10631 Kayıt Bulundu.
Bana Muhammed b. Abdullah, ona Asım b. Ali, ona Asım b. Muhammed, ona Vâkıd b. Muhammed, ona babası (Muhammed b. Zeyd), ona Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Veda Haccında "en mukaddes bildiğiniz ay hangisidir?" buyurdu. Sahâbîler: “içinde bulunduğumuz bu ay değil mi?” dediler. Rasulullah (sav) "en mukaddes bildiğiniz şehir hangisidir?" buyurdu. Sahâbîler: “içinde bulunduğumuz bu bu şehir değil mi?” dediler. Rasulullah (sav) "en mukaddes bildiğiniz gün hangisidir?" buyurdu. Sahâbîler: “içinde bulunduğumuz bu gün değil mi?” dediler. Sonra Rasulullah (sav) "Allah Tebâreke ve Taâlâ sizlere bu ayınızı, bu beldenizi, bu gününüzü mukaddes kıldığı gibi, aynı şekilde, canlarınızı, mallarınızı, namuslarınızı, saygın ve dokunulmaz kılmıştır. hukuki bir gerekçe olmaksızın bu dokunulmazlık ihlal edilemez" buyurdu sonra da üç defa "sizlere tebliğ ettim mi?" sordu. Sahâbîler her defasında O'na “evet, tebliğ ettin” diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "sakın benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler dönüşmeyesiniz, yoksa eyvah eder pişman olursunuz" ya da "yazık olur sizlere" buyurdu
Bize Saîd b. Süleyman, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Mahzûm oğullarından, hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyş'i hüzünlendirmişti. Onlar “bu kadının durumunu Rasulullah (sav) ile kim konuşur? Bu konuyu Rasulullah'ın (sav) sevdiği kişi, Usame b. Zeyd'en başka kim dile getirebilir” dediler. Bunun üzerine Usame, Rasulullah (sav) ile konuştu, Rasulullah (sav) da "sen, Allah'ın tayin ettiği cezalardan bir cezanın affı hakkında şefaat mı etmek istiyorsun" buyurdu. Ardından kalkıp bir hutbe okuyarak şöyle buyurdu: "Ey insanlar, Sizden evvelkiler, içlerinde şerefli bir kimse hırsızlık yaptığı zaman, onu cezalandırmaz, fakat güçsüz olan biri çaldığı zaman ona ceza verirlerdi. İşte bu tutumları yüzünden yoldan saptılar. Allah'a yemin ederim ki, şayet Muhammed'in kızı Fâtıma hırsızlık etse, Muhammed (sav) hiç tereddüt etmeden onun elini de keserdi."