Bize Amr b. Mansûr, ona Abdullah b. Recâ, ona Harb, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona da İmran b. Hıttan şöyle rivayet etmiştir:
"Abdullah b. Abbas'a ipek giymenin hükmünü sordum, o da “Âişe'ye sor” dedi. Âişe'ye sordum, o da “Abdullah b. Ömer'e sor” dedi. İbn Ömer'e sordum, o da şöyle dedi: Ebu Hafs bana Rasûlullah'ın (sav) “Kim dünyada ipek elbise giyerse âhirette giyemez” buyurduğunu söyledi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25962, N005308
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ قَالَ أَخْبَرَنَا حَرْبٌ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ قَالَ حَدَّثَنِى عِمْرَانُ بْنُ حِطَّانَ أَنَّهُ سَأَلَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ عَنْ لُبْسِ الْحَرِيرِ فَقَالَ سَلْ عَائِشَةَ . فَسَأَلْتُ عَائِشَةَ قَالَتْ سَلْ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ . فَسَأَلْتُ ابْنَ عُمَرَ فَقَالَ حَدَّثَنِى أَبُو حَفْصٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ لَبِسَ الْحَرِيرَ فِى الدُّنْيَا فَلاَ خَلاَقَ لَهُ فِى الآخِرَةِ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Mansûr, ona Abdullah b. Recâ, ona Harb, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona da İmran b. Hıttan şöyle rivayet etmiştir:
"Abdullah b. Abbas'a ipek giymenin hükmünü sordum, o da “Âişe'ye sor” dedi. Âişe'ye sordum, o da “Abdullah b. Ömer'e sor” dedi. İbn Ömer'e sordum, o da şöyle dedi: Ebu Hafs bana Rasûlullah'ın (sav) “Kim dünyada ipek elbise giyerse âhirette giyemez” buyurduğunu söyledi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zînet 90, /2427
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. İmran b. Hıttan es-Sedusî (İmran b. Hıttan b. Zibyan)
4. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
5. Ebu Hattab Harb b. Şeddâd el-Yeşkürî (Harb b. Şeddâd)
6. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
7. Ebu Said Amr b. Mansûr en-Nesâî (Amr b. Mansûr)
Konular:
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
حدثنا عبد الله بن رجاء، حدثنا إسرائيل، عن أبي إسحاق، عن عبد الرحمن بن يزيد، قال: خرجنا مع عبد الله رضي الله عنه، إلى مكة، ثم قدمنا جمعا، فصلى الصلاتين كل صلاة وحدها بأذان وإقامة، والعشاء بينهما، ثم صلى الفجر حين طلع الفجر، قائل يقول: طلع الفجر، وقائل يقول: لم يطلع الفجر، ثم قال: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: «إن هاتين الصلاتين حولتا عن وقتهما، في هذا المكان، المغرب والعشاء، فلا يقدم الناس جمعا حتى يعتموا، وصلاة الفجر هذه الساعة» ، ثم وقف حتى أسفر، ثم قال: لو أن أمير المؤمنين أفاض الآن أصاب السنة، فما أدري: أقوله كان أسرع أم دفع عثمان رضي الله عنه، فلم يزل يلبي حتى رمى جمرة العقبة يوم النحر
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah (ra) ile birlikte Mekke’ye gitmek üzere yola çıktık, sonra Müzdelife’ye vardık. Abdullah her birinde ezan okuyup kamet getirerek, arada akşam yemeğini de yemek suretiyle ile iki vakit namaz kıldı. Daha sonra fecir doğduğu zaman sabah namazını kıldı. Öyle ki kimisi fecir attı derken, bir başkası hayır fecir henüz doğmadı, diyeceği bir vakitte idi. Sonra (Abdullah b. Mesud) şöyle dedi: Rasulullah (sav) "Şüphesiz bu iki namaz, Akşam ve yatsı namazı, bu mekânda vakitlerinden başka bir vakte geçirilmişlerdir. Dolayısıyla İnsanlar yatsıdan önce Müzdelife’ye gelmesinler, diğeri ise bu saatte kılınan sabah namazıdır" buyurdu. Sonra Abdullah ortalık aydınlanıncaya kadar vakfe yaptı, ardından “eğer müminlerin emiri şu an (Müzdelife’den) ayrılırsa, sünneti isabet ettirmiş olur” dedi. Ravi der ki: Onun bu sözü söylemesi mi, yoksa Osman’ın (ra) (Müzdelife’den) ayrılması mı daha önceydi, bilemiyorum. Sonra Nahr (kurban bayramı birinci) günü Akabe cemresine taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
241270, B001683
Hadis:
حدثنا عبد الله بن رجاء، حدثنا إسرائيل، عن أبي إسحاق، عن عبد الرحمن بن يزيد، قال: خرجنا مع عبد الله رضي الله عنه، إلى مكة، ثم قدمنا جمعا، فصلى الصلاتين كل صلاة وحدها بأذان وإقامة، والعشاء بينهما، ثم صلى الفجر حين طلع الفجر، قائل يقول: طلع الفجر، وقائل يقول: لم يطلع الفجر، ثم قال: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: «إن هاتين الصلاتين حولتا عن وقتهما، في هذا المكان، المغرب والعشاء، فلا يقدم الناس جمعا حتى يعتموا، وصلاة الفجر هذه الساعة» ، ثم وقف حتى أسفر، ثم قال: لو أن أمير المؤمنين أفاض الآن أصاب السنة، فما أدري: أقوله كان أسرع أم دفع عثمان رضي الله عنه، فلم يزل يلبي حتى رمى جمرة العقبة يوم النحر
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah (ra) ile birlikte Mekke’ye gitmek üzere yola çıktık, sonra Müzdelife’ye vardık. Abdullah her birinde ezan okuyup kamet getirerek, arada akşam yemeğini de yemek suretiyle ile iki vakit namaz kıldı. Daha sonra fecir doğduğu zaman sabah namazını kıldı. Öyle ki kimisi fecir attı derken, bir başkası hayır fecir henüz doğmadı, diyeceği bir vakitte idi. Sonra (Abdullah b. Mesud) şöyle dedi: Rasulullah (sav) "Şüphesiz bu iki namaz, Akşam ve yatsı namazı, bu mekânda vakitlerinden başka bir vakte geçirilmişlerdir. Dolayısıyla İnsanlar yatsıdan önce Müzdelife’ye gelmesinler, diğeri ise bu saatte kılınan sabah namazıdır" buyurdu. Sonra Abdullah ortalık aydınlanıncaya kadar vakfe yaptı, ardından “eğer müminlerin emiri şu an (Müzdelife’den) ayrılırsa, sünneti isabet ettirmiş olur” dedi. Ravi der ki: Onun bu sözü söylemesi mi, yoksa Osman’ın (ra) (Müzdelife’den) ayrılması mı daha önceydi, bilemiyorum. Sonra Nahr (kurban bayramı birinci) günü Akabe cemresine taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 99, 1/522
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
Hac, Müzdelife'de namaz
Hac, Müzdelifede vakfe ve telbiye
Bana Ahmed b. İshak, ona Amr b. Asım; (T) Yine bana Muhammed, ona Abdullah b. Recâ, onlara Hemmâm, ona İshak b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Amr, ona Ebu Hureyre (ra), ona da Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İsrâîloğulları içinde bir abraş (derisi hastalıklı), bir kel, bir de kör üç kişi vardı. Allah bunları imtihan etmek istedi de onlara bir melek gönderdi. Melek abraşa geldi ve “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. Abraş “ Güzel ten rengi ve güzel ten. Çünkü insanlar beni çirkin görüp, benden tiksiniyor” dedi." Rasulullah (sav) devamında şöyle buyurdu: "Melek, abraşın vücudunu sıvazladı. Ondaki bu çirkinlik gitti ve ona güzel bir ten rengi ve güzel bir ten verildi. Bundan sonra melek ona “En çok hoşuna giden mal hangisidir?” diye sordu. Abraşlıktan kurtulan kişi “Deve ya da sığır” dedi." Ravi deve mi, sığır mı olduğu konusunda şüpheye düştü. Abraş ile kelden birisinin deve diğerinin de sığır istediğini söyledi. "Deve isteyene on aylık gebe bir deve verildi ve melek ona “Bu deve sana mübarek olsun” diye dua etti."
"Sonra melek, başı kel kişinin yanına vardı. Ona da “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. O da “Güzel bir saç, şu kellik benden gitsin, herkes beni ayıplıyor” dedi." Rasulullah (sav) devamında şöyle buyurdu: "Melek onun başını sıvazladı, kelliği gitti ve ona güzel bir saç verildi. Melek ona “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Oda “Sığırı severim” dedi. Allah ona gebe bir sığır verdi, melek de “Bu sığır sana mübarek olsun” diye dua etti."
"Melek körün yanına geldi ve ona da “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. O da “Allah gözümü bana geri versin de, ben de onunla insanları göreyim” dedi." Rasulullah buyurdu ki: "Melek onun gözünü sıvazladı, Allah da ona gözünü geri verdi. Melek, köre “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Oda “koyunu severim” dedi. Allah ona gebe bir koyun verdi."
"Bir müddet sonra deve ve sığır sahihlerinin devesi ve sığırı yavruladı. Koyun sahibinin de koyunu kuzuladı. Böylece deve isteyen kişinin bir vadi dolusu devesi oldu. Sığır isteyen kimsenin de bir vadi dolusu sığırı oldu. Koyun isteyen körün de bir vadi koyunu oldu. Bir zaman sonra aynı melek, aynı şekil ve kılıkta abraş kişiye gelip ona “Ben yoksul bir kişiyim. Yola devam etme imkanım kalmadı. Bugün benim menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür. Sana bu güzel ten rengini, bu güzel bedeni ve bunca malı veren Allah için, senden bir deve isterim ki, bu seferimde onun üzerinde menzilime erişeyim” dedi. Abraş “ İyi amma hak sahipleri (yani isteyen fakirler) çoktur (her dilenciye bir deve vermek olmaz)” dedi. Melek de ona “sanki ben seni tanıyorum gibi. Sen insanların tiksindiği abraş kimse değil misin? Sen fakirdin sonra Allah sana bunca malı vermişti” dedi. Eskiden abraş olan bu kimse meleğe “hayır asla! Bu mal bana babadan atadan geçerek miras kaldı” dedi. Melek de ona “Eğer yalancı isen, Allah seni eski hâline çevirsin!” dedi."
"Sonra melek, aynı şekilde kel adama gitti, abraşa dediği gibi şeyleri ona da söyledi. Kel de abraşın reddettiği gibi reddetti. Melek de ona “Eğer yalancı isen, Allah seni eski hâline çevirsin!” dedi."
"Aynı şekilde melek eskiden kör olan kişiye geldi ve şunları söyledi: “Ben yoksul bir kişiyim. Yola devam etme imkanım kalmadı. Bugün benim menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür. Sana gözlerini geri veren Allah için, senden bir koyun isterim ki, bu seferimde onun sayesinde menzilime erişeyim” dedi. O kişi de meleğe “hakikaten ben kör idim, Allah gözlerimin nurunu bana geri verdi. Fakir idim. Allah beni zengin kıldı. (İşte malım) dilediğin kadar al. Allah'a yemin ederim ki, bu gün Allah rızası için benden alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çıkartmayacağım” dedi. Melek de ona “malın elinde kalsın. Hiç şüphesiz Allah sizi imtihan etti ve Allah senden razı oldu. İki dostun ise Allah'ın gazabına uğradı” dedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
280665, B003464-2
Hadis:
حَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَاصِمٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى عَمْرَةَ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ح وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ أَخْبَرَنَا هَمَّامٌ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى عَمْرَةَ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ ثَلاَثَةً فِى بَنِى إِسْرَائِيلَ أَبْرَصَ وَأَقْرَعَ وَأَعْمَى بَدَا لِلَّهِ أَنْ يَبْتَلِيَهُمْ ، فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ مَلَكًا ، فَأَتَى الأَبْرَصَ . فَقَالَ أَىُّ شَىْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ لَوْنٌ حَسَنٌ وَجِلْدٌ حَسَنٌ ، قَدْ قَذِرَنِى النَّاسُ . قَالَ فَمَسَحَهُ ، فَذَهَبَ عَنْهُ ، فَأُعْطِىَ لَوْنًا حَسَنًا وَجِلْدًا حَسَنًا . فَقَالَ أَىُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ الإِبِلُ - أَوْ قَالَ الْبَقَرُ هُوَ شَكَّ فِى ذَلِكَ ، إِنَّ الأَبْرَصَ وَالأَقْرَعَ ، قَالَ أَحَدُهُمَا الإِبِلُ ، وَقَالَ الآخَرُ الْبَقَرُ - فَأُعْطِىَ نَاقَةً عُشَرَاءَ . فَقَالَ يُبَارَكُ لَكَ فِيهَا . وَأَتَى الأَقْرَعَ فَقَالَ أَىُّ شَىْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ شَعَرٌ حَسَنٌ ، وَيَذْهَبُ عَنِّى هَذَا ، قَدْ قَذِرَنِى النَّاسُ . قَالَ فَمَسَحَهُ فَذَهَبَ ، وَأُعْطِىَ شَعَرًا حَسَنًا . قَالَ فَأَىُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ الْبَقَرُ . قَالَ فَأَعْطَاهُ بَقَرَةً حَامِلاً ، وَقَالَ يُبَارَكُ لَكَ فِيهَا . وَأَتَى الأَعْمَى فَقَالَ أَىُّ شَىْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ يَرُدُّ اللَّهُ إِلَىَّ بَصَرِى ، فَأُبْصِرُ بِهِ النَّاسَ . قَالَ فَمَسَحَهُ ، فَرَدَّ اللَّهُ إِلَيْهِ بَصَرَهُ . قَالَ فَأَىُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ الْغَنَمُ . فَأَعْطَاهُ شَاةً وَالِدًا ، فَأُنْتِجَ هَذَانِ ، وَوَلَّدَ هَذَا ، فَكَانَ لِهَذَا وَادٍ مِنْ إِبِلٍ ، وَلِهَذَا وَادٍ مِنْ بَقَرٍ ، وَلِهَذَا وَادٍ مِنَ الْغَنَمِ . ثُمَّ إِنَّهُ أَتَى الأَبْرَصَ فِى صُورَتِهِ وَهَيْئَتِهِ فَقَالَ رَجُلٌ مِسْكِينٌ ، تَقَطَّعَتْ بِىَ الْحِبَالُ فِى سَفَرِى ، فَلاَ بَلاَغَ الْيَوْمَ إِلاَّ بِاللَّهِ ثُمَّ بِكَ ، أَسْأَلُكَ بِالَّذِى أَعْطَاكَ اللَّوْنَ الْحَسَنَ وَالْجِلْدَ الْحَسَنَ وَالْمَالَ بَعِيرًا أَتَبَلَّغُ عَلَيْهِ فِى سَفَرِى . فَقَالَ لَهُ إِنَّ الْحُقُوقَ كَثِيرَةٌ . فَقَالَ لَهُ كَأَنِّى أَعْرِفُكَ ، أَلَمْ تَكُنْ أَبْرَصَ يَقْذَرُكَ النَّاسُ فَقِيرًا فَأَعْطَاكَ اللَّهُ فَقَالَ لَقَدْ وَرِثْتُ لِكَابِرٍ عَنْ كَابِرٍ . فَقَالَ إِنْ كُنْتَ كَاذِبًا فَصَيَّرَكَ اللَّهُ إِلَى مَا كُنْتَ ، وَأَتَى الأَقْرَعَ فِى صُورَتِهِ وَهَيْئَتِهِ ، فَقَالَ لَهُ مِثْلَ مَا قَالَ لِهَذَا ، فَرَدَّ عَلَيْهِ مِثْلَ مَا رَدَّ عَلَيْهِ هَذَا فَقَالَ إِنْ كُنْتَ كَاذِبًا فَصَيَّرَكَ اللَّهُ إِلَى مَا كُنْتَ . وَأَتَى الأَعْمَى فِى صُورَتِهِ فَقَالَ رَجُلٌ مِسْكِينٌ وَابْنُ سَبِيلٍ وَتَقَطَّعَتْ بِىَ الْحِبَالُ فِى سَفَرِى ، فَلاَ بَلاَغَ الْيَوْمَ إِلاَّ بِاللَّهِ ، ثُمَّ بِكَ أَسْأَلُكَ بِالَّذِى رَدَّ عَلَيْكَ بَصَرَكَ شَاةً أَتَبَلَّغُ بِهَا فِى سَفَرِى . فَقَالَ قَدْ كُنْتُ أَعْمَى فَرَدَّ اللَّهُ بَصَرِى ، وَفَقِيرًا فَقَدْ أَغْنَانِى ، فَخُذْ مَا شِئْتَ ، فَوَاللَّهِ لاَ أَجْهَدُكَ الْيَوْمَ بِشَىْءٍ أَخَذْتَهُ لِلَّهِ . فَقَالَ أَمْسِكْ مَالَكَ ، فَإِنَّمَا ابْتُلِيتُمْ ، فَقَدْ رَضِىَ اللَّهُ عَنْكَ وَسَخِطَ عَلَى صَاحِبَيْكَ » .
Tercemesi:
Bana Ahmed b. İshak, ona Amr b. Asım; (T) Yine bana Muhammed, ona Abdullah b. Recâ, onlara Hemmâm, ona İshak b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Amr, ona Ebu Hureyre (ra), ona da Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İsrâîloğulları içinde bir abraş (derisi hastalıklı), bir kel, bir de kör üç kişi vardı. Allah bunları imtihan etmek istedi de onlara bir melek gönderdi. Melek abraşa geldi ve “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. Abraş “ Güzel ten rengi ve güzel ten. Çünkü insanlar beni çirkin görüp, benden tiksiniyor” dedi." Rasulullah (sav) devamında şöyle buyurdu: "Melek, abraşın vücudunu sıvazladı. Ondaki bu çirkinlik gitti ve ona güzel bir ten rengi ve güzel bir ten verildi. Bundan sonra melek ona “En çok hoşuna giden mal hangisidir?” diye sordu. Abraşlıktan kurtulan kişi “Deve ya da sığır” dedi." Ravi deve mi, sığır mı olduğu konusunda şüpheye düştü. Abraş ile kelden birisinin deve diğerinin de sığır istediğini söyledi. "Deve isteyene on aylık gebe bir deve verildi ve melek ona “Bu deve sana mübarek olsun” diye dua etti."
"Sonra melek, başı kel kişinin yanına vardı. Ona da “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. O da “Güzel bir saç, şu kellik benden gitsin, herkes beni ayıplıyor” dedi." Rasulullah (sav) devamında şöyle buyurdu: "Melek onun başını sıvazladı, kelliği gitti ve ona güzel bir saç verildi. Melek ona “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Oda “Sığırı severim” dedi. Allah ona gebe bir sığır verdi, melek de “Bu sığır sana mübarek olsun” diye dua etti."
"Melek körün yanına geldi ve ona da “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. O da “Allah gözümü bana geri versin de, ben de onunla insanları göreyim” dedi." Rasulullah buyurdu ki: "Melek onun gözünü sıvazladı, Allah da ona gözünü geri verdi. Melek, köre “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Oda “koyunu severim” dedi. Allah ona gebe bir koyun verdi."
"Bir müddet sonra deve ve sığır sahihlerinin devesi ve sığırı yavruladı. Koyun sahibinin de koyunu kuzuladı. Böylece deve isteyen kişinin bir vadi dolusu devesi oldu. Sığır isteyen kimsenin de bir vadi dolusu sığırı oldu. Koyun isteyen körün de bir vadi koyunu oldu. Bir zaman sonra aynı melek, aynı şekil ve kılıkta abraş kişiye gelip ona “Ben yoksul bir kişiyim. Yola devam etme imkanım kalmadı. Bugün benim menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür. Sana bu güzel ten rengini, bu güzel bedeni ve bunca malı veren Allah için, senden bir deve isterim ki, bu seferimde onun üzerinde menzilime erişeyim” dedi. Abraş “ İyi amma hak sahipleri (yani isteyen fakirler) çoktur (her dilenciye bir deve vermek olmaz)” dedi. Melek de ona “sanki ben seni tanıyorum gibi. Sen insanların tiksindiği abraş kimse değil misin? Sen fakirdin sonra Allah sana bunca malı vermişti” dedi. Eskiden abraş olan bu kimse meleğe “hayır asla! Bu mal bana babadan atadan geçerek miras kaldı” dedi. Melek de ona “Eğer yalancı isen, Allah seni eski hâline çevirsin!” dedi."
"Sonra melek, aynı şekilde kel adama gitti, abraşa dediği gibi şeyleri ona da söyledi. Kel de abraşın reddettiği gibi reddetti. Melek de ona “Eğer yalancı isen, Allah seni eski hâline çevirsin!” dedi."
"Aynı şekilde melek eskiden kör olan kişiye geldi ve şunları söyledi: “Ben yoksul bir kişiyim. Yola devam etme imkanım kalmadı. Bugün benim menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür. Sana gözlerini geri veren Allah için, senden bir koyun isterim ki, bu seferimde onun sayesinde menzilime erişeyim” dedi. O kişi de meleğe “hakikaten ben kör idim, Allah gözlerimin nurunu bana geri verdi. Fakir idim. Allah beni zengin kıldı. (İşte malım) dilediğin kadar al. Allah'a yemin ederim ki, bu gün Allah rızası için benden alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çıkartmayacağım” dedi. Melek de ona “malın elinde kalsın. Hiç şüphesiz Allah sizi imtihan etti ve Allah senden razı oldu. İki dostun ise Allah'ın gazabına uğradı” dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 51, 1/899
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. İbn Ebu Amra Abdurrahman b. Ebu Amra el-Ensari (Abdurrahman b. Amr b. Muhsin b. Amr b. Ubeyd b. Amr b. Mebzül)
3. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
6. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
HAMD VE ŞÜKÜR
Hz. Peygamber, kıssa anlatması
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ وَهْبٍ أَبِى جُحَيْفَةَ السُّوَائِىِّ قَالَ رَأَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَرَأَيْتُ بَيَاضًا مِنْ تَحْتِ شَفَتِهِ السُّفْلَى الْعَنْفَقَةَ .
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Ebu Cuhayfe Vehb es-Süvâî şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber'i (sav) gördüm ve onun alt dudağının altındaki sakalında beyazlığı da gördüm.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33950, B003545
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ وَهْبٍ أَبِى جُحَيْفَةَ السُّوَائِىِّ قَالَ رَأَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَرَأَيْتُ بَيَاضًا مِنْ تَحْتِ شَفَتِهِ السُّفْلَى الْعَنْفَقَةَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Ebu Cuhayfe Vehb es-Süvâî şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber'i (sav) gördüm ve onun alt dudağının altındaki sakalında beyazlığı da gördüm.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıb 23, 1/913
Senetler:
1. Ebu Cuhayfe Vehb b. Vehb es-Süvaî (Vehb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
4. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها قَالَتْ: " كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِى مَفَارِقِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ مُحْرِمٌ " قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فِى مَفْرِقِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Bize Ebu Velid ve Abdullah b. Recâ, onlara Şu'be, ona Hakem, ona İbrahim, ona Esved, ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etti:
"Rasulullah (sav) ihramlı iken saç ayırım yerlerindeki koku (izinin) parlaması hala gözümün önündedir."
Bu hadisin ravilerinden Abdullah b. Recâ'nın rivayetinde ifade, Hz. Peygamber'in (sav) 'saç ayırım yerlerinde' değil de 'saç ayırım yerinde' şeklindedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278811, B005918-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها قَالَتْ: " كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِى مَفَارِقِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ مُحْرِمٌ " قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فِى مَفْرِقِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Ebu Velid ve Abdullah b. Recâ, onlara Şu'be, ona Hakem, ona İbrahim, ona Esved, ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etti:
"Rasulullah (sav) ihramlı iken saç ayırım yerlerindeki koku (izinin) parlaması hala gözümün önündedir."
Bu hadisin ravilerinden Abdullah b. Recâ'nın rivayetinde ifade, Hz. Peygamber'in (sav) 'saç ayırım yerlerinde' değil de 'saç ayırım yerinde' şeklindedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 5918, 2/481
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Amr Esved b. Yezid en-Nehaî (Esved b. Yezid b. Kays b. Abdullah b. Malik)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Süslenme, Koku sürünmek
وَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ أَخْبَرَنَا عِمْرَانُ الْقَطَّانُ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما "أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم صَلَّى بِأَصْحَابِهِ فِى الْخَوْفِ فِى غَزْوَةِ السَّابِعَةِ غَزْوَةِ ذَاتِ الرِّقَاعِ ." قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ صَلَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الْخَوْفَ بِذِى قَرَدٍ .
Açıklama: Rivayet anlaşılabildiği kadarıyla muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Recâ arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31815, B004125
Hadis:
وَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ أَخْبَرَنَا عِمْرَانُ الْقَطَّانُ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما "أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم صَلَّى بِأَصْحَابِهِ فِى الْخَوْفِ فِى غَزْوَةِ السَّابِعَةِ غَزْوَةِ ذَاتِ الرِّقَاعِ ." قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ صَلَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الْخَوْفَ بِذِى قَرَدٍ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Recâ, ona İmran el-Kattân, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Ebu Seleme ona da Câbir b. Abdullah şöyle söylemiştir:
"Hz. Peygamber (sav) yedinci gazvesi olan Zatürrika gazvesinde ashabına korku namazı kıldırdı."
İbn Abbas Hz. Peygamber'in (sav) Zû Kared mevkiinde korku namazını kıldırdığını söylemiştir.
Açıklama:
Rivayet anlaşılabildiği kadarıyla muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Recâ arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 31, 2/76
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Avvam İmran b. Dâver el-Ammî (İmran b. Dâver)
5. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
Namaz, Korku namazı
حَدَّثَنَا هُدْبَةُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنِى أَبُو جَمْرَةَ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى مُوسَى عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"مَنْ صَلَّى الْبَرْدَيْنِ دَخَلَ الْجَنَّةَ"
وَقَالَ ابْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ أَبِى جَمْرَةَ أَنَّ أَبَا بَكْرِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قَيْسٍ أَخْبَرَهُ بِهَذَا.
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ عَنْ حَبَّانَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا أَبُو جَمْرَةَ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Reca arasında inkita vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278143, B000574-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هُدْبَةُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنِى أَبُو جَمْرَةَ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى مُوسَى عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"مَنْ صَلَّى الْبَرْدَيْنِ دَخَلَ الْجَنَّةَ"
وَقَالَ ابْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ أَبِى جَمْرَةَ أَنَّ أَبَا بَكْرِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قَيْسٍ أَخْبَرَهُ بِهَذَا.
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ عَنْ حَبَّانَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا أَبُو جَمْرَةَ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ.
Tercemesi:
Bize Hudbe b. Halid, ona Hemmâm, ona Ebu Cemre, ona Ebu Bekr b. Ebu Musa, ona babasının (Abdullah b. Kays) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kim iki serinlik vakti namazını (sabah ve ikindi namazlarını) kılarsa cennete girer."
İbn Recâ dedi ki: Bize Hemmâm, ona Ebu Cemre’nın rivayet ettiğine göre Ebu Bekr b. Abdullah b. Kays kendisine bu hadisi haber vermiştir.
Bize İshak, ona Habbân, ona Hemmâm, ona Ebu Cemre, ona Ebu Bekr b. Abdullah, ona da babası (Abdullah b. Kays) Nebi’den (sav) aynı şekilde rivayet etmiştir.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Reca arasında inkita vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Mevâkîtu's-Salât 26, 1/307
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bekir b. Ebu Musa el-Eşarî (Amr b. Abdullah b. Kays)
3. Ebu Cemre Nasr b. İmran ed-Duba'î (Nasr b. İmran b. Asım b. Vasi)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, günahların affına vesile olması
Namaz, ikindi namazı
Namaz, sabah namazı
Namaz, yatsı namazı, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23411, N005455
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو حَاتِمٍ السِّجِسْتَانِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ قَالَ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ سَلَمَةَ قَالَ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ أَبِى عَمْرٍو مَوْلَى الْمُطَّلِبِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُطَّلِبِ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ إِذَا دَعَا قَالَ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَالْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ سَعِيدُ بْنُ سَلَمَةَ شَيْخٌ ضَعِيفٌ وَإِنَّمَا أَخْرَجْنَاهُ لِلزِّيَادَةِ فِى الْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Hatim (Sehl b. Muhammed) es-Sicistânî, ona Abdullah b. Recâ, ona Said b. Seleme, ona Muttalibin azatlısı Amr b. Ebu Amr, ona Abdullah b. Muttalib, ona da Enes (b. Malik) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) dua ettiğinde şöyle ederdi: "Allah'ım! Gam ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç sıkıntısından ve yenilgiye uğramaktan sana sığınırım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 8, /2437
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdullah b. Hantab el-Mahzûmî (Abdullah b. Muttalib b. Hantab b. Haris b. Ubeyd)
3. Ebu Osman Amr b. Ebu Amr el-Kuraşi (Amr b. Meysere)
4. Said b. Seleme es-Sedusi (Said b. Seleme b. Ebu Hüsam)
5. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
6. Ebu Hâtim Sehl b. Osman es-Sicistânî (Sehl b. Muhammed b. Osman)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30976, B003958
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْبَرَاءِ قَالَ كُنَّا أَصْحَابَ مُحَمَّدٍ صلى الله عليه وسلم نَتَحَدَّثُ أَنَّ عِدَّةَ أَصْحَابِ بَدْرٍ عَلَى عِدَّةِ أَصْحَابِ طَالُوتَ الَّذِينَ جَاوَزُوا مَعَهُ النَّهَرَ ، وَلَمْ يُجَاوِزْ مَعَهُ إِلاَّ مُؤْمِنٌ ، بِضْعَةَ عَشَرَ وَثَلاَثَمِائَةٍ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrâil, ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle demiştirÇ
"Biz, Muhammed'in sahabileri, Bedir sahabilerinin sayısı, Tâlût ile birlikte Filistin Nehri'ni geçen Tâlût'un sahâbîlerinin sayısı kadardır. Tâlût ile beraber o nehri ancak mümin olan üç yüz on küsur kişi geçmiştir, diye konuşurduk."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 6, 2/42
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
4. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
Önceki Ümmetler, Peygamberleri
Siyer, Bedir Savaşı