78 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Hârice b. Zeyd el-Ensarî’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) biat etmiş olan Ensar kadınlarından Ümm el-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Ensar, muhacirleri meskenlerinde barındırmak üzere kura çektikleri zaman, Osman b. Maz’un’un kurası kendilerine çıkmıştı. Bu sebeple Osman b. Maz’un bizde kaldı. Hastalandı, biz de ona baktık. Vefat edip de onu kefenledikten sonra Rasulullah (sav) yanımıza gelip içeri girdi. Ben “Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun ey Ebu Sâib, Allah’ın hiç şüphesiz sana ikramda bulunduğuna şahitlik ediyorum” dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) "Allah’ın ona ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?" buyurdu. Ben “babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü, bilmiyorum” dedim. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi Osman’a, gelmesi muhakkak olan, ölüm gelmiş bulunuyor ve gerçekten ben de onun için hayır ümit ediyorum. Vallahi ben bile Allah’ın Rasulü olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum." Bunun üzerine “Vallahi, ben ondan sonra ebediyen kimseyi temize çıkaracak bir tanıklıkta bulunmayacağım” dedi. (Ümm el-Alâ) der ki: Bu durum beni üzdü. Uykuya daldığımda rüyamda Osman’ın akan iki pınarı olduğunu gördüm. Sonra Rasulullah’a (sav) gidip ona haber verince, Allah Rasulü: "İşte o, onun amelidir" buyurdu.
Bize Abdullah b. Salih, ona Leys (b. Sa'd), ona Ukayl (b. Halid), (Muhammed) b. Şihâb, ona Abdulmelik b. Ebu Bekir b. Hâris b. Hişâm, ona Hârice b. Zeyd el-Ensârî, ona da babası Zeyd b. Sabit (ra) Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittiğini rivayet etmiştir: "Ateşin değdiği şeylerden dolayı abdest (almak gerekir)." Ebu Muhammed'e (ed-Dârimî): "Bunun (zahirî hükmünü) benimser misin?" denildi. O da "hayır" dedi.
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Hârice b. Zeyd b. Sâbit, ona da Hz. peygamber'e (sav) biat eden Ensar kadınlarından Ümm el-A'lâ şöyle haber vermiştir: Muhacirlerin konaklayacakları yerleri belirlemek üzere Ensâr kura çektikleri zaman, Osmân ibn Maz'ûn'un kurası kendi ailelerine çıkmıştı. Ümm el-A'lâ der ki: Sonra Osman bizim yanımızda hastalandı. Ben, o vefat edene kadar, ona hastabakıcılık yaptım. Nihayet vefat etti, biz de onu yıkayıp kendi elbisesi içine koyarak kefenledik. Sonra yanımıza Peygamber (sav) girdi. Ben “ey Ebu Sâib, Allah'ın rahmeti üzerine olsun, Allah sana muhakkak ikram etmiştir” dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah'ın bu ölüye ikram ettiğini sana bildiren nedir?" diye sordu. Ben de “ey Allah'ın Rasulü, babam anam Sana feda olsun, ben bilmiyorum, fakat Allah (Osman'a ikram etmeyip) kime ikram eder ki?” dedim. Rasulullah (sav) "Vallahi, gelmesi kesin olan ölüm Osman'a gelmiştir. Ve vallahi, ben de onu için sadece hayır umarım. Yine Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'ın Rasulü olduğum hâlde bana Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem" buyurdu. Bunun üzerine Ümm el-A'lâ “vallahi, bundan sonra ben hiçbir kimseyi tezkiye etmem” dedi. Yine Ümm el-A'lâ der ki: Bu durum beni üzdü, sonra uyudum ve rüyamda bana Osman'a ait, akan bir pınar gösterildi. Hemen Rasulullah'a gidip gördüğüm rüyayı kendisine haber verdim. Rasulullah "Bu pınar onun amelidir" buyurdu.
Açıklama: Bu rivayette Hüzeyme'nin şahitliğini Hz. Peygamber'in iki kişinin şahitliğine denk kabul ettiğine dair bilgi muhtemelen sonraki hadisçiler tarafından hadiste yer alan şahıslara dair vermiş oldukları bilgiler çerçevesinde kaydedilmiştir. Çünkü hadis ravilerinin bu şekilde tasarrufta bulunduğuna dair örnekler vardır. Başka bir konuyla alakalı rivayet esnasında da Hüzeyme'nin bu özelliğinden bahsedildiği örnek bir rivayet için BS14229 nolu hadise bakılabilir. Ayrıca rivayetin birçok farklı versiyonunda bu bölümün zikredilmediği de görülmektedir. Hüzeyme hakkında bu ek bilginin verilmesinin sebebi, muhtemelen onu aynı isimli diğer sahabeden ayırmak içindir. Çünkü sahabe içinde dokuz tane Hüzeyme isimli şahıs yer almaktadır(ez-Zebîdî, Tâcu'l-Arûs, ts., XXXII, 88).