Giriş


    Öneri Formu
31104 B007556 Buhari, Tevhid, 56


    Öneri Formu
29645 B007379 Buhari, Tevhid, 4

Bana Muâz b. Fedâle, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyâmet günü, Allah insanları bir araya toplayacak. O sırada insanlar kendi aralarında 'Rabbimizden şefâat dilesek de, bizi bu halden kurtarsa' diye konuşurlar. Hemen Hz. Âdem’e gider ve ona 'İnsanların ne halde olduğunu görmüyor musun, ey Âdem! Allah seni, kendi kudret eliyle yarattı ve sana melekleri secde ettirdi. Ayrıca sana her şeyin ismini de öğretti. Bizim için Rabbinin katında şefaatte bulun da, şu hâlimizden bizi rahatlatsın' derler. Hz. Âdem, vaktiyle işlediği hatayı (cennette yasaklanmış olan meyveyi yediğini) hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz o konumda değilim, siz, Nuh'a gidin, çünkü o Allah’ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. İnsanlar hemen Hz. Nuh'a giderler. Ama o da vaktiyle işlediği (oğlu için af dileme) hatasını hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, Rahman'ın dost edindiği İbrahim’e gidin' der. İnsanlar hemen Hz. İbrahim’e giderler. İbrahim de vaktiyle işlediği hataları (hasta değilken hasta olduğunu söylediğini) hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, Musa'ya gidin! O, Allah’ın kendisine Tevrat’ı verdiği ve kendisiyle konuştuğu bir kuldur' der. İnsanlar hemen Hz. Musa’ya giderler. Fakat o da vaktiyle işlediği hatayı (Kıptiyi öldürdüğünü) hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, Allah’ın kulu, rasûlü, kelimesi ve rûhu olan İsa’ya gidin' der. İnsanlar da hemen Hz. İsa’ya giderler. Ama Hz. İsa da 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmış bir kul olan Muhammed'e (sav) gidin' der." "Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Bunun üzerine insanlar hemen bana gelirler. Ben de Rabbimin katına çıkmak için izin isterim ve bana izin verilir. Rabbimi gördüğümde hemen secdeye kapanırım. Allah, dilediği kadar bir süre beni secde halimde bırakır. Sonra bana 'Kaldır başını! ey Muhammed! Söyle, sözün işitilsin, iste, sana istediğin verilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırır ve Rabbimin bana öğrettiği (en güzel sözlerle) O’na hamd ederim. Sonra da şefaat talep ederim. Bunun üzerine bana belli bir sınır tayin edilir ve ben de (bu sınır dahilindeki) insanları cennete sokarım. Sonra tekrar Rabbime döner, Rabbimi gördüğümde yine secdeye kapanırım. Allah yine dilediği kadar bir süre beni secde halimde bırakır. Sonra bana 'Kaldır başını! ey Muhammed! Söyle, sözün işitilsin, iste, sana istediğin verilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırır ve Rabbimin bana öğrettiği (en güzel sözlerle) O’na hamd ederim. Sonra da şefaat talep ederim. Bunun üzerine bana yine belli bir sınır tayin edilir ve ben de (bu sınır dahilindeki) insanları cennete sokarım. Sonra tekrar Rabbime döner, Rabbimi gördüğümde yine secdeye kapanırım. Allah yine dilediği kadar bir süre beni secde halimde bırakır. Sonra bana 'Kaldır başını! ey Muhammed! Söyle, sözün işitilsin, iste, sana istediğin verilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırır ve Rabbimin bana öğrettiği (en güzel sözlerle) O’na hamd ederim. Sonra da şefaat talep ederim. Bunun üzerine bana yine belli bir sınır tayin edilir ve ben de (bu sınır dahilindeki) insanları cennete sokarım. Sonra tekrar döner ve 'Ey Rabbim! Cehennemde, Kur'an'ın hapsettiği ve orada ebedî olarak kalması gerekenlerden başka kimse kalmadı' derim." Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Lâ ilâhe illallâh diyen ve kalbinde arpa tanesi ağırlığı kadar hayır bulunan herkes cehennemden çıkar. Sonra Lâ ilâhe illallâh diyen ve kalbinde buğday tanesi ağırlığı kadar hayır bulunan herkes cehennemden çıkar. Sonra yine Lâ ilâhe illallâh diyen ve kalbinde zerre kadar hayır bulunan herkes cehennemden çıkar."


    Öneri Formu
29704 B007410 Buhari, Tevhid, 19

Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Asım el-Ahvel, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Usame b. Zeyd şöyle demiştir: Bizler Peygamber'in (sav) yanında iken, kızlarından birinin elçisi gel­ip Hz. Peygamber'i, ölmek üzere olan çocuğunun yanına gelmesi için çağırdı. Peygamber (sav) elçiye "kızıma dön ve ona 'Allah'ın aldığı da verdiği de O'na aittir. Her şeyin O'nun katında belirlenmiş bir ömrü vardır' diye haber ver ve yine ona 'sabret, bu sabrın ecir ve sevabını Allah'tan bekle' diye tavsiye de bulun" buyurdu. Elçi gidip tekrar döndü ve “kızınız yemin ederek, mutlaka ona gitmeniz konusunda ısrar etti” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav), beraberinde Sa'd b. Ubâde ve Muâz b. Cebel olduğu hâlde kalkıp gitti. Hasta çocuk Peygamber'in ku­cağına verildi. Çocuğun nefesi, sanki bir tulum içindeymiş gibi, inip kalkıyordu. Bunun üzerine Peygamber'in (sav) gözünden yaşlar süzüldü. Sa'd b. Ubâde “ ey Allah'ın Rasulü, (bu nedir?)” dedi. Rasulullah (sav) "bu, Allah'ın kullarının kalplerine koyduğu bir merhamettir ve Allah kullarından merhametli olanla­ra merhamet eyler" buyurdu.


    Öneri Formu
29643 B007377 Buhari, Tevhid, 2


    Öneri Formu
29642 B007376 Buhari, Tevhid, 2


    Öneri Formu
29637 B007371 Buhari, Tevhid,1


    Öneri Formu
29641 B007375 Buhari, Tevhid, 1


    Öneri Formu
29646 B007380 Buhari, Tevhid, 4


    Öneri Formu
29650 B007381 Buhari, Tevhid, 5


    Öneri Formu
29656 B007383 Buhari, Tevhid, 7