حدثنا عبد الله قال حدثني الليث قال حدثني بن الهاد عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم اني أعوذ بك من الكسل والمغرم وأعوذ بك من فتنة المسيح الدجال وأعوذ بك من عذاب النار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164931, EM000656
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث قال حدثني بن الهاد عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم اني أعوذ بك من الكسل والمغرم وأعوذ بك من فتنة المسيح الدجال وأعوذ بك من عذاب النار
Tercemesi:
— Amr ibni Şuayb babasından, o da dedesinden rivayet ettiğine göre demiştir ki, Peygamber [Sallallahü Aleyhi ve Sellemi'in şöyle dediğini işittim:
«— Allah'ım! Tenbellikten ve borçlu olmaktan sana sığınırım. Uğursuz yalancı Deccal'ın fitnesinden sana sığınırım. Cehennem azabından da sana sığınırım.»[33]
Bundan önce 648 sayılı hadîs-i şerifte dört şeyden Peygamber Efendimiz Allah'a sığınmıştı ki, bunlar arasında tenbellik ve borçlu olmak yoktu. Burada ise, tenbelliğİn ne kadar kötü ve zararlı bir şey olduğu beyan buyuru I maktadır. Çünkü tenbellik hem dünya, hem de âhiret vazifelerini başarmaya engel bir hastalıktır. Tenbel insan, ne Allah'a karşı olan ibadet vazifelerini, ne de ailesine ve cemiyetine karşı olan vazifelerini başaramaz. İşleri sürüncemeye bırakır, sekteye ve zarara sebebiyet verip, başkalarına yük olur. Onun için bu hastalıktan Allah'a sığınmak gerekir.
Başkasına borçlu olmak, bir nevi ona köle olmaktır. Hürriyetin ve yaşayışın kısıtlanması demektir. Bu durumdaki insan, alacaklıya karşı mahkûm ve mahzun olur. Bu ağır yük altına düşme halinden yine Allah'a sı-ğınmalıdır.[34]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 656, /515
Senetler:
()
Konular:
Borç, borçlanmaya dikkat etmek
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
Kıyamet, alametleri, Deccal
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
حدثنا بن سلام قال حدثنا أبو معاوية عن الأعمش عن أبي صالح عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : استعيذوا بالله من جهنم استعيذوا بالله من عذاب القبر استعيذوا بالله من فتنة المسيح الدجال استعيذوا بالله من فتنة المحيا والممات
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164922, EM000648
Hadis:
حدثنا بن سلام قال حدثنا أبو معاوية عن الأعمش عن أبي صالح عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : استعيذوا بالله من جهنم استعيذوا بالله من عذاب القبر استعيذوا بالله من فتنة المسيح الدجال استعيذوا بالله من فتنة المحيا والممات
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlül-lah şöyle buyurdu :
«— Cehennem'den Allah'a sığınınız, kabir azabından Allah'a sığınınız, uğursuz Deccal'm fitnesinden Allah'a sığınınız, hayatın ve ölümün fitnesinden Allah'a sığınınız.»[16]
İnsanlar İçin dehşet İfade eden ve büyük geçitler olarak gösterilen şu beş şeyden Allah'a stğınıldığı takdirde, Allah'ın rahmetine kavuşularak hem dünya hayatı, hem kabir hali, hem de âhiretteki ahval garanti altına alınmış olur, çünkü :
1— Cehennem azabı, en ağır ve en korkunç işkencelerden bîri o!up, insanın kabir hayatından sonra karşılaşılması muhtemel bir safhayı teşkil eder. Bu dehşetli azabdan Allah'a sığınarak kurtulmak, büyük geçitlerden birini selâmet üzere geçmiş olmaktır.
2— Kabir azabı, ölümden sonra karşılaşılması muhtemel olduğundan kabir azabı da dünya ile âhiret hayatı arasında bir safha teşkil eder. Bundan azab ve sıkıntı çekmeden kurtulmak için Allah'a sığınarak selâmete çıkmak yine bir geçitten kurtulmak olur.
3— Âhir zamanda yeryüzünü küfür ve fitnesi ile fesada verecek olan Oeccal'in devresinde yaşamak da özel bir safha teşkil eder. Onun küfür ve
fitnesinden kurtulmak için Allah'a sığınarak emin durumda olmak, büyük bir felâketten kurtulmak olur.
4— İnsan hayatta bulunduğu müddet çeşitli musibetlerle ve günahlarla karşılaşır. Yaşadığı zaman içerisinde bunlardan korunmak için Allah'a sığınarak ondan medet ummak ve böylece dünya hayatını felâket s iz geçirmek en büyük geçitlerden birini selâmet üzre geçmek olur. Bunun da kıymeti büyüktür.
5— Ölümden itibaren gelen devir, geniş mânasiyle sonsuz bir zamanı kapladığından, bu devrin fitne ve imtihanlarının dehşetinden Allah'a sığınarak emin duruma geçmek de âhiret hayatının selâmetine ermek olur ki, asıl kurtuluş budur. Böylece şu beş geçitten Allah'a sığınarak selâmete ermek, insanın bütün hayat ve memat safhalarını garantilemek olur. İşte bunların şerrinden Allah'a sığınmak İçin dua etmemizi Peygamber Efendimiz bize emrediyor, tâ ki, kurtulmuş olalım.
Burada bir soru hatıra gelebilir : Acaba Deccal yeryüzüne gelmiş midir, gelmemişse ne zaman geleceği belli midir, Deccal bir kimse veya çok kimseler midir? Bu sorulara kesinlikle cevap vermeğe imkân olmadığı gibi, bunun üzerinde durmak da bir önem taşımaz. Her devirde ve her zamanda fenalığa teşvik eden, zulüm ve küfür saçan şahsiyetler bulunmuştur ve bulunabilir de... İnsanlara düşen vazife, bunların fenalığına alet olmamak, hakdan ve adaletten aynlmayıp hak din yolunda bulunmaktır. Bu istikameti sağlamak için de Allah'dan yardım istemektir. Bunu şahsında ve çevresinde elinden geldiği kadar sağlamış olan kimse, görevini yapmış demektir. Dec-cal'in ne zaman geleceğini veya gelip gelmediğini bilmek mesele değildir. Yalnız yalancılık ve küfür yayıcıltğı İle dünyayı ifsad edecek bir Deccal'in gelmesi hak olduğuna inanmak kâfidir.[17]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 648, /508
Senetler:
()
Konular:
Dua, her konuda
حدثنا الحسن بن الربيع قال حدثنا بن إدريس عن ليث عن محارب بن دثار عن جابر قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم أصلح لي سمعي وبصري واجعلهما الوارثين مني وانصرني على من ظلمني وأرني منه ثأري
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164923, EM000649
Hadis:
حدثنا الحسن بن الربيع قال حدثنا بن إدريس عن ليث عن محارب بن دثار عن جابر قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم أصلح لي سمعي وبصري واجعلهما الوارثين مني وانصرني على من ظلمني وأرني منه ثأري
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah (Sattattahti Aleyhi ve Stttemj şöyle buyururdu:
— Allah'ım! Benim işitme ve görme duygularımı düzelt ve onları bana varis kıl, (ölünceye kadar sahih ve sağlam olsunlar). Bana zulmedene karşı, bana nusret ver ve ondan intikamımı bana göster.»[18]
Görmeyen ve işitmeyen kimse, dünya nimetlerinin en iyilerinden mahrum bulunan ve bunlardan faydalanamayandır. Görme ve İşitme duygularının sağlam ve sahih olmatarİyle dünya hayatı ve yaşayışı hoş olur. Onun için Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) Efendimiz, bunların sahih ve sağlam olmasını Cenab-ı Hak'dan istemişlerdir.
Allah'ın hak dini olan İslâm dininin hakim olabilmesi ve yaşayabilmesi için, onu tebliğe memur Peygamber'in, düşmanlarına üstün gelmesi ve zafer kazanması şarttır. Bu gayenin tahakkuku için Peygamber Efendimiz, zalimlere karşı Allah'dan nusret ve intikam talebinde bulunmuşlardır. Bu dua, nefsin arzusunu tatmin değil, asıl gayenin gerçekleşmesini istemedir.
(Bu hadîs Kütüb-i S itte'de yoktur,- bunu Taberanî, Mu'cemu's-Sağİr'inde tahrİç etmiştir. Fadlu'llah : C. I, s. 105, dip not.)[19]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 649, /509
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا موسى قال حدثنا حماد عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة قال كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم متعني بسمعي وبصري واجعلهما الوارث مني وانصرني على عدوي وأرني منه ثأري
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164924, EM000650
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا حماد عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة قال كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم متعني بسمعي وبصري واجعلهما الوارث مني وانصرني على عدوي وأرني منه ثأري
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururdu:
«— Allah'ım! işitme ve görme duygularımla beni faydalandır ve onları bana varis kıl. Düşmanıma karşı bana nusret ver ve ondan intikamımı bana göster.»[20]
Bundan önceki hadîs-İ şerife ve açıklamasına bakılsın. Zulme uğrayan kimse, tecavüz etmeyecek şekilde hakfâna sahip olabilir. Düşmanla karşılaşmalarda savaşı kazanmak gaye olduğuna göre, bu başarıya ulaşabilmek için düşmanın yapmış olduğu İşkence ve eziyetler şeklini aynen onlara uygulamak bir haktır. Fazla ileri gidip taşkınlık yapmak caiz değildir.[21]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 650, /509
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا سعد بن طارق بن أشيم الأشجعي قال حدثني أبي قال : كنا نغدو إلى النبي صلى الله عليه وسلم فيجيء الرجل وتجيء المرأة فيقول يا رسول الله كيف أقول إذا صليت فيقول قل اللهم اغفر لي وارحمني واهدني وارزقني فقد جمعن لك دنياك وآخرتك
حدثنا علي قال حدثنا سليمان بن حيان قال حدثنا أبو مالك قال : سمعت أبي ولم يذكر إذا صليت وتابعه عبد الواحد ويزيد بن هارون
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164925, EM000651
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا سعد بن طارق بن أشيم الأشجعي قال حدثني أبي قال : كنا نغدو إلى النبي صلى الله عليه وسلم فيجيء الرجل وتجيء المرأة فيقول يا رسول الله كيف أقول إذا صليت فيقول قل اللهم اغفر لي وارحمني واهدني وارزقني فقد جمعن لك دنياك وآخرتك
حدثنا علي قال حدثنا سليمان بن حيان قال حدثنا أبو مالك قال : سمعت أبي ولم يذكر إذا صليت وتابعه عبد الواحد ويزيد بن هارون
Tercemesi:
— Sa'd'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, babam Tank El-Eşce'î bana anlatıp şöyle dedi: Sabahleyin Peygamber (Sallallahu Aleyhi veSelkm/e giderdik de, (oraya) erkekler ve kadınlar gelirdi. Biri soruyordu :
— Ey Allah'ın Resulü, namaz kıldığım zaman nasıl söyliyeyim?
Peygamber de (ona) şöyle buyuruyordu:
«— Söyle: Allah'ım! Benî bağışla, tona merhamet et, beni bak yola ilet ve bana rızık vetr. Gerçekten bu sözler senin dünya ve âhiretini toplarlar, (dünya ve âhirette saadete kavuşursun).»[22]
Bu hadîs-i şerif başka bîr yolla anlatılmış olup, orada «Namaz kıldığım zaman» sözü zikredilmemişîîr. (Ravİlerden Abdulvahid ve Ye-zîd ibni Harun bu ifadeye uymuşlardır.)
Ravi Abdulvahid ile Yezîd İbni Harun'un Sa'd1-dan rivayetlerinde, Peygamber (Salîalîahü Aleyhi ve Sellem)'\n huzurlarında İslâm'ı kabul edenlere ilk öğrettikleri dua olarak bu hadîs-i şerif varid olmuştur, şeklinde gösterilmekte hatta namazı öğrettikten sonra bu duayı okumasını, muhtediye tavsiye ederlerdi, kaydı da vardır.[23]
Bu hadîsin vürud sebebi hangisi olursa olsun, hadîsin bu bölümle ilgisi bulunmamaktadır. Çünkü zulüm ve intikam mânalarını taşımamaktadır. Sırf bir dua olma bakımından ilgi kurulabilir.
Soru ve ona verilen cevaptan anlaşıldığına göre, bu duanın, namaz edâ edildikten sonra okunması tavsiye edilmektedir. Namaz sözü ise, hem farz, hem de nafile için kullanılır. Mutlak olarak anıltşı kemal mânasına hcmledil-diğinden farzın kasdedilmiş olduğu neticesi doğar. Bununla beraber, hangi namaz olursa, akabinde bu duayı okumakta bir mahzur yoktur ve sevabı çoktur.[24]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 651, /510
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
حدثنا قتيبة قال حدثنا الليث عن يزيد بن أبي حبيب عن أبي الحسن مولى أم قيس ابنة محصن عن أم قيس : أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لها ما قالت طال عمرها ولا نعلم امرأة عمرت ما عمرت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164927, EM000652
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا الليث عن يزيد بن أبي حبيب عن أبي الحسن مولى أم قيس ابنة محصن عن أم قيس : أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لها ما قالت طال عمرها ولا نعلم امرأة عمرت ما عمرت
Tercemesi:
— Ummü Kays'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (SalUûtahü Aleyhi ve Sellem) kendisi için şöyle buyurdu:
«— (Hanım) ne dedi? Ömrü uzun olsun...» Biz, Ümraü Kays kadar yaşayan bir kadın bilmiyoruz.[25]
Bu hodîs-i şerifin mânasını daha iyi anlayabilmek için Neso'i 'nin tahriç ettiğini okuyalım : ümmü Kays demiştir kİ, «Oğlum vefat etti de buna sabrım taşıp üzüldüm. Onu yıkayana dedim ki, oğlumu soğuk su ile yıkama, onu öldürürsün.» Bu söz üzerine, Ükâşe İbni Muhsan, Resulü İlah (SalialLahü Aleyhi ve Scltem) 'e gidip ömmü Kays'in dediğini ona haber verdi. Peygamber tebessüm etti, sonra şöyle buyurdu :
«Ne dedi? Ömrü uzun olsun...»
Peygamberin Ummü Kays in ifadesine taaccüp edip, ona uzun ömürle dua etmesinden ötürü, râviler demişlerdir ki, biz ümmü Kays kadar uzun yasayan bir kadın bilmiyoruz.
Gerçekten, ölü sıcak su ile yıkanır. Çünkü sabun karışığı sıcak su, kirfert giderici ve daha iyi temizleyicidir. Yoksa soğuk suyun ölü İçin manevî bir zararı yoktur. Hatta İmam Ş â f i î ye göre soğuk su kullanmak daha faziletlidir. Bu İtibarla ümmü Kays'ın büyük endişe gösterip «oğlumu soğuk su İle helak edersin» demesine Peygamber Efendimiz tebessüm buyurmuşlar ve ona uzun ömürle dua etmişlerdir.
ümmü Kay s, hâdiseyi Peygamber (Sallaiiahü Aleyhi ve Sellem) e haber veren ükâşe ibni Muhsan'ın kız kardeşidir. Mekke'de ilk Müslüman olan hanımlardan biridir. Sonra Medine'ye hicret etmiştir.[26]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 652, /511
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
حدثنا عبد الله قال حدثني معاوية أن ربيعة بن يزيد حدثه عن أبي إدريس عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يدع بإثم أو قطيعة رحم أو يستعجل فيقول دعوت فلا أرى يستجيب لي فيدع الدعاء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164930, EM000655
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثني معاوية أن ربيعة بن يزيد حدثه عن أبي إدريس عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يدع بإثم أو قطيعة رحم أو يستعجل فيقول دعوت فلا أرى يستجيب لي فيدع الدعاء
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallaltâhü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
— Her biriniz günah olan şeyi, yahut akrabalık bağının kesilmesini dua etmedikçe, yahut dua ettim de benim İçin kabul edildiğini görmedim, diyerek acele edip duayı terk etmedikçe, ondan kabul olunur.»[31]
Bundan önceki hadîs-i şerife ve açıklamasına bakılsın.[32]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 655, /515
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Dua, mutlaka kabul edileceği
حدثنا عارم قال حدثنا سعيد بن زيد عن سنان قال حدثنا أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدخل علينا أهل البيت فدخل يوما فدعا لنا فقالت أم سليم خويدمك ألا تدعو له قال اللهم أكثر ماله وولده وأطل حياته واغفر له فدعا لي بثلاث فدفنت مائة وثلاثة وان ثمرتي لتطعم في السنة مرتين وطالت حياتي حتى استحييت من الناس وأرجو المغفرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164928, EM000653
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا سعيد بن زيد عن سنان قال حدثنا أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدخل علينا أهل البيت فدخل يوما فدعا لنا فقالت أم سليم خويدمك ألا تدعو له قال اللهم أكثر ماله وولده وأطل حياته واغفر له فدعا لي بثلاث فدفنت مائة وثلاثة وان ثمرتي لتطعم في السنة مرتين وطالت حياتي حتى استحييت من الناس وأرجو المغفرة
Tercemesi:
— Enes (ibni Malik) bize anlatıp demiştir ki, Peygamber (Sallaiiahü Aleyhi ve Sellem) yanımıza —Ehl-i Beyte— gelirlerdi. Bir gün gelip bize dua etti. (Annem) Uramü Süleym (beni kasdederek) dedi ki; bu küçük hizmetçin, ona dua eder misin? Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Allah'ım! Malını ve çocuğunu çoğalt, ömrünü uzat ve onu mağfiret et.»
Hz. Peygamber bana üç şeyle dua etti: öyle ki, evlad ve torunlarım çoğalıp (veba sonucu) onlardan yüz üç kişi gömdüm. Meyvalarım da senede iki defa mahsul veriyordu. Hayatım da o kadar uzadı ki, insanlardan utanmaya başladım. Artık âhiret için de, mağfiret umuyorum, (Böylece Hz. Peygamberin, hakkımdaki üç talebi gerçekleşmiş olacaktır.).[27]
149. hadîs münasebetiyle birinci ciltte, ümmü S ü I e y m 'İn hal tercemesİne doir bilgi verilmişti. Hz. En es ibni Malik'in annesi olup, bu künyesi İle şöhret bulmuştur. Ismİ üzerinde ihtilâf vardır.
Hadîs-i şeriften anlıyoruz ki, mal ve evlâd çokluğu İle uzun ömür istemekte bir beis yoktur. Hayırlı ve bereketli olmak şartı ile mal, evlâd çokluğu ve uzun ömür hem insanın şahsı hakkında, hem de cemiyet için faydalıdır. Sonunda mağfiret dileği de, bu bereketin husulünü İstemekten ibaret olup, ebedî saadete kavuşmanın yolu bulunuyor.
Rivayet edildiğine göre E n e s (Radiyallahu anh) şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana üç şeyi dua etti. Bunların İkisine dünyada kavuştum. Üçüncüsüne de âhirette kavuşacağımı umuyorum. Yâni dünyada mal ve evlât çokluğu ile uzun ömre kavuştum. Allah'ın mağfiretine de âhirette kavuşacağımı umuyorum. Yine rivayet edildiğine göre, E n e s 'in gümüş yüzüğünden başka sahip olduğu altın ve gümüşü' yoktu. Zenginliği malından ve malının bereketinden ileri geliyordu. Yaşının da yüz yedi seneye ulaştığı İfade edilmektedir.[28]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 653, /511
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, mucizeleri
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا أبو المليح صبيح قال حدثنا أبو صالح عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يسأل الله غضب الله عليه
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا حاتم بن إسماعيل عن أبي المليح عن أبي صالح الخوزي قال سمعت أبا هريرة يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من لم يسأله يغضب عليه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164933, EM000658
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا أبو المليح صبيح قال حدثنا أبو صالح عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يسأل الله غضب الله عليه
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا حاتم بن إسماعيل عن أبي المليح عن أبي صالح الخوزي قال سمعت أبا هريرة يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من لم يسأله يغضب عليه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallalkthü Aleyhi vt ft/ton/den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
«— Allah'dan istemiyene, Allah gazab eder.»
Ebû Hüreyre 'den başka bir yolla edilen rivayette, Ebû Hüreyre 'nin şöyle dediği işitilmiştir : Resûlüllah (Saltallahü Akyhi v Sellem) şöyle buyurdu:
— O'ndan istemiyene, O, gazap eder.»[37]
Bu hadîs-i şerîf delâlet ediyor ki, kulun Allah'a dua etmesi, kul için vacib derecesinde Önemli bir vazife ve ibadettir. Çünkü bunu terk etmekte Allah'ın gazabını ve bugzunu kazanmak vardır. Böyle gazabı gerektiren şeylerden kaçınmak İse vaciptir.
I b n i M e s ' u d 'dan Hz. Peygamber'e kadar yükseltilerek rivayet edilen bir hadîs-i şerifte şöyle buyuruluyor:
«Allah'ın fazlından ve ihsanından dua ederek isteyin, çünkü Allah, kendinden istenmesini sever. Kim Allah'dan istemezse, Allah ona buğ-zeder ve gazap eder.»
Allah Tealâ'nın kudret ve azametini bilip, ona her an muhtaç olduğumuzu teslim ettikten sonra, ondan istememek nimeti inkâr ve acziyetimizi kabul etmemek olur. Bu duruma düşeni de Allah sevmez ve ona gasap eder. Allah'dan yalvarıp istemek kulluk vazifesidir.[38]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 658, /516
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Salih el-Huzi (Ebu Salih)
3. Ebu Melih Subeyh el-Farisi (Humeyd)
4. Ebu Abdullah Mervan b. Muaviye el-Fezârî (Mervan b. Muaviye b. Haris b. Esma b. Harice)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Dua, faziletlisi
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب عن الزهري قال أخبرني بن عبيد مولى عبد الرحمن وكان من القراء وأهل الفقه أنه سمع أبا هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يعجل يقول دعوت فلم يستجب لي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164929, EM000654
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب عن الزهري قال أخبرني بن عبيد مولى عبد الرحمن وكان من القراء وأهل الفقه أنه سمع أبا هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يعجل يقول دعوت فلم يستجب لي
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den işitildiğine göre, Resûlüllah (Salfatlahü Alevhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
— Her birinizin duası, acele etmediği müddet kabul olunur. (Acele etmesi şudur) : Der ki, dua ettim de, duam kabul edilmedi.»[29]
Birinci cildin 490 ve 604 sayılı hadîsleri münasebetiyle dua hakkında gerekli bilgi verilmiş ve duada ısrar etmenin, duaya devam etmenin lüzumuna işaret edilmişti. İşte burada da, bir insan «dua ettim de kabul edilmedi» deyip de duayı terk ederse, onun duası makbul olmaz. Onun İçin acele etmeyip duaya devam etmelidir. Burada yeri gelmişken, Fa d I u ' I -lan Cîlânî'nin dua üzerine verdiği bilgiyi de kaydedelim:
Dua, ibadetlerden bir ibadettir. Onun gerçekten müstecab olması da, onun kabul edilişi ve ondan ötürü sevab verilmesidir. Bazan da duanın sevabı, verilecek şeyden daha fazla olur. Dua eden kimsenin, Allah duasını kabul edip ihtiyacını verince, geri kalan dua sevabını da amel defterine sevab olarak yazar. Bazan bu verdiği şeyin kıymeti, onun için hazırlamış olduğu sevabdan daha az olur. Bazan da verdiği şeyle dua arasında eşitlik olur ve manevî değerler aksine olarak değişir.
Bir de Allah Tealâ, dua edenin istemiş olduğu şeye hak kazanmadığını bildiği için onun dileğini yerine getirmez, ancak dua ve ibadeti miktarınca ona sevab verir; ayrıca duacı kul hakkında hangi şeyin daha faydalı olduğunu bildiğinden, kula dilediğini vermeyip, onun hakkında daha uygununu verir. Meselâ; dünya menfaati isteyene, Allah'ın dinde sadakat vermesi gibi. Dînde salâha muhtaç İken, dünya menfaati istemek, akıbet bakımından felâkettir. Cenab-ı Hak bu hikmetleri bildiğinden, herkese, durumlarına göre hikmeti İcabı hayırlısını verir. Bu, şuna benzer: Bir babanın sevgili çocuğu hasta iken babasından bir yiyecek ister de, baba o yiyeceğin hasta çocuğuna zararlı olduğunu bilerek ona faydalı olan başka bir şey verirse, çocuğa merhamet olur, ona faydalı iş yapmış olur. İşte Allah da kul için böyle faydalı olanı verir ve teselli eder. Nitekim Cenab-ı Hak :
«Kim benim hidayet yoluma uyarsa, böylelerine korku yoktur; ve onlar mahzun da olmıyacaklardır.» Buyurmaktadır. (Bakara : 38)
Böylece Allah dua edenin kalbinden hüzünle korkuyu giderir. Gerçek budur. Kabule hak kazanacak dua için şu şartlar vardır:
1— Duanın kalb huzuru ile olması. Çünkü dua bîr ibadet olduğundan niyete ihtiyacı vardır.
2— Ihlâsla Allah Tealâ'dan istenmiş olması.
3— Dua edenin kâfir veya müşrik olmaması.
4— Sünnete aykırı olmayacak şekilde dua edilmiş olması. Bağırıp çağırmamak, vakit ve yer beklememek gibi.
5— Günah olmayan veya akrabalık bağlarının kesilmesini gerektirmeyen bir dua olması.
6— Dua ettim de kabul edilmedi, diyecek şekilde duadan usanmamak ve acele etmemek.
7— Adî sebeplere baş vurmuş olmak, insan önce bir işe kavuşmak veya onda muvaffak olabilmek için, meşru yollardan sebep ve imkânlara baş vuracak, memur bulunduğu görevleri yerine getirecek ve ondan sonra dua edecektir. Yoksa önünde su bulunurken, Allah'ım bana su içir, demek boşuna olur. Bir adam alacağına şahit tutmaz da, borçlu borcunu inkâr ederse, alacaklının duası abes olur; çünkü dinin kendisine emrettiği «ödünç para alıp verdiğiniz zaman şahit tutun» hükmünü uygu la mam ıştır, İşinde kusur etmiştir. İşte duadan önce, tedbirde ve vazifelerde kusur etmemiş olmak gerekir.[30]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 654, /512
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Dua, mutlaka kabul edileceği