Giriş

Bize Abbas b. Osman ed-Dimeşkî ve Osman b. İsmail ed-Dimeşkî, o ikisine Velid b. Müslim, ona Şeybe b. Ahnef, ona Ebu Sellâm el-Esved, ona Ebu Salih el-Eş'arî, ona Ebu Abdullah el-Eş'arî, ona da Halid b. Velid, Yezid b. Ebu Süfyan, Şürahbîl b. Hasene ve Amr b. el-Âs Hz. Peygamber'den (sav) şöyle duyduklarını aktarmışlardır: Abdesti tam alınız. Yıkanmadığı için ateşin dokunacağı topuklara yazıklar olsun.


Açıklama: Abdullah b. Amr bir yolculuk sırasında namazı yetiştirmek için acele ederek ve mesh edercesine az su kullanarak abdest aldıkları sırada, Hz. Peygamberin kendilerini gördüğünü ve ses tonunu yükselterek bu ifadeyi kullandığını belirtmektedir. Buhârî, İlim, 30; Müslim, Tahâret, 26.

    Öneri Formu
281154 İM000455-8 İbn Mâce, Tahâret, 55

Bana Zekeriyyâ b. Yahya, ona Ebu Usâme, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyir) şöyle rivayet etmiştir:

Abdullah b. Zübeyir'e Mekke'de iken gebe kalan Esma (r.anha) şöyle der: Gebelik süresini tamamlamış olarak çıktım Medine'ye gel­dim ve Kuba'da konakladım. Bu sırada Abdullah'ı Kuba'da doğurdum, Rasulullah'a getirip kucağına koydum. Rasulullah bir kuru hurma istedi ve çiğneyip çocuğun ağzına koydu. Böylece ço­cuğun karnına giren ilk şey Rasulullah'ın tükürüğü oldu. daha sonra onu hurma ile tahnik etti ve dua ederek ona bereket diledi. Abdullah İslamiyet'te (Medine'de) doğan ilk çocuk oldu.

Hâlid b. Mahled aynı hadisi Ali b. Mushir'den, o da Hişâm'dan, o da babası Ur­ve'den, o da Esma'dan rivayet ederek Zekeriya b. Yahya'ya mutâbaat etmiştir. Bu rivayette “Esma (r.anha), Hz. Peygamber'in (sav) yanına gebe olarak hicret etti” ifadesi vardır.
v


Açıklama: Tahnîk terim olarak “ağızda yumuşatılan hurmanın veya bal gibi tatlı bir maddenin yeni doğmuş ve henüz süt emmeye başlamamış bebeğin damağına sürülmesi” demektir. İslâm’dan önce de uygulanan tahnîk Hz. Peygamber tarafından onaylandığı ve bizzat uygulandığı için müstehap kabul edilmiştir. (Zekeriya Güler, "Tahnik" DİA, 39:416) Rivayet muallaktır; Buhari ile Halid b. Mahled arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280931 B003909-2 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Velîd b. Müslim, ona Evzâî (T); yine bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzâî, ona Zührî, ona Atâ b. Yezîd el-Leysî, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir:

Bir bedevî, Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve hicret hakkında sordu. Hz. Peygamber (sav) ona "sakın hicrete kalkışma. Çünkü hicret işi çok çetindir. Senin develerin var mı?" buyurdu. Bedevî: “evet var” dedi. Hz. Peygamber (sav) "onların zekâtını veriyor musun?" dedi. Bedevî “Evet veriyorum” dedi. Hz. Peygamber (sav) "sütünden faydalansın diye başkalarına deveni bağışlıyor musun?" dedi. Bedevi “Evet” dedi. Hz. Peygamber (sav) "Develerin sulamaya götürdüğün gün oradaki fakirlere süt­lerinden sağıp içiriyor musun?" dedi. Bedevi “Evet içiririm” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Öyle ise sen şehir dışında çalış. Hiç şüphesiz Allah senin işinden hiç bir şey eksik bırakmaz" buyurdu.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Yusuf arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
281129 B003923-2 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 45

Bana Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona Übeydullah b. Adiy (T) Yine Bişr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Ebu Hamza), ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Übeydullah b. Adiy b. Hiyâr şöyle demiştir:

Ben Osman'ın huzuruna girdim. Osman kelime-i şahadeti söyledikten sonra şöyle dedi "Bundan sonra hiç şüphesiz Allah, Muhammed'i (sav) hak din ile gönderdi. Ben de Allah'a ve Rasulü'nün davetine uyan ve Muhammed (sav) ile gönderilen esaslara iman edenlerden oldum. Sonra iki kere hicret ettim. Rasulullah'ın damadı olma şerefine eriştim ve kendisine biat ettim. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah O'nu vefat ettirinceye kadar ben O'na asi de olmadım, O'nu aldatmadım da.

Râvî Şuayb'e, İshâk el-Kelbî mutâbaat edip, “Zührî bana bunun benzerini rivayet etti” demiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İshak b. Yahya arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
281156 B003927-3 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 46

Bize Yahya b. Kazaa, ona İbrahim b. Sa'd, ona Zuhrî, ona Âmir b. Sa'd b. Mâlik, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir:

Veda haccında, ölümcül ağrılar içinde kıvrandığım bir sırada Hz. Peygamber (sav) ziyaretime geldi. O'na “ey Allah'ın Rasulü, gördüğün gibi ağrılar içinde kıvranıyorum. Ben varlıklı bir insanım. Kızımdan başka da kimim kimsem yok. Servetimin üçte ikisini sadaka olarak versem olur mu?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "olmaz" buyurdu. Ben “o zaman yarısını vereyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) "hayır, üçte birini ver. Üçte biri de çok ya! Zürriyetini zengin bırakman" -Ahmed b. Yunus'un İbrahim'den yaptığı rivayette Hz. Peygamber (sav) “Zürriyetini (zengin) bırakman” ifadesini kullanmıştır-, "onları, başkalarına el açan yoksullar olarak ardında bırakmandan daha iyidir. Allah rızası için yaptığın tüm harcamaların mükafatını alacaksın. Hatta hanımının ağzına koyduğun bir lokmanın bile" Ben “ey Allah'ın Rasulü, ben arkadaşlarımdan geride (Mekke'de) mi kalacağım?” dedim. Bana "Hayır sen asla geride kalmayacaksın. Allah'ın rızasını kazanacak çok işler yapacak (kadar ömrün uzun olacak), bu sayede derece ve değerini artıracaksın. Belki de, kimileri senden fayda görecek, kimileri de zarar" buyurdu ve "Allah'ım! Ashabımın hicretlerini tamamlamalarını nasip et. Onları hicret ettikleri yurda gerisin geriye döndürme" diye dua etti. Ancak şu bahtsız Sa'd b. Havle dışında (kimse Mekke'de ölmedi). Hz. Peygamber onun (Mekke'de ölmesinden dolayı) hüzünlenirdi.

Râvi der ki: Ahmed b. Yunus ile Musa b. İsmail'in, İbrahim b. Sa'd'dan yaptıkları rivayette "Kendi vârislerini (zengin) bırakman" ifadesi kullanılmıştır.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ahmed b. Yunus arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
281159 B003936-2 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 49

Bize Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Ebu Usâme, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir) ve Fâtıma bt. Munzir, onlara da Esmâ (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:

Ben Peygamber (sav) ile Ebu Bekir için Medine'ye gitmek istedikleri zaman bir azık çıkını hazırladım. Babama “çıkının ağzını bağlayacak, kuşağımdan başka bir şey bula­mıyorum” dedim. Babam da “kuşağını ikiye böl” dedi.
Ben de öyle yaptım ve bundan dolayı "zâtu'n-nıtâkayn - İki kuşaklı" diye isimlendirildim.


    Öneri Formu
280930 B003907-2 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 45

Bana Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona Übeydullah b. Adiy (T) Yine Bişr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Ebu Hamza), ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Übeydullah b. Adiy b. Hiyâr şöyle demiştir:

Ben Osman'ın huzuruna girdim. Osman kelime-i şahadeti söyledikten sonra şöyle dedi "Bundan sonra hiç şüphesiz Allah, Muhammed'i (sav) hak din ile gönderdi. Ben de Allah'a ve Rasulü'nün davetine uyan ve Muhammed (sav) ile gönderilen esaslara iman edenlerden oldum. Sonra iki kere hicret ettim. Rasulullah'ın damadı olma şerefine eriştim ve kendisine biat ettim. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah O'nu vefat ettirinceye kadar ben O'na asi de olmadım, O'nu aldatmadım da.

Râvî Şuayb'e, İshâk el-Kelbî mutâbaat edip, “Zührî bana bunun benzerini rivayet etti” demiştir.


    Öneri Formu
281155 B003927-2 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 46

Bize Müsedded, oona Abdulvâris (T); yine bize İshak b. Mansur, ona Abdussamed, ona babası (Abdulvâris b. Saîd), ona Ebu Teyyâh Yezîd b. Humeyd ed-Dubaî, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir:

Rasulullah (sav) Medine’ye geldiğinde Medine’nin yukarı (Avalî) taraflarında Amr b. Avf oğulları mahallesi denilen bir yerde konakladı. Aralarında on dört gün kaldıktan sonra Neccâr oğullarının ileri gelenlerine haber gönderdi. Onlar da kılıçlarını kuşanmış olarak geldiler. -Enes der ki:- Rasulullah’ın (sav) devesi üzerinde Ebu Bekir’i arkasına bindirmiş ve Neccar oğullarının ileri gelen adamları da etrafında olduğu hali hala gözümün önünde. Nihayet Ebu Eyyub’un avlusuna indi. -Enes der ki:- Rasulullah (sav) namaz vakti nerede girerse orada namaz kılardı. O (bazen) koyun ağıllarında dahi namaz kılardı. Sonra bir mescit yapılmasını emir buyurdu. -Enes der ki:- Tekrar Neccar oğullarının ileri gelenlerine haber gönderdi. Onlar da geldiler. Hz. Peygamber (sav) "ey Neccar oğulları, bu bahçenizin fiyatını bana söyleyin" buyurdu. Onlar da “hayır vallahi, onun bedelini Allah’tan başkasından istemeyiz” dediler. Enes der ki: Orada bazı hurma ağaçlıkları, müşriklerin kabirleri ve bazı yıkık harabeler bulunduğunu söyleyebilirim. Rasulullah (sav) emretti, hurma ağaçları kesildi, müşriklerin kabirleri eşildi, harabe yerler de düzeltildi. -Enes der ki:- Hurma ağaçlarını (mescidin) kıble tarafına dizdiler. Kapının iki tarafını taştan yaptılar. Ashab bir yandan bu taşları taşıyor, bir yandan da “Allahumme innehu lâ hayra illâ hayru’l-âhirah. Fansuri’l-ensara ve’l muhacirah” (Allah’ım, hayır olsa olsa ancak ahiret hayrıdır. Sen de Ensar’a da, muhacirlere de yardım et) diye ezgi söylüyor, Rasulullah (sav) da onlara katılıyordu.


    Öneri Formu
281157 B003932-2 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 46


Açıklama: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
280965 HM020487-2 İbn Hanbel, V, 19


Açıklama: Rivayet muallaktır. Ebu Seleme Musa b. İsmail ile Buhari arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
281028 B2839-2 Buhari, Cihad, 35