حدثنا أبو النعمان قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى عثمان : أن عمر رضي الله عنه استعمل رجلا فقال العامل أن لي كذا وكذا من الولد ما قبلت واحدا منهم فزعم عمر أو قال عمر إن الله عز وجل لا يرحم من عباده إلا أبرهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163510, EM000099
Hadis:
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى عثمان : أن عمر رضي الله عنه استعمل رجلا فقال العامل أن لي كذا وكذا من الولد ما قبلت واحدا منهم فزعم عمر أو قال عمر إن الله عز وجل لا يرحم من عباده إلا أبرهم
Tercemesi:
Bize Ebu Numan, ona Hammad b. Zeyd, ona Asım ona da Ebu Osman şöyle haber vermiştir: Hz. Ömer, bir adamı (zekat) memuru olarak atadı. Bu adam da ona, benim şu şu çocuklarım var, onlardan hiçbirini öpmedim, dedi. Hz. Ömer de ona şöyle iddia etti veya şöyle dedi. Allah azze ve celle kullarından ancak iyi olanlara merhamet edecektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 99, /128
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Aile, çocuk sevgisi
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Merhamet, insanlara
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
حدثنا موسى قال حدثنا عبد العزيز بن مسلم عن عبد الله بن دينار قال سمعت بن عمر يقول : رأى عمر رضي الله عنه حلة سيراء تباع فقال يا رسول الله ابتع هذه فالبسها يوم الجمعة وإذا جاءك الوفود قال إنما يلبس هذه من لا خلاق له فأتى النبي صلى الله عليه وسلم منها بحلل فأرسل إلى عمر بحلة فقال كيف ألبسها وقد قلت فيها ما قلت قال إني لم أعطكها لتلبسها ولكن تبيعها أو تكسوها فأرسل بها عمر إلى أخ له من أهل مكة قبل أن يسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163279, EM000026
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا عبد العزيز بن مسلم عن عبد الله بن دينار قال سمعت بن عمر يقول : رأى عمر رضي الله عنه حلة سيراء تباع فقال يا رسول الله ابتع هذه فالبسها يوم الجمعة وإذا جاءك الوفود قال إنما يلبس هذه من لا خلاق له فأتى النبي صلى الله عليه وسلم منها بحلل فأرسل إلى عمر بحلة فقال كيف ألبسها وقد قلت فيها ما قلت قال إني لم أعطكها لتلبسها ولكن تبيعها أو تكسوها فأرسل بها عمر إلى أخ له من أهل مكة قبل أن يسلم
Tercemesi:
îbni Ömer'in şöyle dediği işîtilmiştir:
«— Hz. Ömer''(Allah ondan razı olsun), satılmakta olan ipek işlemeli bir elbise gördü. (Hz. Peygambere hitaben):
«— Ya Resûlallah; bu elbiseyi satın al, cuma günü ve heyetler sana geldiğinde onu giyersin, dedi. Hz. Peygamber: .
«— Bunu, ancak (âhirette) nasibi olmayan kimse giyer; buyurdu. Sonra Hazreti Peygambere bu elbiselerden verildi. Hazreti Ömer'e (bunlardan) bir elbise gönderdi. Hazreti Ömer dedi k;, (Ya Resûlallah,) ben bu elbiseyi nasıl giyeyim, zira bu elbise hakkında söylenmesi gerekli şeyi söylemiştin Hazreti Peygamber :
«— Ben onu, giymen için sana vermedim. Onu satarsın, yahut (müs-lüman olmayan birine) giydirirsin,» buyurdu. Bunun üzerine, Hazreti Ömer, henüz müslüman olmamış Mekke'deki (ana bir yahut süt) kardeşine o elbiseyi gönderdi.»[52]
Bu hadîs-i şeriften iki hüküm çıkmaktadır. Birincisi, ipekli veya ipekle işlemeli, ibrişimli ve nakışlı elbiseleri erkeklerin giyemeyeceğidir. İkincisi, Müslümanlar İçin yasak olan böyle şeylerin gayri müslimlere satılabileceği veya onlara hediye olarak verilebifeceğidir. Müşrik babaya iyilik ve ikram bahsinde bu hadîs-i şerifin zikredilmesi, müşrik bir kardeşe yapılan bağışla ilgili bulunmasındandır.
Altın ve ipek hakkında varid olan hadîsti şerifte görüleceği gibi, Müslüman erkeklere altın ve ipek haram kılınmıştır. Erkekler altından süs eşyası takinamazlar, ipekli elbiseler giyemezler, altın eşya kullanamazlar. Bunun iktisadî çöküntüye, lüks ve israfa götüren bir afet olduğu, günümüzde açık olarak görülmektedir.
(Hz. Ömer hakkında kısa bilgi ve hadîs-i şerifleri görmek isteyenler için, «Peygamberin Dilinden Dört Halifesi ve Ashabı» adlı kitaba müracaat. Sayfa : 115)[53]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 26, /79
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
3. Abdülaziz b. Müslim el-Kasmelî (Abdülaziz b. Müslim)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hediye, hediyeleşmek muhabbeti artırır
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Sosyal Hayat, mü'min-müşrik ilşkisi
Sosyalleşme, temel prensipler
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا عتاب بن بشير عن إسحاق بن راشد عن الزهري قال حدثني محمد بن جبير بن مطعم أن جبير بن مطعم أخبره أنه سمع عمر بن الخطاب رضي الله عنه يقول على المنبر : تعلموا أنسابكم ثم صلوا أرحامكم والله إنه ليكون بين الرجل وبين أخيه الشيء ولو يعلم الذي بينه وبينه من داخلة الرحم لأوزعه ذلك عن انتهاكه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163399, EM000072
Hadis:
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا عتاب بن بشير عن إسحاق بن راشد عن الزهري قال حدثني محمد بن جبير بن مطعم أن جبير بن مطعم أخبره أنه سمع عمر بن الخطاب رضي الله عنه يقول على المنبر : تعلموا أنسابكم ثم صلوا أرحامكم والله إنه ليكون بين الرجل وبين أخيه الشيء ولو يعلم الذي بينه وبينه من داخلة الرحم لأوزعه ذلك عن انتهاكه
Tercemesi:
— (23-s) Hazreti Ömer İbni Hattab'ın minberde şöyle dediğini, Cübeyr İbni Mut'im haber vermiştir:
«— Neseblerinizi (soylarınızı) Öğreniniz. Sonra yakınlarınıza iyilik ve ihsan ediniz. Allah'a yemin ederim! İnsanla kardeşi arasında ilgi bulunur.Eğer kendisi ile kardeşi arasında rahim sılasından olanı (yani Önemli münasebeti) lâleydi, bu ilgiyi bozmasına engel olurdu.»[144]
Hazreti O m e r e isnad edilen bu eserde, nesebleri öğrenmemiz bize emredİlmektedir. Ana ve baba cihetinden olan usul ve furu'a, hısımlara neseb adı verilir. Yani yakınlarınızı öğreniniz demektir. Akrabaların bîr kısmım tanımak ve öğrenmek farz kısmına girer. Çünkü her Müslüman yakınlarından ktmlerîn nikâhı kendine haram ve helâl olur hususunu bilmek ve öğrenmek zorundadır. Aynı şekilde varislerini ve murislerini bilmesi lâzımdır. Diğer taraftan silâsıni yapmak veya nafakasını karşılamak mecburiyetinde olduğu akrabasını da öğrenmesi icab eder. Önemine göre din büyüklerini de tanımak Müslümattın görevidir.
Bu eseri, Tirmizî, Ebu Hüreyre 'nin hadîsinden ilaveli olarak tahric etmiştir.[145]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 72, /110
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
3. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Süleyman İshak b. Raşid er-Rakkî (İshak b. Raşid)
6. Ebu Hasan Attab b. Beşir el-Cezeri (Attab b. Beşir)
7. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
حدثنا عمرو بن مرزوق قال أخبرنا شعبة عن القاسم بن أبى بزة عن أبى الطفيل قال :
" سئل على هل خصكم النبي صلى الله عليه وسلم بشيء لم يخص به الناس كافة قال ما خصنا رسول الله صلى الله عليه وسلم بشيء لم يخص به الناس إلا ما في قراب سيفى ثم أخرج صحيفة فإذا فيها مكتوب لعن الله من ذبح لغير الله لعن الله من سرق منار الأرض لعن الله من لعن والديه لعن الله من آوى محدثا."
Bize Amr b. Merzûk, ona Şu'be, ona el-Kasım b. Ebu Bezze ona da Ebu et-Tufeyl'den şöyle rivayet edilmiştir: Ali'ye, Hz. Peygamber (sav) bütün insanlara söylemediği bir şeyi size özel olarak bildirdi mi? diye sorulduğunda Ali şu cevabı verdi:
"Kılıcımın kınında bulunan (kağıttakiler) hariç, Rasulullah (sav) bütün insanlarla mahsus olmayan özel bir şeyi bize buyurmadı. Sonra (kılıcın kınından) bir sayfa çıkardı, orada şu yazılıydı: Allah adından başkasına hayvan kesene Allah lanet etsin. Arazinin sınır taşlarını çalana Allah lanet etsin. Ana-babasına lanet edene Allah lanet etsin. Kötü bir şey ihdas eden bozguncuyu himaye edene Allah lanet etsin."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163270, EM000017
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال أخبرنا شعبة عن القاسم بن أبى بزة عن أبى الطفيل قال :
" سئل على هل خصكم النبي صلى الله عليه وسلم بشيء لم يخص به الناس كافة قال ما خصنا رسول الله صلى الله عليه وسلم بشيء لم يخص به الناس إلا ما في قراب سيفى ثم أخرج صحيفة فإذا فيها مكتوب لعن الله من ذبح لغير الله لعن الله من سرق منار الأرض لعن الله من لعن والديه لعن الله من آوى محدثا."
Tercemesi:
Bize Amr b. Merzûk, ona Şu'be, ona el-Kasım b. Ebu Bezze ona da Ebu et-Tufeyl'den şöyle rivayet edilmiştir: Ali'ye, Hz. Peygamber (sav) bütün insanlara söylemediği bir şeyi size özel olarak bildirdi mi? diye sorulduğunda Ali şu cevabı verdi:
"Kılıcımın kınında bulunan (kağıttakiler) hariç, Rasulullah (sav) bütün insanlarla mahsus olmayan özel bir şeyi bize buyurmadı. Sonra (kılıcın kınından) bir sayfa çıkardı, orada şu yazılıydı: Allah adından başkasına hayvan kesene Allah lanet etsin. Arazinin sınır taşlarını çalana Allah lanet etsin. Ana-babasına lanet edene Allah lanet etsin. Kötü bir şey ihdas eden bozguncuyu himaye edene Allah lanet etsin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 17, /69
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Tufeyl Amir b. Vasile el-Leysi (Amir b. Vasile b. Abdullah b. Umeyr b. Cabir)
3. Kasım b. Ebû Bezze (Ebû Abdullah Kasım b. Nafi' b. Yesar)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Osman Amr b. Merzuk el-Bahilî (Amr b. Merzuk)
Konular:
Bidat, bidat ehlini barındırmak
Gasp, sınır işaretlerini çalmak
Kurban, Allahtan başkası adına hayvan kesmek
Lanet, Aile, Anne-Babaya lanet, sövme
حدثنا بن أبي مريم قال أخبرنا نافع بن يزيد قال حدثني بن الهاد قال حدثني نافع عن بن عمر سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول : لا تتركوا النار في بيوتكم فإنها عدو
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166366, EM001226
Hadis:
حدثنا بن أبي مريم قال أخبرنا نافع بن يزيد قال حدثني بن الهاد قال حدثني نافع عن بن عمر سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول : لا تتركوا النار في بيوتكم فإنها عدو
Tercemesi:
Bize (Said) b. Ebu Meryem, ona Nafi b. Yezid, ona (Yezid) b. Hâd, ona Nafi', ona da (Abdullah) b. Ömer, Hz. Peygamber'den (sav) şöyle işittiğini haber vermiştir: "Evlerinizde ateşi (yanıyor halde) bırakmayınız. Zira o bir düşmandır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1226, /929
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
4. Nafi b. Yezid el-Kelaî (Nafi b. Yezid)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Güvenlik, Malı koruyup kollamak gerek
Zihin İnşası, İslamın Zihin İnşası
حدثنا محمد بن العلاء قال حدثنا حماد بن أسامة عن بريد بن عبد الله عن أبي بردة عن أبي موسى قال احترق بالمدينة بيت على أهله من الليل فحدث بذلك النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ان النار عدو لكم فإذا نمتم فأطفئوها عنكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166367, EM001227
Hadis:
حدثنا محمد بن العلاء قال حدثنا حماد بن أسامة عن بريد بن عبد الله عن أبي بردة عن أبي موسى قال احترق بالمدينة بيت على أهله من الليل فحدث بذلك النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ان النار عدو لكم فإذا نمتم فأطفئوها عنكم
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Alâ, ona Hammad b. Üsâme, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde (b. Ebu Musa el-Eş'arî), ona da Ebu Musa el-Eş'arî, şöyle haber vermiştir: Medine'de bir ev hane halkı içindeyken gece yandı. Bu durum Hz. Peygamber'e (sav) anlatılınca şöyle buyurdu: Ateş sizin düşmanınızdır. Uyuduğunuzda onları söndürün.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1227, /929
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Ebu Bürde Yezid b. Abdullah el-Eşari (Yezid b. Abdullah b. Ebu Bürde)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Güvenlik, Malı koruyup kollamak gerek
Zihin İnşası, İslamın Zihin İnşası
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال قال حدثني محمد بن عجلان قال أخبرني أبى وسعيد عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إذا ضرب أحدكم خادمة فليجتنب الوجه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163985, EM000174
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال قال حدثني محمد بن عجلان قال أخبرني أبى وسعيد عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إذا ضرب أحدكم خادمة فليجتنب الوجه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre (Radtyaliahu anh) tarafından Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet edildiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu:
«Sizden biriniz, hizmetçisini dövdüğü zaman, yüze vurmaktan kaçınsın.»[349]
Yüz, hürmete değer bir yer olduğundan, yüze vurmamak burada vücub ifade etmektedir. Aksine yüze vurmak haram olur. Yukarda açıklandığı üzere bütün güzellikleri toplıyan yüzde ayrıca bir nezâket ve letafet ve hassasiyet vardır. Bunun bozulmasına ve değişmesine sebebiyet verecek olan dövme işinin kötülüğü de aşikârdır. Bu bakımdan dövülmeyi hak eden cezalılar bile, baş hariç olmak üzere dövülürler.[350]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 174, /176
Senetler:
()
Konular:
Darp, Şiddet, yüze vurmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن يحيى بن سعيد عن بن عمرة عن عمرة : أن عائشة رضي الله عنها دبرت أمة لها فاشتكت عائشة فسأل بنو أخيها طبيبا من الزط فقال إنكم تخبرونى عن امرأة مسحورة سحرتها أمة لها فأخبرت عائشة قالت سحرتينى فقالت نعم فقالت ولم لا تنجين أبدا ثم قالت بيعوها من شر العرب ملكة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163974, EM000162
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن يحيى بن سعيد عن بن عمرة عن عمرة : أن عائشة رضي الله عنها دبرت أمة لها فاشتكت عائشة فسأل بنو أخيها طبيبا من الزط فقال إنكم تخبرونى عن امرأة مسحورة سحرتها أمة لها فأخبرت عائشة قالت سحرتينى فقالت نعم فقالت ولم لا تنجين أبدا ثم قالت بيعوها من شر العرب ملكة
Tercemesi:
— (45-s) Amre'den (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre: Âişe (Radiyallahu anha) kendi cariyesini müdebber kıldı (hürriyete kavuşmasını kendi ölümüne bağladı).Sonra Âişe rahatsızlandı. Bunun üzerine kardeşi oğullan, Hinci veya Sudanlılardan bir tabibe (deva için) sordu. Tabip şöyle dedi:
«Siz, bana, büyülenmiş bir hanımdan soruyorsunuz, onu kendi cariyesi büyülemiştir.»
(Doktorun söylediği sözden) Âişe haberdar edildi. Âişe (cariyesine) sordu :
«Bana sihir mi ettin?»
Cariye:
«Evet!> dedi.
Âişe:
«Niçin yaptın? (Değil benim ölümümden sonra, artık) ebediyyen (kölelikten) kurtulamıyacaksm!» dedi.
Sonra:
«Bu cariyeyi, tasarrufu en kötü olan bir bedeviye satın!» dedi.[324]
Bir savaş sonunda, Müslümanların düşman ordusundan almış oldukları esirleri, İslâm devlet reisi dilediği şekilde tasarruf etmeğe yetkilidir. Göreceği lüzuma binaen, onları serbest, bırakabilir, hapsedebilir, Müslüman esirleri kurtarmak için fidye olarak verebilir, onları öldürebilir, köleleşti-rİlmelenne de hüküm verebilir. Köleler"'dört kısma ayrılır:
1— K|nn denilen köle : Hiç bir kayda bağlı olmayan, her zaman satı-labilen ve hürriyete kavüşrurulabilen, hizmette çahştmlabilen ve insanın kendi mülkiyetinde olan köledir.
2— Aödebber köle : Bir insan, kölesinin hürriyetini kendi ölümüne bağlarsa, .yani kölesine : Ben öldükten sonra sen hürsün, derse böyle bir köle müdebber olur. Hz. Âişe de kendi cariyesini böyle müdebber kıldığından, cariyesi hanımefendisine kızmış ve ondan bir an önce kurtulmak için onu böyülemif: olduğu anlaşılmaktadır. Hakim, Müstedrek'inde, Hz. Âi şe'rifn son sözüne şunu da ilaVe ederek tashih etmiştir: Bu cariyeyi kötü idareciye, satın, sonra onun parası ile bir köle satın alarak onu azad edin. Bu durumda Hz. Aişe yine bir köleyi hürriyete kavuşturmuş oluyor.
3— Mükâteb köle: Efendisine bir miktar para kazanıp ödemek karşılığında,' hürriyetini garantileyip efendisi ile sözleşme yapan köledir. Taah-hüd ettğİ parayı, çalışıp kazanarak efendisine ödeyince hür olur.
4— Ummü Veled : Efendisinden dünyaya çocuk getiren cariyeye denîr. Böyle bir cariye satılamaz, başkasının mülkiyetine geçirilemez. Efendisi ölünce de hürriyete kavuşur.[325]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 162, /170
Senetler:
()
Konular:
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, müdebber köle
أخبرنا شعيب بن أبي حمزة قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : اختتن إبراهيم صلى الله عليه وسلم بعد ثمانين سنة واختتن بالقدوم قال أبو عبد الله يعني موضعا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166395, EM001244
Hadis:
أخبرنا شعيب بن أبي حمزة قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : اختتن إبراهيم صلى الله عليه وسلم بعد ثمانين سنة واختتن بالقدوم قال أبو عبد الله يعني موضعا
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre (Radiyatkshıtanh} 'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (SallalUıhü Aleyhi ve Selicm) şöyle buyurdu:
«İbrahim f'Sulıollahü Aleyhi ve Sellem) seksen yıldan sonra sünnet oJdu ve Kadûm'da kendini 'sünnet etti.»
(Ebû Abdullah demiştir ki, «Kadûm» sözü ile bir yer kasdediliyor.)[1222]
Çocukların sünnet ediime işine Arapçada «Hitan» denilir. Erkeklerin avretlerinde doğuşta görülen sarkık deri fazlalığıdır ki, bunu kesip giderme ameliyesine verüen addır. Hem temizlik, hem de cinsiyet bakımından sünnetin faydalı cihetleri vardır. Hz. İbrahim Peygambevf Aleyhimüsselâm) dan itibaren uygulanan peygamberler sünnetidir. Bunun sünnet'den daha kuvvetLi vacib bir iş olduğuna kâi! olan âlimler vardır. Hıristiyanlar bidayette bu sünnete riayef etmişlerse de, sonraki tahrifler yüzünden bunu terketmişlerdİr.
Çocuğun doğum gününden yedi gün sonra sünnet etmek müstehabdır. Bu günden sonraya bırakılırsa, kırkıncı günde yapılır. Bir kısım âlimler de çocuğun temyiz çağı olan yedi yaşında sünnet edilmesini müstehab görmüşlerdir. En doğrusu, çocuğun anlamadığı küçük bir yaşta onu sünnet etmektir. Deri ince ve gelişme durumunda olduğu için kolay olur ve yara çabuk İyileşir. Çocuk da bu ameliyeden bir korku çekmiş olmaz. Geciktirilen bir sünnet, artık bulûğ çağında vacİb olur.
Hz. İbrahim (Aleyhisse\âm) 80 yaşında sünnet olması, İlâhî bir vahyin bu yıla kadar gecikmiş olması hikmetine bağlanabilir.. Hadîs-İ Şerifte geçen «Kadûm» kelimesine hadîs âlimleri iki mânâ vermektedirler.
Bunlardan biri, metinde tercüme edildiği gibi, «.Kadûm» bir yerin ve mahallîn adıdır. O yerde sünnet olmuştur. Diğeri de «Kadûm» balta veya kesere benzer bir âletin İsmidir. O takdirde, bu âletle sünnet olmuştur, demektir.[1223]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1244, /938
Senetler:
()
Konular:
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Sünnet etmek, çocukları, İslam'a girenleri vs.
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير بن مطعم عن أبي هريرة : خرج النبي صلى الله عليه وسلم في طائفة من النهار لا يكلمني ولا أكلمه حتى أتى سوق بني قينقاع فجلس بفناء بيت فاطمة فقال أثم لكع أثم لكع فحبسته شيئا فظننت أنها تلبسه سخابا أو تغسله فجاء يشتد حتى عانقه وقبله وقال اللهم أحببه وأحبب من يحبه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166253, EM001152
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير بن مطعم عن أبي هريرة : خرج النبي صلى الله عليه وسلم في طائفة من النهار لا يكلمني ولا أكلمه حتى أتى سوق بني قينقاع فجلس بفناء بيت فاطمة فقال أثم لكع أثم لكع فحبسته شيئا فظننت أنها تلبسه سخابا أو تغسله فجاء يشتد حتى عانقه وقبله وقال اللهم أحببه وأحبب من يحبه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber(Sallallahü. ûveSeltem) gündüzün bir vaktinde (çarşıya) çıktı, benimle konuşmuyordu ve ben de ona (bir gey) söylemiyordum. Nihayet Benî Kaynuka çarşısına gelip (oraya yakın bulunan) Fatıme'nin evi avlusunda oturup (torunu Hasan'ı kasdederek) :
«Küçük orada mı, küçük orada mı?» diye seslendi. Fatime çocuğu bir miktar geciktirdi. Ben, çocuğa önlüğünü giydiriyor yahut (annesi) önü temizleyip yıkıyor sandım. Sonra (çocuk) koşarak geldi. Nihayet Peygamber onu kucakladı ve onu Öptü ve şöyle buyurdu: «Allah'ım! Bunu sev ve bunu seveni de sev.»[1034]
Hadîs-İ Şerifin bu bölümdeki konu ile İlgisi açık olarak anlaşılamamaktadır. Ancak Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Selîem) 'in kızı Fatıma'ya aİî evin avlusunda oturuşları esnasında bacak kısımlarından biraz açarak oturmuş olmaları ihtİmafi vardır ve bu sebeple Hadîs-i Şerîf burada zikredilmiş olabilir.
Hz. Peygamber'in yolda giderken Ebû Hüreyre İle konuşmaması ya Cenab-ı Hakka karşı teslimiyet ve huzurda bulunuşundan, ya da müs-iümanların işleriyle zihnen meşgul olmasından ileri gelse gerektir. Ebû Hüreyre Hazretleri de edebe nayeten onunla konuşmayıp sükûnetini koruyordu.
Çocukları sevmek ve onları okşayıp Öpmek bir merhamet ve şefkat eseridir. Onları sevmeyende merhamet yok demektir. Merhameti olmayana da Allah rahmet sıfatı ile tecelli etmez. Hz. Peygamber'in sevdiklerini bizim de sevmemiz bir ibâdettir, Allah'ın merhametini kazanmaktır. Nitekim başka bir rivayette :
«Allah'ım! Ben Hasan'i seviyorum, sen de onu sev ve onu sevenleri ide sev.» buyurulmuştur. Demek ki, Ehl-i Beyt'i sevmekte Alîaih sevgisini ve rızasını kazanmak vardır.[1035]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1152, /875
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Muhammed Nafi' b. Cübeyr en-Nevfelî (Nafi' b. Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel)
3. Ubeydullah b. Ebu Yezid el-Mekkî (Ubeydullah b. Ebu Yezid)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Adab, oturma adabı
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
Siyer, Ben-i Kaynuka
Tokalaşma, Musafaha, tokalaşma, musâfaha, el sıkışma, kucaklaşma