حدثنا قتيبة قال حدثنا عبثر عن أشعث عن كردوس عن عبد الله قال : يستأذن الرجل على أبيه وأمه وأخيه وأخته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165766, EM001064
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا عبثر عن أشعث عن كردوس عن عبد الله قال : يستأذن الرجل على أبيه وأمه وأخيه وأخته
Tercemesi:
Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— însan babasının, anasının, erkek kardeşinin ve kız kardeşinin yanına (odasına) girmek için izin ister.[855]
1059 sayılı haberle ondan sonrakilere bakılsın.[856]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1064, /823
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Kürdüs b. Abbas es-Sa'lebî (Kürdüs b. Abbas)
3. Eş'as b. Sevvâr el-Kindî (Eş'as b. Sevvâr)
4. Ebu Zübeyd Abser b. Kasım (Abser b. Kasım)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش والحسن بن عمرو وفطر عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو وقال سفيان لم يرفعه الأعمش إلى النبي صلى الله عليه وسلم ورفعه الحسن وفطر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس الواصل بالمكافىء ولكن الواصل الذي إذا قطعت رحمه وصلها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270695, EM000068-2
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش والحسن بن عمرو وفطر عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو وقال سفيان لم يرفعه الأعمش إلى النبي صلى الله عليه وسلم ورفعه الحسن وفطر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس الواصل بالمكافىء ولكن الواصل الذي إذا قطعت رحمه وصلها
Tercemesi:
— Abdullah İbni Amr'dan, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
«— Yapılan sılaya, aynı ile mukabelede bulunan, sılâ-i rahim eden değildir. Fakaf sıla yapan (vasıl) o kimsedir ki, akrabalık bağları kesildiği zaman, rahim sılasını yerine getirmiştir.»[136]
Bir kimsenin, kendisine yapılan iyiliğe veya harekete aynı şekilde karşılıkta bulunmasına «mükâfat» denir. Bu karşılığı yapan şahsa da «Mükâfî» adı verilir. O halde yapılan iyiliğe aynı ile mukabelede bulunan, vazifesini yapmış, mükâfatta bulunmuş demektir. Bu tabiî bir haldir. Bunun için önemi büyük değildir. Fakat sılâ-i rahmi terk eden ve böylece akrabalık haklarını gözetmeyen kimseye iyilik ve İhsanda bulunmak, sılâ-i rahmi yerine getirmek, işte vuslat budur. Böyle hareket edene de «Vasıl» denir. Bunun sevabı da büyük olur.
Bu mevzuda üç derece vardır: Vasıl, Mükâfî, Katı' (ilgi kesen). İyilik ve ihsanda üstün bulunan ve aşağı duruma düşmeyen kimse, «Vasıl»dır. İkinci derecede olan, kendisine yapılan iyiliğin ziyadesiz karşılığında bulunan kimsedir ki, bu da «Münâfî»dir. Kendisi daima iyilik işinde aşağı durumda olup, emsal iyiliği yapmayan kimsedir. Buna da «Katı'» denir. Bu üçüncü derece makbul olmayan ve kerih olan kısımdır. Birinci derece ise, en makbul ve üstün derecedir. Asıl vuslat budur.[137]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 68, /107
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Hasan b. Amr et-Temimî (Hasan b. Amr)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
حدثنا عمر قال حدثنا أبى قال حدثنا الأعمش قال حدثنا أبو إسحاق عن أبى مسلم الأغر حدثه عن أبى سعيد الخدري وأبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال قال الله عز وجل : العز إزارى والكبرياء ردائى فمن نازعنى بشيء منهما عذبته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271429, EM000552-2
Hadis:
حدثنا عمر قال حدثنا أبى قال حدثنا الأعمش قال حدثنا أبو إسحاق عن أبى مسلم الأغر حدثه عن أبى سعيد الخدري وأبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال قال الله عز وجل : العز إزارى والكبرياء ردائى فمن نازعنى بشيء منهما عذبته
Tercemesi:
— Ebû Saîd El-Hudrî ve Ebû Hüreyre rivayet ettiklerine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«— (Allah buyurdu ki) : İzzet ve Ululuk sıfatları benim güzel vasıf-larnndir. Kim bu vasıflarda bana ortak olmaya çalışırsa, ona azab ederim.»
Metinde İzzet İzar'Ia ve Kibriya (ululuk) da rida İle tâbir edilmişlerdi'^ Izar, belden aşağı giyilen elbise ve rida da belden yukarı giyilen elbisedir ki, bunlarla güzel kıyafete bürünülür. Burada mecaz manası taşımaktaaVf* lar; yani İzzet ve Kibriya, Allah'ın vasıflanmış bulunduğu iki güzel sıfatlarıdır ki, bunlara bürünmek istiyen azaba müstahak olur. Kullara büyüklenmek ve üstünlük taslamak, kibir ve azamet yaraşmaz. Bu yolu tutanlar Allah'ın azabına uğrarlar.[1072]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 552, /438
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Eğar b. Abdullah el-Medini (Eğar b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Allah İnancı, Allah tasavvuru
Allah İnancı, azabı çetindir
Allah İnancı, Cemil, Tayyib, Kerim
Kibir, Kibir ve gurur
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا خالد هو بن عبد الله عن حميد الطويل عن أنس بن مالك قال : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم يستحمله فقال أنا حاملك على ولد ناقة قال يا رسول الله وما أصنع بولد ناقة فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم وهل تلد الإبل إلا النوق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164080, EM000268
Hadis:
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا خالد هو بن عبد الله عن حميد الطويل عن أنس بن مالك قال : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم يستحمله فقال أنا حاملك على ولد ناقة قال يا رسول الله وما أصنع بولد ناقة فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم وهل تلد الإبل إلا النوق
Tercemesi:
Enes İbni Malik (Radtyallahu anh)'den rivayet edildiğine'göre, şöyle dedi:
«(Safça) bir adam, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına gidip, kendisini bir yük hayvanına bindirmesini istedi.»
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona :
«Biz seni, bir dişi deve yavrusuna yükliyeceğiz.» dedi.
(Saf adam) :
«Ey Allah'ın Resulü! Ben dişi devenin yavrusunu ne yapayım?» dedi.
Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Develeri, dişi develerden başkası mı doğurur?»[533]
Peygamber Efendimizin bu hadîs-İ şeriflerinde varid olan şakada ince bir nükte vardır. Arapçada mutlak olarak develerin ismi «I bil»'d ir. Yani devenin erkeğine ve dişisine de söylenir. İnsan lâfzı gibi... Dişi devenin adı «Nakcm'dır ki, çoğulu «Nûk» gelir. İnsanların dişisine kadın dendiği gibi... Develerin erkeğine de «Cemel» denir. İnsanların erkeğine «Er = Adam» dendiği gibi.
Bütün develer, dişi develerden doğmuş oldukları için, her deve anasına nispetle onun yavrusu demektir. Bu itibarla Peygamber Efendimiz, adama:
«Seni bir dişi deve yavrusuna 'bindireceğiz.»
Diye buyurması ile dişi deveden doğmuş olan bir deveyi murad etmişler ve diğer taraftan da adamcağıza şaka etmişlerdir. Halbuki adam saflığından, dişi deve yavrusu sözünden, yük taştyamıyacak küçücük hayvan yavrusunu hayalinde canlandırmış ve bu manâyı anlamıştır. Bunun için, ben deve yavrusunu ne edeyim, benim işime yaramaz şeklinde Hz. Peygambere cevap verdi. Peygamber Efendimiz de, bütün develerin dişi develerden doğmuş olduklarını ve dişilerin yavruları bulunduklarını açıklayarak adamı aydınlığa kavuşturdu. Bu misalden de anlıyoruz ki, Peygamber'in şakaları hakkın ifadesini taşır.[534]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 268, /242
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Halid b. Abdullah et-Tahhan (Halid b. Abdullah b. Abdurrahman)
4. Ebu Cafer Muhammed b. Sabbah ed-Dûlâbî (Muhammed b. Sabbah)
Konular:
Hz. Peygamber, şakalaşması
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Şaka, şakalaşma
حدثنا بن سلام قال حدثنا وكيع عن معاوية بن أبى مزرد عن أبيه عن أبى هريرة : أخذ النبي صلى الله عليه وسلم بيد الحسن أو الحسين رضي الله عنهما ثم وضع قدميه على قدميه ثم قال ترق
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن القاسم بن أبى برزة قال سمعت عطاء الكيخارانى عن أم الدرداء عن أبى الدرداء عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من شيء في الميزان أثقل من حسن الخلق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164082, EM000270
Hadis:
حدثنا بن سلام قال حدثنا وكيع عن معاوية بن أبى مزرد عن أبيه عن أبى هريرة : أخذ النبي صلى الله عليه وسلم بيد الحسن أو الحسين رضي الله عنهما ثم وضع قدميه على قدميه ثم قال ترق
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن القاسم بن أبى برزة قال سمعت عطاء الكيخارانى عن أم الدرداء عن أبى الدرداء عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من شيء في الميزان أثقل من حسن الخلق
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Salîallahü Aleyhi ve Sellem), Hasan'ın yahut Hüseyin'in —Allah her ikisinden razı olsun— elinden tutar, sonra (çocuğun) ayağını kendi ayağı üzerine koyup:
"Yukarı çık," dedi. (Torunlarını eğlendirirdi.)[537]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 270, /243
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Ata b. Nafi' el-Keyharânî (Ata b. Nafi')
4. Kasım b. Ebû Bezze (Ebû Abdullah Kasım b. Nafi' b. Yesar)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Ehl-i beyt, Hz. Hüseyin
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, şakalaşması
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا أبو التياح قال سمعت أنس بن مالك يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم ليخالطنا حتى يقول لأخ لي صغير يا أبا عمير ما فعل النغير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164081, EM000269
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا أبو التياح قال سمعت أنس بن مالك يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم ليخالطنا حتى يقول لأخ لي صغير يا أبا عمير ما فعل النغير
Tercemesi:
Enes îbni Malik (Radiyallahu anh) 'den şöyle dediği işitilmiştir: Peygamber (SallalUthü Aleyhi ve Sellem) (şaka ve latifelerle) bizim aramızda bulunurdu. Hatta benim küçük kardeşime, (daha önce kafeste sakladığı kuştan ötürü) :
«Ey Ebû Ümeyr! Serçecik ne oldu? (Artık onu görmüyorum.)» der idi.[535]
Küçük çocukların kalblerini neşelendirmek ve onların sevgisini kazanmak için, onlarla şakalaşmak müstahabdır. Zira bu hadîs-i şerif, bu hususta bize delil teşkil etmektedir.
Enes ibni Malik'İn sütten kesilmiş ana bir küçük kardeşi vardı. Künyesi Ebu Umeyr olup, ismi Zeyd idi. Bu çocuğun kafeste bir kuşu vardı. Arabca «Nuğar» isminde olan bu kuş, küçültme edatı ile «Nuğayr» olarak söylenir. Serçeye benziyen kırmızı gagalı veya ince gagalı ve kırmızı başlı bir kuştur. Hindi iler buna «Lât», Medîne'liler «Bülbül» der. Bu hususta görüşler ayrı olup, kuş serçeye müştereken benzetildiğin-den biz, Nuğayr'i serçecik diye terceme ettik.
İşte Peygamber Efendimiz Enes ibni Malik'in evini her teşriflerinde Ebu Umeyr ile meşgul olur ve onu severek eğlenirlerdi. Son teşriflerinde kafesteki kuş ölmüş olduğundan Hz. Peygamber çocuğa sordu :
«Ey Ebu Ümeyr! Serçecik ne oldu?»
Bu kelâmları ile çocuğun hatırını sorarak onu sevdiler ve gönlünü aldılar. Böylece hem büyüklerle olan münasebetlerde, hem de küçüklerle olan karşılaşmalarda üstün ve eşsiz ahlâkı yaşıyarak insanlığa ötmez bir örnek oldular. Zira Hz. Peygamber'İn ahlâkı, Kur'ân'dı ve Cenab-ı Hak da onun hakkında :
«Sen en büyük bir ahlâk üzeresin.» buyurmuştur.
Bir hadîs-i şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır:
«Ben, ancak ahlâkın güzellerini tamamlamak için gönderildim.»
Her hususta Peygamber'İn üstün ahlâkını öğrenip tatbik etmek suretiyle onun yolunda yürümek, kurtuluşun ve faziletin yoludur.[536]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 269, /243
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Teyyah Yezid b. Humeyd ed-Dubaî (Yezid b. Humeyd ed-Dube'î)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, çocuklara hitap tarzı
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, şakalaşması
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Şaka, şakalaşma
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا حماد بن سلمة عن ثابت عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدخل علينا ولي أخ صغير يكنى أبا عمير وكان له نغر يلعب به فمات فدخل النبي صلى الله عليه وسلم فرآه حزينا فقال ما شأنه قيل له مات نغره فقال يا أبا عمير ما فعل النغير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165541, EM000847
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا حماد بن سلمة عن ثابت عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدخل علينا ولي أخ صغير يكنى أبا عمير وكان له نغر يلعب به فمات فدخل النبي صلى الله عليه وسلم فرآه حزينا فقال ما شأنه قيل له مات نغره فقال يا أبا عمير ما فعل النغير
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Settem) bize gelirdi ve benim Ebû Umeyr künyesini taşıyan küçük bir kardeşim vardı. Onun oynayıp durduğu bir serçesi vardı da ölmüştü. (Bir gün) Peygamber (Salkdlahü Aleyhi ve Sellem) bize geldi de, bu küçük kardeşimi kederli gördü. Bunun üzerene Peygamber:
— Bunun hali ne böyle?» dedi. Serçesi öldü, diye Peygambere cevap verildi. Peygamber de şöyle buyurdu:
«— Ey Ebû Umeyr! Serçecik ne oldu?»[416]
Bu hadls-i şerif, çocukların künye ile çağrılmalarına ve çocuklara künye verilmenin cevazına delil teşkil eder. Bu hadîs-i şerîf çocuklarla şakalaşmak ve kafeste kuş beslemek mevzuları ile ilgili bölümlerde 269 ve 384 sayılarda geçmiştir, kaynaklan da verilmiştir.[417]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 847, /664
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara hitap tarzı
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, şakalaşması
Künye, künye kültürü
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا عبد الرحمن بن محمد المحاربي عن ليث عن عبد الملك عن عكرمة عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا تمار أخاك ولا تمازحه ولا تعده موعدا فتخلفه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164400, EM000394
Hadis:
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا عبد الرحمن بن محمد المحاربي عن ليث عن عبد الملك عن عكرمة عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا تمار أخاك ولا تمازحه ولا تعده موعدا فتخلفه
Tercemesi:
— İbni Abbas demiştir ki, Resûlüllah (Salîallahü Aleyh! ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Kardeşinle mücadele etme, onunla (aşırı) şaka etme ve yerine getirmeyeceğin bir şeyi ona va'd etme.»[774]
Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şeriflerinde üç şeyi yasaklamışlardır :
1— Din kardeşiyle münakaşa ve mücadele etmek : İslâm dininin cemiyete getirmiş olduğu yapıcı unsurların başında kardeşlik ve birlik geiir. Cemiyetin bünyesini teşkil eden ferdlerin birbirlerine yakınlığı ve bağlılığı kuvvetli olduğu ölçüde cemiyet binası sağlam olur ve çökmek, yıkılmak tehlikesinden kurtulur. İslâm'ın yaşaması da, ancak böyle sağlam bir bünyenin kurulması ile mümkündür. Bunun için, böyle mühim olan birlik ve beraberlik çatısını kemirecek veya yıkmıya vesile olacak her türlü hareketler yasaklanmıştır.
İşte hadîs-i şerifte yasaklanan mücadele ve münakaşa hali bu hikmete bİnoendir; zira din kardeşi ile yapılacak münakaşa ve mücadele çok kere dargınlığa, kırgınlığa ve birbirinden nefrete sebep olur. Bu gibi haller çoğaldıkça ferdler arasındaki kardeşlik bağlan çözülür,- birbirlerine karşı düşmanlık duyguları beslenmeye başlar. Bunlar çoğaldığı nispette de cemiyet zayıflar ve nihayet çökmeye kadar gider. Bu bakımdan kırıcı ve soğutucu münakaşalara girmek, din kardeşi ile mücadele etmek yasaklanmıştır.
2— Aşırı derecede şaka etmek : Taşkınlığa varmıyacak ve incitmeyecek şekilde Şaka yapmak mubahtır; çünkü şaka, insanlar arasında ünsıyei ve yakınlık doğurur. Hiç şaka yapmayanlarda yabancılık, soğukluk hissedilir. Nitekim Peygamber Efendimizin şaka ettiklerine dair 264, 265 sayılı hadîs-i şerîfler ve buna ait açıklama geçmiş ve Peygamber Efendimizin :
«— Ben şaka ederim; ancak doğru söylerim.»
Buyurdukları da ifade edilmişti.
Burada caiz görülmeyen şaka, şaka edilene eziyet veren ve onu aldatan hareketlerdir. Çünkü bunda haktan uzaklaşma ile çekişme ve isyana doğru gidiş vardır. Böyle şakaların her iki tarafa da zararı vardır. Bir defa taşkınlık derecesinde ve sık sık şaka edenin vakar ve heybeti kalkar, insanlar arasında bayağı duruma döşer. Çok kere kendisi ala* mevzuu olur. Şaka edilenin zarar görmesi de, onun ağır şakadan eziyet çekmesi ve kırılmasıdır. Her İki tarafa zarar veren bu gibi şakalardan sakınmak gerekir. Hİç bir zaman ölçü kaçırılmamalıdır.
3— Va'd edilen şeyden caymak : İslâm dini doğruluk ve ciddiyet dinidir. Verilen sözü veya va'd edilen bir isi yerine getirmemek, karşı tarafı aldatmak veya ona yalancı olmak demektir. Bir Müslüman! aldatmak ve ona yalan sövlemek en büvök günahlardandır. Peygamber Efendimiz :
«— Müslüman yalan söylemez.» Ve «Aldatan bizden değildir.» Buyurmuşlardır. Diğer bîr hadîs-i şerifte de. va'dînden cayanda nifak alâmetlerinden bir mevcut olduğu ifade buyurulmustur. Va'd edilen şeyi yerine getirmek vacîb derecesinde müekked sünnettir.[775]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 394, /323
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Abdülmelik b. Ebu Beşir el-Basrî (Abdülmelik b. Ebu Beşir)
4. Leys b. Ebu Süleym el-Kuraşi (Leys b. Eymen b. Züneym)
5. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Muhammed el-Muharibi (Abdurrahman b. Muhammed b. Ziyad)
6. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Şaka, şakalaşma
Sosyalleşme, temel prensipler
Söz, sözde durmak, ahde vefa
Tartışma
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال قال حدثني أبو حازم عن سهل بن سعد : أن كانت أحب أسماء علي رضي الله عنه إليه لأبو تراب وأن كان ليفرح أن يدعى بها وما سماه أبا تراب إلا النبي صلى الله عليه وسلم عاضب يوما فاطمة فخرج فاضطجع إلى الجدار إلى المسجد وجاءه النبي صلى الله عليه وسلم يتبعه فقيل هو ذا مضطجع في الجدار فجاءه النبي صلى الله عليه وسلم وقد امتلأ ظهره ترابا فجعل النبي صلى الله عليه وسلم يمسح التراب عن ظهره ويقول اجلس أبا تراب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165546, EM000852
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال قال حدثني أبو حازم عن سهل بن سعد : أن كانت أحب أسماء علي رضي الله عنه إليه لأبو تراب وأن كان ليفرح أن يدعى بها وما سماه أبا تراب إلا النبي صلى الله عليه وسلم عاضب يوما فاطمة فخرج فاضطجع إلى الجدار إلى المسجد وجاءه النبي صلى الله عليه وسلم يتبعه فقيل هو ذا مضطجع في الجدار فجاءه النبي صلى الله عليه وسلم وقد امتلأ ظهره ترابا فجعل النبي صلى الله عليه وسلم يمسح التراب عن ظهره ويقول اجلس أبا تراب
Tercemesi:
— Sehl ibni Sa'd'dan şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Ali'ye —Allah ondan razı olsun— isimlerinin en sevgilisi, gerçekten Ebû Türab idi ve hakîkaten bu isimle çağrılmaktan sevinirdi. Ona bu ismi Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (şu sebepten) vermişti:
Hz. Ali, bir gün Hz. Fatıma'ya —Allah her ikisinden razı olsun — kızdı. Bu kızgınlık üzerine (evden çıkıp) Mescid'de duvara yaslanarak uzandı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Settem) (evine) gelip (onu bulamayınca) arkasını takibe koyuldu. Peygambere haber verildi ki, o burada duvara yaslanmış yatıyor. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun yanına vardı. Hz. Ali'nin arkası toprak dolmuş haldeydi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem t onun arkasından toprakları silmeye başladı ve ona:
«— Otur, Ebû Türab!. Diyordu.[426]
Ebû Türab = Toprak babası, toprak sahibi manasını taşır. Hz. Âli topraklara bulaştığından/ Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) onu, kendisinde bulunan bu vasıflarla isimlendirdi. Hz. Peygamberin vermiş bulunduğu bu isimden şeref duyan Hz. Ali için Ebû Türab isimlerinin en iyisi ve sevgilisi olmuştu. Bununla çağrılmaktan da hoşlanır ve sevinirdi.
Buhârî hazretleri burada hadîs-i şerîfi kısaltmıştır. Hâdisenin tamamını İmam Müslim şöyle tesbit etmiştir:
«Sehl ibni Sa'd hazretlerinden rivayet edilmiştir: Mervân ailesinden bir adam Medine'ye vali tayin edildi. Vati Sehl ibni Sa'd hazretlerini çağırıp Hz. Al i'ye sövmesini ona emretti. Sehl sövmek ten çekindi.
Vali dedi ki :
— Madem sövmüyorsun, Allah Ebû Türab'a lanet etsin, söyle. Bunun üzerine Sehl:
— Hazreti Ali için, Ebû Türab'dan daha sevimli bîr isim yoktu ve bununla çağrılmaktan hoşlanırdı. Bunun üzerine vali dedi kİ :
— O halde bunun hikâyesini bize anlat, niçin Ebû Türab diye isimlendirildi? Sehl de anlattı :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Fatıma'nın evine geldi de evde AI i 'yî bulamadı. F a 11 m a 'ya :
«Amcamın oğlu nerede?»
Diye sordu. O da :
— Aramızda bir hâdise oldu da benden kızıp çıktı ve kuşluk uykusunu evimde uyumadı, dedi. Peygamber (SaUoUaM Aleyhi ve Sellem) bîr adama :
Bak, bu (adam) nerede?»
Buyurdu. Adam (aradıktan sonra) gelip dedi ki :
— Ey Allah'ın Resulü! O (Hz. Ati) Mescid'de uyuyor. Peygamber (SalUtllahü Aleyhi ve Setlem) yanına vardı ki, o yaslanmış yatıyor; yan tarafından hırkası düşmüş, üzerine de toprak isabet etmiş. Peygamber (SatlaüâhU Aleyhi ve Sellem) de ondan topraktan silmeye başlayarak şöyle buyurdu :
«Kalk Ebû Tttrab, kalk Ebû Tttrab!..»[427]
Böylece Ebû Türab isminin Hz. AI i'ye verilme sebebi tafsilâtı ile bildirilmiş oluyor.[428]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 852, /666
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, kızması
Künye, künye kültürü
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا مخلد قال أخبرنا بن جريج قال أخبرني عطاء عن عبيد بن عمير : أن أبا موسى الأشعري إستأذن على عمر بن الخطاب فلم يؤذن له وكأنه كان مشغولا فرجع أبو موسى ففرغ عمر فقال ألم أسمع صوت عبد الله بن قيس إيذنوا له قيل قد رجع فدعاه فقال كنا نؤمر بذلك فقال تأتيني على ذلك بالبينة فانطلق إلى مجلس الأنصار فسألهم فقالوا لا يشهد لك على هذا إلا أصغرنا أبو سعيد الخدري فذهب بأبي سعيد فقال عمر أخفي علي من أمر رسول الله صلى الله عليه وسلم ألهاني الصفق بالأسواق يعني الخروج إلى التجارة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165767, EM001065
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا مخلد قال أخبرنا بن جريج قال أخبرني عطاء عن عبيد بن عمير : أن أبا موسى الأشعري إستأذن على عمر بن الخطاب فلم يؤذن له وكأنه كان مشغولا فرجع أبو موسى ففرغ عمر فقال ألم أسمع صوت عبد الله بن قيس إيذنوا له قيل قد رجع فدعاه فقال كنا نؤمر بذلك فقال تأتيني على ذلك بالبينة فانطلق إلى مجلس الأنصار فسألهم فقالوا لا يشهد لك على هذا إلا أصغرنا أبو سعيد الخدري فذهب بأبي سعيد فقال عمر أخفي علي من أمر رسول الله صلى الله عليه وسلم ألهاني الصفق بالأسواق يعني الخروج إلى التجارة
Tercemesi:
— Ubeyd ibni Umeyr'den rivayet edildiğine göre, Ebû Musa El-Eş'ari, Ömer ibni Hattab'ın huzuruna çıkmak için izin istedi. Hazret) Ömer'in meşguliyete benzer hali olduğundan, Ebû Musa'ya izin verilmedi. Bunun üzerine Ebû Musa geri döndü. Ömer işini bitirince:
— Ben Abdullah ibni Kays'ın (Ebû Musa'nın) sesini işitmedim mi? Ona müsaade edin, (gelsin). Ebû Musa geri dönüp gitti diye Hazreti Ömer'e söylendi. Hz. Ömer onu çağırttı (ve geri dönüş sebebini sordu). Bunun üzerine Ebû Musa dedi ki:
— Biz bununla emredilmiştik, (üç defa izin isteyin, size izin verilmezse geri dönün diye Hz. Peygamber bize buyurmuştu). Buna karşı Hz. Ömer:
— Bana, buna dair delil getirirsin, (yoksa canını acıtırım). Ebû Musa da Ensar'ın meclisine gidip, onlara sordu:
— (İçinizde izin istemenin üç defa olduğuna dair hadîs-i şerifi bilen ve Hz. Ömer'e karşı şahitlik edecek var mıdır?) Onlar da dediler ki:
— Bu hususta sana en küçüğümüz Ebû Sa'îd El-Hudrî ancak şahitlik edebilir. Adam, Ebû Sa'îd ile beraber (Hz. Ömer'e) gitti. Hz. Ömer de şöyle buyurdu:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seİlem) 'in işinden bana gizli kalan mı oldu? (şaşılacak şey!..) Çarşılarda alış-veriş beni meşgul etti. Bu sözden, ticarete çıkışı kasdediyor.[857]
Ebü Davüd, Tirmİzî ve İbnİ Mace 'nin rivayet ettiklerine göre de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Sizden biriniz üç defa izin ister de, ona izin verilmezse, geri dön.sÜn.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1065, /823
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
Konular:
Hadis rivayeti, hadisi kabulde şahit, delil vs. isteme
Hadis, hadis tenkidine örnekler
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,