Öneri Formu
Hadis Id, No:
12832, T002335
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى السَّفَرِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ :مَرَّ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ نُعَالِجُ خُصًّا لَنَا فَقَالَ : « مَا هَذَا؟ » . فَقُلْنَا قَدْ وَهَى فَنَحْنُ نُصْلِحُهُ . قَالَ: « مَا أُرَى الأَمْرَ إِلاَّ أَعْجَلَ مِنْ ذَلِكَ » . قَالَ :أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَأَبُو السَّفَرِ اسْمُهُ سَعِيدُ ابْنُ محْمِدَ وَيُقَالُ ابْنُ أَحْمَدَ الثَّوْرِىُّ .
Tercemesi:
Bize Hennâd (Serî et-Temîmî), ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona (Ebu Muhammed Süleyman b. Mihrân) el-A'meş, ona da Ebu Sefer'in (Said b. Yühmid el-Hemdânî) rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr (r. anhümâ) şöyle demiştir: "Bize ait bir ahşap bir kulübeyi tamir ederken Rasulullah (sav) bize uğradı ve 'Bu nedir? Ne yapıyorsunuz?' diye sordu. 'Yıkılmaya yüz tutmuş, biz de onu tamir ediyoruz.' dedik. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdular: 'Zannediyorum ecel, bu kulübenin harap olmasından çok daha acelecidir." Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: Bu, hasen sahih bir hadistir. Ebu Sefer'in ismi, Said b. Muhammed'dir. Kendisine İbn Ahmed es-Sevrî denilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zühd 25, 4/568
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Sefer Said b. Yühmid el-Hemdani (Said b. Yuhmid)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Dünya, dünya hayatı
KTB, ÖLÜM
Bize Müsedded, ona Bişr, ona el-Cüreyrî; (T)
Bize Müemmel, ona İsmail; (T) Bize Musa, ona Hammad, onlara el-Cüreyrî, ona da Ebu Nadre, Tafâvîli bir kişinin şöyle dediğini rivayet etti:
Medine'de Ebu Hureyre'ye (ra) misafir oldum. Peygamber'in (sav) ashabı içerisinde ondan daha çok ibadet eden ve ondan daha çok misafir ağırlayan kimse görmedim. Ben bir gün onun yanında bulunurken kendisi bir sedirin üzerinde bulunuyordu. Yanında, içinde çakıl yahut da çekirdek taneleri bulunan bir kese ve sedirin aşağısında da kendisine ait siyahi bir cariye vardı. Ebu Hüreyre (ra) onlarla tesbih çekiyordu. Kesedekiler bitince o keseyi cariyeye atıyor, cariye de atılanları toplayıp keseye koyarak keseyi ona geri veriyordu. Bana “Kendimden ve Rasulullah'tan (sav) sana bahsedeyim mi?” dedi. Ben de “evet” dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: Ben mescitte sıtma ağrısıyla kıvranıyordum. Birden Rasulullah (sav) gelip mescide girdi ve "Devs'li genci kim gördü?" diye üç defa sordu. Bir adam da “Ey Allah'ın Rasulü! O mescidin bir tarafında acı içinde kıvranıyor” dedi. Bu sefer bana doğru yürümeye başladı, nihayet yanıma geldi, elini üzerime koydu, bana dua etti, ben de iyileşip ayağa kalktım. Sonra Rasulullah (sav) yürüyüp namaz kıldırdığı makama vardı, ashabına doğru döndü. Erkek ve kadınlardan oluşan iki saf, ya da kadınlardan iki, erkeklerden de bir saf cemaat vardı. Hz. Peygamber (sav) "eğer namazımda şeytan bana bir şey unutturacak olursa, cemaat subhanallah desin, kadınlar da el çırpsın!" buyurdu. Rasulullah (sav) hiçbir şey unutmadan namazı kıldırdı, sonra "yerinizden ayrılmayın yerinizden ayrılmayın" buyurdu. Ravi Musa'nın rivayetinde "buradan" ifadesi ve “Rasulullah (sav) Allah'a hamd'ü senada bulunup "sadede gelecek olursak" diye sözüne başladı” eklemesi vardır. Bundan sonra raviler ittifak halinde şöyle rivayet etmişlerdir. Sonra Rasulullah (sav.) erkeklere yönelip "Sizden bir kimse karısıyla birlikte olmak istediğinde kapıyı kilitleyip, Allah'ın kendisine örtü olarak bahşettiği bir örtü ile üzerini örter mi?" diye sordu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "sonra o kimse bu ilişkiden sonra oturup 'ben bugün hanımımla şöyle şöyle, yaptım' diye anlatır mı?" dedi. Onlar da sustular. Rasulullah (sav) kadınlara yöneldi ve "Aranızdan bu gibi sırları başkalarına anlatan kimse var mı?" buyurdu. Onlar da sükût ettiler. Bunun üzerine bir genç kız dizlerinden biri üzerine dikildi, sözünü işitmesi ve kendisini görmesi için boynunu Rasulullah'a doğru uzatarak “Ey Allah'ın Rasulü erkekler de kadınlar da bunu anlatıyorlar” dedi. Rasulullah (sav) da "bu (durum) neye benzer bilir misiniz? Bu bir şeytanın bir şeytanla yolda karşılaşıp halk kendilerine bakarken onunla cinsi münasebette bulunmasına benzer. Dikkat ediniz! Erkeğe yakışan koku, kokusu hissedilen, rengi ise belli olmayandır. Kadına uygun olan ise rengi belli olan, kokusu hissedilmeyendir." buyurdu. Ebu Davud der ki: Buradan itibaren Müemmel ile Musa'dan aldım. "Dikkat ediniz! Bir erkek, diğer bir erkekle, bir kadın da diğer bir kadınla (aralarında herhangi bir engel bulunmaksızın aynı yatakta) bulunmasın! Oğul veya baba hariç." Müemmel ile Musa üçüncü bir kelime daha söylediler. Ama ben onu istediğim gibi sağlam bir şekilde koruyamadım.
Musa der ki: Bize Hammad, ona Cüreyrî, ona Ebu Nadre, ona da Tafâvî bu hadisin rivayet etmiştir.
Medine'de Ebu Hureyre'ye (ra) misafir oldum. Peygamber'in (sav) ashabı içerisinde ondan daha çok ibadet eden ve ondan daha çok misafir ağırlayan kimse görmedim. Ben bir gün onun yanında bulunurken kendisi bir sedirin üzerinde bulunuyordu. Yanında, içinde çakıl yahut da çekirdek taneleri bulunan bir kese ve sedirin aşağısında da kendisine ait siyahi bir cariye vardı. Ebu Hüreyre (ra) onlarla tesbih çekiyordu. Kesedekiler bitince o keseyi cariyeye atıyor, cariye de atılanları toplayıp keseye koyarak keseyi ona geri veriyordu. Bana “Kendimden ve Rasulullah'tan (sav) sana bahsedeyim mi?” dedi. Ben de “evet” dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: Ben mescitte sıtma ağrısıyla kıvranıyordum. Birden Rasulullah (sav) gelip mescide girdi ve "Devs'li genci kim gördü?" diye üç defa sordu. Bir adam da “Ey Allah'ın Rasulü! O mescidin bir tarafında acı içinde kıvranıyor” dedi. Bu sefer bana doğru yürümeye başladı, nihayet yanıma geldi, elini üzerime koydu, bana dua etti, ben de iyileşip ayağa kalktım. Sonra Rasulullah (sav) yürüyüp namaz kıldırdığı makama vardı, ashabına doğru döndü. Erkek ve kadınlardan oluşan iki saf, ya da kadınlardan iki, erkeklerden de bir saf cemaat vardı. Hz. Peygamber (sav) "eğer namazımda şeytan bana bir şey unutturacak olursa, cemaat subhanallah desin, kadınlar da el çırpsın!" buyurdu. Rasulullah (sav) hiçbir şey unutmadan namazı kıldırdı, sonra "yerinizden ayrılmayın yerinizden ayrılmayın" buyurdu. Ravi Musa'nın rivayetinde "buradan" ifadesi ve “Rasulullah (sav) Allah'a hamd'ü senada bulunup "sadede gelecek olursak" diye sözüne başladı” eklemesi vardır. Bundan sonra raviler ittifak halinde şöyle rivayet etmişlerdir. Sonra Rasulullah (sav.) erkeklere yönelip "Sizden bir kimse karısıyla birlikte olmak istediğinde kapıyı kilitleyip, Allah'ın kendisine örtü olarak bahşettiği bir örtü ile üzerini örter mi?" diye sordu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "sonra o kimse bu ilişkiden sonra oturup 'ben bugün hanımımla şöyle şöyle, yaptım' diye anlatır mı?" dedi. Onlar da sustular. Rasulullah (sav) kadınlara yöneldi ve "Aranızdan bu gibi sırları başkalarına anlatan kimse var mı?" buyurdu. Onlar da sükût ettiler. Bunun üzerine bir genç kız dizlerinden biri üzerine dikildi, sözünü işitmesi ve kendisini görmesi için boynunu Rasulullah'a doğru uzatarak “Ey Allah'ın Rasulü erkekler de kadınlar da bunu anlatıyorlar” dedi. Rasulullah (sav) da "bu (durum) neye benzer bilir misiniz? Bu bir şeytanın bir şeytanla yolda karşılaşıp halk kendilerine bakarken onunla cinsi münasebette bulunmasına benzer. Dikkat ediniz! Erkeğe yakışan koku, kokusu hissedilen, rengi ise belli olmayandır. Kadına uygun olan ise rengi belli olan, kokusu hissedilmeyendir." buyurdu. Ebu Davud der ki: Buradan itibaren Müemmel ile Musa'dan aldım. "Dikkat ediniz! Bir erkek, diğer bir erkekle, bir kadın da diğer bir kadınla (aralarında herhangi bir engel bulunmaksızın aynı yatakta) bulunmasın! Oğul veya baba hariç." Müemmel ile Musa üçüncü bir kelime daha söylediler. Ama ben onu istediğim gibi sağlam bir şekilde koruyamadım.
Musa der ki: Bize Hammad, ona Cüreyrî, ona Ebu Nadre, ona da Tafâvî bu hadisin rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Nikah 50, /503
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Tafâvî (Tafâvî)
3. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
4. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
5. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
6. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Aile, eşler, arasında ilişkiler
Evlilik, cinsel münasebet
Kadın, cemaate gelmesi
Şeytan, ibadette vesvese vermesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12952, B001804
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ سُمَىٍّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « السَّفَرُ قِطْعَةٌ مِنَ الْعَذَابِ ، يَمْنَعُ أَحَدَكُمْ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ وَنَوْمَهُ ، فَإِذَا قَضَى نَهْمَتَهُ فَلْيُعَجِّلْ إِلَى أَهْلِهِ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sefer, azaptan bir parçadır. O, herhangi birinizin yemesine, içmesine, uykusuna engel olur. Yolcu sefere ait işlerini bitirince hemen ailesine dönsün."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
السَّفَرُ قِطْعَةٌ مِنَ الْعَذَابِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-Umreti 19, 1/544
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Sümey el-Kuraşi (Sümey)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Yolculuk, Sefer dönüşünde dikkat edilmesi gerekenler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12762, T002300
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ وَهُوَ ابْنُ زِيَادٍ الْعُصْفُرِىُّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ حَبِيبِ بْنِ النُّعْمَانِ الأَسَدِىِّ عَنْ خُرَيْمِ بْنِ فَاتِكٍ الأَسَدِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :صَلَّى صَلاَةَ الصُّبْحِ فَلَمَّا انْصَرَفَ قَامَ قَائِمًا فَقَالَ :« عُدِلَتْ شَهَادَةُ الزُّورِ بِالشِّرْكِ بِاللَّهِ » . ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ تَلاَ هَذِهِ الآيَةَ :( وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا عِنْدِى أَصَحُّ . وَخُرَيْمُ بْنُ فَاتِكٍ لَهُ صُحْبَةٌ وَقَدْ رَوَى عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَحَادِيثَ وَهُوَ مَشْهُورٌ .
Tercemesi:
Hureym b. Fatik el Esedî (r.a.)'den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), sabah namazını kıldıktan sonra kalkıp üç sefer: "Yalan söylemek veya yalan şâhidliği Allah'a ortak koşmaya denk tutulmuştur" diyerek, Hac sûresi 30. ayetini okumuştur: "Yalan söylemek ve yalan şâhidliğinden sakının." Tirmizî: Bu hadis bana göre daha sağlamdır. Hureym b. Fatik'in, Rasûlullah (s.a.v.) ile görüşüp konuşması vardır ve Rasûlullah (s.a.v.)'den pek çok hadis rivâyet etmiştir ve tanınmış biridir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّو
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Şehâdât 3, 4/547
Senetler:
()
Konular:
Şahitlik, yalancı şahitlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12611, T000552
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْمُحَارِبِىُّ - يَعْنِى الْكُوفِىَّ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ هَاشِمٍ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ عَطِيَّةَ وَنَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْحَضَرِ وَالسَّفَرِ فَصَلَّيْتُ مَعَهُ فِى الْحَضَرِ الظُّهْرَ أَرْبَعًا وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ وَصَلَّيْتُ مَعَهُ فِى السَّفَرِ الظُّهْرَ رَكْعَتَيْنِ وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ وَالْعَصْرَ رَكْعَتَيْنِ وَلَمْ يُصَلِّ بَعْدَهَا شَيْئًا وَالْمَغْرِبَ فِى الْحَضَرِ وَالسَّفَرِ سَوَاءً ثَلاَثَ رَكَعَاتٍ لاَ تَنْقُصُ فِى الْحَضَرِ وَلاَ فِى السَّفَرِ وَهِىَ وِتْرُ النَّهَارِ وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ . سَمِعْتُ مُحَمَّدًا يَقُولُ مَا رَوَى ابْنُ أَبِى لَيْلَى حَدِيثًا أَعْجَبَ إِلَىَّ مِنْ هَذَا وَلاَ أَرْوِى عَنْهُ شَيْئًا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeyd el-Muhâribî el-Kûfî, ona Ali b. Hâşim, ona İbn Ebu Leylâ, ona Atiyye ve Nâfi', onlara da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) ile beraber ikamet ve sefer (halinde) namaz kıldım. İkamet (halinde) onunla beraber öğle namazını 4 (rekat), ardından da iki rekat (sünnet) kıldım. Sefer (halinde) ise onunla beraber öğle namazını iki rekat, sonrasında iki rekat (sünnet) kıldım. İkindi namazını da (seferde) iki rekat kıldım (ancak) o, (ikindinin farzından) sonra bir namaz kılmadı. Akşam namazını ikamet ve sefer halinde (onunla beraber), aynı şekilde üç rekat kıldım. Ne ikamet ne sefer (halinde akşam namazını) azalttı. Zira o, gündüzün vitridir ve sonrasında iki rekat (sünnet kılmıştır).
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir. Muhammed'i, ''İbn Ebu Leyla'nın rivayet ettiklerinin en çok hoşuma gideni budur. (Bu hadis dışında) ondan bir şey rivayet etmem'' derken işittim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 41, 2/437
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî (Muhammed b. Abdurrahman b. Yesâr)
4. Ali b. Haşim el-Berîdi (Ali b. Haşim b. Berîd)
5. Muhammed b. Ubeyd el-Muharibi (Muhammed b. Ubeyd b. Vakıd)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12911, M006887
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى السَّفَرِ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى مُوسَى عَنِ الْبَرَاءِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ إِذَا أَخَذَ مَضْجَعَهُ قَالَ: "اللَّهُمَّ بِاسْمِكَ أَحْيَا وَبِاسْمِكَ أَمُوتُ." وَإِذَا اسْتَيْقَظَ قَالَ: "الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu Sefer, ona Ebu Bekir b. Ebu Musa, ona da Bera şöyle rivayet etti: Peygamber (sav) döşeğine yattığı vakit; "Allah'ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm" der; uyanıncda da "bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamdolsun. Diriltmek ona sustur" dermiş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zikir ve'd-dua ve't-tevbe ve'l-istiğfâr 6887, /1115
Senetler:
()
Konular:
Dua, geceleri yapılacak dualar
Hz. Peygamber, duaları
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لاَ يَطْرُقُ أَهْلَهُ ، كَانَ لاَ يَدْخُلُ إِلاَّ غُدْوَةً أَوْ عَشِيَّةً .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12948, B001800
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لاَ يَطْرُقُ أَهْلَهُ ، كَانَ لاَ يَدْخُلُ إِلاَّ غُدْوَةً أَوْ عَشِيَّةً .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Hemmam, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav) sefer dönüşünde ailesinin yanına gitmezdi. O ancak kuşluk vakti veya öğle ile akşam arasında bir zamanda girerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-Umreti 15, 1/543
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
3. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Yolculuk, Sefer dönüşünde dikkat edilmesi gerekenler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12409, T002179
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَدِيثَيْنِ قَدْ رَأَيْتُ أَحَدَهُمَا وَأَنَا أَنْتَظِرُ الآخَرَ حَدَّثَنَا « أَنَّ الأَمَانَةَ نَزَلَتْ فِى جَذْرِ قُلُوبِ الرِّجَالِ ثُمَّ نَزَلَ الْقُرْآنُ فَعَلِمُوا مِنَ الْقُرْآنِ وَعَلِمُوا مِنَ السُّنَّةِ » . ثُمَّ حَدَّثَنَا عَنْ رَفْعِ الأَمَانَةِ فَقَالَ : « يَنَامُ الرَّجُلُ النَّوْمَةَ فَتُقْبَضُ الأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا مِثْلَ الْوَكْتِ ثُمَّ يَنَامُ نَوْمَةً فَتُقْبَضُ الأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا مِثْلَ الْمَجْلِ كَجَمْرٍ دَحْرَجْتَهُ عَلَى رِجْلِكَ فَنَفِطَتْ فَتَرَاهُ مُنْتَبِرًا وَلَيْسَ فِيهِ شَىْءٌ » . ثُمَّ أَخَذَ حَصَاةً فَدَحْرَجَهَا عَلَى رِجْلِهِ قَالَ « فَيُصْبِحُ النَّاسُ يَتَبَايَعُونَ لاَ يَكَادُ أَحَدُهُمْ يُؤَدِّى الأَمَانَةَ حَتَّى يُقَالَ إِنَّ فِى بَنِى فُلاَنٍ رَجُلاً أَمِينًا وَحَتَّى يُقَالَ لِلرَّجُلِ مَا أَجْلَدَهُ وَأَظْرَفَهُ وَأَعْقَلَهُ وَمَا فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ مِنْ إِيمَانٍ » . قَالَ وَلَقَدْ أَتَى عَلَىَّ زَمَانٌ وَمَا أُبَالِى أَيُّكُمْ بَايَعْتُ فِيهِ لَئِنْ كَانَ مُسْلِمًا لَيَرُدَّنَّهُ عَلَىَّ دِينُهُ وَلَئِنْ كَانَ يَهُودِيًّا أَوْ نَصْرَانِيًّا لَيَرُدَّنَّهُ عَلَىَّ سَاعِيهِ فَأَمَّا الْيَوْمَ فَمَا كُنْتُ لأُبَايِعَ مِنْكُمْ إِلاَّ فُلاَنًا وَفُلاَنًا . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Huzeyfe b. Yemân (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle aktarmıştır: Rasûlullah (s.a.v.), bize iki konudan bahsetmişti birini gördüm diğerini beklemekteyim; Emanetten bahsetmişti ki: Emanet; önceleri insanların kalblerinin derinliklerine indiğini sonra Kur’ân’ın inip emanet konusunu insanların Kur’ân’dan ve sünnetten öğrendiklerini haber verip emanetin kalkacağından bahsederek şöyle buyurdu: Kişi uykuya dalacak kalbinden emanet duygusu yok edilecek ve basit bir nokta gibi iz kalacaktır. Sonra yine uykuya dalacak bu sefer emanet duygusunun geri kalanı da yok edilerek, çok çalışanın elindeki nasır izi gibi hafif bir iz kalacaktır. Sanki ayağının üzerinde yuvarladığın ve derinin kabarmasına sebeb olan ateş parçasının meydana getirdiği iz gibi onu şişkin görürsün fakat içinde bozuk sudan başka hiçbirşey yoktur. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bir çakıl taşı alarak ayağının üzerinden yuvarladı ve şöyle buyurdu: Sonra insanlar aralarında alışveriş edecekleri hemen hemen hiç kimsenin emaneti yerine getirmeyeceği bir güne geleceklerdir. Hatta filan oğullarında dürüst bir kişi vardır… denilecek yine kalbinde hardal tanesi kadar imanı olmayan kişilere ne bahadır bir insan, ne kibar, ne akıllı insan denilecektir.Huzeyfe şöyle devam etti: Öyle zamanlarda yaşadım ki: O günlerde kiminle alışveriş ettiğime aldırmazdım. Müslüman ise o kişiyi dini dürüst olmaya sevkederdi. Yahudî ve Hıristiyan ise onunda başında bulunan devlet gücü ve otoritesi kötülük yapmasına engel olurdu. Ama bugün ise sizden şu birkaç kişiyle alışveriş yapabilmekteyim. (Buhârî, Rikak: 35; İbn Mâce: Fiten: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fiten 17, 4/474
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كُنَّا نَتَمَنَّى أَنْ يَأْتِىَ الأَعْرَابِىُّ الْعَاقِلُ فَيَسْأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ عِنْدَهُ فَبَيْنَا نَحْنُ كذَلِكَ إِذْ أَتَاهُ أَعْرَابِىٌّ فَجَثَا بَيْنَ يَدَىِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِنَّ رَسُولَكَ أَتَانَا فَزَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ أَرْسَلَكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ وَبَسَطَ الأَرْضَ وَنَصَبَ الْجِبَالَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ« نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرٍ فِى السَّنَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا فِى أَمْوَالِنَا الزَّكَاةَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ إِلَى الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . فَقَالَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَدَعُ مِنْهُنَّ شَيْئًا وَلاَ أُجَاوِزُهُنَّ . ثُمَّ وَثَبَ. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ صَدَقَ الأَعْرَابِىُّ دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ. وَقَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ يَقُولُ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ فِقْهُ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ الْقِرَاءَةَ عَلَى الْعَالِمِ وَالْعَرْضَ عَلَيْهِ جَائِزٌ مِثْلُ السَّمَاعِ . وَاحْتَجَّ بِأَنَّ الأَعْرَابِىَّ عَرَضَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَقَرَّ بِهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12770, T000619
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كُنَّا نَتَمَنَّى أَنْ يَأْتِىَ الأَعْرَابِىُّ الْعَاقِلُ فَيَسْأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ عِنْدَهُ فَبَيْنَا نَحْنُ كذَلِكَ إِذْ أَتَاهُ أَعْرَابِىٌّ فَجَثَا بَيْنَ يَدَىِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِنَّ رَسُولَكَ أَتَانَا فَزَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ أَرْسَلَكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ وَبَسَطَ الأَرْضَ وَنَصَبَ الْجِبَالَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ« نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرٍ فِى السَّنَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا فِى أَمْوَالِنَا الزَّكَاةَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ إِلَى الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . فَقَالَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَدَعُ مِنْهُنَّ شَيْئًا وَلاَ أُجَاوِزُهُنَّ . ثُمَّ وَثَبَ. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ صَدَقَ الأَعْرَابِىُّ دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ. وَقَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ يَقُولُ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ فِقْهُ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ الْقِرَاءَةَ عَلَى الْعَالِمِ وَالْعَرْضَ عَلَيْهِ جَائِزٌ مِثْلُ السَّمَاعِ . وَاحْتَجَّ بِأَنَّ الأَعْرَابِىَّ عَرَضَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَقَرَّ بِهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. İsmail, ona Ali b. Abdülhamid el-Kûfî, ona Süleyman b. Muğire, ona Sâbit (b. Eslem), ona da Enes (b. Malik) şöyle demiştir:
Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)’in yanında otururken akıllı bir kimse gelse, soru sorsa da bizde bazı şeyleri öğrenmiş olsak derdik. Yine böyle bir durumda iken bir adam geldi ve Peygamber (s.a.v.)’in önüne diz çöküp oturdu ve; “Ya Muhammed! senin gönderdiğin kimse bize geldi ve senin Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber olduğunu söyledi.” Peygamber (s.a.v.)’de: “Evet” buyurdular. O kimse dedi ki: “Göğü yükselten, yeryüzünü serip döşeyen ve dağları meydana getiren Allah mı seni gönderdi?” Peygamber (s.a.v.): “Evet” dedi. Bunun üzerine o kimse dedi ki: “Senin gönderdiğin kimse bize; bir gün ve gecede beş vakit namaz kılınması gerektiğini söyledi” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. O kimse: “Seni gönderen zat hakkı için bunu Allah mı emretti?” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Evet” dediler. Bunun üzerine o adam: “Senin gönderdiğin o görevli kimse bize senede bir ay oruç tutulmasının farz olduğunu söyledi” deyince; Peygamber (s.a.v.): “Doğrudur” dedi. Bu sefer o adam: “Seni gönderen zat hakkı için bunu sana Allah mı emretti” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” buyurdu. Yine o adam: “Senin gönderdiğin kimse mallarımızdan zekat verilmesi gerektiğini söyledi” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Doğrudur” dedi. O adam da: “Seni gönderen zat hakkı için bunu sana Allah mı emretti” diye sorunca; Peygamber (s.a.v.) “Evet” dediler. Yine o adam: “Senin gönderdiğin yetkili kimse bize; gücü yetenlerin Hac yapması gerektiğini söyledi” deyince Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. O adam da: “Seni gönderen zat hakkı için bunuda mı Allah emretti” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. Bunun üzerine o kimse: “Seni hak üzere gönderen o zat için bunlardan hiç birini terk etmeyeceğim ve fazlada yapmayacağım” dedi hızlıca kalkıp gitti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Bu adam bu söylediklerinde doğru ve ciddi ise Cennete girer.” Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Enes vasıtasıyla Rasûlullah (s.a.v.)’den değişik bir şekilde de rivâyet edilmiştir. Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Bazı hadisçiler bu hadisten; “Alim bir kimseye bir şeyi okuyup arz etmenin ondan dinlemek gibi caiz olduğunu çıkarmışlardır.” Bu hadisteki kimsenin Rasûlullah (s.a.v.)’e bazı bilgileri sunması ve Rasûlullah (s.a.v.)’in de onları tasdik etmesini delil olarak göstermişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 2, 3/14
Senetler:
()
Konular:
Namaz, Dindeki Yeri, Müslüman Üzerindeki Etkisi
Oruç, arınma fırsatıdır
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Zekat, Sadaka, Fitre, ahiretteki karşılığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12860, T002350
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ نَبْهَانَ بْنِ صَفْوَانَ الثَّقَفِىُّ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ أَسْلَمَ حَدَّثَنَا شَدَّادٌ أَبُو طَلْحَةَ الرَّاسِبِىُّ عَنْ أَبِى الْوَازِعِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ قَالَ : قَالَ رَجُلٌ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يَا رَسُولَ اللَّهِ وَاللَّهِ إِنِّى لأُحِبُّكَ . فَقَالَ : « انْظُرْ مَاذَا تَقُولُ » . قَالَ : وَاللَّهِ إِنِّى لأُحِبُّكَ . فَقَالَ : « انْظُرْ مَاذَا تَقُولُ ؟ » . قَالَ وَاللَّهِ إِنِّى لأُحِبُّكَ . ثَلاَثَ مَرَّاتٍ فَقَالَ « إِنْ كُنْتَ تُحِبُّنِى فَأَعِدَّ لِلْفَقْرِ تِجْفَافًا فَإِنَّ الْفَقْرَ أَسْرَعُ إِلَى مَنْ يُحِبُّنِى مِنَ السَّيْلِ إِلَى مُنْتَهَاهُ » . حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ شَدَّادٍ أَبِى طَلْحَةَ نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَأَبُو الْوَازِعِ الرَّاسِبِىُّ اسْمُهُ جَابِرُ بْنُ عَمْرٍو وَهُوَ بَصْرِىٌّ .
Tercemesi:
Abdullah b. Muğaffel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e; Ey Allah’ın Rasûlü! ben seni gerçekten seviyorum dedi. Rasûlullah (s.a.v.), o söylediğin söze dikkat et buyurdu. Adam tekrar seni ben gerçekten seviyorum deyince; Rasûlullah (s.a.v.), söylediğin söze iyi dikkat et ciddi misin? Buyurdu. Adam da: Vallahi seni gerçekten seviyorum diyerek üçüncü sefer aynı sözü tekrar etti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Eğer beni seviyorsan fakirliğe karşı bir kalkan hazırla çünkü fakirliğin beni seven kimseye gelmesi; selin, durak yerine akması gibi hızlıdır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Nasr b. Ali babası vasıtasıyla Şeddâd b. ebî Talha’dan bu hadisin manaca bir benzerini bize aktarmıştır.Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû’l Vazî’ er Rasibî’nin adı Câbir b. Amr’dır. Basralıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zühd 36, 4/576
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, peygamber sevgisi