قال : وولد لغلام من الأنصار غلام فسماه محمدا فقالت الأنصار لا نكنيك برسول الله حتى قعدنا في الطريق نسأله عن الساعة فقال جئتموني تسألوني عن الساعة قلنا نعم قال ما من نفس منفوسة يأتي عليها مائة سنة قلنا ولد لغلام من الأنصار غلام فسماه محمدا فقالت الأنصار لا نكنيك برسول الله قال أحسنت الأنصار سموا باسمي ولا تكتنوا بكنيتي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165660, EM000961
Hadis:
قال : وولد لغلام من الأنصار غلام فسماه محمدا فقالت الأنصار لا نكنيك برسول الله حتى قعدنا في الطريق نسأله عن الساعة فقال جئتموني تسألوني عن الساعة قلنا نعم قال ما من نفس منفوسة يأتي عليها مائة سنة قلنا ولد لغلام من الأنصار غلام فسماه محمدا فقالت الأنصار لا نكنيك برسول الله قال أحسنت الأنصار سموا باسمي ولا تكتنوا بكنيتي
Tercemesi:
— Cabir demiştir ki, Ensar'dan bir gencin bir oğlu doğdu da ona Muhammed adını verdi. Ensar (Medîne'li ashab) dediler ki:
— Biz Allah'ın Resulü ile seni künyelemeyiz, (sana Ebû Muhammed = Muhammedin babası, demeyiz). Nihayet yolda oturduk ki, Peygambere kıyamet vaktinden soralım. Peygamber şöyle buyurdu:
«— Bana kıyametten sorasınız diye mî bana geldiniz?» Biz :
— Evet, dedik. Peygamber:
— Hiç bir nefis sahibi canlı yoktur ki, üzerinden yüz yıl geçsin, (bu günde hayatta olanlar yüz sene yaşamış olsun).» buyurdu. Biz dedik ki:
— Ensar'dan bir gencin bir oğlu doğdu da, ona Muhammed ismini verdi. Bunun üzerine Ensar:
— Biz seni Allah'ın Resulü ile künyelemeyiz, (sana Ebû Muhammed demeyiz) dediler. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Ensar güzel söyledi. Siz benim ismimle isimleniniz, fakat benim künyemle künyelenmeyiniz.»[646]
Bu hadîs-i şerifin konu ile münasebeti açık olarak bilinmemektedir. Şerhlerde de bu hususta bir kayda raslanmamıştır. Şu ihtimal hatıra gelebilir: Ashab yoJ kenarında otururlarken, Peygamber- (SaUallahü Aleyki ve Sellem) onlara karşı çıkagelmiş olduğundan tabiatiyle ayakta bulunuyordu.
Ayakta bulunana karşı oturanlarla da ayağa kalkması gerekir. Aralarındaki konuşma, ya her iki tarafın ayakta, bulunması veya hepsinin oturmuş olması şeklinde cereyan etmiştir. Bu keyfiyeti bildirmek maksadı İte hadîsin bu bölümde getirilmiş olması gerektir.
Her canlının ölümü İle kendi kıyameti kopmuş ve hayatı son bulmuştur. Büyük kıyametin kopma zamanı bellî değildir, bunun küçük ve büyük alâmetleri vardır. Burada bir mucize olarak o tarihte hayatta bulunanların 100 yıldan fazla yaşamış olmayacaklarını Hz. Peygamber açıklamıştır. Veya istisnalar hariç, 100 yıldan fazla ömür olmayacağına dikkati çekmek mânâsına söylenmiş de olabilir.
Künye konusunda bilgi için 842-845 sayılı hadis-i şeriflere bakılsın. [647]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 961, /759
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Süfyan Talha b. Nafi el-Kuraşi (Talha b. Nafi)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا بن شيبة عبد الرحمن بن عبد الملك الحزامي قال حدثنا بن نباتة عن سلمة بن وردان قال : رأيت أنس بن مالك يصافح الناس فسألني من أنت فقلت مولى لبني ليث فمسح على رأسي ثلاثا وقال بارك الله فيك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165666, EM000966
Hadis:
حدثنا بن شيبة عبد الرحمن بن عبد الملك الحزامي قال حدثنا بن نباتة عن سلمة بن وردان قال : رأيت أنس بن مالك يصافح الناس فسألني من أنت فقلت مولى لبني ليث فمسح على رأسي ثلاثا وقال بارك الله فيك
Tercemesi:
— (221-s.) Seleme ibni Verdân'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
— Enes ibni Malik'i-gördüm, insanlarla musafaha ediyordu da, bana sordu:
— Sen kimsin? Ben de dedim ki:
— Leys Oğullarının azadhsıyım.
Bunun üzerine üç defa başımı okşadı ve :
— Allah sana bereket versin, dedi.[656]
İki adamın karşı karşıya gelip el tutuşmalarına «Musafaha» denir. Karşılaşma halinde müslümanların musafaha etmeleri, üzerinde ittifak edilen sünnetlerden biridir. Berâ Hazretlerinden rivayet edilen bir hadîs-i şerifin mânâsı şöyle :
«— Birbirleriyle karşılaşıp da musafaha eden iki müslüman yoktur ki, birbirlerinden ayrılmadan önce günahları bağışlanmış olmasın.»
Tek elle musafaha edilmesiyle sünnet tamamlanmış olur. İki elle yapılması musafahanm kemâlinden sayılmıştır. Musafahadan önce selâm verilmesi sortiyle bu sünnet tahakkuk eder. Yabancı kadınlarla, şehvet celbe-decek durumdaki çocuklarla musafaha edilmez.
Bâzı camilerde sabah veya ikindi vakıflarında namaz kılındıktan sonra cemaatın birbirleriyle musafaha etmesi mekruhtur, bid'at sayılmıştır. Çünkü musafaha ilk karşuaşmada meşru kılınmıştır. Bir arada bulunan kimselerin namazdan sonra müsafahada bulunmaları sonradan ortaya ç.kantan bir âdet olduğundan bu sünnet olamaz. Ancak daha önce cemaatle tanışmamış olup, namaza iştirak eden kimsenin, namazdan sonra dilediği kimselerle selâm verdikten sonra musafaha etmesi meşru bir hareket olur.
Musgfctha ederken hamd ve istiğfarda bulunmak, salâvat getirmek müs-tühabdir. Karydaşma halinde musafaha yapılması, karşılaşanfar arasında emniyet ve selâmet telkini İçindir. Birbirlerine karşı güven ve sevgiyi doğurur.
Çocukların başını okşamak da, onlarla musafaha yerine geçer.
(Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır. Fadlu'llah : C II, s. 430-43/).[657]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 966, /763
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Köle, cariyelere iyi davranmak
Tokalaşma, Musafaha, tokalaşma, musâfaha, el sıkışma, kucaklaşma
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا إسماعيل بن زكريا عن أبي جعفر الفراء عن عبد الله بن يزيد عن البراء بن عازب قال : من تمام التحية أن تصافح أخاك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165668, EM000968
Hadis:
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا إسماعيل بن زكريا عن أبي جعفر الفراء عن عبد الله بن يزيد عن البراء بن عازب قال : من تمام التحية أن تصافح أخاك
Tercemesi:
Berâ ibni Azib'den rivayet"edildiğine göre, demiştir kit «Kardeşine musafaha etmek, selâm vermenin tamammdandır.»[660]
llk karşılaşmada selâmdan sonra musafaha yapıldığına göre, musafaha selâmı tamamlayıcı, birbirine emniyet ve güveni takviye edici bir hareket oluyor. Yalnız selâmla yetinmek, bu kemâl mertebesine erişmemek demektir. Musafaha hakkında bilgi için yine 966 sayılı hadîsin açıklamasına müracaat edilsin.[661]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 968, /765
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
Konular:
Tokalaşma, Musafaha, tokalaşma, musâfaha, el sıkışma, kucaklaşma
حدثنا موسى قال حدثنا وهيب قال حدثنا جعفر عن أبيه عن جابر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا كان جنبا يصب على رأسه ثلاث حفنات من ماء قال الحسن بن محمد أبا عبد الله إن شعري أكثر من ذاك قال وضرب جابر بيده على فخذ الحسن فقال يا بن أخي كان شعر النبي صلى الله عليه وسلم أكثر من شعرك وأطيب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165658, EM000959
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا وهيب قال حدثنا جعفر عن أبيه عن جابر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا كان جنبا يصب على رأسه ثلاث حفنات من ماء قال الحسن بن محمد أبا عبد الله إن شعري أكثر من ذاك قال وضرب جابر بيده على فخذ الحسن فقال يا بن أخي كان شعر النبي صلى الله عليه وسلم أكثر من شعرك وأطيب
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Seîîem) cünüb olduğu zaman, iki avuç dolusu sudan üç defa başına dökerdi.»
Hasan ibni Muhammed (Ebû Abdullah) dedi ki, benim saçlarım bu miktardan daha çoktur, (üç avuç dolusu ile yıkanmış olmaz), Ravi dedi ki, Cabir hazretleri eliyle beraber Hasan İbni Muhammed'in oyluğuna vurup şöyle söyledi:
«— Ey kardeşim oğlu, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltempin saçları senin saçlarından daha çoktu ve daha da hoştu.»[642]
Cünub halden yıkanıp temizlenmenin keyfiyetini beyan eden hadîs-i şeriflerin bir kısmını ifade eden bû hadîs-i şerif, önce bize kötü bir maksat olmaksızın başkasının oyluğuna vurmayı ve bunda bir beis bulunmadığını göstermektedir.
Gusletmenin şekli, bu hususta varid olan hadîslerin bir arada göz önünde bulundurulmaları şartı ile şöyle : Önce avret yerleri ile vücutta varsa necİs şeyler yıkanıp pislikler giderilir. Sonra bilindiği gibi abdest alınır. Abdesi alındıktan sonra, yukarıdaki hadîs-İ şerifte beyan edildiği gİbİ, üç defa başa su dökülür. İşte bu miktar, iki elin parmaklan birleştirilmek suretiyle ikİ avuç dolusu kadar suyun üç defa ayrı ayrı başa dökülmesidîr. Bu miktar, böşı yıkamaya kâfidir. Bundan sonra yine üçer defo sağ omuza ve sol omuza dökülerek bütün vücut, kuru yer kalmamak suretiyle tamamen yıkanır. Böylece cünüblükten yıkanılıp ibadet edebilecek duruma geçilir. Bu arada ağız ve burun vücudun dış kısmından sayıldığı için bunların da mübalâğalı şekilde yıkanmaları gerekir.[643]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 959, /758
Senetler:
()
Konular:
Gusül, cünüplük
Gusül, Hz. Peygamber'in
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
- حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة عن الأعمش عن أبي سفيان عن جابر قال : صرع رسول الله صلى الله عليه وسلم من فرس بالمدينة على جذع نخلة فانفكت قدمه فكنا نعوده في مشربة لعائشة رضي الله عنها فأتيناه وهو يصلي قاعدا فصلينا قياما ثم أتيناه مرة أخرى وهو يصلي المكتوبة قاعدا فصلينا خلفه قياما فأومأ إلينا أن اقعدوا فلما قضى الصلاة قال إذا صلى الامام قاعدا فصلوا قعودا وإذا صلى قائما فصلوا قياما ولا تقوموا والأمام قاعد كما تفعل فارس بعظمائهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165659, EM000960
Hadis:
- حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة عن الأعمش عن أبي سفيان عن جابر قال : صرع رسول الله صلى الله عليه وسلم من فرس بالمدينة على جذع نخلة فانفكت قدمه فكنا نعوده في مشربة لعائشة رضي الله عنها فأتيناه وهو يصلي قاعدا فصلينا قياما ثم أتيناه مرة أخرى وهو يصلي المكتوبة قاعدا فصلينا خلفه قياما فأومأ إلينا أن اقعدوا فلما قضى الصلاة قال إذا صلى الامام قاعدا فصلوا قعودا وإذا صلى قائما فصلوا قياما ولا تقوموا والأمام قاعد كما تفعل فارس بعظمائهم
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallalfahü Aleyhi ve Sellem) Medine'de bir hurma ağacının gövdesi üzerine attan düştü de, ayağı (bileğinden) çıktı. Biz de onu Hazreti Âişe'nin (Radiyallahuanha) — sofasında ziyaret ederdik. Bir defa ona gittik ki, oturarak namaz kılıyordu; biz ise ayakta kıldık. Sonra diğer bir defa ona gittik ki, farz namazı oturarak kılıyordu; biz ise arkasında ayakta kıldık. Peygamber, oturun diye bize işaret etti. Peygamber namazı tamamlayınca şöyle buyurdu:
«— İmam oturarak namaz kıldığı zaman, siz de oturarak namaz kılın ve eğer ayakta kılarsa, siz de ayakta namaz kılın. Acemler büyüklerine yaptığı gibi, imam oturur halde iken, siz ayakta durmayınız.»[644]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 960, /758
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, beşer olarak
Namaz, imama uyanın yapması gerekenler
Namaz, oturarak ya da uzanarak namaz kılmak
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني الدراوردي عن جعفر عن أبيه عن جابر بن عبد الله : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم مر في السوق داخلا من بعض العالية والناس كنفيه فمر بجدي أسك ميت فتناوله فأخذ بأذنه ثم قال أيكم يحب أن هذا له بدرهم فقالوا ما نحب أنه لنا بشيء وما نصنع به قال أتحبون أنه لكم قالوا لا قال ذلك لهم ثلاثا فقالوا لا والله لو كان حيا لكان عيبا فيه أنه أسك والأسك الذي ليس له أذنان فكيف وهو ميت قال فوالله للدنيا أهون على الله من هذا عليكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165661, EM000962
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني الدراوردي عن جعفر عن أبيه عن جابر بن عبد الله : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم مر في السوق داخلا من بعض العالية والناس كنفيه فمر بجدي أسك ميت فتناوله فأخذ بأذنه ثم قال أيكم يحب أن هذا له بدرهم فقالوا ما نحب أنه لنا بشيء وما نصنع به قال أتحبون أنه لكم قالوا لا قال ذلك لهم ثلاثا فقالوا لا والله لو كان حيا لكان عيبا فيه أنه أسك والأسك الذي ليس له أذنان فكيف وهو ميت قال فوالله للدنيا أهون على الله من هذا عليكم
Tercemesi:
— Cabir İbni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sellcllahil Aleyhi ve Sellem) (Medine'nin) yüksek köylerinden birinden gelerek çarşıya uğradı, iki yanında da insanlar vardı. Sonra kulaksız ölü bir keçi yavrusuna tesadüf etti. Ona doğru uzanıp (küçücük) kulağından tuttu; sonra şöyle buyurdu:
«—Sizden hanginiz, bir dirhem para karşılığında bunun kendisine ait olmasını ister?»
Ashab dediler ki, hiç bir şey karşılığında bunun bize, ait olmasını istemeyiz. Biz bununla ne yapabiliriz?
Peygamber şöyle buyurdu:
«— (Bedelsiz olarak) Bunun size ait olmasını ister misiniz?» Onlar:
— Hayır, dediler. Peygamber bu sözü onlara üç defa söyledi. Bunun üzerine ashab dediler ki:
— Hayır, vallahi eğer bu oğlak sağ olsaydı, onda ayıp (kusur) bulunacaktı; çünkü bu «Esekk»'dir. (Esekk, iki kulağı olmayan hayvana denir.) Nasıl olur, hem bu Ölüdür?
Peygamber şöyle buyurdu:
«— Allah'a yemin olsun ki, size bu kıymetsiz geldiğinden,, dünya ÂIkh'a daha kıymetsizdir.»[648]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 962, /760
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Hz. Peygamber gözünde
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري عن سالم بن عبد الله أن عبد الله بن عمر أخبره : أن عمر بن الخطاب انطلق مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في رهط من أصحابه قبل بن صياد حتى وجدوه يلعب مع الغلمان في أطم بني مغالة وقد قارب بن صياد يومئذ الحلم فلم يشعر حتى ضرب النبي صلى الله عليه وسلم ظهره بيده ثم قال أتشهد أني رسول الله فنظر إليه فقال أشهد أنك رسول الأميين قال بن صياد فتشهد أني رسول الله فرضه النبي صلى الله عليه وسلم ثم قال آمنت بالله وبرسوله ثم قال لابن صياد ماذا ترى فقال بن صياد يأتيني صادق وكاذب فقال النبي صلى الله عليه وسلم خلط عليك الأمر قال النبي صلى الله عليه وسلم اني خبأت لك خبيئا قال هو الدخ قال اخسأ فلم تعد قدرك قال عمر يا رسول الله أتأذن لي فيه أن أضرب عنقه فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن يك هو لا تسلط عليه وإن لم يك هو فلا خير لك في قتله قال سالم وسمعت عبد الله بن عمر يقول انطلق بعد ذلك النبي صلى الله عليه وسلم هو وأبي بن كعب الأنصاري يوما إلى النخل التي فيها بن صياد حتى إذا دخل النبي صلى الله عليه وسلم طفق النبي صلى الله عليه وسلم يتقي بجذوع النخل وهو يسمع من بن صياد شيئا قبل أن يراه وبن صياد مضطجع على فراشه في قطيفة له فيها زمزمة فرأت أم بن صياد النبي صلى الله عليه وسلم وهو يتقي بجذوع النخل فقالت لابن صياد أي صاف وهو اسمه هذا محمد فتناهى بن صياد قال النبي صلى الله عليه وسلم لو تركته لبين قال سالم قال عبد الله قام النبي صلى الله عليه وسلم في الناس فأثنى على الله بما هو أهله ثم ذكر الدجال فقال إني أنذركموه وما من نبي إلا وقد أنذر به قومه لقد أنذر نوح قومه ولكن سأقول لكم فيه قولا لم يقله نبي لقومه تعلمون أنه أعور وان الله ليس بأعور
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165657, EM000958
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري عن سالم بن عبد الله أن عبد الله بن عمر أخبره : أن عمر بن الخطاب انطلق مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في رهط من أصحابه قبل بن صياد حتى وجدوه يلعب مع الغلمان في أطم بني مغالة وقد قارب بن صياد يومئذ الحلم فلم يشعر حتى ضرب النبي صلى الله عليه وسلم ظهره بيده ثم قال أتشهد أني رسول الله فنظر إليه فقال أشهد أنك رسول الأميين قال بن صياد فتشهد أني رسول الله فرضه النبي صلى الله عليه وسلم ثم قال آمنت بالله وبرسوله ثم قال لابن صياد ماذا ترى فقال بن صياد يأتيني صادق وكاذب فقال النبي صلى الله عليه وسلم خلط عليك الأمر قال النبي صلى الله عليه وسلم اني خبأت لك خبيئا قال هو الدخ قال اخسأ فلم تعد قدرك قال عمر يا رسول الله أتأذن لي فيه أن أضرب عنقه فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن يك هو لا تسلط عليه وإن لم يك هو فلا خير لك في قتله قال سالم وسمعت عبد الله بن عمر يقول انطلق بعد ذلك النبي صلى الله عليه وسلم هو وأبي بن كعب الأنصاري يوما إلى النخل التي فيها بن صياد حتى إذا دخل النبي صلى الله عليه وسلم طفق النبي صلى الله عليه وسلم يتقي بجذوع النخل وهو يسمع من بن صياد شيئا قبل أن يراه وبن صياد مضطجع على فراشه في قطيفة له فيها زمزمة فرأت أم بن صياد النبي صلى الله عليه وسلم وهو يتقي بجذوع النخل فقالت لابن صياد أي صاف وهو اسمه هذا محمد فتناهى بن صياد قال النبي صلى الله عليه وسلم لو تركته لبين قال سالم قال عبد الله قام النبي صلى الله عليه وسلم في الناس فأثنى على الله بما هو أهله ثم ذكر الدجال فقال إني أنذركموه وما من نبي إلا وقد أنذر به قومه لقد أنذر نوح قومه ولكن سأقول لكم فيه قولا لم يقله نبي لقومه تعلمون أنه أعور وان الله ليس بأعور
Tercemesi:
— Abdullah ibni Ömer haber verdiğine göre, Ömer İbni'î-Uattab Resûlüllah (Sallalkıhü Aleyhi ve Sellcm) ile beraber, ashabından beş-on kişilik bir topluluk arasında (Peygamberlik iddia eden Deccal) îbni Say-yad'a dcğru gittiler. Nihayet onu, Benî Meğale kalesinde delikanlılarla oynarken buldular. O gün, îbni Sayyad bulûğ çağına yaklaşmış bulunuyordu. İbni Sayyad (Peygamberin gelişinden) haberdar olmadı; nihayet Peygamber (Sallattâhü Aleyhi ve Sellem) eliyle arkasına vurduktan sonra:
«— Allak'm Kejûlıi olduğuma şahidflik eder misin?» buyurdu.
İbni Sayyad Peygamber'e bakıp, dedi ki:
— Arapların peygamberi olduğuna şahidlik ederim, (biz yahudilerin peygamberi olarak değil). İbni Sayyad sordu: Sen, benim Allah'ın Resulü olduğuma şahidlik eder misin? Bunun üzerine Peygamber (Sattallahü Aleyhi ve Sellem) ona sormayı bıraktı, sonra:
«— Ben, Allah'a ve onun (gerçek) Peygamberine iman ettim.» buyurdu. Sonra İbni Sayyad'a şöyle dedi:
«— (Rüyada) Ne görüyorsun?» îbni Sayyad dedi ki:
— Bazan bana (cin tarafından) doğru haber gelir, bazan da yalan gelir. Hazreti Peygamber buna:
«— İş sana karıştırıldı (hak ile batıl birbirine karıştı).» buyurdu. Peygamber (Saİüalkıh& Aleyhi ve SelUm) :
— Ben içimde senin için bir şey gizli tuttum, (bil bakalım).» buyurdu, îbni Sayyad dedi ki:
— O içinde tuttuğun DUHH'dur. (Duhan diyecek yerde, kelimenin bir kısmını söyleyebilmiştir.) Peygamber:
m— Defol git, haddini aşma!» buyurdu, Hazreti Ömer dedi ki:
— Ya Resûlallah! Bunun hakkında, boynunu vurmak üzere bana izin verir misin? Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Eğer hu adam o Deccal ise, sen ona musallat olamazsın, (onu Öldürmeğe gücün yetmez). Eğer Deccal değilse omu öldürmekte senin için hir hayır yoktur, (çünkü mükellef çağma girmemiştir, hem de aramızda emniyet sözleşmesi vardır).»
Ravilerden Salim demiştir ki, Abdullah îbni Ömer'in şöyle dediğini işittim:
Bundan sonra Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) Ubeyy ibni Kâ'b El-Ensarî ile bir gün İbni Sayyad'ın bulunduğu hurmalığa gitti. Peygamber (SallalbhU Aleyhi ve Selîem) hurmalığa girince, Peygamber hurma ağaçlarının gövdeleri arkasında saklanmıya koyuldu; Peygamberi görmeden önce ibni Sayyad'ın ne söyliyeceğini Peygamber işitmek istiyordu, îbni Sayyad da, kendisine ait hırkası üzerindeki yatağında uzanmış yatıyordu da, orada mırıltı çıkıyordu. Bu esnada İbni Sayyad'ın annesi Peygamber (SdlaihhU Aieyh: ve Selkm) hurma gövdeleri arkasında saklanıyor gördü.. Hemen (oğlu) İbni Sayyad'a, (ismi ile çağırarak) :
— Ey Safi! Bu Muhammed'dir, dedi. Bunun üzerine İbni Sayyad mırıltısını kesip sustu. Peygamber (Sailall&hü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Eğer (bu kadın) ona bırakaydı, saçmalığım açığa vuracaktı.» Yine Salim der ki, Abdullah (îbni Ömer) şöyle1 demiştir:
— Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) insanlar içinde ayağa kalktı da, Allah'ı lâyık olduğu üzere övdü, ona hamd etti. Sonra Deccal'i anlatıp şöyle buyurdu:
Ben sîzi kesin olarak Deccal'in kötülüğünden sakındırırım. Hiç bir Peygamber yoktur ki, kavmini Onunla korkutmuş olmasın. Gerçekten Nuh Peygamber kavmini korkuttu; fakat ben, Decçal hakkında size bir söz söyliyeceğim ki, hiç bir peygamber onu kavmine söylememiştir: Bi-Jîniz ki Deccal şaşıdır, (hak yoldan şaşırtıp saptırır). Allah ise şaşı değidir. (Hak yola götürür).»[640]
Bir kimsenin oyluğuna veya arkasına kötülük kaseli olmaksızın vurmada bir beîs olmadığı münasebetiyle getirilen bu hadîs-İ şerifte Deccal'a dair bilgi edinmekteyiz. Hadîste anılan Ibni Sayyad yahut İbni Söid'İn ismi Safi1-dir. Âlimler bunun meşhur Deccal olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Dec-cal'lerden bir Deccal olduğunda şüphe yoktur. Ibni Sayyod'ın meşhur Deccal veya ondan başkası olduğu hakkında Peygamber'e bîr vahi gelmediği içindir ki, onu öldürmek isteyen Hz. Ömer'e müsaade etmemiş ve gerçek halini açıklamamıştır. Ancak Deccal'da bulunacak vasıfları söylemiştir. Asıl Deccal kâfir olacak, çocuğu doğmayacak, Mekke ve Medine'ye girmeyecek. Halbuki Ibni Sayyad'ın sonradan İslâm'ı kabu! ettiği söylenir. Kendisinin oğulları olmuştur. Medine'de bulunmuş ve Mekke'ye gitmiştir. Bununla beraber ona doğru ve yanlış haberler geldiği davasında bulunması, gay-be dair bazı haberler vermesi, onun yalancı Deccal'lerden biri olduğunu gösterir. Bu tutumundan vazgeçerek tevbe ettiği ve Medîne'de vefat ettiği de söylenmektedir.
Şimdi şöyle bir soru sorulabilir: Peygamberin huzurunda İbni Soyyad nübüvvet İddiasında bulunduğu halde niçin onu Peygamber öldürtmemiştîr? Bune İki yönden cevap verilmektedir: '
1— Nübüvvet (peygamberlik) davasında bulunması çocukluk çağında iken olmuştu. Henüz mükellef çağı olan bulûğ çağına ermemişti. Bundan dolayı öldürülmesine Hz. Peygamber İzin vermemiştir.
2— Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem) Medine'ye hicret edince,
Yahudilerle bir barış İmzalamıştı. Yahudilere dokunulmayacak ve kendi işlerinde serbest kalacaklar. İşte İbni Sayyad'la Hz. Peygamber arasında geçen bu konuşma o barış günlerine tesadüf eder.
Şu muhakkak ki, İbni Sayyad'a Cin ve Şeytanlar vasıtasıyle bazı doğru ve yanlış haberler geliyordu. Nitekim Peygamber kalbinde Duhan Sûresini tutmuş iken, bunu tam olarak bilememiş ve ancak kelimenin bir kısmını aşıran Cin ve Şeytanın bildîrmesiyle sadece Duhh diye söyleyebilmiştir. Bu haliyle beraber hak yoldan sapmış bir Deccal'dır. Sonunda hak yolu seçip tevbe etmişse, hüküm değişmiş demektir.[641]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 958, /754
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Kıyamet, alametleri, Deccal
حدثنا عثمان المؤذن قال حدثنا عوف عن الحسن عن عتي بن ضمرة قال : رأيت عند أبي رجلا تعزى بعزاء الجاهلية فأعضه أبي ولم يكنه فنظر إليه أصحابه قال كأنكم أنكرتموه فقال إني لا أهاب في هذا أحدا أبدا إني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول من تعزى بعزاء الجاهلية فأعضوه ولا تكنوه
حدثنا عثمان قال حدثنا المبارك عن الحسن عن عتي : مثله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165662, EM000963
Hadis:
حدثنا عثمان المؤذن قال حدثنا عوف عن الحسن عن عتي بن ضمرة قال : رأيت عند أبي رجلا تعزى بعزاء الجاهلية فأعضه أبي ولم يكنه فنظر إليه أصحابه قال كأنكم أنكرتموه فقال إني لا أهاب في هذا أحدا أبدا إني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول من تعزى بعزاء الجاهلية فأعضوه ولا تكنوه
حدثنا عثمان قال حدثنا المبارك عن الحسن عن عتي : مثله
Tercemesi:
Osman el-Müezzin, Avf b. Ebi Cemile ve Hasan Basri kanalıyla Uteyy ibni Damre'nin şöyle dediğini anlatmıştır: Übey b. Ka'b'ın yanında cahiliyye hamaseti yapan (ataları ile övünen) bir adam gördüm. Übey ona açık olarak sövdü. Bunun üzerine arkadaşları Übey'e (şakın bir şekilde) baktılar. O da onlara: "Sanırım bu sözümden hoşlanmadınız." dedi ve sonra: "Ben bu hususta asla kimseden korkmam. Çünkü ben Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu işittim: " Cahiliyenin kavmiyyet iddiasında bulunana 'babanın mahrem yerini ısır' diyerek, açıktan sövün, ona kapalı konuşmayın."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 963, /760
Senetler:
1. Ebu Münzir Übey b. Ka'b el-Ensarî (Übey b. Ka'b b. Kays b. Ubeyd b. Zeyd)
2. Utey b. Damre es-Sa'dî (Utey b. Damre)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Bendûye)
5. Ebu Amr Osman b. Ömer el-Abdî (Osman b. Ömer b. Heysem b. Cehm b. İsa)
Konular:
Asabiyet, Irkçılık, cahiliye ve İslam döneminde
cahiliye, âdetleri
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن أبي إسحاق عن عبد الرحمن بن سعد قال : خدرت رجل بن عمر فقال له رجل اذكر أحب الناس إليك فقال محمد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165664, EM000964
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن أبي إسحاق عن عبد الرحمن بن سعد قال : خدرت رجل بن عمر فقال له رجل اذكر أحب الناس إليك فقال محمد
Tercemesi:
Abdurrahman ibni Sa'd'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, îbni Ömer'in ayağı uyuştu. Bunun üzerine bir adam ona; — taşanlardan en çok sevdiğin kimseyi hatırla, dedi. O da: «— Muhammed» dedi.[652]
Kansn damarlarda donup hareket etmemesinden uyuşukluk meydana gelir ve a'zo çalışamaz olur. İnsan hayatında en çok sevdiği kimseyi hatırlayıp anarsa, kalpte bir heyecan ve şiddetli bir hareket meydana gelir ki, bu kan dolaşımını çabuklaştırır. Bunun neticesi olarak da azalarda mevcut uyuşukluk sür'atle ortadan kalkabilir. Uyuşmanın şekline ve heyecan durumuna bağlı olarak bîr tedavi şekli olması mümkündür.[653]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 964, /762
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, peygamber sevgisi
Sünnet, Abdullah b. Ömer'in uygulamaları
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن عثمان بن غياث قال حدثنا أبو عثمان عن أبي موسى أنه : كان مع النبي صلى الله عليه وسلم في حائط من حيطان المدينة وفي يد النبي صلى الله عليه وسلم عود يضرب به من الماء والطين فجاء رجل يستفتح فقال النبي صلى الله عليه وسلم افتح له وبشره بالجنة فذهبت فإذا أبو بكر رضي الله عنه ففتحت له وبشرته بالجنة ثم استفتح رجل آخر فقال افتح له وبشره بالجنة فإذا عمر رضي الله عنه ففتحت له وبشرته بالجنة ثم استفتح رجل آخر وكان متكئا فجلس وقال افتح له وبشره بالجنة على بلوى تصيبه أو تكون فذهبت فإذا عثمان ففتحت له فأخبرته بالذي قال قال الله المستعان
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165665, EM000965
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن عثمان بن غياث قال حدثنا أبو عثمان عن أبي موسى أنه : كان مع النبي صلى الله عليه وسلم في حائط من حيطان المدينة وفي يد النبي صلى الله عليه وسلم عود يضرب به من الماء والطين فجاء رجل يستفتح فقال النبي صلى الله عليه وسلم افتح له وبشره بالجنة فذهبت فإذا أبو بكر رضي الله عنه ففتحت له وبشرته بالجنة ثم استفتح رجل آخر فقال افتح له وبشره بالجنة فإذا عمر رضي الله عنه ففتحت له وبشرته بالجنة ثم استفتح رجل آخر وكان متكئا فجلس وقال افتح له وبشره بالجنة على بلوى تصيبه أو تكون فذهبت فإذا عثمان ففتحت له فأخبرته بالذي قال قال الله المستعان
Tercemesi:
— Ebû Musa'dan rivayet edildiğine'yöre, kendisi Meûmc bostanlarından birinde Peygamber (Saîkdîahü Aleyhi ve Seilem) üe beraberdi ve Peygamber (baHalİah'û1Aleyhi ve Seilem) 'in elinde de, su ile çamur arasına dikmekte olduğu bir sopa vardı. Bu esn.-ıda (bostan kapısından) içeri girmek istiyen fcir adam geldi. Bunun üzerine Peygamber- (SallaHahü. A Uyhi ve Selem):
a— Ona kapıyı aç ve onu cennetle müjdele» buyurdu. Ben de gittim, bir de Ebû Bekir'i (RadiyaUahû anh) gördüm; ona kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Sonra başka bir adam içeri girmek istedi. Peygamber buna da:
«Kapıyı kendisine aç ve unu cennette müjdele» buyurdu, Ömer olduğunu gürdüm da oıvj. kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim, Sonra başka bir adam içeri girmek İçin izin istedi. Peygamber yaslanmışken, oturup şöyle buyurdu:
«— Ona kapıyı aç ve kendisine isabet edecek veya olacak bîr bela (meşakkat) karşılığında, onu cennetle müjdele!»
— Gittim ki, Osman... Ona kapıyı açtım da, Peygamberin söylediklerini ona haber verdim. Osman (Radiyallahu anh) dedi ki:
— Kendisinden (meşakkat zamanında) yardım istenen ancak Allah'dır.[654]
Hayatlarının her safhasında bize edeb ve ahlâk öncülüğü yapan ashab-i kiram, burada da bir bostana veya bahçeye nasıl girileceğini bize öğretmiş oluyorlar. Bir komşu veya bir arkadaşın, etrafı surla çevrili ve kapalı bir bostanına girmek istendiği zaman, kapıyı çalarak oradan İçeri girme iznini istemelidir. Müsaade edildiği takdirde de içeri girmelidir. Evlere girmek istendiğinde kapı çalındığı gibi, üç defa müsaade İstenir. İzin verilmezse, dönüp gidilir. Hadîs-i şerîf bu edebi vermek maksadıyle bu bölümde getirilmiş olsa gerektir. Bu arada, başka hadîslerle müjdelenen as-habdan 10 kişinin yalnız 3'ü burada zikredilmekle, cennetle müjdelenme haberi kuvvetlenmiş bulunmakta ve'Peygamberin btr mucizesi daha ortaya çıkmaktadır. Hz. Osman'ın şehİd edildiği acıklı vak'aya önceden işaret edilmesi mucize tarafıdır.[655]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 965, /762
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hz. Peygamber, beşer olarak
Teşvik Edilenler, Müjdeleyici olmak