10609 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Aksırmak ve esnemek insanlara arız. olan tabiî hallerdendirler. Bunların iyi veya kötü olarak vasıflanmaları, bu halleri doğuran sebeplerle alakalıdır. Aksırmak, bedendeki canlılıktan ve beden hafifliği yani dinçlikten ileri gelir. Bunun için aksırmak iyi bir haldir. Nezle gibi hastalıktan ileri gelmesi tabiî hal dışında kulun özel bir durumdur ki, konu dışında kalır. Esnemek ise, vücut ağırlığından, usanmak, tembellik ve fazla yemekten meydana geldiği için iyi bir hal değildir. Elden geldiği kadar bunu engellemeğe çalışmak icab eder. Aksrrrnak insanı çalışmaya, ibadet ve harekete götürdüğü için iyidir. Esnemek tembellik ve gevşeklik kazandırdığı için hoş değildir, şeytanın razı olduğu bir haldir. Esnemeyi engellemek, ağzı tutmak ve kendine gelmek suretiyle olduğu gibi. Hz. Peygamber (sav)'in hayatlarında hiç esnemediklerini hatırlamakla da olur. Aksırmakta uyarıcı bir şiddet hali bulunduğu için, aksırmak suretiyle selâmete çıkan insanın Allah'a hamd etmesi gerekir. "Elhamdü Lîllâh", der. Bu sözü duyan her müslüman da teşmît eder — "Yerhamukellah" (Allah sana merhamet etsin), der. Hanefîlerce bîr kişinin teşmîti kifayet eder. Teşmît'e karşı aksıranın «Yehdina ve yehdİkümuilah" (Allah bize de, sîze de hidayet etsin) demesi müstahabdır. Namazda iken aksıran kimse hafif ve gizli olarak hamd getirir; bu namazı bozmaz. Fakat namaz içinde bulunanın aksıran başka kimseye teşmît etmesi, ona cevap olacağından namazını bozar.
Açıklama: Hz. Peygambere isnad edilmeyen bu mevkuf habere bakılınca, aksıran kimsenin «Elhamdü Lillah» cümlesi ile yetinmemesi ve buna «Rabbilalemîn» sözünü eklemesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu takdirde aksıranın şöyle demesi gerekir: «Elhamdü üllâhi Rabbilalemîn.» Ancak bu şekilde hamd edene, melekler rahmet dileyeceği anlaşılır. Fakat bu konuda sahîh hadislerde böyle bir kayıt bulunmamaktadır. Gelecek hadîs-i şerife bakılsın.
Açıklama: Bu aksırmakla ilgili hadîs-i şeriflerin lâfızlarında birbirlerinden az farklı değişiklikler varsa da, en açık ve sahihi bu hadîs-i şerîf gösterilmektedir. Burada söylenilmesi gereken lâfızlar açık olarak belirtilmiştir. Biraz değişik lâfızlarla da tahmîd ve teşmît yapılmasında bir mahzur yoktur; yine sünnet yerine getirilmiş olur. 919 saydı hadîs-İ şerîfin açıklamasına müracaat edilsin.
Açıklama: Hayseme b. Ebu Hayseme Abdurrahman zayıftır. (İbn Hacer, Lisan, IX, 296). Rivayet yakın bir mana ile kezzab Ömer b. Subh ve metruk olan Bişr b. Zazan vasıtasıyla Ebu Eyyub el-Ensarî'den merfu olarak nakledilmektedir. "Bir adam Hz. Peygamber'in yanında aksırdıbir diğer adam aksırandan önce hamd etti. Hz. Peygamber: "Kim aksırandan önce hamd ederse baş ağrısı ve zihensel sıkıntı duymaz " dedi. Yine İbn Abbas vasıtasıyla Hz. Peygamber'den: " Kim aksırandan önce hamd ederse karın ağrısı görmeden dünyadan ayrılır." şeklinde ve Taberâni zayıf bir isnadla Hz. Ali'den merfu olarak da: "Kim aksırandan önce hamd ederse karın ağrısından kurtulur ve asla diş ağrısı çekmez." şeklinde nakledilmektedir. Ayrıca Vasile b. Eska'dan merfu olarak "Kim aksırandan önce hamd ederse karın rahatsızlıklarından birine yakalanmaz. Bir aksıran olduğunda hamd ile başlayın karın ağrısından bir hastalık ona zarar vermez." من بارد العاطس بالحمد لم يضره شيء من داء البطن metniyle, İshak b. Yahyanın amcası Vüsey b. Talha'dan: " Kim aksırandan önce hamd ederse her hastalığın devasıdır, göz ağrısı ve karın ağrısından." من بارد العاطس بالحمد لم يضره شيء من داء البطن şeklinde İbn Ömer merfu olarak ذا عطس العاصس فابدؤه بالحمد فإن ذلك دواء من كل داء من وجع العين والخاصرة metnini nakletmektedir. (Bkz. Suyutî, Ellealil mesnua fi ehadisil-Mevzua, I, 364) Bütün rivayetlerde vurgulanan aksırdığında hamd edenin şifa bulup, lkendisine ağrı ve acı ulaşmayacağı vurgusudur. Aksıranın hamdetmesi sağlık işareti olan aksırmayadır. Bunun yorumlanarak gelecekte hastalanmayacağı anlamına yorumlandığı ve Hz. Peygamber'e farklı sahabelerle isnad edildiği anlaşılmaktadır. Aksıranın hamd getirmesini huyan kişinin diş ve kulak ağrısı çekmeyeceği bilgisi diğer rivayetler açıdan garibtir. Bu durumun zayıf raviden kaynaklandığı söylenebilir.
Açıklama: Yezid b. Keysan el-Yeşkurî saduk olmakla birlikte bazı hataları sebebiyle hasenul hadistir. (İbn Ebû Hatim, El-Cerh vet-Tadil, xvıı, 5; İbn Adi, el-Kamil, VII, 283) Bu hadîs-i şeriften anlaşılıyor ki, aksınp da Allah'a hamd getirmek diğerlerine teşmit etmeyi "yerhamukellah" gerekli kılar. Çünkü aksıran, vazifesi olan hamd getirme işini terk etmemiştir. Hamdi terk edene teşmit gerekmez.
Açıklama: Her ne kadar isnad ve lâfızlarında değişiklik varsa da, mânâ bakımından bu hadîs-î şerifle bir önceki hadîs-i şerif arasında fark yoktur. Netice itibariyle alsırıp da hamdetmeyene teşmît edilmesi gerekmez.
Açıklama: Abdurrahman b. İshak hasenul hadis ve saduktur. 1-Aksıran hamdederse ona yerhamukellah demek gerekir. 2. Aksıran Allah'a hamdetmediğinde ona teşmitte bulunulmaz. 3. Eşraftan olmak Allah katında nimetine şükürle tespit edilir. Toplumsal konumu insana din açısından bir değer katmaz.
Açıklama: Aksıran kimse hamd edip de muslüman kardeşi tarafından yapılan teşmît mükâfatını alınca, bunun da mukabelede bulunması ve kardeşine hayırlı duada etmesi güzel bir hareket olur. Nitekim İbn Ömer bu mukabeleyi en iyi bir şekilde yaparak bize örnek olmuştur. Bu mukabele, lâfızları aynı, mânâlara yakın veye aynı anlamda değişik lâfızlarla yapılabilir. Bu bir noksanlık sayılmaz. (Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.)