حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا عيينة بن عبد الرحمن قال سمعت أبى يحدث عن أبى بكرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما من ذنب أحرى أن يعجل الله لصاحبه العقوبة في الدنيا مع ما يدخر له في الآخرة من قطيعة الرحم والبغى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163378, EM000067
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا عيينة بن عبد الرحمن قال سمعت أبى يحدث عن أبى بكرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما من ذنب أحرى أن يعجل الله لصاحبه العقوبة في الدنيا مع ما يدخر له في الآخرة من قطيعة الرحم والبغى
Tercemesi:
— Ebû Bekre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sallalkthü Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
«— Sılâ-i rahmi terk etme ile azgınlık günâhını işleyenin —âhirette ona hazırlanan azabla beraber— dünyada Allah'ın acele olarak cezasını vermeğe bunlardan daha lâyık bir günah yoktur.»[134]
Hadîs-i şerifte geçen «Bağy» kelimesi azgınlık lâfzı ile terceme edilmiştir. Azgınlık yapmak, azgın olmak, Allah'ın emir ve yasaklan dışına çıkarak mahlûkatma zulüm etmek manâsına gelir. Diğer bazı hadîslerde, zulüm günâhından daha çabuk dünyada cezası veriİen bir günâh yoktur, mealinde ifade bulunduğundan buradaki anlamla uygunluk meydana gelmektedir. Ancak burada sılâ-i rahmi terk etme cezası da zulme ilâve edilmiş oluyor.[135]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 67, /107
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Abdurrahman b. Cevşen el-Ğatafani (Abdurrahman b. Cevşen)
3. Uyeyne b. Abdurrahman el-Ğatafani (Uyeyne b. Abdurrahman b. Cevşen)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Zulüm / Zalim, zulmetmek
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش والحسن بن عمرو وفطر عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو وقال سفيان لم يرفعه الأعمش إلى النبي صلى الله عليه وسلم ورفعه الحسن وفطر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس الواصل بالمكافىء ولكن الواصل الذي إذا قطعت رحمه وصلها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163388, EM000068
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش والحسن بن عمرو وفطر عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو وقال سفيان لم يرفعه الأعمش إلى النبي صلى الله عليه وسلم ورفعه الحسن وفطر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس الواصل بالمكافىء ولكن الواصل الذي إذا قطعت رحمه وصلها
Tercemesi:
— Abdullah İbni Amr'dan, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
«— Yapılan sılaya, aynı ile mukabelede bulunan, sılâ-i rahim eden değildir. Fakaf sıla yapan (vasıl) o kimsedir ki, akrabalık bağları kesildiği zaman, rahim sılasını yerine getirmiştir.»[136]
Bir kimsenin, kendisine yapılan iyiliğe veya harekete aynı şekilde karşılıkta bulunmasına «mükâfat» denir. Bu karşılığı yapan şahsa da «Mükâfî» adı verilir. O halde yapılan iyiliğe aynı ile mukabelede bulunan, vazifesini yapmış, mükâfatta bulunmuş demektir. Bu tabiî bir haldir. Bunun için önemi büyük değildir. Fakat sılâ-i rahmi terk eden ve böylece akrabalık haklarını gözetmeyen kimseye iyilik ve İhsanda bulunmak, sılâ-i rahmi yerine getirmek, işte vuslat budur. Böyle hareket edene de «Vasıl» denir. Bunun sevabı da büyük olur.
Bu mevzuda üç derece vardır: Vasıl, Mükâfî, Katı' (ilgi kesen). İyilik ve ihsanda üstün bulunan ve aşağı duruma düşmeyen kimse, «Vasıl»dır. İkinci derecede olan, kendisine yapılan iyiliğin ziyadesiz karşılığında bulunan kimsedir ki, bu da «Münâfî»dir. Kendisi daima iyilik işinde aşağı durumda olup, emsal iyiliği yapmayan kimsedir. Buna da «Katı'» denir. Bu üçüncü derece makbul olmayan ve kerih olan kısımdır. Birinci derece ise, en makbul ve üstün derecedir. Asıl vuslat budur.[137]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 68, /107
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Fıtr b. Halife el-Mahzumi (Fıtr b. Halife)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
حدثنا مالك بن إسماعيل قال حدثنا عيسى بن عبد الرحمن عن طلحة عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء قال جاء أعرابى فقال : يا نبي الله علمني عملا يدخلنى الجنة قال لئن كنت أقصرت الخطبة لقد أعرضت المسألة أعتق النسمة وفك الرقبة قال أو ليستا واحدا قال لا عتق النسمة أن تعتق النسمة وفك الرقبة ان تعين على الرقبة والمنيحة الرغوب والفيء على ذي الرحم فإن لم تطق ذلك فأمر بالمعروف وإنه عن المنكر فإن لم تطق ذلك فكف لسانك إلا من خير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163392, EM000069
Hadis:
حدثنا مالك بن إسماعيل قال حدثنا عيسى بن عبد الرحمن عن طلحة عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء قال جاء أعرابى فقال : يا نبي الله علمني عملا يدخلنى الجنة قال لئن كنت أقصرت الخطبة لقد أعرضت المسألة أعتق النسمة وفك الرقبة قال أو ليستا واحدا قال لا عتق النسمة أن تعتق النسمة وفك الرقبة ان تعين على الرقبة والمنيحة الرغوب والفيء على ذي الرحم فإن لم تطق ذلك فأمر بالمعروف وإنه عن المنكر فإن لم تطق ذلك فكف لسانك إلا من خير
Tercemesi:
— Berâ'dan rivayet edildiğine göre, şöyle dedi : Bir A'rabî (Bedevi, Peygamber'e) geldi de:
«— Ey Allah'ın Peygamber'i, beni Cennet'e koyacak bir amel bana öğret,» dedi. Peygamber buyurdu:
Sözü kısa yapmış isen de, meseleyi (mana bakımından) genişletmiş oldun. İnsanı azad et. Rakabeyi fek et»
A'rabî dedi ki:
«— Bunlar (rakabeyi fek etmek ve insanı azad etmek her ikisi) bir değil midir?» Hazreti Peygamber:
«— Hayır, insanı azad etmek, (kendi kölen olan) adamı azad etmendir. Rakabeyi fek etmek de, (başkasına ait) köleye, (hürriyete kavuşması için, borçtan kurtulması için) yardım etmendir. Bir de sağılır sütlü koyunu (başkasına istifadesi için ariyet) vermek ve (zalim) akrabaya iyilik etmek.
Eğer bunları yapmiya gücün yetmezse, iyilikle emret ve kötülükten alıkoy. Buna da gücün yetmezse, dilini tut; ancak hayırlı söz söyle.»[138]
A'rabî, Peygamber (Aleyhissaİâtü vesselam) Efendimize, cennete girmesine vesile olacak yalnız bir soru sormuş ve karşılığında altı maddelik bir cevap almıştır. Bunun için, soru kısa fakat mesele geniş buyurulmuştur. Sıra İle anlatılan ve cennete girmeye sebep olan bu amelleri inceleyelim :
1— Köle azad etmek : Allah Tealâ'ntn rızasına uygun olan her söz ve hareket bir İbâdet sayılır. İnsanları köle yapmak ve köleleştirmek bir ibâdet değildir. Fakat köle olanları hürriyete kavuşturmak ve onları da hür insan haklarına kavuşturmuş olmak dinin emri olduğundan bîr İbadettir. Bir nevi insanın hayatına sebep olmak ve onu manevî bağlardan kurtarmaktır. Bir insanın yok olmasına sebep olmak ne kadar büyük günâh ise, onu maddî ve manevî yönden kurtarmak da o kadar büyük sevabdır. Bu önemine binaendİr ki, cennete götürecek amellerin birincisi olarak sayılmıştır. O halde insan, kendi kölesini köle olarak saklamayip, onu azad etmelidir. Bu amelde büyük sevab ve mükâfat vardır.
2— Rakabeyi çözmek : Başkasına ait olan bir kölenin kurtulmasına yardım etmek, borçlu köle İse onun borcunu ödeyerek hürriyetini sağlamak veya bir cinayetten dolayı diyet borcu varsa onu karşılamak yine büyük sevab taşıdığından ikinci derecede anılmıştır. İnsanlar arasında en muztar durumda olanlar köleler olduğu için, bunların kurtuluşuna koşmak Allah'ın rızasını kazanmak demektir. Allah'ın rızasını kazanan kimse de cennete girer.
3— Sağılır koyun veya deveyi ariyet vermek : Besinler İçinde sütün taşıdığı önem çok büyük olduğundan, insanların yaşamasına ve gdalanmasına vesile olan bu besinin üreticisi olan hayvanı Allah rızası için muhtaç bir kimseye vermek ve onun geçimini sağlamak İyiliklerin en büyüğü ye-rîne geçer.
4— Akrabayı korumak: Buharı hazretleri, zalim olan akrabaya iyilik etmenin fazileti bölümünde bu hadîs-i şerîfi getirdiği halde, metinde zalim kelimesi anılmamışhr. Diğer hadîs âlimleri zalim kelimesini ilâve etmektedirler. Böylece, zalim olan akrabaya iyilik etmek cennete götüren amellerden sayılmış oluyor.
5— İyilikle emretmek ve kötülükten alıkoymak : Yukarda dört maddede zikredilen amelleri işlemeye gücü yetmeyen, başkasına iyi işler tavsiye etmeli, kötü iş ve hareketlerde bulunanları bu hallerinden vaz geçirmeğe çalışmalı, fenalıkları önlemelidir, önce insan sahip olduğu güç ve kuvveti ile fenalıkları önlemelidir. Buna imkân bulamayan söz ve nasihatla işe başlamalı. Bunu da yapamayan kimse, hiç olmazsa kalbi ile benimsememeli ve gördüğü fenalığa buğz etmelidir.
6— Yalnız hayırlı söz söylemek : İyilikle emredip fenalıklardan alıkoymaya gücü yetmeyen kimse susmalıdır, başka bir hadîs-i şerifte buyu-rulduğu üzre kalbi ile kötü işlere buğz etmeli, yani rıza göstermemelidir. Konuşacağı zaman, ancak hayır yerine geçecek söz söylemelidir.
Ravî B e r a ' kimdir? :
Bu hadîs-i şerîfin ravisi bulunan B e r â ' ashab-ı kiramdan olup, Ensarî'dir. Babasının adı Â z i b 'dir. O da ashabdandır. B e r â ' şöyle anlatır:
«Benî ve İbni Ömer'i Resûlüllah (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) Bedir savaşında küçük görmüş ve bizi savaşa kabul etmeyerek geri çevirmişti. Bu savaşta bulunamamıştır.»
Bundan sonra Uhud savaşında ve diğer savaşlarda bulunmuştur. Bİr rivayette Hazreti Peygamberle on dört ve bir rivayette de on beş savaşta hazır bulunmuştur. Ayrıca Cemel, Sıffîn vak'alarında ve Haricîlerle olan savaşlarda bulunmuştur.
Nihayet Küfeye giderek orada bir ev edindi. 72 hicrî tarihte vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.[139]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 69, /108
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Abdurrahman b. Avsece el-Hemdânî en-Nehdî (Abdurrahman b. Avsece)
3. Ebu Muhammed Talha b. Musarrif el-İyâmî (Talha b. Musarrif b. Amr b. Ka'b b. Cuhdüb)
4. İsa b. Abdurrahman es-Sülemi (İsa b. Abdurrahman)
5. Ebu Gassan Malik b. İsmail en-Nehdi (Malik b. İsmail b. Ziyad b. Dirhem)
Konular:
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, faziletlileri
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
حدثنا أحمد بن يعقوب قال أخبرنا إسحاق بن سعيد بن عمرو أنه سمع أباه يحدث عن بن عباس أنه قال : احفظوا انسابكم تصلوا أرحامكم فإنه لا بعد بالرحم إذا قربت وإن كانت بعيدة ولا قرب بها إذا بعدت وإن كانت قريبة وكل رحم أتيه يوم القيامة أمام صاحبها تشهد له بصلة إن كان وصلها وعليه بقطيعة إن كان قطعها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163400, EM000073
Hadis:
حدثنا أحمد بن يعقوب قال أخبرنا إسحاق بن سعيد بن عمرو أنه سمع أباه يحدث عن بن عباس أنه قال : احفظوا انسابكم تصلوا أرحامكم فإنه لا بعد بالرحم إذا قربت وإن كانت بعيدة ولا قرب بها إذا بعدت وإن كانت قريبة وكل رحم أتيه يوم القيامة أمام صاحبها تشهد له بصلة إن كان وصلها وعليه بقطيعة إن كان قطعها
Tercemesi:
— (24-s) İbni Abbas'dan anlatıldığına göre, İbni Abbas şöyle demiştir:
«— Akraba ve yakınlarınızı hatırınızda tutun ki, rahim sılası yapasınız.Zira rahimîn uzağı yoktur; -akrabalık uzak olsa bile- sıla yapılınca. Ekilimin de yakını yoktur -akrabalık yakın olsa bile- sıla terk edilince... Her akrabalık bağı (rahim), kıyamet günü sahibinin önüne gelir de lehine şahidlik eder, eğer silâ-i rahim etmişse. Aleyhine de ilgiyi kesmekle şahidlik eder, eğer sılâ-i rahmi terk etmiş ise...»[146]
İbni Abbas hazretlerinin soydaş ve yakınları ezberleyip onlara iyilik ve yardımda bulunmayı emretmesi, daha önce Hazreti Ömer 'den nakledilen manâya uygun düşmekte ve sıla yapmak için akraba ve taal-lükatı bilmenin lüzumuna işaret Duyurulmaktadır.[147]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 73, /111
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Said b. Amr el-Ümevi (Said b. Amr b. Said b. As b. Said)
3. İshak b. Said el-Kuraşi (İshak b. Said b. Amr b. Said b. As)
4. Ebu Yakub Ahmed b. Yakub el-Mesudi (Ahmed b. Yakub)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Kıyamet, ahvali
حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثنا حرملة بن عمران أبو حفص التجيبي عن أبى عشانة المعافري عن عقبة بن عامر قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : من كان له ثلاث بنات وصبر عليهن وكساهن من جدته كن له حجابا من النار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163403, EM000076
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يزيد قال حدثنا حرملة بن عمران أبو حفص التجيبي عن أبى عشانة المعافري عن عقبة بن عامر قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : من كان له ثلاث بنات وصبر عليهن وكساهن من جدته كن له حجابا من النار
Tercemesi:
— Ukbe îbni Âmir dedi ki:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini işittim:
— Kim üç kızı olur da bunlara sabrederse ve varlığından onlara gİydlrirse, ona, ateşten koruyucu bir perde olurlar.»[152]
Erkek çocukların dışında kız çocuklara bakmanın sevâb ve faziletine işaret buyurması, kızların künye ve gelişme bakımından erkeklerden daha çok bakıma ve korunmaya muhtaç olmalarındandır. Yine İslâm'dan önce mevcut kız Çocuklara hor bakma ve onları hiçe sayma geleneği yıkılmış oluyor. Aksine kız çocukları yetiştirmek, giyim ve iaşelerini temin etmek, erkeklere bakmaktan daha sevâb oluyor. Öyle ki, kıyamette kendilerini gö-zetîp geçindirenler için Cehennem ateşine karşı birer engel perde olacaklardır. Şüphe yok ki, bunların terbiye ve yetişmelerinde islâm inanç ve ahlâkını esas tutmak şarttır. İslâm inacı olmadıktan sonra, maddî yardımların âhirette bir faydası olmaz. O halde çocukları İslâm terbiyesi altında büyütmek ve maddî ihtiyaçlarını, zenginlik durumuna göre karşılamak gerektir.
Böyle hareket edildiği takdirde, âhirette va'd buyurulan sevaba ancak ka-vusulabİlir. Evlenmek veya başka bir sebeple ihtiyaçtan kurtuluncaya kadar kızlara yardımın devamı ve bu bakımın elden geldiği kadar iyi olmasına çalışılması halinde Omid edilen sevaba erişilir.
Ravİ Ukbe ibni Âmir kimdir?:
Ashabı kiramın-meşhurlarından plufi, pek çok hqdîs-İ ^erîf kendisinden rivayet edilmiştir. Feraiz ilmini bilen fakiri, kâtip, şair, edib ve kurra idi. Hz. Osman 'm Kur'ân tertibinden başka kendi eliyle toplayıp yazdığı Kur'an’ı Kerîrn'in Mısır kütüphanesinde bulunduğu söylenir. İlk hicrete çıkanlarla islâm'ı ilk kabul edenlerden biridir. Siffîn vak'asmda Hz. M u a v İ -ye ile beraber bulunduğundan, doha sonraları Hz. M u a v i y e onu Mısır Emîr'lİğine tayin etti ve bir müddet sonra 6a kendisini bu görevden ayırdı. Bu hadise Hicretin 47. yılına tesadüf eder. Yine Hz, M u a v i y e 'nin hilâfeti zamanında hicrî 58 tarihinde vefat etti. Allah ondan razı olsun.[153]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 76, /114
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Uşşane Hay b. Yü'min el-Meafiri (Hay b. Yü'min b. Huceyl b. Hudeyc b. Es'ad)
3. Ebu Hafs Harmele b. İmran et-Tücîbî (Harmele b. İmran b. Kirâd)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
Konular:
Aile, Çocuk, cennete girme vesilesi
Cehennem, toplanma yeri
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Çocuk, Kız Çocuğu, kızın değeri
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري قال أخبرني عروة بن الزبير أن حكيم بن حزام أخبره : أنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم أرأيت أمورا كنت أتحنث بها في الجاهلية من صلة وعتاقة وصدقة فهل لي فيها أجر قال حكيم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أسلمت على ما سلف من خير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163395, EM000070
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري قال أخبرني عروة بن الزبير أن حكيم بن حزام أخبره : أنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم أرأيت أمورا كنت أتحنث بها في الجاهلية من صلة وعتاقة وصدقة فهل لي فيها أجر قال حكيم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أسلمت على ما سلف من خير
Tercemesi:
— Hakîm îbni Hizam haber verdiğine göre, Peygamber (Sallatlakü Aleyhi ve SeUem)'e şöyle demiştir:
«— Cahiliyyet zamanında (İslâmdan önce) ibadet diye sıla, azad etme ve sadaka gibi işlediğim amellere ne buyurursunuz, bunlarda bana mükâfat var mı?»
Hakîm dedi ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Hayır olarak işlemiş olduğun geçen amellerinle müslüman oldun.»[140]
Bu hadîs-i şerifin delâlet ettiği hükme göre, küfür halinde iken yapılan hayır ve hasenat, güzel işler, İslâm'ı kabulden sonra kıymet kazanır. Aynen sevab olur ve mükâfat alır. Nitekim mümin de tevbe edip halini düzeltince günahları hasenata çevrilir. Devamlı olarak bir hayır isinde bulunan kimse de hastalık gibi bir engelle o iyiliği yapamaz hale gelirse, Allah yine1 onun mükâfatını yapmış gibi verir.
Bu hadîs-i şerif, küfür halinde bulunan kimsenin amelinin makbul olabileceğine asla detil olmaz. İslâm'ı kabul etmek şartı ile makbul olur ve İslâm'dan önceki günahları bağışlanır.
Hakîm ibni Htzam kimdir? :
Hazreti Hatice validemizin kardeşi oğlu olan Hakîm, Fil vak'asından on üç yıl önce doğmuştur. Zübeyr ibni Avvam'ın da amcası oğludur. Kureyşin eşrafından olup, hem cahiliyyet, hem de İslâm devirlerinde cömert, iyilik ve hayırsever idi.
Bedir savaşında kâfirler safında bulundu ve kurtulanlardan biri oldu. Sonra Mekke'nin fethinde İslâm'ı kabul etti. Huneyn savaşında bulundu ve ganime! erinden kendisine yüz deve verildi. Bi'şeften önce ve sonra HazreH Peygamber'e sevgi ve saygısı vardı.
Kuroyş'in toplanıp meşveret ettikleri «Daru'n-Nedve» adındaki ev kendi mülkiyetinde iken, yüzbin dirhem karşılığında onu Hz. Muaviye'y° sattığı zaman, İbni Zübeyr ona bu altş-verişînde aldandın diyerek onu kınadı. H a k î m 'İn verdiği cevap şu olmuştu :
«Asıl aldanan M u a v i y e 'drr. Çünkü ben onu, cahiliyyet zamanında bir tulum şarap karşılığında almıştım. Sizi şahid tutuyorum, bu aldığım para Allah yolunda harcanacaktır. Şimdi bakın hangimiz aldanmıştıf.»
Gerçekten paranın hepsini Allah yolunda harcadı ve Cennet'de bir köşk kazanmış oldu. Altmış yıl cahiliyyet devrinde ve altmış yıl da İslâm devrinde yaşayarak yüz yirmi yaşında olduğu halde Muov.iye zamanmda Medine deki evinde hicrî 54 tarihinde vefat etti. Allah ondan razı olsun. Birçok hadîs-i şerîf rivayet etmiştir.[141]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 70, /109
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, müslüman olmadan önceki ameller
Cahiliye
cahiliye, âdetleri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Sahabe, İslama girişleri
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر رأى عمر حلة سيراء فقال : يا رسول الله لو اشتريت هذه فلبستها يوم الجمعة وللوفود إذا أتوك فقال يا عمر إنما يلبس هذه من لا خلاق له ثم أهدى للنبي صلى الله عليه وسلم منها حلل فأهدى إلى عمر منها حلة فجاء عمر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله بعثت إلى هذه وقد سمعتك قلت فيها ما قلت قال إني لم أهدها لك لتلبسها إنما أهديتها إليك لتبيعها أو لتكسوها فأهداها عمر لأخ له من أمه مشرك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163397, EM000071
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر رأى عمر حلة سيراء فقال : يا رسول الله لو اشتريت هذه فلبستها يوم الجمعة وللوفود إذا أتوك فقال يا عمر إنما يلبس هذه من لا خلاق له ثم أهدى للنبي صلى الله عليه وسلم منها حلل فأهدى إلى عمر منها حلة فجاء عمر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله بعثت إلى هذه وقد سمعتك قلت فيها ما قلت قال إني لم أهدها لك لتلبسها إنما أهديتها إليك لتبيعها أو لتكسوها فأهداها عمر لأخ له من أمه مشرك
Tercemesi:
— îbni Ömer'den (Radiyallahu anh) : Hazreti Ömer (Radiyallahu anh) sarüı-alacah ipekten bir elbise gördü de şöyle dedi:
«— Ey Allah'ın Resulü! Bu elbiseyi satın alaydın da onu, cuma günü ye, elçiler sana geldiğinde giyeydin.»
Allah'ın Peygamberi dedi ki:
«—Ey Ömer! Bunu ancak (âhirette) nasîbi olmıyan giyer.»
Sonra bu cins kumaştan Peygamber'e elbiseler hediye edildi. Peyr gamber ete onla-rdan bir tanesini Hazreti Ö m e r 'e hediye etti. Bunun üzerine Hazreti Ömer (Radiyallahu anh), Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve.SeÜem)'e gelip de şöyle dedi:
«— Ya Resûlallah! Bunu bana gönderdin, halbuki bunun hakkında dediğini senden işittim.»
Hazreti Peygamber dedi ki:
«— Ben onu giymen için sana hediye etmedim. Yalnız onu sataşın veya başkasına giydiresin diye hediye ettim.» Hazreti Ömer (Radiyallahu anh) de onu müşrik olan anadan kardeşine hediye etti.[142]
Hazretİ Peygamberin bu beyanından üç hüküm çıkmaktadır:
1— İpekli ve cicili-bicili elbiseleri erkek Müslümanlar giymemelidir. Nitekim diğer bir hadîs-i şerifle ipek elbise giymek ve altın takınmak er-kelkere haram kılınmış, hanımlar için mubah sayılmıştır. Altın ve gümüş kaplarda yemek yemek yine yasak edilmiştir.
2— Müslümanlar için kullanılması helâl olmayan giyim eşyasını; Müslüman olmayanlara vermek veya satmak (sınırlı olarak) caizdir.
3— Müslüman olmayan akrabaya iyilik ve rahim sılası yapılır.[143]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 71, /110
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Müslüman, peygamber sevgisi
Sosyal Hayat, mü'min-müşrik ilşkisi
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا عبد الواحد بن زياد قال حدثنا وائل بن داود الليثي قال حدثنا عبد الرحمن بن حييب قال قال لي عبد الله بن عمر : ممن أنت قلت من تيم تميم قال من أنفسهم أو من مواليهم قلت من مواليهم قال فهلا قلت من مواليهم إذا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163401, EM000074
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا عبد الواحد بن زياد قال حدثنا وائل بن داود الليثي قال حدثنا عبد الرحمن بن حييب قال قال لي عبد الله بن عمر : ممن أنت قلت من تيم تميم قال من أنفسهم أو من مواليهم قلت من مواليهم قال فهلا قلت من مواليهم إذا
Tercemesi:
(25-s) Abdurrahman İbni Hubeyb anlatıp diyor ki:
— Abdullah îbni Ömer bana sordu:,
— Kimlerdensin?»
Ben de:
«— Teym-1 Temîftı kabilesinden,» dedim.
«— Kendilerinden mi, yoksa azadhlarmdan mı?» dedi.
«—Azadlılarından!» dedim.
«— Öyle ise, azadlüanndah deseydin ya! 4edi.»[148]
Bu rivayetten anlaşıldığına göre, bir kabilenin veya bir şahsın azadlısı olan kimse, azad edildiği kabileye veya şahsa soy itibariyle nispet edilmemelidir. Neseb yakınlığı, hiç bir zaman kölelik yolu Üe meydana gelen yakınlık gibi olamaz. Ancak neseb yakınlığı bulunmadığı zaman, veto yolu İle, âzad edenin, azadlıya yakınlığı olur. Neseb bakımından yakını,' 'ûkftt-bası bulunmayan azadlıya, onu hürriyete kavuşturan eski efendisi varis olur.[149]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 74, /112
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Abdurrahman b. Habib el-Hicazî (Abdurrahman b. Habib)
3. Vail b. Davud et-Teymi (Vail b. Davud)
4. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Ahlak, söylenilmemesi gereken söz
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا زهير قال حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرني إسماعيل بن عبيد عن أبيه عبيد عن رفاعة بن رافع أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لعمر رضي الله عنه : اجمع لي قومك فجمعهم فلما حضروا باب النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه عمر فقال قد جمعت لك قومي فسمع ذلك الأنصار فقالوا قد نزل في قريش الوحي فجاء المستمع والناظر ما يقال لهم فخرج النبي صلى الله عليه وسلم فقام بين أظهرهم فقال هل فيكم من غيركم قالوا نعم فينا حليفنا وبن اختنا وموالينا قال النبي صلى الله عليه وسلم حليفنا منا وبن اختنا منا وموالينا منا وأنتم تسمعون إن أوليائي منكم المتقون فإن كنتم أولئك فذاك وإلا فانظروا لا يأتى الناس بالأعمال يوم القيامة وتأتون بالأثقال فيعرض عنكم ثم نادى فقال يا أيها الناس ورفع يديه يضعهما على رؤوس قريش أيها الناس إن قريشا أهل أمانة من بغى بهم قال زهير أظنه قال العواثر كبه الله لمنخريه يقول ذلك ثلاث مرات [ ص 41 ]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163402, EM000075
Hadis:
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا زهير قال حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرني إسماعيل بن عبيد عن أبيه عبيد عن رفاعة بن رافع أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لعمر رضي الله عنه : اجمع لي قومك فجمعهم فلما حضروا باب النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه عمر فقال قد جمعت لك قومي فسمع ذلك الأنصار فقالوا قد نزل في قريش الوحي فجاء المستمع والناظر ما يقال لهم فخرج النبي صلى الله عليه وسلم فقام بين أظهرهم فقال هل فيكم من غيركم قالوا نعم فينا حليفنا وبن اختنا وموالينا قال النبي صلى الله عليه وسلم حليفنا منا وبن اختنا منا وموالينا منا وأنتم تسمعون إن أوليائي منكم المتقون فإن كنتم أولئك فذاك وإلا فانظروا لا يأتى الناس بالأعمال يوم القيامة وتأتون بالأثقال فيعرض عنكم ثم نادى فقال يا أيها الناس ورفع يديه يضعهما على رؤوس قريش أيها الناس إن قريشا أهل أمانة من بغى بهم قال زهير أظنه قال العواثر كبه الله لمنخريه يقول ذلك ثلاث مرات [ ص 41 ]
Tercemesi:
— Rifa'a îbni Râfi'den:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Ömer'e —Allah ondan razı olsun — şöyle dedi:
— Bana kavmini topla.»
O da, onları topladı. Vakta ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in kapısında hazır duruma geldiler, Ömer, Peygamberin huzuruna varıp:
— Sana kavmimi topladım.» dedi.
Bünü Ensar duyunca, Şöyle dediler:
«— Kureyş.hakkında vahiy nazil oldu.»
Bunun üzerine ne söylenecek diye, dinleyici ve görücü kimseler geldi. Derken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) çıkageldi de onların ortasında durup dedi ki:
«— İçinizde, sizden olmıyan var mı?» Onlar :
«— Evet, içimizde anddaşımız, kız kardeşimizin oğlu ve azadlılarımız vardır.» dediler.
Peygamber (Sailalîahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Anddaşımız bizdendir. Kız kardeşimizin oğlu bizdendir. Azadlılarımız da bizdendir. Siz duyunuz ki, benim yardımcılarım, sizden, takva sahipleridir. Eğer siz bunlarsaniE, ne güzel bu. Değilse, akıbete bakın: İnsanlar kıyamet günü salih amellerle gelip de siz, günahlarınızla gelmiş olmiyasınız. Bu takdirde sizden yüz çevrilir.»
Sonra Peygamber hitab buyurup şöyle dedi: O-halde ki, ellerini Kureyş halkının başları üzerine koyacak şekilde kaldırmıştı:
«-Ey nas! Muhakkak ki Kureyş halkı emin kimselerdir. Onlara kim zulmederse, Allah onu yüz-üstü sürdürür.»
Bunu üç defa söylüyordu. Raviler'den Züheyr dedi ki:
— Zannımca Peygamber: «Onlara kim tuzaklar kurarak zulmederse...» diye söyledi.[150]
Bundan önceki hadîs-i şerifte bir azadlının: «Ben falanca oğullarından im» dememesi gerektiği beyan buyurulmuştu. Böylece bir azadlının kendisini tanıtma.şeklî bildirilmişti. Burada ise, birlik ve beraberlik mevzu bahis olduğu zaman, bir kavmin efradı İle onların azadlıları arasında, umu-, mî manâda bir ayrılık düşünülmemektedir. Birbirine bağlılık ve yardımlaşma bakımından kendileri İle sözleşme yapılanlar, yeğen mevkiinde olanlar, çzadlılar ve o kavmin diğer ferdleri bir aile topluluğu gibi sayılmıştır.
Bu hadîsi Peygamber'den rivayet eden R i fa ' e i b.n.i Rafı" kimdir? :
R i f a ' e , Ensar'dan olup, künyesi E b M M u a z 'dır. Babası R a f i ' Ensar'dan ilk İslâm'ı kabul edendir. Arnıesi, U b e y- İ b n i S e i ü I 'ün kızı Ü m m ü Malik 'dİr. Bedir, Uhud ve diğer savaşlarda Hazredi Peygamber ile beraber bulunmuştur. Ha I I a d ve Ma I v k adındaki iki kardeşi de kendisi İle Bedir savaşjjıda bulunmuşlardı. Babaları R a f i 'in bu savaşta bulunması ihtilaflıdır.
R i f a ' e , babası R a f i ' ile Akabe biatında bulundu. Hazreli A I i 'nin hilâfet devrinde, Hazreti Air saflarında Cemel ve Sıffîn vaka-lanna katılmıştı. Hicrî 41-42 yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[151]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 75, /112
Senetler:
1. Ebu Muaz Rifa'a b. Rafi' ez-Zürakî (Rifa'a b. Rafi' b. Malik b. Malik b. Aclan)
2. Ubeyd b. Rifa'a ez-Züraki (Ubeyd b. Rifa'a b. Rafi' b. Malik b. Aclan)
3. İsmail b. Ubeyd el-Ensari (İsmail b. Ubeyd b. Rifâ'a b. Râfi' b. Malik)
4. Abdullah b. Osman el-Kârrî (Abdullah b. Osman b. Huseym b. el-Karra)
5. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
6. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Kıyamet, ahvali
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Kureyş, Kureyş hakkında
Nesep, nesebin önemi
Yönetim, Halifelerin Kureyş'ten olması