11 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris, ona Abdussamed b. Abdulvâris, ona babası (Abdülvâris b. Saîd), ona Said b. Cumhan, ona Müslim b. Ebu Bekre, ona da babası (Ebu Bkre)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden bazı kimseler, üzerinde bir köprü bulunan ve Dicle denilen bir nehrin yakınında Basra adını verecekleri, nispeten alçak bir yere yerleşeceklerdir. O şehrin ahalisi çoğalacak ve orası muhacir şehirlerinden birisi olacaktır." İbn Yahya der ki: Ebu Mamer şöyle demiştir: Orası Müslümanların şehirlerinden birisi olacak ve ahir zamanda, yüzleri geniş, gözleri küçük olan Kantûrâ oğulları gelip nehrin kıyısında konaklayacak. Şehrin ahalisi üç guruba bölünecek. Bir gurup sığırların kuyruklarına takılıp ziraata sarılacak ve helâk olacak. Bir diğer kesim canlarının kaygısına düşüp kafir olacak. Üçüncü kesim ise çocuklarını arkalarına alıp düşmanlarıyla savaşacak. İşte onlar şehitlerdir.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Said b. Cümhan, ona da Sefîne Ebu Abdurrahman şöyle nakletti: Bir adam, Ali b. Ebu Talib'i misafir etmiş ve ona bir yemek hazırlamıştı. (Orada hazır bulunan) Fâtıma da keşke Rasulullah'ı da (sav) çağırsaydık. (Gelir) bizimle (bu yemekten) O (sav) da yerdi dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber'i (sav) de (o ziyafete) çağırdılar. Rasul-i Ekrem (sav) (oraya) gelmiş. Elini kapının (iki tarafındaki) kenarlarına koyunca, evin bir köşesine yerleştirilmiş olan yünden yapılmış renkli nakışlarla süslü ve üzerinde yol yol çizgiler bulunan ince bir kumaş görüp hemen geri dönerek gitmiş. Fâtıma da Ali'ye git, Ona (sav) yetiş, bak (bakalım) onun geri dönmesine sebep neymiş? dedi. (Olayın devamını Hz. Ali şöyle anlatır) Rasulullah'ın (sav) peşinden gittim. Ey Allah'ın Rasulü! Seni geri çeviren sebep nedir? diye sordum. "Benim için yahut herhangi bir peygamber için nakışlarla süslü bir eve girmek yoktur!" buyurdu.
Açıklama: İlgili hadis, “Beraberinde Dinen Çirkin Sayılan Fiillerin Bulunduğu Bir Davete İcabet Etmenin Hükmü” bâbı altında zikredilmekte ve bu da bir münkerin yani gayrı meşru durumun bulunduğu davete icabet edilmeyeceğine delâlet etmektedir. İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449) Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî adlı eserinde, "Bir evde bir münkerin yani gayrı meşru durumun bulunmasının o eve girilmesine dinen bir engel teşkil ettiği bu hadisten anlaşılır" demiştir. Ayrıca İbn Hacer, ilgili hâdisenin Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’nın evinde cereyan ettiğini belirtmektedir. İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî (Beyrut, 1329), V/229.
Bize Abdurrahman b. Abdullah el-Cezerî, ona Affân b. Müslim, ona Hammâd b. Seleme, ona da Saîd b. Cümhân, Ebu Abdurrahman Sefîne’nin şöyle anlattığını nakletti "Bir adam Ali b. Ebu Talib’in misafiri oldu. Ali, ona yemek ikram etti. Fâtıma 'Keşke Peygamber’i (sav) davet etseydik de O (sav) da bizimle beraber yeseydi.' dedi. Bunun üzerine Rasulullah'ı (sav) davet ettiler. Rasulullah (sav) onların evine geldi ve kapının iki yanına ellerini koydu. (İçeri gireceği sırada) evin içinde bir örtü görüp, geri döndü. Bunun üzerine Fâtıma, Ali'ye 'Rasulullah'a (sav) yetiş de niçin geri döndüğünü sor' dedi. Rasulullah (sav), Ali'ye 'Nakışlarla süslenmiş bir örtünün bulunduğu eve girmem!' buyurdu."