1720 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeyd b. Esbât b. Muhammed el-Kuraşî, ona babası (Esbât b. Muhammed), ona el-A‘meş, ona Abdullah b. Abdullah er-Razî, ona da Talha b. Ömer’in azatlısı Sa‘d şöyle demiştir:
Nebi’yi (sav) bir hadisi zikrederken dinledim, eğer ben onu bir ya da iki defa –yedi defa sayıncaya kadar devam etti- dinlememiş olsaydım (bu hadisi rivayet etmezdim). Fakat ben bu hadisi bundan daha fazla sayıda dinledim. Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinledim:
"el-Kifl İsrail oğullarından birisi idi. İşlediği hiçbir günahtan çekinmezdi. Ona bir kadın geldi, onunla beraber olma karşılığında ona altmış dinar verdi. Bir erkeğin hanımı ile beraber olmak için oturduğu şekilde, o kadının yanına oturunca kadın titredi ve ağladı. El-Kifl 'Neden ağlıyorsun, ben seni zorladım mı?' dedi. Kadın 'Hayır, fakat bu şimdiye kadar hiç yapmadığım bir iştir, beni bu işi yapmaya iten de muhtaçlıktan başkası değildir' dedi. el-Kifl 'Sen bu işi daha önce yapmadığın halde mi yapacaktın? Haydi, git, o para da senin olsun' dedi. Ayrıca 'Hayır, Allah’a yemin ederim, artık bundan sonra ebediyen Allah’a isyan etmeyeceğim' diye ekledi. Aynı gece vefat etti, sabah olunca kapısının üzerinde 'Şüphesiz Allah el-Kifl’in günahlarını bağışladı' ibaresi yazılı idi."
Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. Bu hadisi Şeybân ve daha başkaları da el-A‘meş’den buna yakın olarak zikretmiş ve onu Hz. Peygamber'in (sav) sözü (merfu) olarak rivayet etmişlerdir. Kimisi de bu hadisi el-A‘meş’den rivayet etmiş ama Hz. Peygamber'den (sav) (merfu olarak) rivayet etmemiştir.
Ebu Bekr b. Ayyaş da bu hadisi el-A‘meş’den rivayet etmekle birlikte rivayetinde hata etmiş ve “Abdullah b. Abdullah’a Saîd b. Cübeyr, ona İbn Ömer rivayet etmiştir” demiştir. Hâlbuki bu mahfuz bir rivayet değildir. Abdullah b. Abdullah er-Razî ise Kûfeli birisidir. Onun büyük annesi Ali b. Ebu Talib’in bir cariyesi idi. Abdullah b. Abdullah er-Razî’den Ubeyde ed-Dabbî, el-Haccac b. Ertâ ve büyük ilim ehlinden daha başkaları rivayet almışlardır.
Bize Hennâd, ona Ebu Muâviye, ona Yahya b. Said, ona da Amre, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), itikâfa girmek istediğinde, sabah namazını kılar, ardından itikaf mahalline geçerdi."
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis Yahya b. Said vasıtasıyla Amre'den, o da Nebî'den (sav) mürsel olarak nakledilmiştir. Mâlik ve daha pek çok muhaddis de bu hadisi, Yahya b. Said vasıtasıyla Amre'den mürsel olarak rivayet etmiştir. Evzâî, Süfyân es-Sevrî ve daha pek çok muhaddis ise, Yahya b. Said vasıtasıyla Amre'den o da Âişe'den (müsned olarak) aktarmıştır.
İlim ehlinden bazılarına göre uygulama, bu hadise göredir. Onlar 'Kişi, itikâfa girmek istediğinde, sabah namazını kılar, ardından itikâf mahalline öyle geçer' demiştir ki bu, Ahmed b. Hanbel ve İshak b. İbrahim'in görüşüdür. Bir kısmı da, 'Kişi itikâfa girmek istediğinde, itikâf mahallinde oturur vaziyette, ertesi günkü itikâfa gireceği yere vararak o geceyi orada geçirir' demiştir. Bu da Süfyân es-Sevrî ve Mâlik b. Enes'in görüşüdür.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb (b. Halid), ona Amr b. Yahya, ona da babası (Yahya b. Umâre), Ebu Said el-Hudrî'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) şu iki günde oruç tutmayı yasaklamıştır: Ramazan ve kurban bayramı günlerinde. İki şekilde giyinmeyi de yasaklamıştır: Tek bir kumaşa bürünerek dar ve sıkı giyinmeyi ve tek bir elbise giyinip de (iç çamaşırı olmaksızın) dizleri dikerek oturmayı. Şu iki vakitte de namaz kılmayı yasaklamıştır: Sabah namazının ve ikindi namazının farzlarından sonra namaz kılmayı."