Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona Ebu Hasîn ve Eş'as b. Süleym, onlara Esved b. Hilal, ona da Muaz b. Cebel'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ey Muaz! Allah'ın kullar üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?" Bunun üzerine Muaz, 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir.' diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'a kulluk etmeleri ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu ve "Peki, (bunu yaptıkları zaman) onların Allah üzerindeki hakkı nedir?" dedi. O da "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Onlara azap etmemesi" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287114, B007373-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى حَصِينٍ وَالأَشْعَثِ بْنِ سُلَيْمٍ سَمِعَا الأَسْوَدَ بْنَ هِلاَلٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " يَا مُعَاذُ أَتَدْرِى مَا حَقُّ اللَّهِ عَلَى الْعِبَادِ". قَالَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . قَالَ: " أَنْ يَعْبُدُوهُ وَلاَ يُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا ، أَتَدْرِى مَا حَقُّهُمْ عَلَيْهِ" . قَالَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . قَالَ: " أَنْ لاَ يُعَذِّبَهُمْ "
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona Ebu Hasîn ve Eş'as b. Süleym, onlara Esved b. Hilal, ona da Muaz b. Cebel'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ey Muaz! Allah'ın kullar üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?" Bunun üzerine Muaz, 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir.' diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'a kulluk etmeleri ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu ve "Peki, (bunu yaptıkları zaman) onların Allah üzerindeki hakkı nedir?" dedi. O da "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Onlara azap etmemesi" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 1, 2/742
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Esved b. Hilâl el-Muhâribî (Esved b. Hilâl)
3. Ebu Hasîn Osman b. Asım el-Esedî (Osman b. Asım b. Husayn)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30422, B007467
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ قَائِمٌ عَلَى الْمِنْبَرِ « إِنَّمَا بَقَاؤُكُمْ فِيمَا سَلَفَ قَبْلَكُمْ مِنَ الأُمَمِ ، كَمَا بَيْنَ صَلاَةِ الْعَصْرِ إِلَى غُرُوبِ الشَّمْسِ ، أُعْطِىَ أَهْلُ التَّوْرَاةِ التَّوْرَاةَ ، فَعَمِلُوا بِهَا حَتَّى انْتَصَفَ النَّهَارُ ، ثُمَّ عَجَزُوا ، فَأُعْطُوا قِيرَاطًا قِيرَاطًا ، ثُمَّ أُعْطِىَ أَهْلُ الإِنْجِيلِ الإِنْجِيلَ ، فَعَمِلُوا بِهِ حَتَّى صَلاَةِ الْعَصْرِ ، ثُمَّ عَجَزُوا ، فَأُعْطُوا قِيرَاطًا قِيرَاطًا ، ثُمَّ أُعْطِيتُمُ الْقُرْآنَ فَعَمِلْتُمْ بِهِ حَتَّى غُرُوبِ الشَّمْسِ ، فَأُعْطِيتُمْ قِيرَاطَيْنِ قِيرَاطَيْنِ ، قَالَ أَهْلُ التَّوْرَاةِ رَبَّنَا هَؤُلاَءِ أَقَلُّ عَمَلاً وَأَكْثَرُ أَجْرًا . قَالَ هَلْ ظَلَمْتُكُمْ مِنْ أَجْرِكُمْ مِنْ شَىْءٍ قَالُوا لاَ . فَقَالَ فَذَلِكَ فَضْلِى أُوتِيهِ مَنْ أَشَاءُ » .
Tercemesi:
Bize el-Hakem b. Nâfî, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Salim b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer (ra) dedi ki: Rasulullah’ı (sav) minber üzerinde ayakta iken şöyle buyururken dinledim: “Sizin, sizden önce geçmiş ümmetlere göre (dünya hayatında) kalış süreniz, ikindi namazından güneşin batışına kadar kalan vakit gibidir. Tevrat ehline Tevrat verildi, onlar da gün ortasına kadar Tevrat’ın gereğince amel ettiler, sonra acze düştüler. Bu sebeple onlara birer kırat, birer kırat (ecir) verildi. Sonra İncil sahiplerine İncil verildi, onlar da ikindi namazına kadar gereğince amel ettiler, sonra acze düştüler. Bunun üzerine onlara da birer kırat (ecir) verildi. Sonra size Kur’ân verildi, siz de güneşin batış vaktine kadar gereğince amel ettiniz. Bununla birlikte size ikişer ikişer kırat (ecir) verildi. Tevrat ehli: Rabbimiz, bunların amelleri daha az ama ecirleri daha çok oldu, diyecekler. Cenab-ı Allah: Peki, hak ettiğiniz ecirden (mükâfattan) eksik verdim mi, buyuracak. Onlar: Hayır diyecekler. Yüce Allah: İşte bu, benim lütf u keremimdir, onu dilediğim kimselere veririm buyuracak.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 31, 2/762
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Bilgi, gaybdan haber verme
Müslüman, Müslümanların diğer ümmetlerden üstünlüğü
Önceki ümmetler, İncil
Önceki ümmetler, Tevrat
حَدَّثَنَا عَلِىٌّ حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح وَحَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى يَحْيَى بْنُ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَمِعَ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ قَالَتْ عَائِشَةُ - رضى الله عنها - سَأَلَ أُنَاسٌ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْكُهَّانِ فَقَالَ « إِنَّهُمْ لَيْسُوا بِشَىْءٍ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَإِنَّهُمْ يُحَدِّثُونَ بِالشَّىْءِ يَكُونُ حَقًّا . قَالَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « تِلْكَ الْكَلِمَةُ مِنَ الْحَقِّ يَخْطَفُهَا الْجِنِّىُّ فَيُقَرْقِرُهَا فِى أُذُنِ وَلِيِّهِ كَقَرْقَرَةِ الدَّجَاجَةِ ، فَيَخْلِطُونَ فِيهِ أَكْثَرَ مِنْ مِائَةِ كَذْبَةٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31117, B007561
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىٌّ حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح وَحَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى يَحْيَى بْنُ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَمِعَ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ قَالَتْ عَائِشَةُ - رضى الله عنها - سَأَلَ أُنَاسٌ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْكُهَّانِ فَقَالَ « إِنَّهُمْ لَيْسُوا بِشَىْءٍ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَإِنَّهُمْ يُحَدِّثُونَ بِالشَّىْءِ يَكُونُ حَقًّا . قَالَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « تِلْكَ الْكَلِمَةُ مِنَ الْحَقِّ يَخْطَفُهَا الْجِنِّىُّ فَيُقَرْقِرُهَا فِى أُذُنِ وَلِيِّهِ كَقَرْقَرَةِ الدَّجَاجَةِ ، فَيَخْلِطُونَ فِيهِ أَكْثَرَ مِنْ مِائَةِ كَذْبَةٍ » .
Tercemesi:
Bize Ali, ona Hişam, ona Ma’mer, ona ez-Zührî rivayet etti; (T) Bana Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Yahya b. Urve b. ez-Zübeyr’in rivayet ettiğine göre o, Urve b. ez-Zübeyr’i şöyle derken dinlemiştir: Âişe dedi ki: Bazı kimseler Nebi’ye (sav) kâhinler hakkında soru sordu. O: “Onlar hiçbir şey değildir” buyurdu. Onlar: Ey Allah’ın Rasulü, ama onlar bazen bir şey söylüyor ve gerçekten (öyle) oluyor, dediler. Bunun üzerine Nebi (sav) şöyle buyurdu: “İşte o, haktan olan bir söz olup, onu cinlere mensup kişi belledikten sonra, (insanlar arasından) dostunun kulağına tavuğun gıdaklaması gibi fısıldar. Sonra (insanlardan olan kâhinler) o hak sözün arasına yüzden fazla yalan karıştırırlar.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 57, 2/783
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Urve Yahya b. Urve el-Kuraşî (Yahya b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
7. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Bilgi, gaybdan haber verme
Hz. Peygamber döneminde bilgi (nesep, arrafe, kıyafe, şiir, vb.)
Kahin, Kehanet, kahine gitmek veya inanmak
Bize Kabîsa, ona Süfyan, ona babası, ona İbn Ebu Nu’m ya da Ebu Nu’m –şüphe eden Kabîsa’dır-, ona da Ebu Saîd “Nebi’ye (sav) az miktarda bir altın gönderildi. O da dört kişi arasında onu paylaştırdı...” dedi; (T)
Bana İshak b. Nasr, ona Abdürrezzak, ona Süfyan, ona babası, ona İbn Ebu Nu’m, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:
"Hz. Ali Yemen’de iken, Nebi’ye (sav) toprağından ayrıştırılmamış az miktarda bir altın gönderdi. Allah Rasulü de bu altını, Akra’ b. Habis el-Hanzalî, Mücaşi’ oğullarından bir kişi, Uyeyne b. Bedr el-Fezarî, Alkame b. Ulâse el-Âmirî, Kilâb oğullarından bir kişi, Zeyd Hayl et-Tâ’î ve Nebhan oğullarından bir kişi arasında paylaştırdı. Bunun üzerine Kureyş ve Ensar kızdı ve “Bizi bırakıp Necid halkının ileri gelenlerine onu veriyor” dediler. Allah Rasulü “Ben sadece onların kalplerini İslam'a ısındırmaya çalışıyorum” buyurdu. Gözleri çukur, alnı yüksek, gür sakallı, elmacık kemikleri çıkık, başını tıraş etmiş bir adam geldi ve “Ey Muhammed, Allah’tan kork!” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) “Allah’a ben isyan edersem ona kim itaat edecek? Allah, yeryüzündekiler hakkında bana güvenirken, siz mi bana güvenmiyorsunuz?” buyurdu. Orada hazır bulunanlardan bir adam -zannederim Halid b. Velid- onu öldürmek için izin istediyse de, Nebi (sav) ona izin vermedi. Adam arkasını dönüp gidince, Nebi (sav) “Şüphesiz ki, bunun soyundan öyle bir topluluk gelecek ki, bunların okudukları Kur’ân hançerelerinden aşağı inmeyecek. Okun hedefini delip çıktığı gibi İslâm’dan çıkacaklar, putperestleri bırakıp Müslümanları öldürecekler. Eğer onlara yetişecek olursam, Âd kavminin yok edildiği gibi ben de onları öldürürüm” buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29793, B007432
Hadis:
حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ أَبِى نُعْمٍ - أَوْ أَبِى نُعْمٍ شَكَّ قَبِيصَةُ - عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ بُعِثَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذُهَيْبَةٍ فَقَسَمَهَا بَيْنَ أَرْبَعَةٍ . وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ نَصْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ أَبِى نُعْمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَعَثَ عَلِىٌّ وَهْوَ بِالْيَمَنِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذُهَيْبَةٍ فِى تُرْبَتِهَا ، فَقَسَمَهَا بَيْنَ الأَقْرَعِ بْنِ حَابِسٍ الْحَنْظَلِىِّ ثُمَّ أَحَدِ بَنِى مُجَاشِعٍ ، وَبَيْنَ عُيَيْنَةَ بْنِ بَدْرٍ الْفَزَارِىِّ ، وَبَيْنَ عَلْقَمَةَ بْنِ عُلاَثَةَ الْعَامِرِىِّ ثُمَّ أَحَدِ بَنِى كِلاَبٍ ، وَبَيْنَ زَيْدِ الْخَيْلِ الطَّائِىِّ ثُمَّ أَحَدِ بَنِى نَبْهَانَ ، فَتَغَضَّبَتْ قُرَيْشٌ وَالأَنْصَارُ فَقَالُوا يُعْطِيهِ صَنَادِيدَ أَهْلِ نَجْدٍ وَيَدَعُنَا قَالَ « إِنَّمَا أَتَأَلَّفُهُمْ » . فَأَقْبَلَ رَجُلٌ غَائِرُ الْعَيْنَيْنِ ، نَاتِئُ الْجَبِينِ ، كَثُّ اللِّحْيَةِ ، مُشْرِفُ الْوَجْنَتَيْنِ ، مَحْلُوقُ الرَّأْسِ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ اتَّقِ اللَّهَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « فَمَنْ يُطِيعُ اللَّهَ إِذَا عَصَيْتُهُ فَيَأْمَنِّى عَلَى أَهْلِ الأَرْضِ ، وَلاَ تَأْمَنُونِى » . فَسَأَلَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ - قَتْلَهُ أُرَاهُ خَالِدَ بْنَ الْوَلِيدِ - فَمَنَعَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا وَلَّى قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمًا يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ حَنَاجِرَهُمْ ، يَمْرُقُونَ مِنَ الإِسْلاَمِ مُرُوقَ السَّهْمِ مِنَ الرَّمِيَّةِ ، يَقْتُلُونَ أَهْلَ الإِسْلاَمِ وَيَدَعُونَ أَهْلَ الأَوْثَانِ ، لَئِنْ أَدْرَكْتُهُمْ لأَقْتُلَنَّهُمْ قَتْلَ عَادٍ » .
Tercemesi:
Bize Kabîsa, ona Süfyan, ona babası, ona İbn Ebu Nu’m ya da Ebu Nu’m –şüphe eden Kabîsa’dır-, ona da Ebu Saîd “Nebi’ye (sav) az miktarda bir altın gönderildi. O da dört kişi arasında onu paylaştırdı...” dedi; (T)
Bana İshak b. Nasr, ona Abdürrezzak, ona Süfyan, ona babası, ona İbn Ebu Nu’m, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:
"Hz. Ali Yemen’de iken, Nebi’ye (sav) toprağından ayrıştırılmamış az miktarda bir altın gönderdi. Allah Rasulü de bu altını, Akra’ b. Habis el-Hanzalî, Mücaşi’ oğullarından bir kişi, Uyeyne b. Bedr el-Fezarî, Alkame b. Ulâse el-Âmirî, Kilâb oğullarından bir kişi, Zeyd Hayl et-Tâ’î ve Nebhan oğullarından bir kişi arasında paylaştırdı. Bunun üzerine Kureyş ve Ensar kızdı ve “Bizi bırakıp Necid halkının ileri gelenlerine onu veriyor” dediler. Allah Rasulü “Ben sadece onların kalplerini İslam'a ısındırmaya çalışıyorum” buyurdu. Gözleri çukur, alnı yüksek, gür sakallı, elmacık kemikleri çıkık, başını tıraş etmiş bir adam geldi ve “Ey Muhammed, Allah’tan kork!” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) “Allah’a ben isyan edersem ona kim itaat edecek? Allah, yeryüzündekiler hakkında bana güvenirken, siz mi bana güvenmiyorsunuz?” buyurdu. Orada hazır bulunanlardan bir adam -zannederim Halid b. Velid- onu öldürmek için izin istediyse de, Nebi (sav) ona izin vermedi. Adam arkasını dönüp gidince, Nebi (sav) “Şüphesiz ki, bunun soyundan öyle bir topluluk gelecek ki, bunların okudukları Kur’ân hançerelerinden aşağı inmeyecek. Okun hedefini delip çıktığı gibi İslâm’dan çıkacaklar, putperestleri bırakıp Müslümanları öldürecekler. Eğer onlara yetişecek olursam, Âd kavminin yok edildiği gibi ben de onları öldürürüm” buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 23, 2/753
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Abdurrahman b. Ebu Nu'm el-Becelî (Abdurrahman b. Ebu Nu'm)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Hariciler / Haruriler / Haricilik / Harurilik
Strateji, Müellefe-i Kulub
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرٍو عَنْ أَبِى الْعَبَّاسِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ حَاصَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَهْلَ الطَّائِفِ فَلَمْ يَفْتَحْهَا فَقَالَ " إِنَّا قَافِلُونَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ " . فَقَالَ الْمُسْلِمُونَ نَقْفُلُ وَلَمْ نَفْتَحْ . قَالَ " فَاغْدُوا عَلَى الْقِتَالِ " . فَغَدَوْا فَأَصَابَتْهُمْ جِرَاحَاتٌ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " إِنَّا قَافِلُونَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ " ، فَكَأَنَّ ذَلِكَ أَعْجَبَهُمْ فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Bize Abdullah b. Muhammed, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etti:
Nebi (sav) Taif halkını kuşattı. (Ancak) fethedemedi. Bunun üzerine "İnşallah yarın (Medine'ye) döneceğiz" buyurdu. Müslümanlar “Onların (kalelerini) fethetmeden nasıl döneriz?” dediler. (Bu itiraz üzerine) Rasul-i Ekrem (sav) "Öyle ise (yarın sabah) harbe hazır olun" buyurdu. Ertesi gün (sabahtan) harbe giriştiler. (Ama çok) yaralananlar oldu. Bunun üzerine Nebi (sav) "İnşallah yarın döneceğiz!" buyurdu. Bu defa (dönme kararı) onları (sahabîleri) sevindirmiş gibi oldu. Rasulullah (sav) da (onların bu sevinmelerine) gülümsedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30446, B007480
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرٍو عَنْ أَبِى الْعَبَّاسِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ حَاصَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَهْلَ الطَّائِفِ فَلَمْ يَفْتَحْهَا فَقَالَ " إِنَّا قَافِلُونَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ " . فَقَالَ الْمُسْلِمُونَ نَقْفُلُ وَلَمْ نَفْتَحْ . قَالَ " فَاغْدُوا عَلَى الْقِتَالِ " . فَغَدَوْا فَأَصَابَتْهُمْ جِرَاحَاتٌ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " إِنَّا قَافِلُونَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ " ، فَكَأَنَّ ذَلِكَ أَعْجَبَهُمْ فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etti:
Nebi (sav) Taif halkını kuşattı. (Ancak) fethedemedi. Bunun üzerine "İnşallah yarın (Medine'ye) döneceğiz" buyurdu. Müslümanlar “Onların (kalelerini) fethetmeden nasıl döneriz?” dediler. (Bu itiraz üzerine) Rasul-i Ekrem (sav) "Öyle ise (yarın sabah) harbe hazır olun" buyurdu. Ertesi gün (sabahtan) harbe giriştiler. (Ama çok) yaralananlar oldu. Bunun üzerine Nebi (sav) "İnşallah yarın döneceğiz!" buyurdu. Bu defa (dönme kararı) onları (sahabîleri) sevindirmiş gibi oldu. Rasulullah (sav) da (onların bu sevinmelerine) gülümsedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 31, 2/764
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abbas Saib b. Ferruh el-Mekkî (Saib b. Ferruh)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Siyer, Taif Seferi
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Zihin inşası, İnşaallah demek, istisna etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30493, B007498
Hadis:
حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ أَسَدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « قَالَ اللَّهُ أَعْدَدْتُ لِعِبَادِى الصَّالِحِينَ مَا لاَ عَيْنٌ رَأَتْ ، وَلاَ أُذُنٌ سَمِعَتْ ، وَلاَ خَطَرَ عَلَى قَلْبِ بَشَرٍ » .
Tercemesi:
-.......Bize Ma'mer ibn Râşid, Hemmâm ibn Münebbih'ten; o da Ebû Hureyre(R)'den haber verdi ki, Peygamber (S) şöyle demiştir: "Allah Taâlâ: Ben iyi kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşer kalbine gelmeyen birtakım ni'metler hazırladım, buyurdu"
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
مَا لاَ عَيْنٌ رَأَتْ وَلاَ أُذُنٌ سَمِعَتْ وَلاَ خَطَرَ عَلَى قَلْبِ بَشَرٍ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 35, 2/767
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ukbe Hemmâm b. Münebbih el-Yemânî (Hemmâm b. Münebbih b. Kamil b. Sîc)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Abdullah Muaz b. Esed el-Ğanevi (Muaz b. Esed b. Sehbere)
Konular:
Cennet, Nimetleri
Hadis, Kudsi Hadis
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31120, B007562
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا مَهْدِىُّ بْنُ مَيْمُونٍ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ سِيرِينَ يُحَدِّثُ عَنْ مَعْبَدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « يَخْرُجُ نَاسٌ مِنْ قِبَلِ الْمَشْرِقِ وَيَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ ، يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ ، ثُمَّ لاَ يَعُودُونَ فِيهِ حَتَّى يَعُودَ السَّهْمُ إِلَى فُوقِهِ » . قِيلَ مَا سِيمَاهُمْ . قَالَ « سِيمَاهُمُ التَّحْلِيقُ » . أَوْ قَالَ « التَّسْبِيدُ » .
Tercemesi:
Bize Ebu’n-Numan, ona Mehdî b. Meymun, ona Muhammed b. Sirîn, ona Mabed b. Sirîn, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Güneşin doğduğu taraftan bir takım kimseler çıkacak, Ku’rân okuyacaklar fakat Ku’rân onların hançerelerinden aşağıya inmeyecek. Okun hedefini delip çıktığı gibi dinden öylece çıkarlar, sonra da okun bir daha atıldığı kirişe dönmediği gibi dine dönmezler.” Peki, onların alâmetleri nedir, diye soruldu. O: “Onların alâmetleri saçlarını kazıtmaktır” yahut da: “Saçlarını dibinden tıraş etmektir” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 57, 2/784
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ma'bed b. Sirin (Ma'bed b. Sirin)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
4. Ebu Yahya Mehdi b. Meymun el-Ezdî (Mehdi b. Meymun)
5. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Hariciler / Haruriler / Haricilik / Harurilik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30685, B007533
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّمَا بَقَاؤُكُمْ فِيمَنْ سَلَفَ مِنَ الأُمَمِ كَمَا بَيْنَ صَلاَةِ الْعَصْرِ إِلَى غُرُوبِ الشَّمْسِ ، أُوتِىَ أَهْلُ التَّوْرَاةِ التَّوْرَاةَ فَعَمِلُوا بِهَا حَتَّى انْتَصَفَ النَّهَارُ ، ثُمَّ عَجَزُوا فَأُعْطُوا قِيرَاطًا قِيرَاطًا ، ثُمَّ أُوتِىَ أَهْلُ الإِنْجِيلِ الإِنْجِيلَ فَعَمِلُوا بِهِ حَتَّى صُلِّيَتِ الْعَصْرُ ، ثُمَّ عَجَزُوا فَأُعْطُوا قِيرَاطًا قِيرَاطًا ، ثُمَّ أُوتِيتُمُ الْقُرْآنَ فَعَمِلْتُمْ بِهِ حَتَّى غَرَبَتِ الشَّمْسُ ، فَأُعْطِيتُمْ قِيرَاطَيْنِ قِيرَاطَيْنِ ، فَقَالَ أَهْلُ الْكِتَابِ هَؤُلاَءِ أَقَلُّ مِنَّا عَمَلاً وَأَكْثَرُ أَجْرًا . قَالَ اللَّهُ هَلْ ظَلَمْتُكُمْ مِنْ حَقِّكُمْ شَيْئًا قَالُوا لاَ . قَالَ فَهْوَ فَضْلِى أُوتِيهِ مَنْ أَشَاءُ » .
Tercemesi:
Bize Abdan (Abdullah b. Osman), ona Abdullah (b. Mübarek), ona Yunus (b. Yezid), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Salim (b. Abdullah), ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Sizden önceki ümmetlere göre sizin dünyada kalışınız ikindi namazı ile güneşin batışı arasındaki vakit kadardır. Tevrat ehline Tevrat verildi. Günün yarısına kadar onunla amel ettiler. Sonra amel etme konusunda acziyete düştüler. Onlara da kîrat kîrat karşılık verildi. Sonra İncil ehline İncil verildi. Onlar da ikindi vaktine kadar onunla amel ettiler. Sonra amel etme konusunda acziyete düştüler. Onlara da kîrat kîrat karşılık verildi. Sonra size Kur'an verildi. Siz de onunla güneşin batışına kadar amel ettiniz. Size de karşılık olarak iki kîrat iki kîrat karşılık verildi. Ehl-i Kitab, Müslümanlar amel olarak bizden az, ama karşılık olarak fazla aldılar, dediler. Allah (cc), şöyle buyurdu: Size hakkınız konusunda herhangi bir haksızlık yapıldı mı? Hayır, dediler. Allah (cc), bu benim fazlımdır. onu dilediğime veririm, buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 47, 2/778
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Osman el-Ateki (Abdullah b. Osman b. Cebele b. Meymun)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın ihsanı ve nimetleri
Hitabet, Mesel, hadislerde
Müslüman, Müslümanların diğer ümmetlerden üstünlüğü
Önceki ümmetler, İncil
Önceki ümmetler, Tevrat