حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن أبي الزناد عن الأعرج عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال :
" إياكم والظن فإن الظن أكذب الحديث ولا تجسسوا ولا تنافسوا ولا تدابروا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا وكونوا عباد الله إخوانا"
Bize İsmail, ona Malik, ona Ebu'z-Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir:
"Zandan sakının. Zira zan, sözün en yalanıdır. Birbirinizin kusurlarını araştırmayınız, birbirinizle çekişmeyiniz; birbirinize sırt dönmeyiniz; birbirinize haset etmeyiniz; birbirinize buğzetmeyiniz. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olunuz."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166503, EM001287
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن أبي الزناد عن الأعرج عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال :
" إياكم والظن فإن الظن أكذب الحديث ولا تجسسوا ولا تنافسوا ولا تدابروا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا وكونوا عباد الله إخوانا"
Tercemesi:
Bize İsmail, ona Malik, ona Ebu'z-Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir:
"Zandan sakının. Zira zan, sözün en yalanıdır. Birbirinizin kusurlarını araştırmayınız, birbirinizle çekişmeyiniz; birbirinize sırt dönmeyiniz; birbirinize haset etmeyiniz; birbirinize buğzetmeyiniz. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olunuz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1287, /965
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Hased, Kıskançlık
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Kin tutmak, Kindarlık
Tecessüs, başkasının gizli hallerini araştırmak
Tecessüs, gizli halin araştırılması
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا عبد الرزاق قال أخبرنا معمر عن همام عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إياكم والظن فإن الظن أكذب الحديث ولا تناجشوا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا ولا تنافسوا ولا تدابروا وكونوا عباد الله إخوانا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164417, EM000410
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا عبد الرزاق قال أخبرنا معمر عن همام عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إياكم والظن فإن الظن أكذب الحديث ولا تناجشوا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا ولا تنافسوا ولا تدابروا وكونوا عباد الله إخوانا
Tercemesi:
Ebû Hüreyre demiştir ki, Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Selîem) şöyle buyurdu:
«— Zandan sakınınız; çünkü zan sözün en yalanıdır. Alış-verişleri-nizle birbirinizi aldatıcı hareketlerde bulunmayınız, birbirinizi çekeme-mezlik etmeyiniz. Birtirinize karşı kin doyuracak işleri yapmayınız. 0ün-ya menfaatine rağbet edip de aranızda fesad çıkarmayın. Birbirinize (dâ-rılıp) arkanızı çevirmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz.»[802]
Bir gerçeğe ve deüte dayanmaksızın kalbe geien kuruntu ve İhtimallere zan denir. Meselâ; bir kimse hakkında elde mevcut kesin bir delil olmaksızın onun hırsız olduğuna hüküm vermek veya onu böyle bir hareketle itham etmek. İnsanın hatırına çok şeyler gelebilir. Bu hatıra gelenlerden hiç kimse sorumlu olmaz. Ancak hatıra gelen ve bir delile dayanmayan hükümler üzerinde durarak onları açığa vurmak ve uygulamaya çalışmak, işte bu büyük günahtır. Çünkü bu gîbi halleri terk etmek kulun ihtiyarı dahilindedir; fakat kalbe gelen hatıratı yok etme1; insanın elinde değrkJİr: Bunun için böyle hatırdan gelip geçen şeyler kötü dahi olsa İnsan onlardan sorumlu tutulmaz. Başkasına eziyet ve zarar verecek kötü zanlardan kaçınmak lâzımdır.
Herkese iyi zan besliyerek teslimiyet göstermek de iyi bir tutum deöii-dir. Başkasının fenalığından ve tasallutundan korunmak için ihtiyat olarak kötü zan beslenebilir ve beslenmelidir. Aksı halde çok zarar ve hüsran çekmek mukadder olur. .
Bir kimse hakkında zanna dayanarak amel etmenin zararını beyan eden Peygamber Efendimiz, zan için «Sözün en yalanı» dîye buyurmuştur; çünkü yalancı söylediği sözün derecesini bildiğinden onunla uğraşmaz ve kuruntular yapmaz ve boşuna vehimler arkasına takılıp, aldnnmaz. fakat zan sahibi, vehim ve kuruntularını kuvvetlendirmek için delil uydurmaya çalışır; böylece vakitlerini ve zekasını harcayarak zannıni ispata çalışır. Şeytan da, onun tehlikeli vehimlerini süsleyerek kuvvetli deliller halinde ona gösterir. Netice olarak evham hastalısına düşmeğe kadar'götürür. İste bu kötü akıbetten tiksindirmek ve kaçındırmak içindir ki, Peygamber Efendimiz zan hakkında : «Sözlerin en yalanı.» Diye buyurmuştur.
Neceş'den de Peygamber Efendimiz menetmîşlerdir. Mala rağbet kazandırmak ve onu geçerli kılmak için medihte bulunmak ve övmek Ne-ceş'dir. Böyle bir hareket ticarette mubah değildir. Malın vasıflarını, iyi ve kötü taraflarını olduğu gibi söylemek icab eder. Bunun dışında sırf övgüde budunmalc:ve mübalâğalı hareket etmek yasaklanmıştır,.Çünkü-.buncta bir nevi aldatma vardır:
Hasedlesmek ve birbirini- kıskanmak yine haram olan haHerdehdir. Başkasının elindeki nimetin yak olmasinr isteme hastalığıdır. Halfouki Müs* tuman kendisine yapılmasını istemediği bîr şeyi1,-ı kardeşi için de istemez. Yalnız zalim bir kimsenin zulmünden ve eziyetihdetv kurtulmak' için böyle bir zalİıtt'eliridek'î.İmkânların zevali jstdnebilhv
Başkası elinde bulunan hSmeî gibi, kendisi, için de istemek ve bâşka-srnın'.nimetinin zevalini .arzu etmemek mubahtır; buna gıbîa'ıiemr, hased denmez.
Tenafüs ise, dünya menfaatlerine dalarak birbirine düşmek ve çekişmek düşmektir»'..Böyle; menfaat5 üğ,rund birbirine'g[!|erv(erin kuyyetljleri ;daİma zayıflara zulmeder ve onların hakkını çiğneyerek yer. Adalef kaybolur ve sevgilerine düşmanlıjç hüküm sürer. Amma'rTaaskasına tjîarpr yermeybcek çeküle; manevî deqerjer arkasında" kosma!< ve yarışmak yasak değil, bir fazilettir.[803]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 410, /334
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ukbe Hemmâm b. Münebbih el-Yemânî (Hemmâm b. Münebbih b. Kamil b. Sîc)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
4. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Aldatmak, hile yapmak
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Kin tutmak, Kindarlık
Zan, sû-i zan
Zan, Zannetmek, zandan sakınınız
حدثنا خليفة بن خياط قال حدثنا كثير بن هشام قال حدثنا جعفر عن يزيد بن الأصم عن أبى هريرة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : قال الله عز وجل أنا عند ظن عبدي وأنا معه إذا دعاني
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164889, EM000616
Hadis:
حدثنا خليفة بن خياط قال حدثنا كثير بن هشام قال حدثنا جعفر عن يزيد بن الأصم عن أبى هريرة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : قال الله عز وجل أنا عند ظن عبدي وأنا معه إذا دعاني
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den, Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«— Azîz ve Celîl olan Allah buyurmuştur ki, ben kulumun (bana olan) zannı üzereyim ve bana duâ ettiği zaman onunla beraberim.»[1194]
Bu hadîs-i kudsî, dua ile ilgili İse de, bu bölümle bir ilgisi yoktur. Çünkü bu bölüm duada elleri kaldırmaya mahsustur. Bu bölümde getirilmesinde bir sebep bulunamamıştır.
«— Ben, kulumun tana olan zannı üzereyim.»
Demek, kulun Allah'a oian kesin inancına göre Allah'ın ona lûtufia veya kahırda bulunacağı demektir. Allah bana muhakkak başarı verecektir, bana şifa verecektir; Allah Tealâ'nın bunlara gücü yeter diye inanarak iltica edilirse, Allah bu zannı gerçekleştirir, aksine bir inanç taşırsa, buna da bu İnanca göre muamele eder. Onun için Allah'a daima güzel zanda bulunmak ve kesin İnançla ondan istemek lâzım gelir. İnsan ecelinin geldiğini hissettiği zaman, Allah'ın rahmetinin muhakkak erişeceğine inanç beslemelidir. Dünyada iken rahmet ve azab arasında bulunduğunu, bilerek ikisi arasında bir inanç beslemek ehl-i sünnet akidesidİr.
Allah'ın kul ile beraber olması, kulun yardımında bulunması ve ona rahmet etmesi, kulundan razı olması demektir.[1195]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 616, /487
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Yezid b. Esam el-Amirî (Abduamr b. Ades b. Ubade b. Bekkâ b. Âmir)
3. Ebu Abdullah Cafer b. Burkan el-Kilabî (Cafer b. Burkân)
4. Ebu Sehl Kesir b. Hişam el-Kilâbî (Kesir b. Hişam)
5. Ebu Amr Halife b. Hayyat el-Usfurî (Halife b. Hayyat b. Halife b. Hayyat)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Allah İnancı, kullarını değerlendirme ölçüsü
Zan, Allah hakkında zan
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا حماد بن سلمة قال أخبرنا ثابت عن أنس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم مع امرأة من نسائه إذ مر به رجل فدعاه النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا فلان هذه زوجتي فلانة قال من كنت أظن به فلم أكن أظن بك قال إن الشيطان يجري من بن آدم مجرى الدم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166506, EM001288
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا حماد بن سلمة قال أخبرنا ثابت عن أنس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم مع امرأة من نسائه إذ مر به رجل فدعاه النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا فلان هذه زوجتي فلانة قال من كنت أظن به فلم أكن أظن بك قال إن الشيطان يجري من بن آدم مجرى الدم
Tercemesi:
— Enes (Radiyallahu anh)'dan rivayet edildiğine göre, şöyle anlatmıştır :
— Peygamber (SoliaHahü Aleyhi ve SeUem) hanımlarından biri ile beraber bulunduğu sırada, bir adam Peygambere tesadüf etti. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o adamı çağırıp:
«Ey falanca, bu (gördüğün hanım) benim falanca zevcenidir.» dedi. Adam dedi ki:
— Ben kimseye kötü zan etmedim ki, size kötü zan beslemiş olayım. Peygamber şöyle buyurdu: «Gerçekten Şeytan insanoğlunun kan dolaşımı yerinde dolaşır.»[1310]
Şeytan her vesile İle İnsanların kalbine vesvese vermeye ve kötü zanna sürüklemeye imkân araştırır. Ona bu imkânı vermemek İçin kötü zannı doğuracak vaziyetlerden korunmak gerekir. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hanımı ile konuşmakta iken tesadüf eden adama, yabancı kadınla tek başına konuşuluyor diye kötü zan gelmemesi için, konuştuğu kimsenin zevcesi bulunduğunu bildirmiştir. Bu vesile ile Şeytanın en hassas olan insanın kalbine vesvese1 bifakıp, kan damarları arasında dolaşacak kadar sirayet!! bulunduğunu da açıklamıştır.[1311]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1288, /966
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Şeytan, insana yaklaşma biçimleri
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Zan, sû-i zan
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا سكين بن عبد العزيز بن قيس عن أبيه قال : دخلت على عبد الله بن عمر وجارية تحلق الشعر وقال النورة ترق الجلد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166513, EM001291
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا سكين بن عبد العزيز بن قيس عن أبيه قال : دخلت على عبد الله بن عمر وجارية تحلق الشعر وقال النورة ترق الجلد
Tercemesi:
Sükeyn ibni Abdülaziz ibni Kays babasından rivayet ettiğine göre :
Babası (Abdülaziz) şöyle dedi:
— Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu anhüma)5nm yanma girdim ki, bir. cariye saçlarım traş ediyordu. Abdullah, dedi ki:
— Nûre (Hamam otu) cildi yumuşatır.[1316]
Bu haberden anlaşıldığına göre, bir .kocanın hanımına başını traş ettirmesinde edebe aykırılık yoktur. Türkçede hamam otu diye İsimlendirilen maddenin Arapçası. Nûre'dİr ki, bununla saç ve kıllar giderilir. F a d I u ' I -I a h rın dip notundakİ kaydına göre bu haberi Taberânî tahriç etmiş tir. C. .11, s. 678.[1317]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1291, /968
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Abdülaziz b. Kays el-Abdi (Abdülaziz b. Kays)
3. Sukeyn b. Abdülaziz el-Attar (Sukeyn b. Abdülaziz b. Kays)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Sünnet, Abdullah b. Ömer'in uygulamaları
Tedavi, Şifalı Bitkiler
Zan, sû-i zan
حدثنا خلاد قال حدثنا عبد العزيز عن نافع : أن نفرا من أهل العراق دخلوا على بن عمر فرأوا على خادم لهم طوقا من ذهب فنظر بعضهم إلى بعض فقال ما أفطنكم للشر
Açıklama: Burada da lüzumsuz bakışın ve birbiriyle işaretleşmenin çirkinliği belirtilmekte, ağırbaşlılık ve ciddiyetle hareket etmenin lüzumuna işaret edilmektedir.
Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.[1349]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166553, EM001306
Hadis:
حدثنا خلاد قال حدثنا عبد العزيز عن نافع : أن نفرا من أهل العراق دخلوا على بن عمر فرأوا على خادم لهم طوقا من ذهب فنظر بعضهم إلى بعض فقال ما أفطنكم للشر
Tercemesi:
Nafi'den rivayet edilmiştir :
«Irak halkından bir takım kimseler İbni Ömer (Radiyallahu anhüma) nın yanma girdiler de, onların, hizmetçisi- üzerinde altın bir gerdanlık gördüler. Bundan dolayı birbirine baktılar. Bunun üzerine İbni Ömer :— Amma da kötülük anlayışınız var!..»[1348]
Açıklama:
Burada da lüzumsuz bakışın ve birbiriyle işaretleşmenin çirkinliği belirtilmekte, ağırbaşlılık ve ciddiyetle hareket etmenin lüzumuna işaret edilmektedir.
Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.[1349]
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1306, /976
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Abdülaziz b. Ebu Revvad el-Mekki (Abdülaziz b. Meymun b. Bedr)
4. Ebu Muhammed Hallad b. Yahya es-Sülemî (Hallad b. Yahya b. Safvan)
Konular:
Zan, sû-i zan
حدثنا حجاج قال حدثنا شعبة قال أنبأنا أبو إسحاق قال سمعت حارثة بن مضرب قال : سمعت سلمان إني لأعد العراق خشية الظن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163981, EM000169
Hadis:
حدثنا حجاج قال حدثنا شعبة قال أنبأنا أبو إسحاق قال سمعت حارثة بن مضرب قال : سمعت سلمان إني لأعد العراق خشية الظن
Tercemesi:
— (48-s) Selman'dan (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
«Ben, zan korkusundan dolayı, kaba eti alınmış kemikleri sayarım.»[338]
Yine S e I m a n 'dan rivayet edilen bu haber, az bir değişiklikle daha önceki rivayeti teyid etmektedir.[339]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 169, /174
Senetler:
1. Selman el-Farisî (Selman b. İslam)
2. Harise b. Mudarrib el-Abdi (Harise b. Mudarrib)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Minhâl el-Enmâti (Haccac b. Minhâl)
Konular:
Yardımseverlik, Yardımcı, hizmetçi / yardımcı edinmek
Zan, sû-i zan
حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة عن يزيد بن أبي زياد عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن بن عمر قال : كنا في غزوة فحاص الناس حيصة قلنا كيف نلقى النبي صلى الله عليه وسلم وقد فررنا فنزلت إلا متحرفا لقتال فقلنا لا نقدم المدينة فلا يرانا أحد فقلنا لو قدمنا فخرج النبي صلى الله عليه وسلم من صلاة الفجر قلنا نحن الفرارون قال أنتم العكارون فقبلنا يده قال أنا فئتكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165672, EM000972
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة عن يزيد بن أبي زياد عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن بن عمر قال : كنا في غزوة فحاص الناس حيصة قلنا كيف نلقى النبي صلى الله عليه وسلم وقد فررنا فنزلت إلا متحرفا لقتال فقلنا لا نقدم المدينة فلا يرانا أحد فقلنا لو قدمنا فخرج النبي صلى الله عليه وسلم من صلاة الفجر قلنا نحن الفرارون قال أنتم العكارون فقبلنا يده قال أنا فئتكم
Tercemesi:
— îbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Biz bir savaşta idik de insanlar (harpten) bir dönüş döndüler. Biz, (birbirimize veya kendi kendimize)- dedik ki, savaştan kaçmışken biz Peygamber (SaîîaHahü Aleyhi ve Sellem)'\e nasıl karşılaşacağız? Bunun üzerine (Çnfa.1 Sûresinin şu onaitıncı âyeti olan) :
= Kim böyle (savaş) gününde kâfirlere aıfka çevirip kaçarsa —ancak tekrar düşmana atılmak için kendini kaçar gibi göstererek aldatmak veya başka birliğe katılıp savaşmak için müstesna — muhakkak fcî o, Allah'ın gazabına uğramıştır. = âyeti nazil oldu. Biz demiştik ki, Medine'ye girmiyelim, bizi kimse görmesin. Sonra girelim (Peygamberin huzuruna) dedik. Bir de Peygamber (SahâllahÛ Aleyhi ve SelUm) sabah namazından çıktı. Dedik ki:
— Biz kaçaklarız, (savaşta firar edenleriz). Peygamber şöyle buyurdu :
«— Siz güç kazanmak için dönüp tekrar savaşacak kimselersiniz, (savaştan kaçanlar değilsiniz).» Biz de Peygamberin elini öptük. O şöyle buyurdu:
«— Ben sizin birliğinizim, (benden yardım görmek için bana sığındınız. Bu hareketiniz de bir günah).»[668]
Doğrudan doğruya savaştan kaçmak haramdır ve büyük günahlardan sayılmıştır. Enfal sûresinin 16. âyet-i kerîmesi bunu beyan buyurmaktadır. Ayet-i kerîmede İstisna edildiği gibi, daha müsait şartlar altında savaşmak veya aldatmak için savaştan geri dönmek firar sayılmaz ve günah olmaz. Nitekim bu hâdise, Mu'te savaşında cereyan etmiştir. Bu savaşa gönderilen askerlerin sayısı, düşman-kuvvetlerine nispetle çok az bulunduğundan bir yenilgi olmasın ve takviye kuvvetle bunlara karşı çıkılsın diye askerler geri dönmüşlerdi. Bu hususta henüz âyet-t kerîme nâzİl olmamış bulunduğundan, ashab-ı kiram bu savaştan dönüşün sorumluluk derecesini bilmiyorlardı ve Hz. Peygamberin onlara ne söyleyeceğinden korku içindeydiler. Hz. Peygamber onları gönül rahatlığına kavuşturunca da, memnuniyetlerini ve bağlılıklarını izhar için Peygamberin elini öptüler.
Bu ve buna benzer hadîs-i şeriflere istinaden âlimlerle adalet sahibi kimselerin ellerinin öpüTmesine cevaz verilmiştir. El öpme İşi, İnsanın dinine ve takvasına hürmet için olur. Dünya menfaati İçin el öpmek caiz değildir. Bir insan başkasıyle karşılaştığı zaman kendi elini öperse bu mekruhtur. İmam Nevevî diyor ki, bir kimsenin zühd ve takvasından, ifİm ve şerefinden, dürüst ve adaletli oluşundan dolayı dinî sebeplerle eli öpülürse mekruh değildir; bu müstahab bîr İş olur. Fakat zenginliği ve dünyalığı için, dünya ehlİnce olan rütbe ve saltanatı için olursa, bu çok şiddetli bir kerahet olur. Bu maksatlarla el öpmenin haram olduğu da söylenmektedir.[669]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 972, /768
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Abdullah Yezid b. Ebu Ziyad el-Haşimî (Yezid b. Ebu Ziyad)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hz. Peygamber, affediciliği
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Kur'an, Nüzul sebebleri
Savaş, Savaştan kaçmak
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
حدثنا يوسف بن يعقوب قال حدثنا يحيى بن سعيد أخو عبيد القرشي قال حدثنا الأعمش عن أبي وائل عن عبد الله قال : ما يزال المسروق منه يتظنى حتى يصير أعظم من السارق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166508, EM001289
Hadis:
حدثنا يوسف بن يعقوب قال حدثنا يحيى بن سعيد أخو عبيد القرشي قال حدثنا الأعمش عن أبي وائل عن عبد الله قال : ما يزال المسروق منه يتظنى حتى يصير أعظم من السارق
Tercemesi:
Abdullah (İbni Osman)'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Kendisinden çalınan adam o kadar zanda oulunur ki. hırsızdan daha büyük (günahkâr) olur.[1312]
Habersiz ve gizli olarak başkasının malını rızası dışında alana hırsız denir. Hırsızlık haramdır ve büyük günahlardandır. Bİr malı çalmak, bir haramı işlemekten İbarettir. Malı çalınan kimse eğer birçok kimselere kötü zan besleyerek suçu bunlara yüklemeye kalkışırsa ve işin gerçeğini bilmeksizin buna kalkışırsa, onlara iftira etmiş olur. iftira da haramdır ve çok kimselere iftira suçu da, bir hırsızlık suçundan daha büyük olur. Onun İçin İşi araştırıp sağlam deliller elde etmeksizin hiç kimseye suç isnad etmemelidir. Rastgele isnadların zararı ve günahı işlenen suçtan daha ağır hale geçer. Bu haber İçin başka bir kaynak bulunamamıştır.[1313]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1289, /967
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Eyyüb Yahya b. Said el-Ümevî (Yahya b. Said b. Ebân b. Said b. Âs)
5. Ebu Yakub Yusuf b. Yakub es-Saffar (Yusuf b. Yakub)
Konular:
Zan, sû-i zan
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا حماد بن سلمة قال أخبرنا عبد الله بن عثمان بن عبد الله بن عبد الرحمن بن سمرة عن بلال بن سعد الأشعري : أن معاوية كتب إلى أبي الدرداء اكتب إلي فساق دمشق فقال ما لي وفساق دمشق ومن أين أعرفهم فقال ابنه بلال أنا أكتبهم فكتبهم قال من أين علمت ما عرفت أنهم فساق إلا وأنت منهم ابدأ بنفسك ولم يرسل بأسمائهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166510, EM001290
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا حماد بن سلمة قال أخبرنا عبد الله بن عثمان بن عبد الله بن عبد الرحمن بن سمرة عن بلال بن سعد الأشعري : أن معاوية كتب إلى أبي الدرداء اكتب إلي فساق دمشق فقال ما لي وفساق دمشق ومن أين أعرفهم فقال ابنه بلال أنا أكتبهم فكتبهم قال من أين علمت ما عرفت أنهم فساق إلا وأنت منهم ابدأ بنفسك ولم يرسل بأسمائهم
Tercemesi:
Bilâl ibni Sa'd El-Eş'arî'den rivayet edildiğine göre, Muaviye, Dimaşk fasıklarının adlarını bana bildir diye, Ebû'd-Derdâ Hazretlerine mektup yazdı. Buna karşılık Ebû'd-Derdâ dedi ki, benim Dimaşk fasıkları ile işim ne; ve ben onları nerden bileceğim? Bunun üzerine oğlu Bilâl w Ben onları yazarım, dedi de onları yazdı. Babasj Ebû'd-Derdâ şöyle dedi:
«{Oğlum) Sen nereden bildin? Sen onların fâsık olduğunu bildinse sen. de onlardansın, önce kendinden (yazmaya) başla.» Böylece isimlerini (Muaviye'ye) göndermedi.[1314]
Sağlam ve kesin delile dayanmaksızın hiç kimse hakkında kötü zan beslenmemelİdir. Şayet kötü zan beslenirse, o fenalık zan sahibi tarafından kazanılmış sayılır. Bunun için Ebû'd-Derda hazretleri, elinde kesîn delil bulunmayan oğlunu fasıklar arasına girmiş durumda saymıştır ve teşebbüsüne engel olmuştur. Şimdiki Şam şehrinin eski adı Di mask'd ir.
Ebû D. erda'nın oğlu Bilal, Y e z î d zamanında ve ondan sonra D i m aşk kadılığında bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1290, /967
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaviye b. Ebu Süfyan el-Ümevi (Muaviye b. Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdü Şems)
2. Ebu Amr Bilal b. Sa'd es-Sekûnî (Bilal b. Sa'd b. Temim)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Fısk, Fasık, Allah'ın emrini açıktan ihlal etmek
Kültürel Hayat, yazışmalar, sahabelerin vs.
Şehirler, Dımaşk, Şam
Zan, sû-i zan