Öneri Formu
Hadis Id, No:
274816, D004039-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ نَجْدَةَ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ بَكْرٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ حَدَّثَنَا عَطِيَّةُ بْنُ قَيْسٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ غَنْمٍ الأَشْعَرِىَّ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو عَامِرٍ أَوْ أَبُو مَالِكٍ - وَاللَّهِ يَمِينٌ أُخْرَى مَا كَذَبَنِى - أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"لَيَكُونَنَّ مِنْ أُمَّتِى أَقْوَامٌ يَسْتَحِلُّونَ الْخَزَّ وَالْحَرِيرَ." وَذَكَرَ كَلاَمًا قَالَ
"يُمْسَخُ مِنْهُمْ آخَرُونَ قِرَدَةً وَخَنَازِيرَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَعِشْرُونَ نَفْسًا مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَوْ أَكْثَرُ لَبِسُوا الْخَزَّ مِنْهُمْ أَنَسٌ وَالْبَرَاءُ بْنُ عَازِبٍ.]
Tercemesi:
Bize Abdulvehhab b. Necde, ona Bişr b. Bekir, ona Abdurrahman b. Yezid b. Câbir, ona Atiyye b. Kays, ona Abdurrahman b. Ğanm el-Eşarî, ona da Ebu Âmir -veya Ebu Malik- yeminle ve yalan söylemeksizin bildirerek, Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittiğini söylemiştir:
"İleride ümmetimden haz ipek ve saf ipeği helal sayacak birtakım kimseler türeyecektir." (Abdurrahman b. Ğanm el-Eşari dedi ki: Ebu Amir veya Ebu Malik burada bazı şeyler söyledi, fakat ben tespit edemedim. Bu kelimelerden sonraki rivayeti şöyledir: Hz. Peygamber sözlerine devam ederek) dedi ki:
"Onlardan (geriye kalan) diğer kısım da maymun ve domuz kılığına sokulur. (Bu durum) kıyamete kadar (böyle devam eder gider)."
[Ebû Davud dedi ki: Rasulullah'ın (sav) sahabelerinden yirmi kişi yahut da daha fazlası haz ipek giymiştir. Enes ile Bera b. Azib bunlardandır.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Libâs 8, /923
Senetler:
1. Ebu Amir Ubeydullah b. Vehb el-Eşarî (Abdullah b. Hânî)
2. Abdurrahman b. Ğanm el-Eşari (Abdurrahman b. Ğanm)
3. Atiyye b. Kays el-Kilabi (Atiyye b. Kays)
4. Abdurrahman b. Yezid el-Ezdî (Abdurrahman b. Yezid b. Câbir)
5. Ebu Abdullah Bişr b. Bekir el-Becelî (Bişr b. Bekir)
6. Ebu Muhammed Abdulvehhab b. Necde el-Hûtî (Abdulvehhab b. Necde)
Konular:
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Mesh, maymun ve domuz suretine vd. tebdil
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276892, N000491-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ حَمَّادٍ زُغْبَةُ وَأَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ ابْنِ وَهْبٍ عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُسَبِّحُ عَلَى الرَّاحِلَةِ قِبَلَ أَىِّ وَجْهٍ تَتَوَجَّهُ وَيُوتِرُ عَلَيْهَا غَيْرَ أَنَّهُ لاَ يُصَلِّى عَلَيْهَا الْمَكْتُوبَةَ .
Tercemesi:
Bize İsa b. Hammâd Züğbe (et-Tücîbî) T Ahmed b. Amr b. Serh T arz yoluyla Hâris b. Miskin -lafızlar ona aittir-, onlara Abdullah b. Vehb (el-Kuraşî), ona Yunus (b. Yezid el-Eylî), ona (Ebu Bekir Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona (Ebu Ömer) Salim (b. Abdullah el-Adevî), ona da babası (Abdullah b. Ömer (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), [yolculuk esnasında] hangi yöne dönerse dönsün bineği olan devesi üzerinde namaz kılardı. Vitir namazını da onun üzerinde kılardı. Fakat o, farz namazını onun üzerinde kılmazdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 491, /2118
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Amir Ubeydullah b. Vehb el-Eşarî (Abdullah b. Hânî)
6. Haris b. Miskin el-Ümevî (Haris b. Miskin b. Muhammed)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, binek üzerinde kılınan namazda kıble
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64587, HM017299
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي حُسَيْنٍ حَدَّثَنَا شَهْرُ بْنُ حَوْشَبٍ عَنْ عَامِرٍ أَوْ أَبِي عَامِرٍ أَوْ أَبِي مَالِكٍ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَمَا هُوَ جَالِسٌ فِي مَجْلِسٍ فِيهِ أَصْحَابُهُ جَاءَهُ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلَام فِي غَيْرِ صُورَتِهِ يَحْسِبُهُ رَجُلًا مِنْ الْمُسْلِمِينَ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلَامَ ثُمَّ وَضَعَ جِبْرِيلُ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَيْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْإِسْلَامُ فَقَالَ أَنْ تُسْلِمَ وَجْهَكَ لِلَّهِ وَأَنْ تَشْهَدَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِيمَانُ قَالَ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَالْمَوْتِ وَالْحَيَاةِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَالْحِسَابِ وَالْمِيزَانِ وَالْقَدَرِ كُلِّهِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِحْسَانُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنَّكَ إِنْ كُنْتَ لَا تَرَاهُ فَهُوَ يَرَاكَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَحْسَنْتُ قَالَ نَعَمْ وَنَسْمَعُ رَجْعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَيْهِ وَلَا يُرَى الَّذِي يُكَلِّمُهُ وَلَا يُسْمَعُ كَلَامُهُ قَالَ فَمَتَى السَّاعَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُبْحَانَ اللَّهِ خَمْسٌ مِنْ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ }
فَقَالَ السَّائِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ شِئْتَ حَدَّثْتُكَ بِعَلَامَتَيْنِ تَكُونَانِ قَبْلَهَا فَقَالَ حَدِّثْنِي فَقَالَ إِذَا رَأَيْتَ الْأَمَةَ تَلِدُ رَبَّهَا وَيَطُولُ أَهْلُ الْبُنْيَانِ بِالْبُنْيَانِ وَعَادَ الْعَالَةُ الْحُفَاةُ رُءُوسَ النَّاسِ قَالَ وَمَنْ أُولَئِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ الْعَرِيبُ قَالَ ثُمَّ وَلَّى فَلَمَّا لَمْ نَرَ طَرِيقَهُ بَعْدُ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ ثَلَاثًا هَذَا جِبْرِيلُ جَاءَ لِيُعَلِّمَ النَّاسَ دِينَهُمْ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ مَا جَاءَنِي قَطُّ إِلَّا وَأَنَا أَعْرِفُهُ إِلَّا أَنْ تَكُونَ هَذِهِ الْمَرَّةُ
Tercemesi:
Amir veya Ebu Amir veya Malik (radıyallahu anhu) Rasulullah (sav) sahabe ile beraber otururken Cibril (as) kendi sureti dışında bir suretle geldi. Rasulullah (sav) onu müslümanlardan biri zannetti. Cibril (as) Rasulullah'a selam verdi o da selamına karşılık verdi. Sonra Cibril ellerini Rasulullah'ın dizlerine koydu ve 'Ya Rasulullah, İslam nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "İslam; senin Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de
Allah Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermendir.
Cibril 'Böyle yaptığımda İslam olmuş olur muyum?' diye sordu Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Cibril 'İman nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ölüme ve ölümden sonraki dirilişe iman etmen, (ayrıca) cennete, ceheneme, hesaba, mizana ve hayırla şer itibariyle kadere iman etmendir." dedi.
Cibril 'Böyle yaparsam iman etmiş olur muyum?' diye sordu Rasulullah
da "evet" dedi.
Sonra Cibril 'İhsan nedir, ya Rasulullah?' diye sordu. Rasulullah (sav) "İhsan; Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir. Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor."
Cibril 'Böyle yaparsam ihsan etmiş olur muyum?' diye sordu.Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Rasulullah (sav)'in döndüğünü duyduk fakat konuştuğu görülmedi ve söyledikleri işitilmedi.
Cebrail 'Saat/ kıyamet ne zaman, ya Rasulullah?' diye sordu.
Rasülullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Subhanallah, beş gayb hali var ki Allah'tan başkası bilmez, bunlar da: - Kıyamet,
- Yağmur yağdırması ve
- Rahimlerdeki cenin ile ilgili tüm bilgiler,
- Kişinin yarın ne kazanacağı ve
- Nerede öleceğine dair bütün bilgilerdir. (Unutmayın!) Allah' ın her
şeye gücü yeter."
Soru soran 'Ya Rasulullah, istersen sana kıyametten önce gerçekleşecek
iki alameti söyleyeyim.' dedi, Rasulullah (sav) "Bana anlat.' dedi. Cibril (as) 'Cariyenin efendisini doğurduğunu, insanların yüksek binalar yaptığını, çok fakir insanların başına geçtiğini gördüğün zaman.' dedi. Rasulullah (sav) "Bunlar kim, ey Allah'ın elçisi?" diye sordu. Cibril 'Bedevilerdir.' dedi.
Ravi (sahabi): 'Sonra gitti, nereye gittiğini göremedik.'
Rasulullah 3 defa "Subhanallah" dedikten sonra "Bu Cibrildir. İnsanlara dinlerini öğretmek için geldi. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki bu gelmesi haricinde Cibril'in geldiğini bilmediğim olmamıştır." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Amir el-Eşari 17299, 5/848
Senetler:
1. Ebu Malik el-Eşarî (Ka'b b. Asım)
2. Ebu Amir Ubeydullah b. Vehb el-Eşarî (Abdullah b. Hânî)
3. ibn Ebu Amir, Amir b. Ebu Amir Eşari (Amir b. Ubeyd b. Vehb)
4. Şehr b. Havşeb el-Eşarî (Şehr b. Havşeb)
5. Abdullah b. Abdurrahman en-Nevfelî (Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin b. Haris)
6. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
7. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Bilgi, gayb olan konular ve muğayyebatı hamse
Din, Allah nezdinde makbul olan din İslam Dinidir
İhsan, ihsan nedir?
İman, imanın esasları
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, İslamın Şartları
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN