Giriş

(Ebu Zer) “Dostum bana şöyle buyurdu” dedi. Bunun üzerine ben “Senin dostun kimdir?” diye sordum, Ebu Zer “Hz. Peygamber (sav)” dedi ve şöyle rivayet etti: "Peygamber (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Uhud Dağı'nı görüyor musun?' dedi. Ebu Zer der ki: Rasulullah bir ihtiyacı için beni oraya gönderecek zannederek, gündüzden ne kadar zaman kaldı diye güneşe baktım ve 'evet Uhud'u görüyorum' dedim. Rasulullah (sav) 'Uhud Dağı kadar altınım olsa, üç dinar hariç, bunun hepsini infâk etmek isterim' buyurdu. Halbuki şu insanlar ise hiç düşünmeden dünya malı topluyorlar. Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'a kavuşuncaya kadar onlardan hiçbir dünya malı istemem ve onlara dine dair bir şey de sormam."


    Öneri Formu
7625 B001408 Buhari, Zekat, 4


    Öneri Formu
163957 EM000145 Buhari, Edebü'l-Müfred, 80


    Öneri Formu
165777 EM001075 Buhari, Edebü'l-Müfred, 497

Bize Ayyâş, ona Abdüla'lâ, ona Ubeydullah, ona da Nâfi' şöyle söylemiştir: İbn Ömer (ra) namaza başlarken tekbir alır ve iki elini yukarıya kaldırırdı. Rükuya giderken yine ellerini yukarıya kaldırırdı. Semiallâhu limen hamideh (Allah kendisine hamd edeni işitti) dediği zaman da ellerini kaldırırdı. İkinci rekattan sonra ayağa kalktığında yine ellerini yukarı kaldırırdı. Bunları İbn Ömer Peygamber'den merfu olarak rivayet etti. Bu hadisi aynı şekilde Hammâd b. Seleme, Eyyub'dan; o da Nâfi'den; o da İbn Ömer'den; o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti. Yine bu hadisi İbn Tahmân da Eyyub ile Musa b. Ukbe'den muhtasar ola­rak rivayet etmiştir.


Açıklama: Merfû: Hz. Peygamber’e nisbet edilen söz ve haber anlamında hadis terimi.

    Öneri Formu
5007 B000739 Buhari, Ezan, 86

Bize İsa b. Şâzân, ona Ayyaş er-Rakkam, ona Abdüla'lâ, ona Kurra b. Halid, ona Büdeyl (b. Meysere), ona Şehr b. Havşeb, ona da Abdurrahman b. Ğanm şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Malik el-Eşarî, sizlere Hz. Peygamber'in (sav) namazından bahsedeyim mi? deyip Rasulullah (sav) namaza kalkar, erkekleri safa sokar, onların arkasına çocukları yerleştirir, ardından onlara namaz kıldırır dedi. (Sonra da) onun namazından bahsetti. (Ravi Abdüla'lâ'nın zannettiğine göre ardından) 'işte ümmetimin namazı böyledir, buyurdu."


    Öneri Formu
5842 D000677 Ebu Davud, Salat, 96


Açıklama: Abdullah b. Ömer’in (r. anhüma) kıraati Nâfi’, İbn Âmir ve Ebû Ca’fer kıraatlerinde vardır. Meşhur kıraate göre her orucun ayrı ayrı fidyesi, bu okunuşa göre tutulamayan oruçlarının tamamının fidyesi anlaşılır. Bir fakiri doyuracak yemek ise dinen sa’ denilen ölçek ile buğdaydan yarım ölçek; arpa, hurma, kuru üzüm gibi yiyeceklerden ise yarım ölçektir. Buna göre bir fakirin dinen sabah akşam doyabileceği asgarî miktar …. gramdır. Fidye ise, bir şeyin yerine sayılmak üzere verilen bedeldir. Ayetin bir muhayyerlik ifade ettiğini düşünen Abdullah b. Ömer ve bazı alimler bundan sonra gelen ayetteki “Kim bu aya yetişirse oruç tutsun..” emriyle bu muhayyerliğin mensuh olduğunu, yani muhayyerlik hükmünün kaldırıldığını beyan etmişlerdir. Ancak her iki halde de ayetin hasta ve yolcu siyakında mazereti olanlar için ruhsat olduğunda şüphe yoktur. Ancak fidye vermek bir mazeret sebebiyle eda ve kazaya imkânı kâbil bulunmadığı takdirde kaza ve kısmen de eda manasında meşru kılınmıştır. Dolayısıyla “oruç tutmakta zorlananlar…” sürekli mazereti olanlar demek olur ki, bunda nesh yoktur. (Elmalı’lı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, I. 631-632. Konu hakkındaki geniş bilgi ve anlayışlar için bkz. Aynı eser, 632-640). Sürekli mazereti olanlar ise hastalığı sürekli olup iyileşmesi mevcut bilgilere göre mümkün olmadığı düşünülen hastalar, pir-i fâniler gibi olanlar demektir.

    Öneri Formu
144733 BS007976 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 335


    Öneri Formu
4855 B000643 Buhari, Ezan, 28


    Öneri Formu
7623 B001407 Buhari, Zekat, 4


    Öneri Formu
15937 D002619 Ebu Davud, Cihad, 85


    Öneri Formu
163958 EM000146 Buhari, Edebü'l-Müfred, 80