حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثنا إبراهيم بن سعد عن صالح بن كيسان عن بن شهاب عن ثعلبة بن أبي مالك القرظي : أنه ركب إلى عبد الله بن سويد أخي بني حارثة بن الحارث يسأله عن العورات الثلاث وكان يعمل بهن فقال ما تريد فقلت أريد أن أعمل بهن فقال إذا وضعت ثيابي من الظهيرة لم يدخل علي أحد من أهلي بلغ الحلم إلا بأذني إلا أن أدعوه فذلك إذنه ولا إذا طلع الفجر وعرف الناس حتى تصلى الصلاة ولا إذا صليت العشاء ووضعت ثيابي حتى أنام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165754, EM001052
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثنا إبراهيم بن سعد عن صالح بن كيسان عن بن شهاب عن ثعلبة بن أبي مالك القرظي : أنه ركب إلى عبد الله بن سويد أخي بني حارثة بن الحارث يسأله عن العورات الثلاث وكان يعمل بهن فقال ما تريد فقلت أريد أن أعمل بهن فقال إذا وضعت ثيابي من الظهيرة لم يدخل علي أحد من أهلي بلغ الحلم إلا بأذني إلا أن أدعوه فذلك إذنه ولا إذا طلع الفجر وعرف الناس حتى تصلى الصلاة ولا إذا صليت العشاء ووضعت ثيابي حتى أنام
Tercemesi:
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih b. Keysan, ona İbn Şihab, ona Sa'lebe b. Ebu Malik el-Kurazî'nin rivayet ettiğine göre kendisi, Benî Harise b. Haris'in kardeşi Abdullah b. Süveyd'e insanların giysilerini çıkarıp istirahat etikleri üç vakit hakkında sormak üzere yola koyuldu. Abdullah bu üç vakitte (uyulması istenilen esaslara) göre hareket ederdi. Abdullah, 'Ne istiyorsun?' diye sordu. Ben dedim ki, 'Bu üç vakitte yapılanlara göre hareket etmek istiyorum'. Bunun üzerine şöyle dedi:
1- Öğle sıcağında (uyumak için) elbisemi çıkardığım vakit, ev halkından bulûğa ermiş hiç kimse yanıma girmez; ancak iznimle girer yahut onu çağırırsam girer ki, bu onun izinli olması anlamındadır.
2- Fecir vakti doğup da insanlar tanınıncaya ve namaz kılınıncaya kadar, (bu vakit de gece elbisesini değiştirip giyinme zamanıdır ki, yine kimse yanıma giremez).
3- Bir de yatsı namazını kıldığım ve elbisemi uyumak için çıkardığımda yanıma kimse giremez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1052, /816
Senetler:
()
Konular:
Tesettür, erkeğin ve kadının avret durumu
Tesettür, kime karşı örtülmeli, tek kalındığında nasıl hareket edilmeli
حدثنا عبد الله بن يوسف والقعنبي قالا أخبرنا مالك عن بن شهاب عن عطاء بن يزيد عن أبي أيوب أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا يحل لامرئ مسلم أن يهجر أخاه فوق ثلاث فيلتقيان فيعرض هذا ويعرض هذا وخيرهما الذي يبدأ بالسلام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165685, EM000985
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يوسف والقعنبي قالا أخبرنا مالك عن بن شهاب عن عطاء بن يزيد عن أبي أيوب أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا يحل لامرئ مسلم أن يهجر أخاه فوق ثلاث فيلتقيان فيعرض هذا ويعرض هذا وخيرهما الذي يبدأ بالسلام
Tercemesi:
— Ebû Eyyub'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sallallahu A ieyhl ve Setlem) şöyle buyurdu :
«— Müslüman bir kişinin, üç günden çok kardeşine darılması (onunla konuşmaması) helâl olmaz. O halde ki, karşılaşırlar da biri öteye, biri beriye döner. Bunların en hayırlısı, selâm ile söze başlayandır.»[694]
Bu hadîs-İ serîf, müslümanın müslümana dargınlığı bölümünde geçmişti. 399 sayılı hadîs-i şerife bakılsın. Hadisin kaynakları orada verilmiştir.[695]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 985, /777
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yezid el-Cünde'î (Ata b. Yezid el-Leysî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن أبي إسحاق عن هانئ بن هانئ عن علي رضي الله عنه قال : استأذن عمار على النبي صلى الله عليه وسلم فعرف صوته فقال مرحبا بالطيب المطيب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165733, EM001031
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن أبي إسحاق عن هانئ بن هانئ عن علي رضي الله عنه قال : استأذن عمار على النبي صلى الله عليه وسلم فعرف صوته فقال مرحبا بالطيب المطيب
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1031, /804
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Hani b. Hani Hemdani (Hâni' b. Hâni')
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
Selam, merhaba demek ya da başka lafızlarla selamlamak
حدثنا مطر بن الفضل قال حدثنا يزيد بن هارون عن هشام الدستوائي عن يحيى عن أبي كثير عن نافع عن بن عمر : أنه كان إذا بلغ بعض ولده الحلم عزله فلم يدخل عليه إلا بإذن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165760, EM001058
Hadis:
حدثنا مطر بن الفضل قال حدثنا يزيد بن هارون عن هشام الدستوائي عن يحيى عن أبي كثير عن نافع عن بن عمر : أنه كان إذا بلغ بعض ولده الحلم عزله فلم يدخل عليه إلا بإذن
Tercemesi:
İbni Ömer'den nakledildiğine göre, çocuklarından biri bulûğ çağına girince onu odasından ayırırdı ve izinsiz olarak da odasına sokmazdı.[843]
Çocuklar bulûğ çağına erince odaları ayrılır ve bunlar büyükler safına girerler. Onun için hangi vakitte olursa olsun, ana-babalarımn odalarına girmek istedikleri zaman muhakkak izin alıp içeri girmeleri gerekir. Nûr sûresinin 58. âyetinde bu izinsiz girme yasağı küçük çocuklar için üç vakite inhisar ettirilmişti. Köleler de aynen küçük çocuklar hükmüne sokulmuştu.
Burada büyük çocukların durumu anlatılmakta ve her zaman için İzin alarak içeri girmeleri lüzumuna işaret edilmektedir. Âyet-i kerîmenin tamamı şöyle:
«— Sizde» olan çocuklar bulûğa erdiklerinde, kendilerinden Öncekilerin (ağabeylerinin) izin isteyişleri gibi, (odanıza girmek için her vakitte) izin istesinler, tşte Allah âyetlerini (emir ve yasaklarını) böyle açıklıyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.» (Nûr Sûresi* Âyet: 59)
İnsanın yetişkin çocuğu izinsiz olarak kendi odasına giremezse, yabancıların hiç giremeyeceği tabiîdir.[844]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1058, /820
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Matar b. Fadl el-Mervezî (Matar b. Fadl)
Konular:
Çocuk, mükellef olma Yaşı
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
Mahremiyet, Aile, özel hayatın mahremiyeti
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن إبراهيم عن علقمة قال : جاء رجل إلى عبد الله قال أأستأذن على أمي فقال ما على كل أحيانها تحب أن تراها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165761, EM001059
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن إبراهيم عن علقمة قال : جاء رجل إلى عبد الله قال أأستأذن على أمي فقال ما على كل أحيانها تحب أن تراها
Tercemesi:
— (265-s.) Alkame'den rivayet edildiğine göre, bir adara Abdullah'a (ibni Mes'ûd hazretlerine) gelip dedi ki:
— Annemin odasına girmek için izin istemeli miyim? Buna (Abdullah) şu cevabı verdi:
— Anneni görmekten hoşlanacağın (muaşerete uygun) bütün zamanlarında (izin alman) gerekli değildir.[845]
Yabancı bîr kimsenin özel İkametgâhına girmek için izin istenmesi terbiye ve nezaket icabı olduğu gibi, kötü ve edeb dışı bir manzara ile karşılaşmamak için, cnne, baba, kardeş ve evlâd emsali yakınların yanlarına varılırken öksürerek, seslenerek önceden haber verilmesi de yine bir edeb kaidesidir. Hoşlanılmayacak bir manzara tasavvur edilmediği zamanlarda İse, herhangi bir işarete ve izin elmaya lüzum kalmaksızın anne, baba, kardeş ve çocuğun yanına gidilebilir. Ansızın birbirinin, odasına girmek, bazı nahoş hal ve hareketlerle karşılaşmaya sebep olabileceğinden, buna meydan vermemek için bir takım ses Ve belirtilerle içeri girilmek istendiğini duyurmak ve içerdekine derlenip toparlanmaya imkân vermek gerekir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1059, /820
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة وحدثنا حجاج قال حدثنا حماد قال حدثنا حبيب بن الشهيد قال سمعت أبا مجلز يقول إن معاوية خرج وعبد الله بن عامر وعبد الله بن الزبير قعود فقام بن عامر وقعد بن الزبير وكان أوزنهما قال معاوية قال النبي صلى الله عليه وسلم : من سره أن يمثل له عباد الله قياما فليتبوأ بيتا من النار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165677, EM000977
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة وحدثنا حجاج قال حدثنا حماد قال حدثنا حبيب بن الشهيد قال سمعت أبا مجلز يقول إن معاوية خرج وعبد الله بن عامر وعبد الله بن الزبير قعود فقام بن عامر وقعد بن الزبير وكان أوزنهما قال معاوية قال النبي صلى الله عليه وسلم : من سره أن يمثل له عباد الله قياما فليتبوأ بيتا من النار
Tercemesi:
— Ebû Miclez'in şöyle dediği işitilmiştir:
— Muaviye (evden çarşıya) çıktı; Abdullah ibni Âmir ve Abdullah ibni Zübeyr oturuyorlardı. îbni Âmir hemen kalktı ve en oturaklıları bulunan îbni Zübeyr oturdu. Muaviye dedi ki, Peygamber ($t2İ!k$l$h§ AkvM ve Selîcm) göyle buyurdu:
«Kim, Allah'ın kullarının [kendisi için ayakta dikilmesine sevinirse» bir eve hazırlansın.»[678]
Bir kimseye karşı ayağa kalkmak çeşitli mabatlarla olur ve duruma göre hüküm taşır. Bu hususta âlimlerin birbirinden farklı muhtelif görüşleri vardır. Bunları şu 4 kısımda özetleyebiliriz : ,
1— Oturan kimseler üzerine büyüklük ve, kibir taslayarak oturanların kendisine kıyamını istemek ve bu maksatla ayağa kalkmak dinen yasaktır.
2— Büyüklük ve kibir taslamayan; fakat kendisi için ayağa kalkıldığı zaman nefsine gurur gibi kötü haller gelmesinden korkulana karşı ayağa kalkmak mekruhtur.
3— Bir kimseye iyilik ve ikramda bulunmak niyyeti ile ayağa kalkmak caizdir.
4— Seferden veya bir geziden dönenin gelişine sevinerek onunla selâmlaşmak için, bir kimseye İsabet eden bir iyilikten dolayı cnu tebrik için,, bir musibete uğrayanı taziye için, yardıma ve korunmaya muhtaç olana muavenet için ayağa kalkmak mendubdur, iyi bir harekettir.
Gazâlî bu hususta şöyle der : Bir kimseyi yüceltmek niyyeti ile ayağa kalkmak mekruhtur, İyilik ve ikram niyyeti ile olursa mekruh değildir.[679]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 977, /771
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaviye b. Ebu Süfyan el-Ümevi (Muaviye b. Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdü Şems)
2. Ebu Miclez Lahik b. Humeyd es-Sedusî (Lahik b. Humeyd b. Said)
3. Habib b. Şehid el-Ezdî (Habib b. eş-Şehid)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Minhâl el-Enmâti (Haccac b. Minhâl)
6. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
7. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Saygı, ayağa kalkmak ya da kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmak
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا محل بن محرز الضبي الكوفي قال سمعت شقيق بن سلمة أبا وائل يذكر عن بن مسعود قال : كانوا يصلون خلف النبي صلى الله عليه وسلم قال القائل السلام على الله فلما قضى النبي صلى الله عليه وسلم صلاته قال من القائل السلام على الله إن الله هو السلام ولكن قولوا التحيات لله والصلوات والطيبات السلام عليك أيها النبي ورحمة الله وبركاته السلام علينا وعلى عباد الله الصالحين أشهد أن لا إله إلا الله وأشهد أن محمدا عبده ورسوله قال وقد كانوا يتعلمونها كما يتعلم أحدكم السورة من القرآن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165691, EM000990
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا محل بن محرز الضبي الكوفي قال سمعت شقيق بن سلمة أبا وائل يذكر عن بن مسعود قال : كانوا يصلون خلف النبي صلى الله عليه وسلم قال القائل السلام على الله فلما قضى النبي صلى الله عليه وسلم صلاته قال من القائل السلام على الله إن الله هو السلام ولكن قولوا التحيات لله والصلوات والطيبات السلام عليك أيها النبي ورحمة الله وبركاته السلام علينا وعلى عباد الله الصالحين أشهد أن لا إله إلا الله وأشهد أن محمدا عبده ورسوله قال وقد كانوا يتعلمونها كما يتعلم أحدكم السورة من القرآن
Tercemesi:
— îbni Mes'ud'dan nakledildiğine göre, şöyle demiştir:
— Ashab, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in arkasında namaz kılarlardı. Namaz kılanlardan biri ESSELÂMU ALELLAH = Selâm Allah üzerine olsun, dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) namazını bitirince:
«— Kimdir o, E s sel â mu Alcüah diyen?» buyurdu. Selâm =s Noksanlıklardan beri bulunan, Allah'dır. Anc»k siz şeyle deyiniz: Et-îtehıyyatü liilâhi ve's-Salâvatu ve'T-Tayyîbatü = Bütün tazimler, her çeşit ibadetler ve en pak övgüler Allah'a mahsustur. Es-Selâmu aİeyke eyytihennebiyyu ve rahmetuİlahi ve berekâtühü =: Sana selâm olsun, ey Peygamber! Allah'ın rahmeti de, bereketleri de... Es-Selâmu aleyna ve alâ ibadillâbi's-Salihîne — Selâm bise -olsun, Allah'ın salih kullarına da... Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhummeden abduhu resûiühu ;= Allah'dan başka bir ilâh olmadığına şahidlik ederim. Muhammed'in de onun kulu ve peygamberi olduğuna şahidlik ederim.» Sizden biriniz Kur'an'dan sûre öğrenir gibi, ashab bu duayı öğrenirlerdi.»[704]
Ibni Mes'ud'un rivayeti ile sabit olan bu .dua, namazların teşehhüdünde okunur. İbni Mes'ud hazretleri der ki, Resulü İlah bana Kur'an sûrelerini nasıl öğretti ise, elimden tutarak bu teşehhüd duasını da öyle öğretti. Namazların her oturuş halinde okunması vacibdİr.
Allah Tealâ bütün noksanlıklardan münezzeh ve bizatihi selâm olan ezelî ve ebedî bir varlık bulunduğundan, ona selâm verilmez; biz kendimize ondan selâmet ve rahmet dileriz. Nitekim rahmet Allah'a olsun, denmez,- Allah'ın rahmeti bizim üzerimize olsun, denilir. Daha önce ifade edildİği gibi Selâm, güzel isimlerinden bir isimdir. Bu ismin delâlet ettiği mânâlardan biz fayda ister ve umarız.[705]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 990, /779
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
Namaz, Tahiyyat
حدثنا عبيد الله بن سعيد قال حدثنا خالد بن خداش قال حدثنا عبد الله بن وهب المصري عن قريش البصري هو بن حيان عن ثابت البناني : أن أنسا كان إذا أصبح دهن يده بدهن طيب لمصافحة إخوانه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165715, EM001012
Hadis:
حدثنا عبيد الله بن سعيد قال حدثنا خالد بن خداش قال حدثنا عبد الله بن وهب المصري عن قريش البصري هو بن حيان عن ثابت البناني : أن أنسا كان إذا أصبح دهن يده بدهن طيب لمصافحة إخوانه
Tercemesi:
Sabit El-Bünânî'den rivayet edildiğine göre, Enes hazretleri sabah olunca, kardeşleriyle musafaha etmek için hoş bir koku ile elini yağlardı.[751]
Selâmdan sonra musafaha etmek, tanışıp sevişmek ve görüşmek için yapılan bir sünnet olduğundan, buna teşvik yolunda tatlı bir hava ile neş'e-lendirmek için hoş kokulu esansların erkekler arasında kullanılmasında bir mahzur bulunmayıp, İyi bir iş olduğu anlaşılmaktadır. Zaten İslâm dini temizliği, iyiliği ve hoşluğu emreder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1012, /793
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Bekir Kureyş b. Hayyan el-Icli (Kureyş b. Hayyan)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ebu Heysem Halid b. Hidaş el-Mühellebi (Halid b. Hidaş b. Aclan)
6. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Sahabe, birbirlerine sıcak, samimi davranmaları
Tokalaşma, Musafaha, tokalaşma, musâfaha, el sıkışma, kucaklaşma
حدثنا الحميدي قال حدثنا سفيان عن مسعر عن موسى بن أبي كثير عن مجاهد عن عائشة رضي الله عنها قالت : كنت آكل مع النبي صلى الله عليه وسلم حيسا فمر عمر فدعاه فأكل فأصابت يده اصبعي فقال حس لو أطاع فيكن ما رأتكن عين فنزل الحجاب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165755, EM001053
Hadis:
حدثنا الحميدي قال حدثنا سفيان عن مسعر عن موسى بن أبي كثير عن مجاهد عن عائشة رضي الله عنها قالت : كنت آكل مع النبي صلى الله عليه وسلم حيسا فمر عمر فدعاه فأكل فأصابت يده اصبعي فقال حس لو أطاع فيكن ما رأتكن عين فنزل الحجاب
Tercemesi:
Hz. Aişe'deıi rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Peygamber (SülUtltehü Aleyhi ve Settem) ile Ukt (— hurma ve yo-kurusundan yapılmış bir yemek) yiyordum da, Ömer geldi. Peygamber onu (yemeğe) davet etti; o da yedi. Yerken eli parmağıma dokundu. Bunun üzerine şöyle dedi :
«— Ay!.. Sizin hakkınızda bana yetki verilmiş olsaydı, sizi hiç bir gön göremezdi.» îşte hicab âyeti bunun üzerine nazil oldu.[833]
Hz. Enes'den rivayet edilen 1051 sayılı hadîs-İ şerif münasebetiyle anlatılan hâdise üzerine hicab == örtünme âyetinin nazil olduğu bildirilmişti. Burada İse, âyetin nüzulüne Hz. Â i ş e 'nin naklettiği bu yemek hâdisesi sebep gösterilmekte ve Hz. Ömer'in arzusuna uygun olarak âyetin nazil olduğu belirtilmektedir. Her iki hâdisenin birbirine yakın zamanda vuku bulmasiyle. ikisinin de nüzul sebebi olması mümkündür.
Anlaşıldığına göre, hicab âyeti nazil olmadan önce ashab-ı kiram, Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve 5cltem;'in hanelerinde müminlerin anneleriyle bir sofrada yemek yedikleri oluyordu. Müminlerin annelerine mqhsus: olmak üzere hicab âyeti nazil olunca, artık ihtiyaçlar ve sualler perde qr-. kasından arzedilmeye başlandı ve böylece aşhablö bir arada bulunmalga-yasaklandı.
Hz. Peygamber'in kendi zevcesîyle bir arada yemek yemesi ise edebe, en uygun bîr harekettir ve müminledir de buna uyması gerekli-' bir sünnettir»
(Bu hadîs-İ şerif için başka.,kaynak bulunamamıştır.).[834]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1053, /817
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, ev hayatı
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Kur'an, Nüzul sebebleri
Tesettür, Tesettür / Hicab Ayetinin nazil olması
Yiyecekler, Rasulullah zamanındaki
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني عقيل عن أبن شهاب قال أخبرني أنس : أنه كان بن عشر سنين مقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة فكن أمهاتي يوطونني على خدمته فخدمته عشر سنين وتوفي وأنا بن عشرين فكنت أعلم الناس بشأن الحجاب فكان أول ما نزل ما ابتنى رسول الله صلى الله عليه وسلم بزينب بنت جحش أصبح بها عروسا فدعا القوم فأصابوا من الطعام ثم خرجوا وبقي رهط عند النبي صلى الله عليه وسلم فأطالوا المكث فقام فخرج وخرجت لكي يخرجوا فمشى فمشيت معه حتى جاء عتبة حجرة عائشة ثم ظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت حتى دخل على زينب فإذا هم جلوس فرجع ورجعت حتى بلغ عتبة حجرة عائشة وظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت معه فإذا هم قد خرجوا فضرب النبي صلى الله عليه وسلم بيني وبينه الستر وأنزل الحجاب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165753, EM001051
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني عقيل عن أبن شهاب قال أخبرني أنس : أنه كان بن عشر سنين مقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة فكن أمهاتي يوطونني على خدمته فخدمته عشر سنين وتوفي وأنا بن عشرين فكنت أعلم الناس بشأن الحجاب فكان أول ما نزل ما ابتنى رسول الله صلى الله عليه وسلم بزينب بنت جحش أصبح بها عروسا فدعا القوم فأصابوا من الطعام ثم خرجوا وبقي رهط عند النبي صلى الله عليه وسلم فأطالوا المكث فقام فخرج وخرجت لكي يخرجوا فمشى فمشيت معه حتى جاء عتبة حجرة عائشة ثم ظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت حتى دخل على زينب فإذا هم جلوس فرجع ورجعت حتى بلغ عتبة حجرة عائشة وظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت معه فإذا هم قد خرجوا فضرب النبي صلى الله عليه وسلم بيني وبينه الستر وأنزل الحجاب
Tercemesi:
— İbni Şihab demiştir ki, Enes bana haber vermiştir. Enest Re-sûlüllah (satiallrJıü Altyhi rr S*tlfm)'h\ Medine'ye gelişi zamanında on yaşındaydı.
(O, şöyle anlatmıştır): «Annelerim (Peygamberin zevceleri^ Peygambere hizmet için beni devamlı olarak vazifelendiriyorlardı. Böylece on yıl ona hizmet ettim. O vefat ettiği zaman, ben yirmi yaşımda idim. Bunun için Örtü (hicab) hâdisesini en jyi bilen insandım. Âyetin ilk nazil oluşu, Resûlüllah (Saitallahü Altyhi veSetkm}*in Cahş kızı Zeyneb ile evlendiği zamandı. Ona güvey olarak sabahlayınca, insanları davet etti de» onlar yemek yediler. Sonra çıkıp gittiler. Ancak birkaç kişi Peygamber (Ssllaikhü Aleyhi v$8etkm} in yanında kalıp beklemeyi uzattılar, (çıkıp gitmediler). Onlar çıksın diye Peygamber lfalktı ve çıktı. Ben de çıktım. Peygamber yürüdü; ben de onunla yürüdüm. Nihayet Hz. Aişe'nin hücresi eşiğine kadar geldi. Sonra o insanların çıkıp gittiğini zannetti de geri döndü. Ben de döndüm. Zeyneb'in yanına varınca, bir de gördü ki onlar oturuyor. Hemen Peygamber geri döndü; ben de döndüm. Tâ Hz. Aişe'nin hücresi (evi) eşiğine ulaştı ve onlar çıkmışlardır zannederek geri döndü. Ben de onunla geri döndüm. Bir de gördü ki, onlar çıkmışlardır, îşte bu esnada Peygamber fStâfaMahü Akyhi w $$ltem$ benimle kendi arasına örtü (perde) koydu ve hicab âyeti indirilmiş olötu.[829]
Hadîs-i şerifte beyan edildiği şekilde, ashab-ı kiramın Peygamber ($allaltehûAleyhlve$etkrn)'e eziyet verecek bezi tutum ve hareketleri üzerine Vacib Tealâ Hazretleri, kullarına edeb kaidelerini öğretiyor ve şöyle hareket etmelerini emrediyor:
Ey iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilip de davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Feygamber'in evlerine girmeyin; fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde ide hemen (yanından) dağıUn. Söz söylemek, sohbet etmek için de izinsiz girmeyin; çünkü bu Feygamber'e eziyet veriyor, (sonra çıkın veya girmeyin demeğe) sizden utanıyor. Ancak Allah gerçeği açıklamayı terk etmez. Bir de Peygamberin zevcelerinden bir şey istediğiniz vakit (sizinle onlar arasında mevcut) perde arkasından sorun. Böyle yapmanız, hem sizin kalbleri-niz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Allah'ın Resulüne eziyet etmeniz doğru olmaz; arkasından (irtihalinden sonra) zevcelerini nikahlamanız ıda hiç bir zaman caiz olmaz. Bu, Allah katında çok büyük bir günahtır.» (Ahzab Sûresi, Âyet: 53)
Rivayet edildiğine göre, bir takım kimseler zaman zaman Hz. Peygam-ber'in evine geliyordu ve onlara yemek yediriliyordu. Bunlar bazan yemekten önce gelip yemek hazırlanıncaya kadar bekliyorlar ve yemek yedikten sonra da çıkıp gitmiyorlardı. Aleyhissalâtu vesselam sıkılıyor .ve bunlara çıkın demeye utanıyordu. Aynı hal Hz. Zeyneb'le evlendikleri günkü düğün yemeğinden sonra meydana gelmesi üzerine bu «Hicab = Örtünme» âyeti nazil oldu ve Peygamberin hanımlarına, görünmelerine engel bir perde arkasından sokmak veya bir şey İstemek farz kılındı. Bu zamana kadar Arablarda hicab âdet değildi. İslâm'dan önce kadınlarda örtünme bakımından da bir edeb yoktu. Bunun için türlü hakaret ve eziyetlere maruz kalıyorlardı ve cemiyet içinde şerefli mevkileri yoktu. İslâm dini ise onları her türlü tasalluttan ve eziyet hareketlerinden kurtararak onlara en şerefli yeri tayin etmiştir.[830]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1051, /814
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, evlilikleri
Hz. Peygamber, hanımları, Zeyneb bnt. Cahş
Hz. Peygamber, Hicreti
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kur'an, Nüzul sebebleri
Tesettür, örtünme ile ilgili uyarılar
Tesettür, Tesettür / Hicab Ayetinin nazil olması