حدثنا سليمان بن داود أبو الربيع قال حدثنا إسماعيل بن زكريا قال حدثنا أبو رجاء عن برد عن مكحول عن واثلة بن الأسقع عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : أقل الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Açıklama: Gülmek, îmana aykırı düşen bir huy değildir. Zİra 1 b n i Ömer: «— Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabı gülerlerdi. Böyle olmakla beraber kalblerindekİ îman, dağdan daha büyüktü.»
Buyurmuştur. Ancak daha önceki açıklamalarda belirtildiği gibi, fazla ve devamlı bir şekilde gülmeye alışmak insanın vakar ve şerefini izale eder, kalbin hassasiyetini gidererek âhireti unutturmaya, boşuna zaman geçirmeye sebep olur. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz buyurdukları şekilde az gülmiye gayret etmek ve buna alışmıya çalışmak ve bunun yerine tebessümü çoğaltmak en güzel bir hareket tarzıdır.[503]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164064, EM000252
Hadis:
حدثنا سليمان بن داود أبو الربيع قال حدثنا إسماعيل بن زكريا قال حدثنا أبو رجاء عن برد عن مكحول عن واثلة بن الأسقع عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : أقل الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den naklen Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: «Gülmeyi azalt; çünkü çok gülmek kalbi Öldürür.»
Açıklama:
Gülmek, îmana aykırı düşen bir huy değildir. Zİra 1 b n i Ömer: «— Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabı gülerlerdi. Böyle olmakla beraber kalblerindekİ îman, dağdan daha büyüktü.»
Buyurmuştur. Ancak daha önceki açıklamalarda belirtildiği gibi, fazla ve devamlı bir şekilde gülmeye alışmak insanın vakar ve şerefini izale eder, kalbin hassasiyetini gidererek âhireti unutturmaya, boşuna zaman geçirmeye sebep olur. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz buyurdukları şekilde az gülmiye gayret etmek ve buna alışmıya çalışmak ve bunun yerine tebessümü çoğaltmak en güzel bir hareket tarzıdır.[503]
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 252, /232
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Eska' Vasile b. el-Eska el-Leysî (Vasile b. Eska' b. Abdüluzza b. Abdülyalil b. Naşib)
3. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
4. Bürd b. Sinan eş-Şami (Bürd b. Sinan eş-Şami)
5. Muhriz b. Abdullah el-Cezeri (Muhriz b. Abdullah)
6. Ebu Ziyad İsmail b. Zekeriyya el-Hulkani (İsmail b. Zekeriyya b. Mürra)
7. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Adab, gülme adabı
حدثنا محمد بن بشار قال حدثنا أبو بكر الحنفي قال حدثنا عبد الحميد بن جعفر عن إبراهيم بن عبد الله عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تكثروا الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164065, EM000253
Hadis:
حدثنا محمد بن بشار قال حدثنا أبو بكر الحنفي قال حدثنا عبد الحميد بن جعفر عن إبراهيم بن عبد الله عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تكثروا الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den naklen Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:«Çok gülmeyiniz; çünkü çok gülmek kalbi öldürür.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 253, /232
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu İshak İbrahim b. Abdullah el-Haşimi (İbrahim b. Abdullah b. Huneyn)
3. Ebu Fadl Abdülhamid b. Cafer el-Ensârî (Abdülhamid b. Cafer b. Abdullah b. Hakem b. Rafi' b. Sinan)
4. Ebu Bekir Abdulkebir b. Abdulmecid el-Basri (Abdulkebir b. Abdulmecid b. Ubeydullah)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Adab, gülme adabı
حدثنا موسى قال حدثنا الربيع بن مسلم قال حدثنا محمد بن زياد عن أبى هريرة قال : خرج النبي صلى الله عليه وسلم على رهط من أصحابه يضحكون ويتحدثون فقال والذي نفسي بيده لو تعلمون ما أعلم لضحكتم قليلا ولبكيتم كثيرا ثم انصرف وأبكى القوم وأوحى الله عز وجل إليه يا محمد لم تقنط عبادي فرجع النبي صلى الله عليه وسلم فقال أبشروا وسددوا وقاربوا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164066, EM000254
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا الربيع بن مسلم قال حدثنا محمد بن زياد عن أبى هريرة قال : خرج النبي صلى الله عليه وسلم على رهط من أصحابه يضحكون ويتحدثون فقال والذي نفسي بيده لو تعلمون ما أعلم لضحكتم قليلا ولبكيتم كثيرا ثم انصرف وأبكى القوم وأوحى الله عز وجل إليه يا محمد لم تقنط عبادي فرجع النبي صلى الله عليه وسلم فقال أبشروا وسددوا وقاربوا
Tercemesi:
Ebu Hureyre'den şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber (sav), ashabından bir topluluğun yanlarına vardı. O sırada onlar gülüşüyorlar ve konuşuyorlardı. Bu hallerini görünce onlara: "Şayet bildiklerimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız" dedi,sonra da yanlarından ayrıldı. (Bu söz) orada bulunanları ağlattı. Allah (cc), Hz. Peygamber'e şöyle vahyetti: "Ey Muhammed! Kullarımı neden ümitsizliğe sevk ediyorsun?" Bunu üzerine Hz. Peygamber (sav) onların yanına döndü ve şöyle dedi:Müjdeleyici olunuz, doğruluktan ve orta yoldan ayrılmayınız."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 254, /232
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Muhammed b. Ziyad el-Kuraşi (Muhammed b. Ziyad)
3. Ebu Bekir Rabi' b. Müslim el-Kuraşi (Rabi' b. Müslim)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, gülme adabı
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, uyarıları
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kur'an, Nüzul sebebleri
حدثني على بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال سمعت جريرا يقول : ما رآني رسول الله صلى الله عليه وسلم منذ أسلمت إلا تبسم في وجهي وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يدخل من هذا الباب رجل من خير ذي يمن على وجهه مسحة ملك فدخل جرير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164062, EM000250
Hadis:
حدثني على بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال سمعت جريرا يقول : ما رآني رسول الله صلى الله عليه وسلم منذ أسلمت إلا تبسم في وجهي وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يدخل من هذا الباب رجل من خير ذي يمن على وجهه مسحة ملك فدخل جرير
Tercemesi:
Kays'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
Cerîr'in şöyle dediğini işittim:
Ben müslüman olalıberi, Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem), beni her gördükçe, yüzüme karşı tebessüm buyurmuşlardır; ve ResûlüIIah (Salîaîlahü Aleyhi ve Selle/n) şöyle demiştir:
«Bu kapıdan, Yemenlilerden hayırlı bir adam içeri girecektir, yüzünde de melek siması vardır.»
(Bu sözün) arkasından Cerîr içeriye girdi.[498]
Sevinçten yüzün hoş bir duruma geçmesiyle dişlerin görünebilecek kadar gözükmesine «Tebessüm» denir. Bu makbul olan bir harekettir. Müslüman, mümin kardeşi İle karşılaşınca ona selâm verip tebessüm etmesi lâzımdır. Burada iki şey öğrenmiş oluyoruz. Biri, tebessüm etmenin mubah ve iyi bir hareket oluşudur. Diğeri de Cerîr (Radiyaîîahuanh)'m Hazreti Yusuf gibi melek sima oluşudur. Aşağıda kendisinden yeteri kadar bilgi verilecektir.
Tebessümden başka, sesle veya kahkaha ile gülmek vardır ki, bu makbul değildir, insanın vakar ve şerefini giderir ve insanı normal durumundan çıkarır.
Cerîr kimdir? :
Babasının adı Abdullah olup, künyesi E b u A m r 'dır ve Becîle kabilesinin ileri gelenlerindendir. Hz. Peygamberin hicretlerinden 40 gün önce, huzura gelerek İslâm'ı kabul etmiştir. Kavminin reislerinden olduğu için Hz. Peygamber onun hakkında :
«Size bir kavmin büyüğü geldiği zaman, ona ikram ediniz.»
Buyurmuştur. Çok güzel bir simaya sahip olduğundan Hz. Ömer de bunun hakkında :
«— Cerîr, bu ümmetin Yûsuf'udur.» buyurdular.
Hz. Ömer, hilâfeti zamanında dağınık bir halde bulunan Bectle kabilesini bir araya getirerek başlarına Cerîr'i geçirmişti. İrak fethinde ve Kadisiye savaşlarında büyük yararlıklar göstermiştir. Sonra KOfe'de ikâmet etti. Sonra Hz. A I i onu elçi olarak Hz. M u a v İ y e 'ye gönderdi. Daha sonra her iki fırkadan ayrılarak Karkısiyada İkâmet etmiş ve hicretin 51 veya 54. yılında burada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[499]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 250, /230
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
Şehirler, Yemen
حدثنا آدم قال حدثنا شيبان أبو معاوية قال حدثنا عبد الملك بن عمير عن أبى سلمة بن عبد الرحمن عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لأبى الهيثم : هل لك خادم قال لا قال فإذا أتانا سبى فأتنا فأتى النبي صلى الله عليه وسلم برأسين ليس معهما ثالث فأتاه أبو الهيثم قال النبي صلى الله عليه وسلم اختر منهما قال يا رسول الله اختر لي فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن المستشار مؤتمن خذ هذا فإني رايته يصلى واستوص به خيرا فقالت امرأته ما أنت ببالغ ما قال فيه النبي صلى الله عليه وسلم إلا أن تعتقه قال فهو عتيق فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن الله لم يبعث نبيا ولا خليفة إلا وله بطانتان بطانه تأمره بالمعروف وتنهاه عن المنكر وبطانة لا تألوه خبالا ومن يوق بطانة السوء فقد وقى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164068, EM000256
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شيبان أبو معاوية قال حدثنا عبد الملك بن عمير عن أبى سلمة بن عبد الرحمن عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لأبى الهيثم : هل لك خادم قال لا قال فإذا أتانا سبى فأتنا فأتى النبي صلى الله عليه وسلم برأسين ليس معهما ثالث فأتاه أبو الهيثم قال النبي صلى الله عليه وسلم اختر منهما قال يا رسول الله اختر لي فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن المستشار مؤتمن خذ هذا فإني رايته يصلى واستوص به خيرا فقالت امرأته ما أنت ببالغ ما قال فيه النبي صلى الله عليه وسلم إلا أن تعتقه قال فهو عتيق فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن الله لم يبعث نبيا ولا خليفة إلا وله بطانتان بطانه تأمره بالمعروف وتنهاه عن المنكر وبطانة لا تألوه خبالا ومن يوق بطانة السوء فقد وقى
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Ebu'l-Heysem'e şöyle buyurdu :
«Senin hizmetçin var mı?»
O:
«Hayır!» dedi.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seüemjî
«Bize esir geldiği zaman, bize gel.» dedi.
Sonra Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)'e iki esir getirildi ki, bunlarla bir üçüncüsü yoktu. Bunun üzerine Ebu'l-Heysem, Peygamber'in huzuruna vardı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ona) şöyle buyurdu :
«Bu ikisinden birini seç.»
Ebu'l-Heysem:
«Ey Allah'ın Resulü, sen benim için seç!» dedi.
Peygamber (Satlatıahü Aleyhi ve Setletn) de:
«Gerçekten bilgisi sorulan (istişare olunan), güvenilir olmalıdır. Şunu al, çünkü ben onu namaz kılıyor gördüm. Bir de ona iyilik etmeni sana tavsiye ediyorum,» buyurdu.
(Ebu'l-Heysem, Peygamberin buyurduklarını zevcesine anlattı.) Bunun üzerine zevcesi, (kocasına hitaben):
«Sen, bu köleyi azad etmedikçe, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyin buyurduğu tavsiyeyi yerine getirmiş olmazsın.» dedi.
Ebu'l-Heysem de:
«O, azaddır.» dedi.
Bundan ötürü Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selleml şöyle buyurdu:
«Allah'ın gönderdiği herhangi bir Peygamber ve halifenin muhakkak iki sırdaşı vardır: Biri ona iyiliği emreder ve onu hoş olmıyan şeylerden alıkor. Biri de, onu bozmakta kusur etmez. Kötü sırdaştan sakındırılan kimse, muhakkak korunmuştur.»[508]
Hadîs-i şerîfin vüruduna sebep olan hâdiseyi önemine binaen, Tİr-mizî'den kısaltarak anlatmayı faydalı bulduk:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem), saadethanelerinden çıkmadıkları bir saatte çıktılar. Kendilerine gelmekte olan Ebu Bekir Hazretleri ile karşılaştılar. Ebu B e k İ r 'e sordular:
«Senin gelmene sebep nedir?»
Ebu Bekir şu cevabı verdi :
«— Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) ile karşılaşayım, onun yüzüne bakayım ve kendisine teslimiyet göstereyim diye geldim.»
Aradan zaman geçmedi, Hz. Ömer geldi. Hz. Peygamber bu defa ona sordu :
«Ey Ömer! Senin gelmene sebep nedir?»
Hazreti Ömer:
«— Açlıktır, ya Resûlallah!» dedi.
Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)x
«Ben de açlık hissediyorum.» buyurdu.
Sonra hep beraber Ebu'l-Heysem b. Teyy i h a n'in evine gittiler. Ebu'l-Heysem'İn hurma bahçeleri ve koyunları vardı, fakat hizmetçisi yoktu. Evinde kendisini bulamadılar; hanımından sordular. Hanım İçme suyu almak üzere çıktığını söyledi. Bu sırada Ebu'l-Heysem, güçlükle taşımakta olduğu su kırbası (su kabı) ile çıkageldi. Su kabını yere koyduktan sonra, Hz. Peygambere iltifat edip hürmet gösterdi. Sonra onları kendi bahçesine götürdü ve yere serdiği sergi üzerine oturttu. Kendisi, yaş hurma toplamıya gitti. İstediklerinden yesinler dîye kuru ve yaş hurmalar getirdi. Hurmalardan yediler ve getirmiş olduğu taze sudan da içtiler.: Sonra Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ye Sellem) şöyle buyurdu :
«Bu yeyip içtiğimiz Öyle bir nimettir ki, kıyamet gününde ondan sorulursunuz, vallahi: (Bulunduğunuz yer) serin bir gölgelik, yediğiniz tatlı ve hoş meyva, içtiğiniz de tatlı ve soğuk su...»
Sonra Ebu'l-Heysem misafirlerine yemek yapmak için ayrılırken, Hz. Peygamber ona :
«Sakın sağılır koyun kesme.» dedi.
Ebu'l-Heysem de onlara bir oğlak keserek etini pişirip getirdi ve beraberce yediler. Bu esnada Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ebu'l-Heysem'e sordu :
«Senin hizmetçin var mı?»
«— Hayır!»
Diye cevap vererek metindeki hadts-i şerîf varİd oldu.
«İstişare olunan kimse, emin, kendine güvenilir kimse olmalıdır.»
Demek, emanet hakkını yerine getiren, doğruyu söyleyip hakka yardımcı olan kimse olmalıdır. Kendisine danışılan adam, bu vasıflara sahip değilse, bununla yapılacak istişare, insanı felâkete sürükler. Çünkü insana doğru yolu göstermez ve bildiği gerçeği açıklamaz. Bu bakımdan istişare edilecek şahsı iyi tanımak ve ehil olduğuna kanaat getirmek suretiyle ona müracaat etmek doğru hareket olur. Aksi halde insan hüsrana düşebilir.
E b u ' I - H e y s e m_ [ bj^JT e y y i h a n kimdir? :
Ensar'dan ve Evs kabilesinden olup, Ebu'l-Heysem lâkabı ile şöhret bulmuştur. İsmi Malik 'dır. Akabe biatında bulunmuş ve ilk biat eden olmuştur. Bedir savaşında ve ondan sonraki bütün savaşlarda bulundu.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bununla Osman i b n i M e z ' u n 'u kardeş etmiştir.
Hazreti Peygamber için mersiyesi vardır. Hicretin 20 veya 21. yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[509]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 256, /234
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Peygamberler, ortak yönleri, koyun gütmek vb.
Savaş, esirlik
Savaş, Hukuku
Yönetim, İstişare / Danışma
Yönetim, Yöneticinin danışmanları
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب قال أخبرنا عمرو بن الحارث أن أبا النضر حدثه عن سليمان بن يسار عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم ضاحكا قط حتى أرى منه لهواته إنما كان يتبسم صلى الله عليه وسلم قالت وكان إذا رأى غيما أو ريحا عرف في وجهه فقالت يا رسول الله إن الناس إذا رأوا الغيم فرحوا رجاء أن يكون فيه المطر وأراك إذا رأيته عرفت في وجهك الكراهة فقال يا عائشة ما يؤمنى أن يكون فيه عذاب عذب قوم بالريح وقد رأى قوم العذاب فقالوا هذا عارض ممطرنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164063, EM000251
Hadis:
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب قال أخبرنا عمرو بن الحارث أن أبا النضر حدثه عن سليمان بن يسار عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم ضاحكا قط حتى أرى منه لهواته إنما كان يتبسم صلى الله عليه وسلم قالت وكان إذا رأى غيما أو ريحا عرف في وجهه فقالت يا رسول الله إن الناس إذا رأوا الغيم فرحوا رجاء أن يكون فيه المطر وأراك إذا رأيته عرفت في وجهك الكراهة فقال يا عائشة ما يؤمنى أن يكون فيه عذاب عذب قوم بالريح وقد رأى قوم العذاب فقالوا هذا عارض ممطرنا
Tercemesi:
Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Aişe şöyle demiştir :«Hz. Peygamber (sav)'i şimdiye dek hiç küçük dili görünecek kadar gülerken görmedim. O sadece tebessüm ederek gülerdi. Hz. Peygamber (sav) bir bulut veya bir rüzgar gördüğünde (hoşnutsuzluğu/telaşı) yüzünden anlaşılırdı. Hz. Aişe, "Ey Allah'ın Rasülü! İnsanlar bulutu gördüklerinde, yağmur getireceğini umarak sevinirler. Ben bulutu gördüğünde senin yüzünde bir tedirginlik fark ediyorum" dedi. Bunu üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey Aişe! O bulutta bir azabın olmadığından nasıl emin olabilirim? Kavimlerden birinin azabı rüzgar ile olmuştu. O kavim azabı gördüklerinde "Bu bize yağmur yağdıracak buluttur" (Ahkâf, 46/24) demişlerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 251, /231
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Nadr Salim b. Ebu Ümeyye el-Kuraşî (Salim b. Ebu Ümeyye)
4. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ahmed b. Ebu Musa el-Mısri (Ahmed b. İsa b. Hassan)
Konular:
Adab, gülme adabı
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, beşer olarak
Önceki ümmetler, Helak olma sebepleri
Sünnet, yeni sünnetler/gelenekler ortaya koymak
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا أسامة بن زيد قال أخبرني موسى بن مسلم مولى ابنة قارظ عن أبى هريرة أنه ربما حدث عن النبي صلى الله عليه وسلم : فيقول حدثنيه أهدب الشفرين أبيض الكشحين إذا اقبل أقبل جميعا وإذا أدبر أدبر جميعا لم تر عين مثله ولن تراه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164067, EM000255
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا أسامة بن زيد قال أخبرني موسى بن مسلم مولى ابنة قارظ عن أبى هريرة أنه ربما حدث عن النبي صلى الله عليه وسلم : فيقول حدثنيه أهدب الشفرين أبيض الكشحين إذا اقبل أقبل جميعا وإذا أدبر أدبر جميعا لم تر عين مثله ولن تراه
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, Ebû Hüreyre (Radiyailahuanh) , çok kere Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyden hadîs anlatarak şöyle derdi:
«Bu hadîsi, bana, kirpikleri ince ve uzun, tenleri beyaz olan (peygamber) söyledi. Teveccüh ettiği zaman bütünü ile karşıya çıkardı ve geri döneceği zaman da bütünü ile (vücudu ile) dönerdi. Onun mislini hiç bir göz görmemiştir, hiç bir zaman göremiyecektir de...»[506]
Ebû Hüreyre'nin bu tarifinden iki şey anlamaktayız :
1— Peygamber Efendimizin yaratılışindaki güzellik, hiç bir insanda yoktu ve ofmıyacaktır da. Çünkü âlemlere rahmet olarak gönderilen ve Allah'ın yaratıkları içinde en üstün ve en mükemmel olan bir Peygamberin şanına böyle bir vücud güzelliği uygun düşer. Manâda olan eşsizliği, maddesinde de görülmüştür.
2— Hazretİ Peygamber bir kimseye söz söyliyecekleri zaman veya birine dönmek istedikleri zaman vücudlarının bütünü İle dönerlerdi, ister bu dönüş öne doğru olsun, ister arkaya doğru olsun, aynı şekilde hareket ederîerdi. Bu hareketleri İle bize muaşeret edebi vermektedirler. Bir insana yandan bakmak, yan tarafı çevirmek, kibir ve beğenmemezlik hareketleridir. Adaba aykırı hareketlerdir. İnsan, konuştuğu ve görüştüğü kardeşine ilgi göstermeli ve ona hürmetsizlik etmemelidir.[507]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 255, /233
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Sağîr Ebu İsa Musa b. Müslim el-Hizâmî (Musa b. Müslim)
3. Ebu Zeyd Üsame b. Zeyd el-Leysî (Üsame b. Zeyd)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا آدم بن أبى إياس قال حدثنا حماد بن زيد عن السرى عن الحسن قال والله : ما استشار قوم قط إلا هدوا لأفضل ما بحضرتهم ثم تلا وأمرهم شورى بينهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164070, EM000258
Hadis:
حدثنا آدم بن أبى إياس قال حدثنا حماد بن زيد عن السرى عن الحسن قال والله : ما استشار قوم قط إلا هدوا لأفضل ما بحضرتهم ثم تلا وأمرهم شورى بينهم
Tercemesi:
(62-s.) Hasan (Basrî) den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
«Vallahi! istişare eden bir topluluk, muhakkak huzurlarında olan şeyin en iyisine iletilmiş olurlar.»
Sonra:
«Ashabın işleri aralarında danışıklıdır» âyetini okudu. (Şûra Sûresi, Âyet: 38)[512]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 258, /236
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Heysem Serî b. Yahya eş-Şeybanî (Serî b. Yahya b. İyas b. Harmele b. İyas)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Yönetim, İstişare / Danışma
- حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثني سعيد بن أبى أيوب قال حدثني بكر بن عمرو عن أبي عثمان مسلم بن يسار عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : من تقول على ما لم أقل فليتبوأ مقعده من النار ومن استشاره أخوه المسلم فأشار عليه بغير رشد فقد خانه ومن أفتى فتيا بغير ثبت فإثمه على من أفتاه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164071, EM000259
Hadis:
- حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثني سعيد بن أبى أيوب قال حدثني بكر بن عمرو عن أبي عثمان مسلم بن يسار عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : من تقول على ما لم أقل فليتبوأ مقعده من النار ومن استشاره أخوه المسلم فأشار عليه بغير رشد فقد خانه ومن أفتى فتيا بغير ثبت فإثمه على من أفتاه
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyaltahu anh) demiştir ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Söylemediğim sözü bana isnad edip uyduran, cehennemdeki yerine hazırlansın. Kime de mtislüman kardeşi danışır da, bu danışılan adam o kardeşine yanlışı gösterirse, kardeşine hainlik etmiş olur. Kime de yanlış fetva verilirse, onun günahı (işliyene değil) fetva verenedir.»[513]
Hadîs-İ şerîfte üç hususa işaret edilmektedir:
1— Ne şekilde olursa olsun, söylemediği sözü Peygamber'e isnad etmek, yalan uydurmak, İyİ bir söz dahi olsa, çok büyük bir günâhtır; ve bunun cezası Cehennemdir. Hz. Peygamber Efendimiz değişmez İlâhî nizamı getirdiğinden bunu bir takım uydurma sözlerle değiştirmeğe kalkışmak ve buna cür'et etmek en büyük günâh olacağından cezası ancak cehennemdir.
2— Bir kimseye, Müslüman kardeşi bir işini danıştığı zaman, bildiği en doğru yolu ona göstermesi vazifesidir. Üzerine düşen kardeşlik ve insanlık borcudur. Bunu yapmıyan, aksine yanlış yol gösteren, kardeşine hainlik etmiş olur. Hainlik etmek ise, bir zulümdür ve günâhtır. Bundan sakınmak gerektir.
3— Fetva makamında bulunanların verecek oldukları fetvayı bir delile bağlamaları ve araştırma yapmaları icab eder. Din işlerini Önemsemiyerek rastgele yanlış fetva vermekten dolayı işlenecek günâhların cezası, fetvayı verene ait olur. Onun İçin ehliyet kazanmadan ve meseleyi araştırıp bir delile bağlamadan rastgele fetva vermek insanı manevî helake kadar götürür. Allah Tealâ bize hak olanı gösterip, ona uymak ve batılı da batıl olarak gösterip ondan sakınmak nasib kılsın, amîn.[514]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 259, /236
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Osman Müslim b. Yesar es-Selûli (Müslim b. Yesar)
3. Bekir b. Amr el-Meafirî (Bekir b. Ömer)
4. Ebu Yahya Said b. Miklas el-Huzaî (Said b. Miklas)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
Konular:
Hadis, hadis uydurmanın günahı
Hainlik, hiyanet, ihanet
Müslüman, Sadakat, Güvenilirlik, Hiyanet
Yalan, Hz. Peygamber'e yalan isnadı
Yönetim, İstişare / Danışma
حدثنا أحمد بن عاصم قال حدثنا سعيد بن عفير قال حدثني بن وهب عن حيوة بن شريح عن دراج عن عيسى بن هلال الصدفي عن عبد الله بن عمرو بن العاص عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان روحي المؤمنين ليلتقيان في مسيرة يوم وما رأى أحدهما صاحبه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164073, EM000261
Hadis:
حدثنا أحمد بن عاصم قال حدثنا سعيد بن عفير قال حدثني بن وهب عن حيوة بن شريح عن دراج عن عيسى بن هلال الصدفي عن عبد الله بن عمرو بن العاص عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان روحي المؤمنين ليلتقيان في مسيرة يوم وما رأى أحدهما صاحبه
Tercemesi:
Abdullah İbni Amr İbni'1-As (Radiyaiîahu anh), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu:
«İki müminin ruhları, daha sahipleri birbirini görmeden bir günlük yol mesafesinde karşılaşırlar.»[517]
Başka bir hadîs-i şerifte :
«Ruhlar, bir araya toplanmış askerlerdir. Bunlardan yaratılış vasıfları birbirine uyanlar bir araya gelir anlaşırlar. Ayrı yaratılışta olanlar da birbirinden uzaklaşırlar.»[518]
Buyurulduğu itibarla, burada iki ruhun uzak mesafede karşılaşmış olması, yine ruhların yaratılış mayasında olan huy ve vasıf yakınlığı bakımından birbiriyle anlaşması ve ülfet etmesi demektir. Ruhlar daha önce birbirleriyle anlaşıp üffet edebilecek bir tabiatte yaratılmışlardır. Yaratılıştaki vasıfları birbirine uymıyanlar İse, anlaşamaz ve barışamazlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.[519]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 261, /238
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, sembolik, temsili anlatımı
Müslüman, arkadaşlığı
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,