215 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona İbn Menkedir, ona da Câbir şöyle rivayet etti: Bizden bir adamın erkek çocuğu dünyaya geldi. Adam ona 'el-Kasım' ismini verdi. Halk da ona 'Bizler sana Ebü'l-Kasım künyesini vermeyiz ve buna rıza da göstermeyiz' dedi. O da (bu durumu) Hz. Peygamber'e (sav) anlattı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen oğluna Abdurrahman ismini ver."
Abdullah b. Muhammed el-Cu’fî, ona Yunus b. Muhammed, ona Şeyban, ona Katâde, Enes’in şöyle anlattığını rivayet etti: (Dümetü'l-cendel meliki Ukeydir tarafından) Hz. Peygamber’e (sav) ince atlas bir cübbe hediye edildi. Hz. Peygamber (erkekleri) ipekli kullanmalarını yasakladığından, insanlar (Hz. Peygamber’in bunu kabul etmesine) hayret ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) de: “Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki Sa’d ibn Muâz’ın cennetteki mendilleri muhakkak ki bundan daha güzeldir” dedi.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişam b. Yusuf, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (as.) taksim edilmemiş her şeyde Şuf’a ile hükmetti. Sınırlar konup yollar açılınca, artık Şuf’a hakkına gerek görmedi." Bazı insanlar (Buharî, Ebu Hanîfe'yi kastediyor), "Şuf'a hakkı komşular içindir" dedi. Sonra bu zat, Şuf'a hakkının komşular için de var olduğunu ispat etmeye çalıştı, ancak bu meseledeki düşüncesini şu örnekle geçersiz kıldı: Bir şahıs, bir evi tamamen satın almak istese ve komşunun o evi şuf'a sebebiyle alacağından korksa, o evdeki yüz hisseden bir hisseyi satın alsa (böylece evin mâlikiyle ortak olur), sonra da bu ortaklığa dayanarak evin kalan hisselerini de alır. (Bu ortaklıktan dolayı ortaya çıkan şuf'a hakkı komşuluktan ortaya çıkan şuf'a hakkından daha önceliklidir.) Artık komşu için şuf'a hakkı kalmaz, çünkü onun şuf'a hakkı sadece ilk hisse için geçerli idi, diğer hisselerde geçerli değildir. Buna göre almak istediği komşusunun almasından korkan kişi için bu konuda çare (hîle) hakkı vardır!
Açıklama: Elbani "sahihu'l-isnad" tespitinde bulunarak hadisin senedinin sahih olduğunu belirtmiştir. (Nasıruddin Elbani, el-Edebu'l-müfred bi't-ta'lîkât, s. 270).