10609 Kayıt Bulundu.
Bize Hafs b. Ömer, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir takım topluluklara, işlemiş oldukları günahların cezası olarak, ateşin yakmasından dolayı bir karalık bulaşacak. Daha sonra Allah, rahmeti ve lütfu ile onları cennete koyacak ve onlara Cehennemiyyûn (cehennemlikler) denilecektir." [Hemmâm der ki: Bu hadisi bize Katâde, ona da Enes Hz. Peygamber'den (sav) tahdis (حَدَّثَنَا) sığasıyla rivayet etmiştir.]
Bize Humeydî, ona Süfyân, ona Abdülmelik b. A'yân ve Câmi b. Ebu Râşid, onlara Ebu Vâil, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Abdullah der ki: Sonra Rasulullah (sav) şanı yüce Allah'ın kitabından bunu tasdik eden şu ayeti okudu: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Musa b. İsmail, ona Cüveyriye, ona Nâfi, ona da Abdullah şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanında Deccâl'den bahsedildi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Şüphesiz Allah sizden gizlemez, bilin ki Allah şaşı gözlü değildir" buyurdu ve eliyle kendi gözüne işaret etti. "Mesih Deccâl ise, sağ gözü şaşıdır. Onun gözü, sanki salkımda ayırt edilen iri bir üzüm tanesi gibidir" buyurdu.
Bize Yahya b. Kaze'a, ona İbrahim, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme ve A'rec; (T) Bize İsmail, ona kardeşi, ona Süleyman, ona Muhammed b. Ebu Atîk, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Saîd b. Müseyyeb, onlara da Ebu Hüreyre şöyle söylemiştir: Müslümanlardan bir adamla Yahudilerden bir adam birbirlerine sövdüler. Müslüman yemin ederken “Muhammed'i (sav) âlemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Yahudi de “Musa'yı alemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Bu arada Müslüman elini kaldırıp Yahudi'ye bir tokat yapıştırdı. Bunun üzerine Yahudi, Peygamber'e (sav) gidip kendisiyle Müslüman arasında olan biteni anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Çünkü insanlar kıyamet gününde (korkudan) bayılacaklar ve onlarla birlikte ben de bayılacağım. Ancak ilk ayılan ben olacağım. Bir de ne göreyim Musa, Arş'ın bir tarafından sıkıca tutuyor. O, bayılanlar arasındaydı da benden önce mi ayıldı yoksa Allah'ın (cc) bayılmaktan muaf tuttuğu kullarından mıydı? bilemiyorum."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona Misver b. Mahreme ve Abdurrahman b. Abdulkârî, onlara da Ömer b. Hattâb şöyle demiştir: Rasulullah (sav) henüz hayatta iken, ben Hişâm b. Hakîm'i Furkân Suresi'ni okurken işittim. Ve onun okuyuşuna kulak verip dinledim. Bir de baktım ki, Hişâm bu sureyi Rasulullah'ın bana okuttuğunun dışında bir çok harfle okudu. Az kalsın namazda ona müdahale edecektim, ancak selam verinceye kadar sabrettim. Selam verir vermez hemen elbisesinden yakalayıp "senden işittiğim şekilde ba sureyi okumayı sana kim okuttu" dedim. Hişâm "onu bana Rasulullah (sav) okuttu" dedi. Ben "yalan söyledin. Çünkü Rasulullah (sav) bu sureyi bana, senin okuduğundan başka bir şekilde okuttu" dedim sonra onu yakasından tutarak Rasûlullah'a götürdüm ve " ey Allah'ın Rasulu, bu adamın Furkân Sûresi'ni, Sen'in bana okuttuğundan farklı harflerle okurken işittim" dedim. Rasulullah (sav) bana "onu bırak" buyurdu. Ona da "oku ey Hişâm" diye emretti. O da, işittiğim şekilde Rasulullah'a okudu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Bu şekilde indirildi" buyurdu. sonra "ey Ömer, sen de oku" buyurdu. Ben de bana okutmuş olduğu okuyuşla okudum. Bana da "Bu şekilde indirildi. Şüphesiz bu Kur'ân yedi harf üzerine indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse, onu okuyunuz" buyurdu.
Bize Yahya b. Kaze'a, ona İbrahim, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme ve A'rec; (T) Bize İsmail, ona kardeşi, ona Süleyman, ona Muhammed b. Ebu Atîk, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Saîd b. Müseyyeb, onlara da Ebu Hüreyre şöyle söylemiştir: Müslümanlardan bir adamla Yahudilerden bir adam birbirlerine sövdüler. Müslüman yemin ederken “Muhammed'i (sav) âlemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Yahudi de “Musa'yı alemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Bu arada Müslüman elini kaldırıp Yahudi'ye bir tokat yapıştırdı. Bunun üzerine Yahudi, Peygamber'e (sav) gidip kendisiyle Müslüman arasında olan biteni anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Çünkü insanlar kıyamet gününde (korkudan) bayılacaklar ve onlarla birlikte ben de bayılacağım. Ancak ilk ayılan ben olacağım. Bir de ne göreyim Musa, Arş'ın bir tarafından sıkıca tutuyor. O, bayılanlar arasındaydı da benden önce mi ayıldı yoksa Allah'ın (cc) bayılmaktan muaf tuttuğu kullarından mıydı? bilemiyorum."
Bize Yahya b. Kaze'a, ona İbrahim, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme ve A'rec; (T) Bize İsmail, ona kardeşi, ona Süleyman, ona Muhammed b. Ebu Atîk, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Saîd b. Müseyyeb, onlara da Ebu Hüreyre şöyle söylemiştir: Müslümanlardan bir adamla Yahudilerden bir adam birbirlerine sövdüler. Müslüman yemin ederken “Muhammed'i (sav) âlemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Yahudi de “Musa'yı alemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Bu arada Müslüman elini kaldırıp Yahudi'ye bir tokat yapıştırdı. Bunun üzerine Yahudi, Peygamber'e (sav) gidip kendisiyle Müslüman arasında olan biteni anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Çünkü insanlar kıyamet gününde (korkudan) bayılacaklar ve onlarla birlikte ben de bayılacağım. Ancak ilk ayılan ben olacağım. Bir de ne göreyim Musa, Arş'ın bir tarafından sıkıca tutuyor. O, bayılanlar arasındaydı da benden önce mi ayıldı yoksa Allah'ın (cc) bayılmaktan muaf tuttuğu kullarından mıydı? bilemiyorum."
Bize Kabîsa, ona Süfyan, ona babası, ona İbn Ebu Nu’m ya da Ebu Nu’m –şüphe eden Kabîsa’dır-, ona da Ebu Saîd “Nebi’ye (sav) az miktarda bir altın gönderildi. O da dört kişi arasında onu paylaştırdı...” dedi; (T) Bana İshak b. Nasr, ona Abdürrezzak, ona Süfyan, ona babası, ona İbn Ebu Nu’m, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: "Hz. Ali Yemen’de iken, Nebi’ye (sav) toprağından ayrıştırılmamış az miktarda bir altın gönderdi. Allah Rasulü de bu altını, Akra’ b. Habis el-Hanzalî, Mücaşi’ oğullarından bir kişi, Uyeyne b. Bedr el-Fezarî, Alkame b. Ulâse el-Âmirî, Kilâb oğullarından bir kişi, Zeyd Hayl et-Tâ’î ve Nebhan oğullarından bir kişi arasında paylaştırdı. Bunun üzerine Kureyş ve Ensar kızdı ve “Bizi bırakıp Necid halkının ileri gelenlerine onu veriyor” dediler. Allah Rasulü “Ben sadece onların kalplerini İslam'a ısındırmaya çalışıyorum” buyurdu. Gözleri çukur, alnı yüksek, gür sakallı, elmacık kemikleri çıkık, başını tıraş etmiş bir adam geldi ve “Ey Muhammed, Allah’tan kork!” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) “Allah’a ben isyan edersem ona kim itaat edecek? Allah, yeryüzündekiler hakkında bana güvenirken, siz mi bana güvenmiyorsunuz?” buyurdu. Orada hazır bulunanlardan bir adam -zannederim Halid b. Velid- onu öldürmek için izin istediyse de, Nebi (sav) ona izin vermedi. Adam arkasını dönüp gidince, Nebi (sav) “Şüphesiz ki, bunun soyundan öyle bir topluluk gelecek ki, bunların okudukları Kur’ân hançerelerinden aşağı inmeyecek. Okun hedefini delip çıktığı gibi İslâm’dan çıkacaklar, putperestleri bırakıp Müslümanları öldürecekler. Eğer onlara yetişecek olursam, Âd kavminin yok edildiği gibi ben de onları öldürürüm” buyurdu."
Bize Mukaddem b. Muhammed, ona amcası Kasım b. Yahya, ona Ubeydullah, ona Nafi', ona da İbn Ömer (r.anhuma), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah (cc), kıyamet günü yeryüzünü kavrar, gökleri de sağ eline alır, sonra “gerçek hükümdar ve melik benim” buyurur." [Bu hadisi Said, İmam Malik'ten rivayet etmiştir.]
Bize İsmail, ona Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa'saa, ona babası (Abdullah b. Abdurrahman), ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: Sahabeden biri, bir diğerini gece boyunca sürekli "Kul huvellahu ehad" (ihlas) Suresi'ni okurken dinledi. Sabah olunca Peygamber'e (sav) geldi ve durumu küçümser bir eda ile ona arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, bu Sure Kur'an'ın üçte birine denktir" buyurdu. Bu hadisi bize yine İsmail b. Cafer, ona Mâlik, ona Abdurrahmân, ona babası (Abdullah b. Abdurrahman), ona Ebu Saîd rivayet etmiş ve rivayetinde “kardeşim Katâde b. Numan bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) bana rivayet etti” ifadesini eklemiştir.