حدثنا الصلت قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن عائشة رضي الله عنها أنه : سمعه منها أنها رأت النبي صلى الله عليه وسلم يدعو رافعا يديه يقول اللهم إنما أنا بشر فلا تعاقبنى أيما رجل من المؤمنين آذيته أو شتمته فلا تعاقبنى فيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164886, EM000613
Hadis:
حدثنا الصلت قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن عائشة رضي الله عنها أنه : سمعه منها أنها رأت النبي صلى الله عليه وسلم يدعو رافعا يديه يقول اللهم إنما أنا بشر فلا تعاقبنى أيما رجل من المؤمنين آذيته أو شتمته فلا تعاقبنى فيه
Tercemesi:
— Cabir İbni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, şöyle" demiştir :
— Tufeyl îbni Amr, Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) 'e dedi ki: (Düşman saldırısından seni koruyacak) bir kalen ve bir kuvvetin
olsa; Devs kabilesinin (cahiliyetteki) kalesi gibi? Cabir dedi ki:
— Allah, Ensar'a hicreti hazırladığı için, Peygamber bu teklifi kabul etmedi. (Çünkü Mekke'deki müslümanların Medine'ye hicretlerine müsaade çıkmıştı. Hz. Peygamberin Mekke'den Medine'ye hicretinden sonra) Tufeyl de hicret etti ve beraberinde kavminden bir adam vardı. Adam hasta oldu ve çok darlandı, (yahut ravi buna benzer bir kelime kullandı). Adam ok torbasına doğru emekledi de ucu keskin bir ok aldı ve bununla bilek damarlarını kesti; sonra öldü. Tufeyl onu rüyasında gördü ve (ona) sordu:
— (ölümünden sonra) sana ne yapıldı? Adam dedi ki:
— Peygambere (Sallalîahü Aleyhi ve Seliem) hicretimden dolayı bağışlandım. Tufeyl sordu:
— îki elinin hali ne, (neden bunlar sarılmış bulunuyor)? Adam dedi ki:
— Bana, ellerinle bozduğun şeyi düzeltmeyiz, dendi, (onun için böyle sakat duruyorlar).
Ravi demiştir ki:
— Tufeyl bu rüyayı Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlattı. Bunun üzerine Peygamber ellerini kaldırdı ve şöyle dedi:
«— Allah'ım, ellerini de bağışla!..»[1190]
Bu hadîs-i şerif eh!-İ sünnet inancı için büyük bir delildir: İntihar eden kimse, yahut büyük günah işleyen kimse tevbe etmeksizin bu cinayeti üzere Ölürse kâfir değildir ve onun için muhakkak cehennemliktir hükmü verilemez. Böyle kimseler Allah'ın dileğine tâbi olurlar. Allah dilerse onları cezalan miktarınca Cehennem e kor, dilerse bağışlar. Küfre varmadıkça mümin olanlar ebedî olarak da Cehennem de kalmazlar.
Peygamber Efendimizin bu intihar eden saha biye duaları bize bu gerçeği ispat etmektedir. Zira kebire sebebi Cehennemlik olsaydı, bunun bağışlanması için Peygamber Efendimiz dua etmezlerdi.[1191]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 613, /484
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Salt b. Muhammed el-Harikî (Salt b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Muğira)
Konular:
Dua, dua ederken ellerin kaldırılması
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا حفص قال حدثنا شعبة عن عمرو بن مرة عن أبى بردة سمعت الأغر رجل من جهينة يحدث عبد الله بن عمر قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : توبوا إلى الله فإني أتوب إليه كل يوم مائة مرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164894, EM000621
Hadis:
حدثنا حفص قال حدثنا شعبة عن عمرو بن مرة عن أبى بردة سمعت الأغر رجل من جهينة يحدث عبد الله بن عمر قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : توبوا إلى الله فإني أتوب إليه كل يوم مائة مرة
Tercemesi:
— Abdullah îbni Ömer demiştir ki:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim :
«— (Günahlarınısdany Allah'a tevbe ediniz; ben ise her gün O'na yüz defa tevbe ederim.»[1202]
Bu hadîs-i şerîfîn manası, 618 sayılı hadîs münasebetiyle izah edilen hikmetleri kendinde toplamaktadır. Oraya müracaat edilsin.[1203]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 621, /492
Senetler:
()
Konular:
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثنا عبد الرحمن بن زياد قال لي عبد الله بن يزيد سمعت عبد الله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أسرع الدعاء إجابة دعاء غائب لغائب
Açıklama: Bu hadis, 3. ravi el-İfriki'de birleşen senedle en erken Abdullah b. Humeyd'in Müsned'inde geçtiği belirtilmektedir.(el-Müntehab min müsnedi Abdullah b. Humeyd s. 134). Yine aynı kişide birleşen senedle Ebu Davud Sünen'inde rivayet etmiştir. (c. 2, s. 189). 4. ravi Abdullah b. Yezid’de birleşen senedle Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, (XIII-XIV, 23)’te rivayet edilmiştir. («مَا دَعْوَةٌ أَسْرَعَ إِجَابَةً مِنْ دَعْوَةِ غَائِبٍ لِغَائِبٍ») biçimindeki cümle yapısıyla Tirmizi, 3. ravi Abdurahman’da birleşen senedle, Sünen’de rivayet etmiştir. Tirmizi’nin burada belirttiğine göre 3. ravi el-Ifriki hadiste zayıf görülen biridir. Tirmizi hadise garip der. Elbani’ de hadis için zayıf demiştir. Bkz. id: 187624
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164896, EM000623
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثنا عبد الرحمن بن زياد قال لي عبد الله بن يزيد سمعت عبد الله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أسرع الدعاء إجابة دعاء غائب لغائب
Tercemesi:
Abdullah b. Amr'dan nakledildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "En çabuk kabul edilen dua, hazırda bulunmayan bir kimsenin hazırda bulunmayan bir kimse için ettiği duadır."
Açıklama:
Bu hadis, 3. ravi el-İfriki'de birleşen senedle en erken Abdullah b. Humeyd'in Müsned'inde geçtiği belirtilmektedir.(el-Müntehab min müsnedi Abdullah b. Humeyd s. 134). Yine aynı kişide birleşen senedle Ebu Davud Sünen'inde rivayet etmiştir. (c. 2, s. 189). 4. ravi Abdullah b. Yezid’de birleşen senedle Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, (XIII-XIV, 23)’te rivayet edilmiştir. («مَا دَعْوَةٌ أَسْرَعَ إِجَابَةً مِنْ دَعْوَةِ غَائِبٍ لِغَائِبٍ») biçimindeki cümle yapısıyla Tirmizi, 3. ravi Abdurahman’da birleşen senedle, Sünen’de rivayet etmiştir. Tirmizi’nin burada belirttiğine göre 3. ravi el-Ifriki hadiste zayıf görülen biridir. Tirmizi hadise garip der. Elbani’ de hadis için zayıf demiştir. Bkz. id: 187624
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 623, /494
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Meafirî (Abdullah b. Yezid)
3. Abdurrahman b. Ziyad el-İfriki (Abdurrahman b. Ziyad b. Enam)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
Konular:
Dua, başkası için dua etmek
Dua, makbul-müstecap dualar
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبى هريرة قال قدم الطفيل بن عمرو الدوسي على رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله إن دوسا قد عصت وأبت فادع الله عليها فاستقبل رسول الله صلى الله عليه وسلم القبلة ورفع يديه فظن الناس أنه يدعو عليهم فقال اللهم اهد دوسا وائت بهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164884, EM000611
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبى هريرة قال قدم الطفيل بن عمرو الدوسي على رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله إن دوسا قد عصت وأبت فادع الله عليها فاستقبل رسول الله صلى الله عليه وسلم القبلة ورفع يديه فظن الناس أنه يدعو عليهم فقال اللهم اهد دوسا وائت بهم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Devs kabilesinden Tufeyl îbni Arar, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'Q gelip dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Devs kabilesi isyan etmiştir ve îslâmdan yüz çevirmiştir. Onların aleyhine duâ et. Kesûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seîîem) de kıbleye döndü ve ellerini kaldırdı. însanlar zannetti ki, Peygamber onlara beddua edecek. Peygamber şöyle dedi:
«— Allah'ım! Devs kabilesine hidayet ver ve onları (hak din olan îsîâma) getir.»[1185]
Peygamber Efendimiz hak yoldan ayrılanları hiç bir zaman lanetlememiş, onların hidayete ermelerine daima dua etmiştir. Gaye beşeriyeti saadet ve selâmete çıkarmaktır, yoksa helaklerini istemek değildir. Bu dualarında da ellerini kaldırdıkları sabit olmuştur.
Tufeyl Ibni Amr kimdir? :
ZG'n-Nûr lâkabı ile meşhur olup, Devs kabilesindendir. İslâm'ı kabul edişini şöyle anlatır:
«— Ben kavmimin ulularından şair bir adamdım. Mekke'ye gittim. Orada Kureyş kabilesinden bir takım erkeklerle görüştüm. Bana dediler ki:
— Sen kavmin içinde itaat olunan şair bîr efendisin. Biz senin bu adamla (Peygamberle! karşılaşmandan korkuyoruz. Sana bazı sözler söyliyebİlir. Onun sözleri sihir gibi tesir eder-, onun için kendisinden sakın kir ne seninle ne de kavminle karşılaşmasın. Bİzim içimize ve kavmimiz arasına soktuğu ayrılığı sokmasın. Çünkü o, baba r!e evlâd arasını, kan İle koca arasını, oğulla baba arasını ayırır.
— Vallahi, bana o kadar söylediler ki, artık peygamberin sözünü işitmemek için kulaklarımı tıkamaya ve ondan sonra Mescid'e girmeye karar verdim. Her iki kulağımı pamukla tıkayıp sabahleyin Mescid'e gittim. Baktım ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mescid'de ayakta duruyor. Ben ona yakın durdum. Ben ne kadar işitmemek istiyordu m sa da o, bazı sözlerini bana duyuruyordu. Kendi kendime dedim ki, bu bir mucizedir. Ben sağlam görüşlü bir adamım. İşlerin iyisini ve kötüsünü ayrıt edebilirim. Vallahi onun sözlerini dinleyeceğim. Eğer doğru bulursam onu kabul edeceğim, değilse kendisinden uzaklaşacağım. Bunun üzerine kulaklarımdan pamukları çıkarıp yere attım; sonra onu dinledim. Onun konuştuğu kelâmdan daha güzel bir kelâm asla işîtmemiştİm. Kendi kendime diyordum ki, Allah'ım! Bugün işittiğim sözden daha iyi ve daha güzel bir söz işitmiş değilim. Sonra Peygamber ayrılıncaya kadar bekledim. Ayrılınca ben onu takip ettim ve onunla beraber evine girdim. Kendisine dedim ki :
— Senin kavminden bir takım kimseler bana gelip senin için şunu ve şunu söylediler. Böylece dediklerini Peygambere anlattım; ve dedim ki:
— Bununla beraber senin sözlerini bana Allah duyurdu ve kalbime bunlarrn gerçek olduğu fikri düştü, bana dinini arz et, emir ve yasaklarını bildir. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana İslâm'ı arz etti, ben de kabul ettim. Sonra şöyle dedim :
— Ey Allah'ın Resûlül Ben kavmi içinde hürmet gören ve itaat olunan bir kimseyim. Ben, Devs kabilemi İslâm'a davet edeceğim, olur kİ Allah onlara hidayet verir. Benim için Allah'a dua et ki, onlar üzerine bana yardımcı olacak bir alâmet bana versin. Böylece davetimde basan sağlayayım. Hz. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Allah'ım! Buna bir âyet (nişan) ver ki, niyet ettiği hayırlı işte
ona yardımcı olsun.»
— Bundan sonra memleketime dönmek üzere ayrıldım. Evime yaklaştığım zaman kamçımın ucunda ışık veren bir nur peyda oldu. Evde yaşlı anne ve babamla bir hanımım vardı. Hayvanımın üzerinde onlara doğru yürüyordum, kamçımın ucunda da sanki bir kandil yanıyordu. Eve varınca babam yanıma geldi. Ben dedim ki :
— Artık uzak ol, ben senden değilim ve sen de benden değilsin. Babam:
— Yavrum, bu neden icab ediyor? dedi. Dedim ki:
— Ben Müslüman oldum ve Hz. Muhammed'in dinine tâbi oldum. Babam şöyle cevap verdi:
— Benim dinim senin dinindir. Böylece babam İslâm'ı kabul etti ve Müslümanlığı güzel oldu. Sonra zevcem bana geldi, ona da aynı şeyi söyledim :
— Artık birbirimize helâl değiliz, dedim. O da :
— Senin dinin benim de dinİmdir, dedi ve yıkanıp temizlenerek İslâm'ı kabul etti.
Sonra Devs kabilesini İslâm'a çağırdım. Bunlar yüz çevirip isyan ettiler. Bundan dolayı tekrar Mekke'ye döndüm ve Hz. Peygamberin huzuruna vardım. Dedim kî:
— Ey Allah'ın Resulü! Devs kabilesinde faiz ve zina taşkınlıkları aldı yürüdü, İslâm'a yüz çeviriyorlar; bunlara beddua et. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Allah'ım! Devs kabilesine hidayet et ve onları İslâm'a getir.» Sonra ben kabileme döndüm, Peygamber de Medine'ye hicret etti. Ben kavmim içinde kalıp onları İslâm'a davet ettim ve onların çoğu Müslüman oldu. Bu meşguliyetimden dolayı Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarında Peygamberle bulunamadım. Sonra 80 veya 90 kişilik Devs kabilesinden bîr heyetle birlikte Medine'ye hareket ederek Peygamberin huzuruna vard'k. Ben Mekke'nin fethine kadar orada kaldım. Peygamberin emri ile Zi'l-Keffeyn putunu yaktım. Sonra Peygamberin yanından vefatlarına kadar ayrılmadım.»[1186]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 611, /483
Senetler:
()
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Dua, hidayet istemek
Hz. Peygamber, affediciliği
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
حدثنا أحمد بن عبد الله قال حدثنا بن نمير عن مالك بن مغول عن بن سوقة عن نافع عن بن عمر قال : إن كنا لنعد في المجلس للنبي صلى الله عليه وسلم رب اغفر لي وتب على إنك أنت التواب الرحيم مائة مرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164891, EM000618
Hadis:
حدثنا أحمد بن عبد الله قال حدثنا بن نمير عن مالك بن مغول عن بن سوقة عن نافع عن بن عمر قال : إن كنا لنعد في المجلس للنبي صلى الله عليه وسلم رب اغفر لي وتب على إنك أنت التواب الرحيم مائة مرة
Tercemesi:
— İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Gerçekten biz, oturduğu yerde yüz defa Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemi'ın şöyle dediğini saymıştık:
«— Rabhim, beni bağışla ve tevbemi kabul et; çünkü sen tevkeleri çok çok kabul eden merhamet sahibisin.»[1198]
Bu hadîs-i şerif münasebetiyle şu soru sorulabilir: Peygamberler masumdurlar ve Peygamber Efendimizin geçmiş ve gelecek günahları bağ:ş-lanmiştır; o halde istiğfar etmesi neden? Buna İkİ yönlü cevap verilir:
1— Peygamberler Allah'ın büyük lütuf ve nimetlerine mazhar olmuşlardır; bu itibarla onlara gereken şükür ve hamd etme, diğer insanlannkin-deh daha fazla olması İcab eder. Çünkü şükür, nimet miktarına göne olunca hikmete uygun düşer. Bir de peygamberlere olan teklif, bize edilen tekliften ziyadedir. Allah'ın emirlerini bitip tam uyguladıklarından, Allah'ın sayısız nimetlerini diğer kullardan daha çok takdir ettiklerinden, kulluğa gereken istiğfar ve şükrü fazla yapmaları şanlarına uygun düşer.
2— Peygamberlerin istiğfarında, insanların halini düzeltme ve İhtiyaçlarını karşılama maksadı vardır. Onların istiğfarı aynı zamanda ümmet içindir. Bİr de peygamberlerin istiğfarı ümmete örnektir ve onlara yol göstermedir.[1199]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 618, /491
Senetler:
()
Konular:
Dua, tevbe istiğfar duası
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عبد العزيز بن صهيب عن أنس بن مالك قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يتعوذ يقول اللهم إني أعوذ بك من الكسل وأعوذ بك من الجبن وأعوذ بك من الهرم وأعوذ بك من البخل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164888, EM000615
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عبد العزيز بن صهيب عن أنس بن مالك قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يتعوذ يقول اللهم إني أعوذ بك من الكسل وأعوذ بك من الجبن وأعوذ بك من الهرم وأعوذ بك من البخل
Tercemesi:
— Enes İbni Mâlik'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki: — Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Allah'a sığınarak şöyle buyururdu :
— Allah'ım! Tenbellikten sana sığınırım, korkaklıktan sana sığınırım, ihtiyarlık zafiyetinden sana sığınırım, cimrilikten sana sığınırım.»[1192]
Bu hadîs-i şerîf, dua ederken elleri kaldırmak bölümünde getirildiği halde, burada Peygamberimiz ellerini kaldırdıklarına dair bir ifade bulunmamaktadır. Fi'len el kaldırıldığından bunu ifadeye lüzum görülmediği anlaşılmaktadır.
Peygamber Efendimiz bu dualarında 4 şeyin şerrinden Allah'a sığınıyorlar ve bunlardan son derece kaçınıyorlar:
1— Tenbellik: Tenbellik her kötülüğün başıdır. Tenbel insan Allah'a karşı olan ibadet mükellefiyetini yerine getiremediği gibi, cemiyeti ve ailesi için de faydalı olamaz. Önce kendine, sonra en yakın ailesinden cemiyetine kadar zararlı olur ve ağır bir yük teşkil eder. Tenbellik hem maddî, hem de manevî büyük kayıplara sebebiyet verdiği için bundan silkinip meşru yollarda çalışmak her mükellefe farzdır. Ancak çalışmayı manevî şuur altında değerlendirmek, dine ve cemiyete hizmet etmek gayesini taşımalıdır. Yoksa sırf maddecilik ve madde hakimiyeti zihniyeti ile yapılacak çalışmalar insanın manevî kurtuluşunu sağlayamaz. Böyle maddeciliğin hesabı ve vebaü çok ağır olur.
2— Korkaklık: Düşmana karşı savaşmak ve yüce dini korumak için insanın cesur olması şarttır. Korkak olanlar hiç bir hakkı müdafaa edemezler, insanlara emanet edilen hak dinin korunması ancak cesaret ve. çalışma ile mümkündür. Korkaklık ise yıkıntının baş sebebidir. Böyle bir hastalıktan müminlerin Allah'a sığınmaları gerekir.
3— Cimrilik : İnsan kazandığı mal üzerine terettüp eden ze!<ât ve sadaka verme vazifelerini cömertliği ile yerine getirebilir. Sırf dine hizmet olsun diye hayır yollarına harcayacağı mallar da ancak cömertlikle verilebilir. Cimri olanın dine ve cemiyete maddî bir hizmeti olamaz, üstelik kıskanç da olursa, bazı manevî hizmetleri de yerine getiremez. Cimrinin topladığı mal, dünyada ne kendine yarar, ne de bir hayır işine geçer, üstelik âhirette cefasını çeker, varisleri de onunla dünya safası sürer. Onun için böyle korkunç bir hastalıktan kurtulmak için dua edip Allah'a sığınmalıdır.
4— İhtiyarlık : İnsan eli ve kolu tutmayacak kadar ihtiyarlarsa, bunun tedavisi yoktur. Böyle İhtiyar düşenler, kendi ihtiyaçlarını göremezler ve devamlı olarak başkalarının hizmetine muhtaç olurlar. Hem kendileri ızdı-rap çekerler, hem de başkalarına yük olurlar, üstelik vazifelerini de yapamazlar, işte böyle acıklı hale düşmemek için Allah'a sığınmak ve sürünmeden imanla göçmeği dilemek gerekir.[1193]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 615, /486
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdülaziz b. Suheyb el-Bünanî (Abdülaziz b. Suheyb)
3. Abdülvaris b. Abdussamed el-Anberî (Abdülvaris b. Abdussamed b. Abdülvaris b. Said b. Zekvan)
4. Ebu Ma'mer Abdullah b. Ömer et-Temimî (Abdullah b. Amr b. Meysera)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
İnsan, ihtiyarlık, yaşlanması
Korkak, Korkaklık,
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا خالد بن عبد الله عن حصين عن هلال بن يساف عن زاذان عن عائشة رضي الله عنها قالت : صلى رسول الله صلى الله عليه وسلم الضحى ثم قال اللهم اغفر لي وتب على إنك أنت التواب الرحيم حتى قالها مائة مرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164892, EM000619
Hadis:
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا خالد بن عبد الله عن حصين عن هلال بن يساف عن زاذان عن عائشة رضي الله عنها قالت : صلى رسول الله صلى الله عليه وسلم الضحى ثم قال اللهم اغفر لي وتب على إنك أنت التواب الرحيم حتى قالها مائة مرة
Tercemesi:
— Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kuşluk namazı kıldı, sonra şöyle dedi:
«— Allah'ım, beni bağışla ve tevbemi kabul et; çünkü sen tevbeleri çok çok ka^ul eden merhamet sahibisin.» Yüz defaya kadar bunu söylemişti.[1200]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 619, /492
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Dua, tevbe istiğfar duası
Hz. Peygamber, duaları
Namaz, Nafile namazlar, Duha/Kuşluk Namazı
حدثنا مسدد قال حدثنا يزيد بن زريع قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة عن بشير بن كعب عن شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد : الاستغفار اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت ابوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت أعوذ بك من شر ما صنعت إذا قال حين يمسي فمات دخل الجنة أو كان من أهل الجنة وإذا قال حين يصبح فمات من يومه مثله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164890, EM000617
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يزيد بن زريع قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة عن بشير بن كعب عن شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد : الاستغفار اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت ابوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت أعوذ بك من شر ما صنعت إذا قال حين يمسي فمات دخل الجنة أو كان من أهل الجنة وإذا قال حين يصبح فمات من يومه مثله
Tercemesi:
— Şeddad İbni Evs, Peygamber (Saiîallahü Aleyhi ve Sellem) 'der. rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— İstiğfar'ın en faziletlisi:
— Allah'ım! Sen Rabbimsin, senden başka İlâh yoktur. Beni yarattın; ve ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar Rububiyetine iman ve sana ibadette, ihlâs andım ve sözüm üzereyim. Bana olan nimetini sana itiraf ediyorum, günahımı da sana itiraf ediyorum, beni bağışla; çünkü günahları ancak sen bağışlarsın. İşlediğim şeyin kötülüğünden sana sığınırım, — sözleridir. İnsan akşamleyin bunu (tam inançla) okuyup da ölürse, Cennete girer; — yahut Cennet ehlinden olur —. Sabahleyin aynı şekilde söyler de o gün ölürse, Cennet'e girer, — yahut Cennet ehlinden olur —.»[1196]
İstiğfarın başı ve önde geleni diye tâbir edilen bu sözleri söylemekte diğer mağfiret dilemelerden daha çok fazilet vardır ve böyle istiğfarda bulunana daha fazla faydalıdır. Bu sözleri yalnız telâffuz edip manalarına nüfuz etmekle istiğfar tamamlanmış olmaz ve geçerli olmaz.
İstiğfarın makbul olması için, geçen günahlardan tam bir pişmanlık duymak, günahtan tamamen sıyrılmak ve gelecekte bu günaha bir daha dönmemeye azmetmiş olmak şarttır.
Tevbe ile istiğfarın arasında şu farklar vardır:
1— Tevbe yalnız insanın nefsi için olur; istiğfar ise, hem kendi nefsi için, hem de başkası için olur.
Tevbe, geçmişte olan günahtan nadim olup, gelecekte ondan sakınmaya azmetmektir. İstiğfar ise, çıkan günahlardan bağışlama dilemektir, gelecek zaman için azim şart değildir.
__Şeddad İbni E vs kimdir?:
Medine I i ashabdan olup, künyesi Ebû Ya'lâ'dır. İlmi ve yumuşak huyluluğu ile şöhret bulmuştu. Şam vilâyetine geçip Filistin yakınlarında İkâmet ettiğinden Şam'lılar kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Ayrıca kendisinden iki oğlu Ya'lâ ve Muhammed ile Mahmud ibni Rebi', Mahmud ibni Lebîd, Abdurrahman ibni Ga-nem, Beşir ibni Kâ'b ve daha başkaları rivayet etmişlerdir.
Hicretin 58. yılında ikâmet etmekte olduğu Filistin'e yakın arazide 75 yaşında olduğu halde vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.[1197]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 617, /489
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, tevbe istiğfar duası
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة قال حدثني بشير بن كعب العدوى قال حدثني شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد الاستغفار أن يقول : اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت وأعوذ بك من شر ما صنعت أبوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت قال من قالها من النهار موقنا بها فمات من يومه قبل أن يمسي فهو من أهل الجنة ومن قالها من الليل وهو موقن بها فمات قبل أن يصبح فهو من أهل الجنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164893, EM000620
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة قال حدثني بشير بن كعب العدوى قال حدثني شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد الاستغفار أن يقول : اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت وأعوذ بك من شر ما صنعت أبوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت قال من قالها من النهار موقنا بها فمات من يومه قبل أن يمسي فهو من أهل الجنة ومن قالها من الليل وهو موقن بها فمات قبل أن يصبح فهو من أهل الجنة
Tercemesi:
— Şeddad tbni Evs, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
— İstiğfarın en faziletlisi şöyle demektir : Allah'ım, sen benim Rabbimsin, senden başka İlâh yoktur. Beni yarattın ve ben senin kulunum. Gücüm yettiği kadar sana iman ve ihlâs andım ve ahdim üzereyim. İşlediğim şeyin kötülüğünden sana sığınırım, üzerimdeki nimetini itiraf ederim ve sana karşı işlediğim günahı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü günahları ancak sen bağışlarsın.»
Peygamber buyurdu ki:
«— Kim buna tam bir inançla bu istiğfarı okuyup da okuduğu gün gecelemeden ölürse, o kimse Cennet ehlindendir. Bu istiğfarı geceden okuyup da buna tam inanç besleyen kimse, sabaha girmeden Ölürse o, Cennet ehlindendir.»[1201]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 620, /492
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, tevbe istiğfar duası
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا زهير قال حدثنا منصور عن الحكم عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن كعب بن عجرة قال : معقبات لا يخيب قائلهن سبحان الله والحمد لله ولا إله إلا الله والله أكبر مائة مرة رفعه بن أبي أنيسة وعمرو بن قيس
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164895, EM000622
Hadis:
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا زهير قال حدثنا منصور عن الحكم عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن كعب بن عجرة قال : معقبات لا يخيب قائلهن سبحان الله والحمد لله ولا إله إلا الله والله أكبر مائة مرة رفعه بن أبي أنيسة وعمرو بن قيس
Tercemesi:
— (153-s.) Kâ'b îbni Ucre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir :
— Namaz bitiminde söylenecekler vardır ki, bunları okuyan mahrum olmaz.
«— Sübhanellah = Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Elhamdu L>llâh = Hamd Allah'a mahsustur. Lâ İlahe İllallah = Allah'dan başka hiç bir îlâh yoktur, Allahu Ekber = Allah her şeyden büyüktür. Yüz kere söylenmelidir.»[1204]
Ibni Ebi Üneyse ve Amr ibni Kays bunu Peygambere kadar yükseltmişlerdir.
Muakkıb, bir şeyin arkasında gelene denir. Bu teşbihler de birbirleri arkasından,geldikleri için çoğul manasında «Muakkıbat» adını almışlardır. Bir de namazların arkasında söylendiklerinden bu ismi aldıkları ileri sürülmektedir.
Bu dört teşbihin yüz defa söyleniş şekli üzerindeki görüşler:
1— Ayrı ayrı değil de, hepsini birden yüz kere okumalıdır.
2— Sübhanellah, Elhamdu Lillah, Allahu Ekber diye üçe bölerek her teşbihi 33 er kere söyleyip «Lâ İlahe İllallah» ile yüze tamamlamalıdır.
3— Bu teşbihleri dörde bölüp her birini yirmi beş defa söylemekle yüze tamamlamalıdır.
Bizde usul kabul edilen ikinci şekildeki söyleyiş tarzıdır.
M ü s I i m 'in rivayetinde, 33 teşbih, 33 tahmîd, 34 tekbîr söylemek sureti ile yüze tamamlamak vardır. N e v e v î diyor ki :
«— En ihtiyatlı yol 33 teşbih, 33 tahmîd, 34 tekbîr ve bunlarla beraber: «— Lâ İlahe tllallahu vahdehu Lâ şerîke lehu, Lehu'I-Mülkü ve Lehu'l-hamdü biyedihil-hayr ve buve alâ külli şey'in kadir» demektir.
K â ' b 1 bni Ucre kimdir?^
E b û M u h a m m e d künyesi ile anılır. Medine'I i ashabdan olduğu ihtilaflıdır. Kûfe'de ikâmet etmiş, fakat Medîne'li vefat eylemiştir.
. Hac için ihramda iken baş ağrısına yakalandığından saçlarını traş etmiş ve bunun cezasını Hz. Peygamberden sormuştu. Bu hâdise üzerine, Bakara sûresinin 196. âyeti nazil olmuştur. Başın traş edilmesi ile İlgili kısmın meali şöyle :
«— İçinizden hasta veya başından eziyeti olup da bundan dolayı traş olan kimseye üç gün oruç, ya altı fakire birer fitre miktarı sadaka, yahut bir kurban keserek fidye vermek vacib olur.»
Medine'Iİterle Kûfe'liler K â ' b 'dan hadîs rivayet etmişlerdir. Ayrıca oğulları Muhammed, Ishak, Abdülmelik ve Rebi' rivayet etmişlerdir. Savaşların birinde kolunu kaybetmişti. Hicretin 51. yılında 77 yaşında olduğu halde Medine'de vefat etti; Allah ondan razı olsun.[1205]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 622, /493
Senetler:
()
Konular:
Dua, makbul-müstecap dualar