1635 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Mansur b. Seyyar, ona Osman b. Ömer, ona Şu‘be, ona Ebu Cafer el-Medenî, ona Umare b. Huzeyme b. Sabit, ona Osman b. Huneyf’in rivayet ettiğine göre gözü görmeyen bir adam Nebi’ye (sav) gelerek: Allah’a bana afiyet vermesi için dua et, dedi. Rasulullah (sav): "Dilersen senin için bunu erteleyeyim, böylesi senin için daha hayırlıdır. Dilersen de dua ederim", buyurdu. Adam: Dua buyur, dedi. Rasulullah (sav) o adama güzel bir şekilde abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını ve şu duayı yapmasını emretti: “Allah’ım, ben senden rahmet nebisi Muhammed adına istiyor ve sana yöneliyorum, Ey Muhammed, ben senin ile bu ihtiyacımın görülmesi için Rabbime yöneldim. Allah’ım, benim bu ihtiyacımı gör. Allah’ım, sen onu benim hakkımda şefaatçi kıl.”
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Yahya, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Ümmü Seleme'nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hastanın yanında bulunduğunuz zaman hayır söyleyiniz. Çünkü melekler sizin söylediklerinize amin derler.” Ebu Seleme vefat ettiği zaman, 'Ya Rasulallah! nasıl dua edeceğim' diye sordum. O (Hz. Peygamber) bana; “Allah'ım! Beni ve onu bağışla! Onun arkasından bana güzel bir halef (eş) ver, diye dua et.” dedi. Allah (cc) da bana ondan daha hayırlı bir eş verdi, (ki) o, Muhammed'dir (sav).
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Müslim, ona Mesruk, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; Nebi (sav) şu sözlerle sığınırdı: “Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.” Nebi'nin (sav) vefatı ile neticelenen hastalığı sırasında durumu ağırlaşınca, elini tuttum, sıvazladım ve bu sözleri söyledim. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: "Allahım beni bağışla ve beni Refîk-i a’lâ'ya (en yüce dosta/makama) ulaştır." dedi. (Aişe): 'Bu, O'dan (sav) en son işittiğim şeydi.'
Bize Süfyan b. Veki', ona İsmail b. Muhammed b. Cuhâde, ona Abdülcebbar b. Abbas, ona da Ebu İshak es-Sebiî, ona Ebu Müslim Eğar (b. Abdullah)-şahadet ederim ki- Ebu Hureyre ve Ebu Said el-Hudrî (r.anhüma)-şehadet ederek- Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kim, Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah büyüktür, derse; Allah onu doğrulayarak: - 'Benden başka ilah yoktur, ben büyüğüm' buyurur. Kul: 'Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir.', dediğinde, Allah, (o kulunu tasdik ederek) - 'Benden başka ilah yoktur, ben tekim' buyurur. Kul: 'Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir; onun ortağı yoktur' derse Allah: 'Benden başka ilah yoktur Ben tekim ve ortağım yoktur' der. Kul: 'Allah’tan başka ilah yoktur. Mülk de O’nun, hamd de O’nundur', dediğinde Allah: 'Benden başka ilah yoktur, hamd de benimdir, mülk de benimdir' buyurur. Kul: 'Allah’tan başka ilah yoktur, güç kudret yalnız Allah’ındır', dediği zaman Allah; 'Benden başka ilah yoktur, kuvvet ve kudret ancak benimdir, benimledir' buyurur. Rasulullah (sav) şöyle buyururdu; "Bu duaları bir kimse hastalığında söyler de sonra ölürse, cehennem ateşi onu yiyemez ( ona dokunmaz)" buyurdu. (Tirmizî): Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi Şube, ona Ebu İshak, ona Eğar, ona Ebu Müslim, ona da Ebu Hureyre ve Ebu Saîd (r.anhüma) isnadıyla mana olarak bir benzerini merfu olmaksızın rivâyet etmektedir. Bize Bündar, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube’den gelen isnadla da rivayet bu hadis rivayet edildi.
Bize Muhammed b. Beşşar ve Muhammed b. Yahya, onlara Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure, ona da Ebu Mahzure b. Mi'yer'in gözetiminde yetişen bir yetim olan Abdullah b. Muhayriz şöyle demiştir: Ebu Mahzure beni Şam'a göndereceği zaman ona şöyle dedim: 'Amca, Şam'a gidiyorum ama biliyorum ki oradakiler senin nasıl ezan okuduğunu soracaklar, ne diyeyim?' Bunun üzerine Ebu Mahzure şu olayı anlattı: "Bir zamanlar bir grupla birlikte yola çıkmıştım. Yolun bir yerinde Hz. Peygamber'in (sav) müezzini O'nun yanında namaz için ezan okumaya başladı. Uzakta saklandığımız yerde müezzinin sesini duyunca, okuyuşuyla alay etmek için kendi kendimize bağırarak onun söylediklerini tekrar etmeye başladık. Rasulullah (sav) sesimizi işitince adam gönderip bizi yanına çağırdı, huzuruna çıkarıldık. Bize: 'Bağırarak okuyan hanginizdi?' diye sordu: Arkadaşlarımın hepsi beni gösterdiler, haksız da değillerdi! Bunun üzerine Rasulullah (sav) beni alıkoyup diğerlerini gönderdi. Sonra bana: 'Kalk da, ezan oku!' buyurdu. Hemen ayağa kalktım ama o esnada Allah'ın Rasulü'nden ve bana emrettiği ezandan nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Hz. Peygamber'in (sav) önünde ayağa kalktım. Allah'ın Rasulü (sav) bana ezan lafızlarını bizzat şöyle okuyarak öğretti ve tekrarlamamı istedi: "Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim." Sonra bana dedi ki: 'Bu kısmı alçak sesle bir daha söyle (terci yap)':. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulu olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza. Haydi namaza. Haydi kurtuluşa. Haydi kurtuluşa. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah yoktur." Ezanı bitirdiğim zaman beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş olan bir kese verdi. Sonra elini alnıma koydu, alnımdan yüzüme, oradan aşağıya doğru, göğsümün üzerinden göbeğime kadar sürdü. Sonra da: "Allah seni mübarek kılsın, bereket üzerinden eksik olmasın" buyurdu. Ben de: 'Ey Allah'ın Rasulü! Emredin Mekke'de ezanı ben okuyayım' dedim. O da: "Pekâlâ, seni bu işle görevlendirdim" buyurdu. Artık Peygamber'e (sav) karşı duyduğum nefret, tamamen kaybolmuş, yerini sevgiye bırakmıştı. Sonra ben Hz. Peygamber'in (sav) Mekke valisi Attab b. Esid'in yanına vardım vee Efendimizin emri gereği Attab'ın yanında ezanı ben okudum." Bu hadisi bize Ebu Mahzure'ye yetişen bir kimse, Abdulllah b. Muhayr^îz'in haber verdiği gibi aktarmıştır.
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Muhammed b. Beşşar ve Muhammed b. Yahya, onlara Ebu Asım (Dahhak b. Mahled), ona İbn Cüreyc (el-Mekkî), ona Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure, ona da Abdullah b. Muhayrîz şöyle anlatmıştır (adı geçen Abdullah, Ebu Mahzure b. Mi'yer'in velayetinde yetişen bir yetimdi): Ebu Mahzure beni Şam'a göndereceği zaman ona şöyle dedim: 'Amca! Biliyorsun Şam'a gittiğimde oradaki insanlar senin nasıl ezan okuduğunu soracaklar, ne söyleyeyim?' dedim. Bunun üzerine Ebu Mahzure şunları anlattı: 'Bir zamanlar ben de bir toplulukla birlikte yola çıkmıştım. Yolun bir yerinde Hz. Peygamber'in (sav) müezzini O'nun yanında namaz için ezan okumaya başladı. O sırada onlardan uzakta, bir kenardaydık. Müezzini duyunca, onun söylediklerini yüksek sesle tekrar edip alay etmeye başladık. Bizi duyan Rasulullah (sav) yanımıza birilerini gönderip huzuruna çağırdı. Adamlar bizi alıp onun huzuruna götürüp oturttular. Rasulullah (sav): 'O yüksek sesle okuyan hanginizdi bakayım?' diye sordu. Arkadaşlarımın hepsi beni gösterdiler, haklıydılar da! Bunun üzerine Rasûlullah (sav) beni alıkoyup diğerlerini gönderdi. Sonra bana: 'Kalk, bir ezan oku bakayım!' buyurdu. Hemen ayağa kalktım, o esnada Allah'ın Rasulü'nden ve bana emrettiği ezandan nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Hz. Peygamber'in (sav) önünde ayağa kalktım. Allah'ın Rasulü (sav) bana ezanı bizzat öğretti. Şöyle dememi istedi: 'Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim.' Sonra bana dedi ki: "Bu kısmı alçak sesle tekrar et (terci yap). Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza! Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Haydi kurtuluşa! Allah en büyüktür! Allah en büyüktür! Allah'tan başka ilah yoktur!" Ezanı bitirdiğim zaman Rasulullah (sav) beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş olan bir kese verdi. Sonra elini alnıma koydu, oradan aşağı indirip yüzüme sürdü, sonra göğsüme oradan göbeğime kadar elini indirdi ve sıvazladı. Sonra da: "Allah sana iyilik versin ve bereketini üzerinden eksik etmesin!" buyurdu. Ben de: 'Ey Allah'ın Rasulü! Emredin de Mekke'de ezan okuma görevi benim olsun!' dedim. O da: 'Öyle olsun, bu görevi sana verdim' buyurdu. O anda Rasulullah'a (sav) karşı hissettiğim bütün nefret birden sevgiye dönüştü. Sonra Efendimizin (sav) Mekke valisi Attab b. Esîd'in yanına vardım ve Efendimizin emri gereği Attab'ın yanında ezanı ben okudum. Ebu Mahzure'ye yetişen bir başka şahıs daha, Abdullah b. Muhayrîz'in anlattığı gibi bu hadisi bize anlatmıştır.
Açıklama: 1. Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir. 2. Bu olay Mekke'nin fethinden kısa süre sonra gerçekleşmiştir. Mekke fethedildiği zaman müslüman olan Ebu Mahzure ve arkadaşları, İslam'a ve müslümanlara henüz yeterince ısınamadıkları için ve biraz da gençliklerinin verdiği heyecana mağlup olarak, ezanla ve müezzinle bu şekilde alay etmişlerdir. Ancak bu olay, kendisinin Mekke'ye müezzin tayin edilmesi gibi hayırlı bir sonuca götürmüştür.
Bize Muhammed b. Beşşar ve Muhammed b. Yahya, onlara Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure, ona da Abdullah b. Muhayrîz şöyle anlatmıştır (adı geçen Abdullah, Ebu Mahzure b. Mi'yer'in velayetinde yetişen bir yetimdi): Ebu Mahzure beni Şam'a göndereceği zaman ona şöyle dedim: 'Amca! Biliyorsun Şam'a gittiğimde oradaki insanlar senin nasıl ezan okuduğunu soracaklar, ne söyleyeyim?' dedim. Bunun üzerine Ebu Mahzure şunları anlattı: 'Bir zamanlar ben de bir toplulukla birlikte yola çıkmıştım. Yolun bir yerinde Hz. Peygamber'in (sav) müezzini O'nun yanında namaz için ezan okumaya başladı. O sırada onlardan uzakta, bir kenardaydık. Müezzini duyunca, onun söylediklerini yüksek sesle tekrar edip alay etmeye başladık. Bizi duyan Rasulullah (sav) yanımıza birilerini gönderip huzuruna çağırdı. Adamlar bizi alıp onun huzuruna götürüp oturttular. Rasulullah (sav): 'O yüksek sesle okuyan hanginizdi bakayım?' diye sordu. Arkadaşlarımın hepsi beni gösterdiler, haklıydılar da! Bunun üzerine Rasûlullah (sav) beni alıkoyup diğerlerini gönderdi. Sonra bana: 'Kalk, bir ezan oku bakayım!' buyurdu. Hemen ayağa kalktım, o esnada Allah'ın Rasulü'nden ve bana emrettiği ezandan nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Hz. Peygamber'in (sav) önünde ayağa kalktım. Allah'ın Rasulü (sav) bana ezanı bizzat öğretti. Şöyle dememi istedi: 'Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim.' Sonra bana dedi ki: "Burayı alçak sesle tekrar et (terci yap). Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza! Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Haydi kurtuluşa! Allah en büyüktür! Allah en büyüktür! Allah'tan başka ilah yoktur!" Ezanı bitirdiğim zaman Rasulullah (sav) beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş olan bir kese verdi. Sonra elini alnıma koydu, oradan aşağı indirip yüzüme sürdü, sonra göğsüme oradan göbeğime kadar elini indirdi ve sıvazladı. Sonra da: "Allah sana iyilik versin ve bereketini üzerinden eksik etmesin!" buyurdu. Ben de: 'Ey Allah'ın Rasulü! Emredin de Mekke'de ezan okuma görevi benim olsun!' dedim. O da: 'Öyle olsun, bu görevi sana verdim' buyurdu. O anda Rasulullah'a (sav) karşı hissettiğim bütün nefret birden sevgiye dönüştü. Sonra Efendimizin (sav) Mekke valisi Attab b. Esîd'in yanına vardım ve Efendimizin emri gereği Attab'ın yanında ezanı ben okudum. Ebu Mahzure'ye yetişen bir başka şahıs daha, Abdullah b. Muhayrîz'in anlattığı gibi bu hadisi bana anlatmıştır.
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abdulkârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy geldiğinde yüzünün tarafında arı vızıltısı gibi bir ses işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy gelmişti. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve 'Allah'ım, bizlere verdiğin hayırlarını arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol' şeklinde dua etti. Ardından, 'Bana on ayet indirildi, kim onların gereğini yaparsa cennete girer' buyurdu. Sonra, 'Müminler kurtuluşa ermişlerdir' (Müminûn, 23/1) ayetini devamındaki on ayetin sonuna kadar okudu.' Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. Bize İshak b. Mansur, ona Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid ona da Zührî, bu hadisi rivayet etmiştir. Ebu İsa [Tirmizî], 'Abdürrezzâk'tan erken dönemde bu hadisi işitenler/sema edenler, senedde Yunus b. Yezid'i zikretmektedirler. Abdürrezzâk'tan bu hadisi rivayet edenlerden bazıları ise senedde Yunus b. Yezid'e yer vermemişlerdir. Yunus b. Yezid'i zikredenlerin rivayetleri daha sahihtir. Çünkü Abdürrezzâk, Yunus b. Yezid'i bu hadisin senedinde bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. (Abdürrezzâk) Yunus'u, senedde zikretmediğinde rivayet mürsel (munkatı) olmaktadırʼ demiştir.