز و جل هذه الآية أقم الصلاة طرفي النهار وزلفا من الليل الآية (11/114) فقال معاذ بن جبل أهي له خاصة أم للمسلمين عامة فقال بل هي للمسلمين عامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
183465, DK000483
Hadis:
حدثنا الحسين بن إسماعيل المحاملي وعبد الله بن جعفر بن خشيش قالا نا يوسف بن موسى نا جرير عن عبد الملك بن عمير عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن معاذ بن جبل أنه : كان قاعدا عند النبي صلى الله عليه و سلم فجاءه رجل فقال يا رسول الله ما تقول في رجل أصاب من امرأة لا تحل له فلم يدع شيئا يصيبه الرجل من امرأته إلا قد أصابه منها إلا أنه لم يجامعها فقال توضأ وضوءا حسنا ثم قم فصل قال فأنزل الله عز و جل هذه الآية أقم الصلاة طرفي النهار وزلفا من الليل الآية (11/114) فقال معاذ بن جبل أهي له خاصة أم للمسلمين عامة فقال بل هي للمسلمين عامة
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, 483, 1/244
Senetler:
()
Konular:
İyilik, iyiliğin kötülüğü gidermesi
Namaz, günahların affına vesile olması
Yargı, keffaret
Zina, zina çeşitleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36177, HM000047
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الْمُغِيرَةِ قَالَ سَمِعْتُ عَلِيَّ بْنَ رَبِيعَةَ مِنْ بَنِي أَسَدٍ يُحَدِّثُ عَنْ أَسْمَاءَ أَوْ ابْنِ أَسْمَاءَ مِنْ بَنِي فَزَارَةَ قَالَ قَالَ عَلِيٌّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
كُنْتُ إِذَا سَمِعْتُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ شَيْئًا نَفَعَنِي اللَّهُ بِمَا شَاءَ أَنْ يَنْفَعَنِي مِنْهُ وَحَدَّثَنِي أَبُو بَكْرٍ وَصَدَقَ أَبُو بَكْرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ مُسْلِمٍ يُذْنِبُ ذَنْبًا ثُمَّ يَتَوَضَّأُ فَيُصَلِّي رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ يَسْتَغْفِرُ اللَّهَ تَعَالَى لِذَلِكَ الذَّنْبِ إِلَّا غَفَرَ لَهُ وَقَرَأَ هَاتَيْنِ الْآيَتَيْنِ
{ وَمَنْ يَعْمَلْ سُوءًا أَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُ ثُمَّ يَسْتَغْفِرْ اللَّهَ يَجِدْ اللَّهَ غَفُورًا رَحِيمًا }
{ وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ }
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Bekir es-Sıddîk 47, 1/88
Senetler:
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
2. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Hassan Esma b. Hakem el-Fezari (Esma b. Hakem)
4. Ebu Muğira Ali b. Rabî'a el-Valibi (Ali b. Rabi'a b. Nadle)
5. Ebu Muğira Osman b. Muğira es-Sekafî (Osman b. Muğira)
6. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
7. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
Konular:
Namaz, günahların affına vesile olması
Tevbe, istiğfar, bağışlanma dilemek
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282900, T003038-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ أَبِى عُمَرَ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى زِيَادٍ الْمَعْنَى وَاحِدٌ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ ابْنِ مُحَيْصِنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ ( مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ ) شَقَّ ذَلِكَ عَلَى الْمُسْلِمِينَ فَشَكَوْا ذَلِكَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « قَارِبُوا وَسَدِّدُوا وَفِى كُلِّ مَا يُصِيبُ الْمُؤْمِنَ كَفَّارَةٌ حَتَّى الشَّوْكَةِ يُشَاكُهَا أَوِ النَّكْبَةِ يُنْكَبُهَا » . ابْنُ مُحَيْصِنٍ هُوَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مُحَيْصِنٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nisa sûresi 123. ayeti nazil olunca bu hüküm Müslümanlara biraz ağır geldi ve bu durumu Peygamber (s.a.v)’e yakındılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Orta yolda gidin doğruyu araştırın. Mü’minin başına gelen her sıkıntıda mutlaka günahlarına keffâret olma durumu vardır kendisine batan bir diken ve çektiği her güçlükte bile…”ibn Muhayyıs’ın adı Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysın’dır.Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Ebu Hafs Ömer b. Abdurrahman el-Kuraşî (Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysın)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Yargı, keffaret