حدثنا اصبغ قال أخبرني بن وهب قال أخبرني مخرمة بن بكير عن أبيه : أنه رأى عبد الله بن جعفر يقبل زينب بنت عمر بن أبى سلمة وهي ابنة سنتين أو نحوه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164370, EM000365
Hadis:
حدثنا اصبغ قال أخبرني بن وهب قال أخبرني مخرمة بن بكير عن أبيه : أنه رأى عبد الله بن جعفر يقبل زينب بنت عمر بن أبى سلمة وهي ابنة سنتين أو نحوه
Tercemesi:
Bize Asbağ, ona İbn Vehbi, ona Mahreme b. Bükeyr, ona da babası (Bükeyr) şöyle haber vermiştir: Bükeyr Abdullah b. Cafer'i görmüş ve Abdullah Zeyneb bt. Ömer b. Ebu Seleme'yi öpüyormuş. Zeyneb o zaman iki yaşında veya buna yakın bir yaştaymış.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 365, /305
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Abdullah b. Cafer el-Haşimi (Abdullah b. Cafer b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib)
Konular:
Aile, çocuk sevgisi
Çocuk, hak ve sorumlulukları
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
حدثنا موسى قال أخبرنا الربيع بن عبد الله بن خطاف عن حفص عن الحسن قال : ان استطعت أن لا تنظر إلى شعر أحد من أهلك إلا أن يكون أهلك أو صبية فافعل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164371, EM000366
Hadis:
حدثنا موسى قال أخبرنا الربيع بن عبد الله بن خطاف عن حفص عن الحسن قال : ان استطعت أن لا تنظر إلى شعر أحد من أهلك إلا أن يكون أهلك أو صبية فافعل
Tercemesi:
Bize Musa, ona Rabi b. Abdullah b. Hattaf, ona Hafs, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Mümkün mertebe eşin ve küçük kız çocuğun dışında yakınlarından hiç bir kadının saçına bakma.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 366, /305
Senetler:
()
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, çocuk sevgisi
Çocuk, Kız Çocuğu, kızın değeri
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Kadın, hak ve sorumlulukları
Tesettür, erkeğin ve kadının avret durumu
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا يحيى بن أبي الهيثم العطار قال حدثني يوسف بن عبد الله بن سلام قال : سماني رسول الله صلى الله عليه وسلم يوسف وأقعدنى على حجره ومسح على رأسي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164372, EM000367
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا يحيى بن أبي الهيثم العطار قال حدثني يوسف بن عبد الله بن سلام قال : سماني رسول الله صلى الله عليه وسلم يوسف وأقعدنى على حجره ومسح على رأسي
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), ona Yahya b. Ebu Heysem el-Attar, ona da Yusuf b. Abdullah b. Selam şöyle haber vermiştir: " Hz. Peygamber (sav) bana Yusuf ismini verdi, Kucağına oturttu ve başımı okşadı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 367, /305
Senetler:
1. Ebu Yakub Yusuf b. Abdullah el-İsrailî (Yusuf b. Abdullah b. Selam b. Haris)
2. Yahya b. Ebu Heysem el-Attar (Yahya b. Ebu Heysem)
3. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Aile, çocuk sevgisi
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثنا معاوية بن صالح عن راشد بن سعد عن يعلى بن مرة أنه قال : خرجنا مع النبي صلى الله عليه وسلم ودعينا إلى طعام فإذا حسين يلعب في الطريق فأسرع النبي صلى الله عليه وسلم أمام القوم ثم بسط يديه فجعل الغلام يفر ها هنا وههنا ويضاحكه النبي صلى الله عليه وسلم حتى أخذه فجعل إحدى يديه في ذقنه والأخرى في رأسه ثم أعتنقه ثم قال النبي صلى الله عليه وسلم حسين منى وأنا من حسين أحب الله من أحب حسينا الحسين سبط من الأسباط
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164369, EM000364
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثنا معاوية بن صالح عن راشد بن سعد عن يعلى بن مرة أنه قال : خرجنا مع النبي صلى الله عليه وسلم ودعينا إلى طعام فإذا حسين يلعب في الطريق فأسرع النبي صلى الله عليه وسلم أمام القوم ثم بسط يديه فجعل الغلام يفر ها هنا وههنا ويضاحكه النبي صلى الله عليه وسلم حتى أخذه فجعل إحدى يديه في ذقنه والأخرى في رأسه ثم أعتنقه ثم قال النبي صلى الله عليه وسلم حسين منى وأنا من حسين أحب الله من أحب حسينا الحسين سبط من الأسباط
Tercemesi:
— Ya'lâ îbni Mürre'den rivayet edildiğine göre, o şöyle anlatmıştır :
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) ile çıktık ve bir vemeğe davet edildik. O esnada (Peygamberin torunu) Hüseyin yol üzerinde oynuyordu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) topluluğun önüne koştu, sonra iki elini açtı. Çocuk Öteye beriye koşmaya başladı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona gülüyordu. Nihayet onu yakalayınca, iki elinden birini çocuğun çenesine ve diğerini de bağına koydu. Sonra onu kucakladı. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Hüseyin'i seveni Allah sever. Hüseyin, torunlardan bir torundur.»[716]
Bu rivayet, Peygamber Efendimizin hareketine ait olan takrîrî sünnet ile sözüne ait olan kavlî sünneti ihtiva etmektedir.
1— Peygamber Efendimizin, torunu Hüseyin'i küçük yaşında nasıl karşıladığını ve onu nasıl sevdiğini anlatan birinci kısım, Peygamberimizin çocuğa karşı olan sevgi ve hareketini İfade ettiğinden takrîrî sünnet kısmına girmekte ve bize çocuklara merhameti ve onları sevip kucaklamayı öğretmektedir.
2— Hazreti Hüseyin hakkında Peygamber Efendimizin bizzat:
«— Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Hüseyin'i seveni Allah sever. Hüseyin torunlardan bir torundur.»
Buyurması da kavlî hadîstir ve sünnettir.
Bunun manası : İkimiz bir vücud gibiyiz. Her İkimiz: sevmek ümmete gereklidir. Bu bakımdan H ü s e y i n 'i seveni Allah sever; çünkü beni sevmiş sayılır. Ayrıca neseb bakımından da Peygamber torunlarından bir torundur. Burada hem Peygamber ailesine bir sevgi taşımanın lüzumuna, hem de çocukları sevmenin icabına işaret vardır.
Ya'lâ ibni Mürre kimdir?:
Ashab-ı Kiramın ileri gelenlerinden olup, annesinin ismi Siyabe'dir. Annesine de nispet edilerek yad edilir. Künyesi de Ebu'l-Merazim'-dİr. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) ile Hudeybiye, Hayber ve Mekke fethi, Huneyn ve Taif seferlerinde bulunmuştur. Kendisi Peygamber Efendimizden ve Hz. Ali'den hadîs rivayet etmiş, oğullan Abdullah ve Osman da ondan rivayet etmişlerdir. Ayrıca Rasid ibni Sa'd, Abdullah ibni Hafs ve daha başka zevat Ya'lâ 'dan rivayet etmişlerdir. Kendisi Kûfe'lilerden sayılır. Basra'da ev edindiği de söylenir. Allah ondan razı olsun.[717]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 364, /304
Senetler:
()
Konular:
Çocuk, hak ve sorumlulukları
Ehl-i beyt, Hz. Hüseyin
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164366, EM000361
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Tercemesi:
— Hakîm'den rivayet edildiğine göre, babası Kays Ibni Asım, ölümü zamanında oğullarına vasıyyet edip, şöyle dedi:
— Allah'dan korkunuz, (takva sahibi kimseler olunuz) ve büyük olanınızı yüceltiniz. Çünkü bir toplum, büyüğünü yüceltince, babaları yerine geçer, (onlar da hürmete lâyık olurlar). Küçüklerini de yüceltince, bu hareket, onları, emsalleri arasında hakarete düşürür. Siz iyilik yapmak için mal kazanın. Çünkü mal, iyi kimse için şeref sebebidir ve onun sayesinde şerefsizlerden müstağni kalınır. İnsanlardan istemekten sakının; çünkü istemek, insanın en son kazancıdır, (çaresiz kalan insan ancak dilenir ve insanlardan ister ki, bu şekildeki kazanç en son baş vurulacak bir geçim yoludur). Ben öldüğüm zaman avazla ağlamayınız; çünkü Resûlüllah (Salîaîîahü Aleyhi ve Selîem) üzerine bağıra çağıra ağlanmamıştır. Ben ölünce de beni bir yere gömün ki, Bekir İbni Vâil gömüldüğüm yeri bümeşin; çünkü ben, cahiliyet zamanında, onlar habersizken onlara saldırıp zarar veriyordum.»[710]
Ashab-ı kiramdan olup, ileride hal tercemesi verilecek Kay s ibnİ Ası m 'in oğullarına vasiyeti münasebeti ile Peygamber Efendimizin :
«Ölülere avazla ağlamayınız».
Hadîs-i şeriflerini nakletmişlerdîr. Kay s hazretlerinin oğullarına vasiyetini madde madde ele alalım :
1— Allah'dan korkunuz ve büyüklerinizi yüceltiniz, onlara saygı gösteriniz : Allah Tealâ hazretlerinden korkmak, onun emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak manasını taşıdığından takvanın karşılığı olarak ifade edilmiştir ki, Islâmda takva esastır ve manevî derece bununla ölçülür. Zira Cenab-i Hak :
«— Allah katında sizin en iyiniz, en ziyade takvası olandır.» Buyu-ruyOr. Bu bakımdan vasiyetin başında zikredilmesi, önemine binaendir.
Büyüklere saygı beslemek ve onları üstün tutmak bir edeb İşi olmakla beraber, cemiyet içinde disiplinin kurulması ve bir otorite etrafında birle-şilmesİ bakımından da önemlidir. Büyüklerine hürmet edenler, onların yerine geçerler ve kendileri de aynı şekilde hürmet görürler.
Küçüklerine saygı gösterip onları yüceltenler İse, aksine olarak emsalleri yanında, hakarete uğrarlar ve alay mevzuu olurlar. Böylece ahlâk dü-şöklüğü baş gösterir.
2— Mal kazalımız ve onunla hayır işleyiniz, iyilik ediniz : Ahlâkı düzgün ve iyî kimseler elinde mal, insana şeref kazandırır; çünkü iyi kimseler sahibi bulundukları malı hayır işlerinde harcarlar, haramda İsraf etmezler. Kendİ şeref ve vakarlarını korudukları gibi, başkalarının da hizmetinde bulunarak, onların da takdir ve hürmetlerini elde ederler. Böylece şerefleriyle yaşarlar. Kötü ruhlu ve bayağı kimselerin saldırılarından da mal sayesinde korunulur. Onlara yapılacak ikram, kötülüklerine engel teşkil eder.
3— İnsanlardan istemeyiniz ve dilenmeyiniz : Muztar duruma düşmeden İstemek ve ihtiyaç göstermek,, Islâmda yasaktır, haram kısmına girer. Mükellef olan her erkek hem kendi nafakasını, hem de geçimi ile yükümlü bulunduğu kimselerin nafakasını kazanmak zorundadır. Çalışıp da idaresini temin yolunu tutmayan günah işlemiş olur. Bununla beraber başkalarından istemek, onların minneti altına girmek demektir. Şerefli insanlar için bu bir züldür, insanı küçük düşürür. Bu duruma düşmemek İçin çalışıp kazanmak ve ihtiyaçları giderecek kadar mal sahibi olmak bir vazifedir.
Hastalık ve sakatlık gibi çaresiz durumlarda dilenmenin cevazı vardır. İşte en son baş vurulacak hal budur.
4— Dlünce, bağıra çağıra arkamdan ağlamayınız : Islâmdan önce cahiliyet devrinde ölüler arkasında ağlamak için özel kadınlar temin edilir ve kiralanırdı. Ölü arkasında bağıra çağıra mersiyeler okunur, elbise ve yakalar yırtılır, yüzlere vurulurdu. Peygamber Efendimiz bütün bu hareketleri yasaklamış olduğundan Kay s hazretleri de ölümünden sonra arkasından bağıra çağıra ağlanmamasını vasiyet etmiştir. Buna da delil, Peygamber Efendimizin hadîslerini göstermişlerdir.
Şüphesiz ki ölüm, İnsanlara üzüntü ve keder veren bir dehşet halidir. Bu üzüntü ağlamayı gerektirir. Ancak hududu aşmamak, çırpınıp döğünmemek, elbise ve yaka yırtmamak, elleri ve yüzü çırpmamak icab eder.
Kays ibni Âsim kimdir?:
Künyesi Ebû AIİ olup Temîm kabilesindendir ve güzel ahlâkı İle şöhret bulan ashab-ı kiramın büyüklerindendir. Daha cahiliyet zamanında şarabın kendisine verdiği sarhoşluktan ötürü içine düştüğü zararı anlayarak onu kendine haram kılmıştı.
Hicretin dokuzuncu yılında kendi kabilesinden bir heyetle Hz. Pey-gamber'in huzuruna gelerek İslâm'ı kabul etmiş ve Peygamber'in irtihalin-den sonra uzun zaman yaşamıştır. Hem cahiliyet zamanında, hem de İslâm devrinde cesur, cömert, halım, vakur ve şerîf durumunu devam ettirmiş, savaşlarında hep başarı sağlamıştır. Oğlu Ahnef, yumuşak huyluluğu Üe soğukkanlılığını şöyle anlatmıştır:
«Bir gün Kays'ı gördüm ki, evinin bahçesinde kılıcını kuşanmış oturuyor ve etrafındaki insanlara söz söylüyor. O sırada elleri arkasına bağlanmış bîr adamla bir ölü getirildi. Kays'a dendi ki:
— Şu gördüğün kardeşinin oğlu, senin oğlunu öldürdü.
Hâdiseyi anlatan diyor ki:
— Vallahi Kays ne oturuş halini değiştirdi, ne de sözünü kesti. Sözünü tamamaldıktan sonra, diğer oğluna döndü ve ona şöyle dedi :
— Yavrum kalk, kardeşini göm ve amcanın oğlunun ellerini çoz. Annene de diyet olarak yüz deve götür; çünkü o garip bir kadındır.
Kardeşinin oğluna da şöyle hİtab etti:
— Kardeşimin oğlu, ne kötü iş yaptın! Rabbine âsi oldun, akrnbalık bağlarını kopardın, amcanın oğlunu öldürdün, fakat kendi nefsini helak etmiş oldun.
Rivayete göre otuz iki kişiden ibaret olan çocuklarını ölümünden önce toplamış ve onlara şu nasihatte bulunmuştur:
— «Şu birbirine bağlı otuz oku kırınız.
Evlâtları toplu halde bunları kıramayınca, onları çözüp dağıtrvş ve :
— Teker teker bunları kırın, demiş.
Çocukları da bu okları teker teker kırmışlar. Bunun üzerine çocuklarına hitaben :
— Siz de böylesiniz, toplu olursanız kırılmaz ve yıkılmazsınız. Ayrı ayrı parçalara bölünürdeniz, kırılır ve yok olursunuz.» dedi.
Basra'da bir ev edindi ve hicretin 42. yılında orada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[711]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 361, /302
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Kays b. Asım et-Temimî (Kays b. Asım b. Sinan b. Halid b. Minkar)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Cahiliye
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Cenaze, defni
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Mal, mal - mülk hırsı
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله حدثني بن أبى الزناد عن عبد الرحمن بن الحارث عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ليس منا من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164368, EM000363
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله حدثني بن أبى الزناد عن عبد الرحمن بن الحارث عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ليس منا من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا
Tercemesi:
— Amr ibni Şuayb babasından, o da dedesinden rivayet ettiğine göre, Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün hakkını tanımayan bizden değildir.»[714]
353 sayılı hadîs-i şerîf ve açıklamasına bakınız.[715]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 363, /304
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا محمد بن خازم حدثنا هشام بن عروة عن أبيه عن عائشة قالت : كنت ألعب بالبنات عند النبي صلى الله عليه وسلم وكان لي صواحب يلعبن معي فكان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا دخل ينقمعن منه فيسر بهن إلى فيلعبن معي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164373, EM000368
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا محمد بن خازم حدثنا هشام بن عروة عن أبيه عن عائشة قالت : كنت ألعب بالبنات عند النبي صلى الله عليه وسلم وكان لي صواحب يلعبن معي فكان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا دخل ينقمعن منه فيسر بهن إلى فيلعبن معي
Tercemesi:
— Hazreti Aişe'fceA rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
«— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanında oyuncak bebeklerle oynardım. Benimle oynıyan kız arkadaşlarım da vardı. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) içeri girdiği zaman, arkadaşlarım ondan utanarak köşelere kaçar, saklanırlardı. Peygamber onları okşıyarak bana gönderirdi ve onlar benimle oynarlardı.»[724]
Bu hadîs-İ şerifin delâleti ile kız çocukların oyuncak bebeklerle oynamaları caiz oluyor. Küçük yaştaki çocukları eğlendirmek ve gönüllerini hoş tutmak İçin bebek oyuncaklarla oynamaları hoş görülen hallerdendir. Bu çocuklara mahsus istisnaî bir haldır. Genel manada olan yasaklara aykırı düşmez.[725]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 368, /306
Senetler:
()
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Aile, eşler, arasında ilişkiler
Aile, Eşler, Birbirlerine Karşı Yükümlülükleri
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
حدثنا موسى قال حدثنا عبد العزيز عن سهيل بن أبى صالح عن أبيه عن أبى هريرة قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا أتى بالزهو قال اللهم بارك لنا في مدينتنا ومدنا وصاعنا بركة مع بركة ثم ناوله أصغر من يليه من الولدان
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164367, EM000362
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا عبد العزيز عن سهيل بن أبى صالح عن أبيه عن أبى هريرة قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا أتى بالزهو قال اللهم بارك لنا في مدينتنا ومدنا وصاعنا بركة مع بركة ثم ناوله أصغر من يليه من الولدان
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Resûlüllah (SaUattahüAleyhiveSellem)'e turfanda bir meyva getirildiği zaman şöyle derdi:
«— Allah'ım! Şu şehrimizde bize bereket ver. Ölçeğimizde ve ölçümüzde bereket üstüne bereket ver.»
Sonra o meyvayı, yanında bulunan çocukların en küçüğüne verirdi.[712]
Hadîs-i şerif bize iki şeyi öğretmektedir:
1— Allah'ın nimetlerinden birine turfanda olarak kavuşulunca, Peygamber Efendimizin ettikleri dua gibi duada bulunmak ve Allah'dan bereket istemek sünnetttr ve şükür ifadesidir. Bereketi bulunmayan, yanı İnsanların sağlığına ve selâmetine yararlı olmayan nimet ne kadar bol olursa olsun, o bereketli sayılmaz. Bereket yararlı olmaktadır. Onun için Allah'dan bereket istemek ve verdiği nimete şükretmek kulluk borcudur.
2— Takva sahibi kimseler dünya malına meyletmediklerinden, turfanda olarak getirilen az şeyi yemezler, arzu ve heveslen çok olan çocuklara verirler. Ahlâkın kemal mertebesinde olan Peygamber Efendimiz böyle bir meyveyi yemeden hazır bulunan çocukların en küçüğüne verirdi. Fazla miktar olunca hepsinin tatması uygun bir hareket olur.
Çocukların yemeğe ve meyveye meyilleri fazla olduğundan, onların arzusuna uymak gerekir.[713]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 362, /303
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, yeme - içme adabı
Dua, şehre, kasabaya vs. girerken-çıkarken
Dua, yemek için
Hz. Peygamber, duaları
Kültürel Hayat, hadislerden kültürümüze
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا أبو أسامة حدثنا عبد الملك بن حميد بن أبى غنية عن أبيه عن أبى العجلان المحاربي قال : كنت في جيش بن الزبير فتوفى بن عم لي وأوصى بجمل له في سبيل الله فقلت لابنه ادفع إلى الجمل فإني في جيش بن الزبير فقال اذهب بنا إلى بن عمر حتى نسأله فأتينا بن عمر فقال يا أبا عبد الرحمن ان والدي توفى وأوصى بجمل له في سبيل الله وهذا بن عمى وهو في جيش بن الزبير أفأدفع إليه الجمل قال بن عمر يا بنى إن سبيل الله كل عمل صالح فإن كان والدك إنما أوصى بجمله في سبيل الله عز وجل فإني رأيت قوما مسلمين يغزون قوما من المشركين فادفع إليهم الجمل فإن هذا وأصحابه في سبيل غلمان قوم أيهم يضع الطابع
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164374, EM000369
Hadis:
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا أبو أسامة حدثنا عبد الملك بن حميد بن أبى غنية عن أبيه عن أبى العجلان المحاربي قال : كنت في جيش بن الزبير فتوفى بن عم لي وأوصى بجمل له في سبيل الله فقلت لابنه ادفع إلى الجمل فإني في جيش بن الزبير فقال اذهب بنا إلى بن عمر حتى نسأله فأتينا بن عمر فقال يا أبا عبد الرحمن ان والدي توفى وأوصى بجمل له في سبيل الله وهذا بن عمى وهو في جيش بن الزبير أفأدفع إليه الجمل قال بن عمر يا بنى إن سبيل الله كل عمل صالح فإن كان والدك إنما أوصى بجمله في سبيل الله عز وجل فإني رأيت قوما مسلمين يغزون قوما من المشركين فادفع إليهم الجمل فإن هذا وأصحابه في سبيل غلمان قوم أيهم يضع الطابع
Tercemesi:
— (91-s.) Ebu'l-Aclân El-Muharibî'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir :
— İbni Zübeyr'in ordusunda idim de, benim amcamın oğlu vefat etti ve kendisine ait bir devesini Allah yolunda (kullanılmak üzere) vasıyyet etti. Ben (vefat eden bu amcamın oğlunun) oğluna dedim ki, deveyi bana ver; çünkü ben îbni Zübeyr'in ordusundayım, (Allah yolunda savaşıyorum). (Ölünün varisi) bana:
— Beraberce İbni Ömer'e gidelim de ona soralım, dedi. Bunun üzerine îbni Ömer'e gittik de (ona) şöyle dedi:
— Ya Abdurrahman (İbni Ömer) : Benim babam vefat etti ve kendisine ait bir deveyi Allah yolunda (kullanılmak üzere) vasıyyet etti. 3u (Ebu'l-Aclân) da amcamın oğlu olup, İbni Zübeyr'in ordusunda bulunuyor. Deveyi buna vereyim mi? İbni Ömer şöyle dedi:
— Yavrum! Her salih amel, Allah yolunda çalışmadır. Gerçekten senin baban devesini Allah (Azze ve Ceîle) yolunda (kullanılmak üzere) vasıyyet etti. Ben müslüman bir topluluğun müşrik bir toplulukla savaştığını gördüm. Sen deveyi onlara ver, (çünkü müşriklerle çarpışan müs-lümanlar Allah yolundadır). Bu (Ebu'l-Aclân) ve arkadaşları, bir gencin (îbni Zübeyr'in) yolundadır. Bunlar öyle bir toplumdur ki, hangisi riyaset mühürünü elde edecektir diye uğraşıyor.»[726]
Abdullah Îbni Zübeyr'inhal tercemesi 244 sayılı hadîs-i şerif münasebeti ile geçmişti. Hz. Muaviye vefat edip de, oğlu Yezid iktidara geçince, Abdullah ibni Zübeyr ona biat etmedi. Hilâfetini tanımadı. Kendisi Hicaz'da halifeliğini İlân etti. Bunun üzerine Yezid bir ordu hazırlayarak Medine'ye doğru yolladı. Abdullah ibni Zübeyr ile aralarında Harre vak'ası denilen savaş cereyan ottİ ve ashabdan çok kimseler şehid düştü. Savaş burada kapanmayıp Mekke'ye doğru genişledi ve Mekke'nin muhasarası sırasında Yezid 'in ölümü ile son buldu. Bundan sonra Abdullah İbni Zübeyr dokuz yıl Hicaz, Yemen, İrak, Horasan gibi beldeleri kendine bağlayarak hilâfet sürdürdü. Yalnız Şam ve Mıssr, Emevî'lerin elinde kalmıştı. Nihayet EmevMerin başına geçen Abdülmelik ibni Mervan, Haccac kumandasındaki orduyu Hicaz'a göndermiş ve Mekke'yi kuşatmıştı. Kuşatma esnasında Abdullah Ibnİ Zübeyr yaralanmış ve sonunda şehid edilmişti.
İşte iki İslâm ordusu arasında cereyan eden bu savaşlar, bir hilâfet ve riyaset davası olduğundan bunların savaşını Abdurrahman İbni Ömer Allah yolunda savaş kabul etmemiştir Bunun için Allah yolunda kullanılmak üzere vasıyyet edilen atın İbni Zübeyr saflarında çarpışan savaşçıya verilmesini uygun bulmayıp, Müşriklerle savaşanlara verilmesini tavsiye etmiştir.
Esasen hadîs-i şerifin mevzu ile ilgisi, İbni Ömer'in kendinden küçük olan mirasçıya «Yavrum» diye hitap etmesi yönündendİr Küçüklere ve çocuklara böyle hitapta bulunmanın cevazı anlaşılmış oluyor.[727]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 369, /306
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Aclan (Ebu Aclan)
3. Humeyd b. Ebu Ğaniyye Esbehani (Humeyd b. Ebu Ğaniyye)
4. ibn Ebu Ğaniyye Abdulmelik b. Humeyd el-Huzai (Abdulmelik b. Humeyd b. Ebu Ğaniyye)
5. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
6. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
Cihad, el, dil veya mal ile yapılan cihad
Savaş, ordu komutanlığı, komutanlar
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yardım, mücahide ve ailesine yardım
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبى قال حدثنا الأعمش قال حدثني زيد بن وهب قال سمعت جريرا عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لا يرحم الناس لا يرحمه الله عز وجل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164375, EM000370
Hadis:
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبى قال حدثنا الأعمش قال حدثني زيد بن وهب قال سمعت جريرا عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لا يرحم الناس لا يرحمه الله عز وجل
Tercemesi:
— Cerîr'den işitildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
«— İnsanlara acımıyana Azız ve Celîl olan Allah merhamet etmez.»[728]
Bu hadîs-İ şerîf ve benzerleri 95-99. sayılarda geçmişti. Burada tekrar getirilişinin sebebi, ravilerden birinin dinleyiciye «Yavrum», diye hitap et-mesindendir. Buradaki metinde bu hitap zikredilmemiştir.[729]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 370, /307
Senetler:
1. Ebu Amr Cerir b. Abdullah el-Becelî (Cerir b. Abdullah b. Cabir)
2. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Merhamet, hayvanlara
Merhamet, insanlara