Giriş

Bize Harun b. Ma'rûf, ona Süfyan b. Uyeyne ona da Hişâm'ın rivayet ettiğine göre babası (Urve) şöyle demiştir: (Bir gün) Aişe namaz kılarken Ebu Hüreyre hadis rivayet ediyor ve "Ey odanın sahibi, bana kulak ver! Ey odanın sahibi, bana kulak ver!" diyordu. Aişe namazını bitirince Urve'ye "Sen şunu ve biraz önce söylediğini duydun mu? Hz. Peygamber (sav) konuştuğunda saymak isteyen kimse (kelimelerini) sayabilirdi." dedi.


Açıklama: Hz. Aişe'nin (r.anha) ifadeleri, Ebu Hüreyre'nin (r.a.) hadis rivayetine ehliyetine yönelik bir tenkit değildir. Fakat Hz. Aişe, üzerinde düşünülmeden, hızlıca ve peş peşe hadis rivayet edilmesini hoş karşılamamış, Hz. Peygamber’in tane tane ve teenni ile konuşmasını hadis rivayetinde takip edilecek bir örnek olarak hatırlatmıştır.

    Öneri Formu
156 M007509 Müslim, Zühd ve Rekâik, 71

Bize Harun b. Maruf ve Muhammed b. Abbâd -Hadisin lafzında birbirlerine yakındırlar. Buradaki rivayet Harun'undur.- onlara Hatim b. İsmail, ona da Yakub b. Mücahid Ebu Hazre, Ubâde b. Velîd b. Ubâde b. Sâmit'in şöyle dediğini rivayet etmiştir. Ben ve babam bilgi edinmek için ensardan şu kabileye -ki henüz vefat etmemişlerdi- doğru yola çıktık. Bizim ilk karşılaştığımız kişi Rasulullah’ın (sav) sahâbisi Ebu Yesar (ra) oldu. Beraberinde bir de hizmetçisi var­dı ki, onun elinde sahifelerden oluşan bir tomar bulunuyordu. Ebu Yesar'ın üze­rinde çizgili bir elbise ile bir meâfir kumaşı vardı. Hizmetçisinin üzerin­de de çizgili bir elbise ile meâfir kumaşı vardı. Babam kendisine: "Ey amca! Ben senin yüzünün kızgınlıktan renginin değiştiğini görüyorum." dedi. Ebu Yesar: "Evet, benim Benû Haramî kabilesinden filân oğlu filânda alacağım vardı. Ailesine gelerek selâm verdim ve 'o burada mı?' diye sordum." "Hayır!" dediler. Yanıma ergenlik çağı yaklaşmış bir oğlu çıktı. Ona: "Baban nerede? diye sordum. "Senin sesini işitti ve annemin yatağına giriverdi" dedi. "Yanıma çık! Nerede olduğunu öğrendim" dedim. Bunun üzerine o çıktı ve ben kendisine: "Benden saklanmana sebep olan nedir?" dedim. O: "Allah'a yemin olsun ki ben sana anlatacağım ve yalan da söylemeyeceğim. Vallahi seninle konuşup da sana yalan söyleyeceğimden, sana va'd edip sözüm­de duramayacağımdan korktum. Sen Rasulullah’ın (sav) sahâbisi idin. Ben vallahi maddi sıkıntıdayım" dedi. "(Böyle olduğuna dair) Allah'a yemin eder misin?" dedim. "Allah'a yemin ederim." dedi. "Allah'a yemin eder misin?" dedim. "Allah'a yemin ederim." dedi. "Allah'a yemin eder misin?" dedim. "Allah'a yemin ederim." dedi ve senedini getirdi. Babam senedi eliyle yırttı ve şöyle dedi: "İmkân bulursan bana ödersin! Yoksa helâl olsun." Bizzat şu iki gözümle görerek -iki parmağını iki gözünün üzerine koydu-, şu iki kulağımla işiterek ve şu kalbimle kavrayarak -kalbinin damarına işaret etti- Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğuna şahit oldum: "Her kim maddi sıkıntıda olan birine mühlet verir/borcunda indirime gider yahut borcunu bağışlarsa, Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir."


    Öneri Formu
159 M007512 Müslim, Zühd ve Rekâik, 74

Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]


    Öneri Formu
133 M007485 Müslim, Zühd ve Rekâik, 52

Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]


    Öneri Formu
282898 M007485-2 Müslim, Zühd ve Rekâik, 52

Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]


    Öneri Formu
282899 M007485-3 Müslim, Zühd ve Rekâik, 52


    Öneri Formu
147 M007499 Müslim, Zühd ve Rekâik, 63


    Öneri Formu
282919 M007424-2 Müslim, Zühd ve Rekâik, 5


    Öneri Formu
7531 M007427 Müslim, Zühd ve Rekâik, 7


    Öneri Formu
7556 M007435 Müslim, Zühd ve Rekâik, 14


    Öneri Formu
259065 M007436 Müslim, Zühd ve Rekâik 14