Giriş

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Zührî, ona Ebu İdris, ona da Ubâde b. Sâmit (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav)'in yanında idik, bize "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamanız, zina etme­meniz, hırsızlık yapmamanız... üzerine bana biat eder misiniz?" buyurdu ve Kadınlar ayetini (Mümtehine, 12) okudu. -Süfyân'ın çoğu rivayetinde lafız 'ayeti okudu' şeklindedir.- ondan sonra "içinizden her kim sözünde durursa, onun ecri ve mükâfatı Allah üzerindedir. Kim bu saydığım (günahlardan) birini yapıp sonra da cezasını dünyada çekerse, bu ceza ona bir kefarettir. Kim de bu suçlardan birini yapar ve yaptığı fiili Allah örterse, işi Allah'a kalır. İsterse ona azap eder, dilerse onu mağfiret eyler." Ma'mer "ayet" ile ilgili Abdurrezzak'tan yaptığı rivayetle, hadise mutâbaat etmiştir.


    Öneri Formu
33327 B004894 Buhari, Tefsir, (Mümtehine) 3


    Öneri Formu
287329 B004854-2 Buhârî, Tefsir, (Tûr) 1

Bize Humeydî, ona Süfyân, ona Amr b. Dînâr, ona Hasan b. Muhammed b. Ali, ona Ali'nin katibi Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "hadi gidip, Hâh bostanına varıp, orada mahfe içinde, yanında mektup bulunan bir kadından o mektubu alıp bana getiriniz" buyurarak beni, Zübeyir'i ve Mıkdâd'ı gönderdi. Ali der ki: Biz, atlarımızı koşturup o bostana vardık ve gerçekten de orada mahfe içinde bir kadın bulduk. Kadına “çıkar şu mektubu” dedik. Kadın “yanımda mektup falan yok” dedi. Biz kadına “ya o mektubu sen çıkarırsın ya da biz elbiseni so­yup buluruz” dedik. Kadın çaresiz mektubu saç örgüsü arasından çıkardı. Biz de mektubu alıp Rasulullah'a (sav) getirdik. Bir de baktık ki mektupta “Hâtıb b. Ebu Beltaa'dan Mekke müşriklerine” diyerek Hâtıb, müşriklere Rasulullah'ın yaptığı hazırlığı haber veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ey Hâtıb, bu ne iştir?" diye sordu. Hâtıb “ey Allah'ın Rasulü hakkımda acele hüküm verme. Ben Kureyş'ten bir adamdım ama onların içinden (hısımlık bağı olan) biri değildim. Senin beraberinde bulunan Muhacirlerin, ailele­rini ve mallarını Mekke'de koruyacak birçok hısımları vardır. Benim ise böyle koruyacak kimsem olmadığı için nesep bağı boşluğunu, Mekkeliler arasında bir el (destek) edinerek doldurmak ve hısımlarımı böyle korumak istedim. Ben bu işi yaparken ne küfre düştüm, ne de dinimden döndüm” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), orada bulunanlara "Hâtıb size karşı kesinlikle doğru söyledi" buyurdu. Ömer “ey Allah'ın Rasulü, bırakın beni şunun boynunu vurayım” dedi. Rasulullah (sav) "Hiç şüphesiz Hâtıb, Bedir gazvesinde katılmıştır. Nereden biliyorsun? Belki de Allah Bedir'de hazır bulunan kimselerin amellerine muttali oldu ve 'dilediğinizi ya­pın, ben sizleri kesinlikle mağfiret etmişimdir' buyurdu" dedi. Amr der ki: Bunun üzerine Allah "Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri yakın dost, sırdaş ve işlerinize vekil edinmeyin. Siz onlara safça sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz. Oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmiş ve sırf Rabbiniz olan Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkarmışlardır. Eğer siz gerçekten benim yolumda cihâd etmek ve rızâmı kazanmak maksadıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere nasıl sevgi gösterip sır verebilirsiniz? Gerçek şu ki, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da ben çok iyi bilmekteyim. Bundan böyle içinizden kim onlara sevgi besler ve sır verirse, kesinlikle dümdüz yoldan sapmış olur." (Mümtehine, 1) ayetini indirdi. Râvî der ki: Ben bu ayetin Ali'den gelen bu hadisten mi, yoksa bu Amr'ın sözü mü olduğunu bilemi­yorum. Ali der ki: Sufyân'a “"Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost­lar edinmeyiniz..." ayeti bu olay hakkında mı indi?” diye soruldu. Sufyân “Bu insanların sözüdür. Be­nim Amr'dan alıp ezberlediğim hadiste bu ayet yoktur. Ben ondan tek bir harf terk etmedim ve benden başka bir kimsenin de bu hadisi benim gibi ezberlemiş olduğunu da zannetmiyorum” dedi.


    Öneri Formu
33323 B004890 Buhari, Tefsir, (Mümtehine) 1

Bize Ali, ona Süfyan, ona İbn Ebu Necîh, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöyle demiştir. Biz Rasûlullah (sav) ile birlikte iken ay yarılıp iki parçaya bölündü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bize "şâhit olun! şâhit olun!" buyurdu.


    Öneri Formu
33283 B004865 Buhari, Tefsir, (Kamer) 1

Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Ebu Musa, ona Hasan, ona da Ebu Bekre şöyle demiştir: Ben, Hz. Peygamber'i (sav) minberde, yanında Hasan olduğu hâlde, bir insanlara, bir de Hasan'a bakıp "Benim bu oğlum (torunum), şeref sahibi bir efendidir. Umulur ki Allah onun sayesinde iki Müslüman topluluğunun arasını düzeltir" buyururken dinledim.


    Öneri Formu
34806 B003746 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 22

Bize Ali, ona Süfyan, ona Amr, ona da Câbir b. Abdullah’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Biz bir gazada idik –Süfyan bir diğer rivayetinde: Bir ordu ile birlikte idik, dedi.- Muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu. Bunun üzerine Ensar’dan olan o kişi “ey Ensar, imdada yetişin” dedi. Muhacirlerden olan diğeri de “ey muhacirler, imdada yetişin” dedi. Rasulullah (sav) bunu işitince: "Bu cahiliye davası da ne oluyor?" buyurdu. Ashab “ey Allah’ın Rasulü, muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu” dedi. Rasulullah (sav) "bu kokuşmuş cahiliye adetlerini bırakın" buyurdu. Bu olayı Abdullah b. Ubey işitti ve “bunu da yaptılar ha, ama Allah’a yemin olsun, eğer Medine’ye dönecek olursak muhakkak daha aziz olan, oradan daha zelil olanı çıkartacaktır” dedi. Bu sözleri Nebi’ye (sav) ulaştı. Ömer ayağa kalkarak “ey Allah’ın Rasulü, bana izin ver de şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Nebi (sav) "onu bırak, insanlar Muhammed ashabını öldürüyor demesinler" buyurdu. Muhacirler Medine’ye geldikleri zaman, Ensar sayıca onlardan çoktu. Daha sonra ise muhacirler çoğaldılar. Süfyan der ki: Ben bu hadisi Amr’dan alıp belledim. Amr der ki: Ben Câbir’i “biz Nebi (sav) ile birlikte iken...” derken işittim.


    Öneri Formu
33338 B004905 Buhari, Tefsir, (Münâfikûn) 5

Bize Humeydî, ona Süfyan, ona Amr b. Dinar, ona da Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: Biz bir gazada idik. Muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu. Bunun üzerine Ensar’dan olan o kişi “ey Ensar, imdada yetişin” dedi. Muhacirlerden olan diğeri de “ey muhacirler, imdada yetişin” dedi. Rasulullah (sav) bunu işitince: "Bu cahiliye davası da ne oluyor?" buyurdu. Ashab “ey Allah’ın Rasulü, muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu, Ensar'dan olan kimse 'ey Ensar, imdada yetişin' Muhacir de 'ey muhacirler, imdada yetişin' diye bağırdı” dediler. Rasulullah (sav) "bu kokuşmuş cahiliye adetlerini bırakın" buyurdu. Câbir der ki: Nebi (sav) Medine’ye geldiği zaman Ensar sayıca daha çoktu. Bundan bir süre sonra muhacirler çoğaldı. Abdullah b. Ubey (bu olayı işitti ve) “bunu da yaptılar ha, ama Allah’a yemin olsun, eğer Medine’ye dönecek olursak muhakkak daha aziz olan, oradan daha zelil olanı çıkartacaktır” dedi. Bu sözleri Nebi’ye (sav) ulaştı. Ömer ayağa kalkarak “ey Allah’ın Rasulü, bana izin ver de şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Nebi (sav) "onu bırak, insanlar Muhammed ashabını öldürüyor demesinler" buyurdu.


    Öneri Formu
33340 B004907 Buhari, Tefsir, (Münâfikûn) 7


    Öneri Formu
32983 B004840 Buhari, Tefsir, (Fetih) 5


    Öneri Formu
33279 B004861 Buhari, Tefsir, (Necm) 3


    Öneri Formu
33311 B004885 Buhari, Tefsir, (Haşr) 3