45 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd, ona Ahmed b. İbrahim b. Milhân, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Bükeyr, ona Abdülmelik b. Saîd el-Ensârî, ona Cabir b. Abdullah, ona da Ömer b. el-Hattâb (ra) şöyle demiş: “Bir gün çok heyecanlanmıştım, oruçlu olduğum halde (karımı) öpmüştüm. Hemen Rasûlullah’a (sav) gidip, “- Bugün büyük bir şey yaptım, oruçlu olduğum halde (karımı) öptüm” dedim. Rasûlullah (sav); “- Oruçlu iken ağzını su ile çalkalamana ne diyorsun?” diye sordu. “- Bunda bir beis yoktur” dedim. Hz. Peygamber (sav), “- Peki öbüründe neden beis olsun?” buyurdu.
Açıklama: Hadiste "onun sürme çektiği" şeklindeki ifade şerhlerde Enes b. Mâlik olarak verilmiştir.
Açıklama: Hadis sahihtir. İsnad, Muhammed b. Sîrîn senediyle olduğunda kavî ve muttasıldır. Hilâs tarîkiyle geldiği zaman munkatı'dır. Hasan el-Basrî'nin Hz.Peygamber'den yapmış olduğu rşvâyet ise mürseldir.
Bize Züheyr b. Harb, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet etmiştir: "Sizden biri güne oruçlu olarak başladığında ne kötü söz söylesin ne de cahillik etsin! Eğer biri kendisine söver ya da kendisine sataşırsa ben oruçluyum, ben oruçluyum desin."
Bize Ahmed b. Yunus, ona İbn Ebu Zi'b, ona el-Makburî, ona babası (Keysan el-Makburî), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir: "Her kim yalan söylemeyi, yalan ile amel etmeyi ve cahilliği bırakmazsa, Allah'ın onun yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur." [Ahmed (b. Yunus) dedi ki: (Hadisi dinlediğim meclisteki bir adam) bana bu hadisin isnadını söyledi.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şebabe b. Sevvar arasında inkita vardır.
Açıklama: Soğuk almış veya bronşit hastalığına yakalanmış kimselerin elinde olmayarak meydana gelen öksürmeleri sonunda balgam gelir. İnsanlar arasında iken bunu gösterip ortaya atmak çok ayıp ve çirkin bir harekettir. İğrenç manzarayı iki avuçla ve mendille gizleyerek, sesi de mümkün olduğu kadar kısarak balgamı yok etmeli ve gömmek gerekiyorsa göstermemelidir. Hem sağlığı koruma bakımından, hem de edep bakımından gözetilmesi gereken bir husustur bu... İbadetler Allah rızası için yapılır ve sevap ancak ondan istenir. Allah rızası için oruç tufan kimsenin İbâdetine gösteriş ve gurur halleri karışmasını önlemek için, bu ibâdetini açığa vurmaması gerekir. İnsan yıkanmış ve taranmış, koku ve yağ sürünmüş, zinde ve neşeli bir halde bulunursa, onda oruçlu hali hissedilmez. (Burada Türk kültüründe olmayan saça yağ sürme hususuna açıklık getirmek gerekir: Saça yağ sürme sıcak bölgelerde hem saçı düzeltip düzgün göstermek hem de bu yağ güzel kokuyu da ihtiva ettiği için bir nevi süslenme ve güzel koku sürünme amacıyla kullanılırdı. Belki saç jölesi de denilebilir.) Çünkü onda açlık belirtisi görülmez. Allah katında makbul olan İbâdetler böyle ihlâslı olanlardır. Farz olan ibâdetlerde gizlilik bahis konusu değildir. Zamanında ve yerinde Allah rızası için yerine getirilirler.