204 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû'l-Hasan Ali b. Muhammed el-Mukriî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub, ona Abdullah b. Abdülvehhâb, ona Abdulvâhid b. Ziyâd, ona Leys, ona Abdurrahman b. Sâbit, ona Ebû Umâme yahut Ebû Umâme'nin kardeşi şöyle dedi: "Rasûlullah (sav) bir gurup insanın (abdest aldığını), içlerinden birisinin topuklarında dirhem veya tırnak büyüklüğünde bir yere suyun değmemiş olduğunu gördü ve, 'Vay o topukların ateşten çekeceklerine!' dedi. Bunun üzerine her biri topuklarına baktı, birisi topuğunun bir noktasına suyun değmediğini gördü ve tekrar abdest aldı." Bu rivayet eğer sahih ise, onlar tekrar abdest almayı kendileri düşünmüş olabilirler, ancak tekrar abdest almak ifadesiyle sadece suyun değmediği yeri yıkamayı kastetmiş olma ihtimali de vardır.
Bize Yusuf el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir el-Mukaddemî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm b. Urve, ona da babası; Mervân b. el-Hakem'in huzurunda bulunduğu sırada, tenasül uzvuna dokunmanın hükmü sorulmuş. Urve bunda bir beis görmemiş. Bunun üzerine Mervân, hizmetçilerinden birini Büsre bint Safvân'a göndermiş ve ona, "- Sen bana Rasûlullah'ın (sav), 'Biri eliyle tenasül uzvuna dokunacak olursa, abdest almadan namaz kılmasın!" buyurduğunu rivâyet etmedin mi?' diye sormuş. Adam dönüp geldi ve Büsre'nin 'Evet' dediğini söyledi. Ondan sonra babam şöyle diyordu: "Cinsel organının çevresine veya husyelerine temas eden abdest alsın!"
Bize Ebû'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Ali el-Mukrî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir ile Yahya b. Habîb b. Arabî, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Ebû Cehdam Musa b. Salim, ona Abdullah b. Ubeydullah b. el-Abbas şöyle rivâyet etti: "Benû Hâşim fitnesi sırasında İbn Abbas'ın (ra) huzurunda oturuyorduk. Bir ara şöyle dedi: Vallahi Rasûlullah (sav), diğer insanlardan farklı, sadece bize mahsus olan üç şeyden söz etti: Bize (ehl-i beytine) abdest uzuvlarımızı yıkarken geniş tutmayı, sadaka malını yememeyi ve eşeği ata çekmemeyi emretti."
Açıklama: Ulemadan bazıları bu rivâyete dayanarask eşeği ata çekmeyi mekruh görmüşlerdir. Ancak çoğunluk bunu caiz görür ve eşeği ata çekmek caiz olmasaydı, bu ilişkiden doğacak olan katıra binmek de caiz olmazdı, halbuki böyle bir şey söz konusu değildir, derler.