118 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Abdulvehhâb, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) ibrişimden altın düğmeli birçok kaftanlar hediye edildi de onları sahâbîlerinden birtakım kimseler arasında taksim etti. Bu kaftanlardan bir tanesini de Mahrame b. Nevfel için ayırdı. Müteakiben Mahrame, beraberinde oğlu Mısver b. Mahrame olduğu hâlde geldi de, Peygamber'in kapısı önünde dikildi. Mahreme oğluna “Peygamber’i bana çağır!” dedi. Hz. Peygamber (sav) babamın sesini işitti de, bir kaftan alıp düğmelerini öne tutarak onunla babamı karşıladı ve “Ey Ebü’l-Mısver, bunu senin için sakladım! Ey Ebu Mısver bunu senin için sakladım!” dedi. Mahrame'nin huyunda bir şiddet ve sertlik vardı. Bu hadis İsmail b. Uleyye, Eyyûb’tan rivayet etmiştir. Ve Hâtim b. Verdan bu haberi Eyyûb, İbn Ebu Muleyke isnadıyla el-Misver’den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e bir çok kaftanlar geldi. el-Leys bu hadisi İbn Ebu Muleyke’den rivayet etmekle Eyyub es-Sahtıyânî’ye mutâbeat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Abdullah b. Abdulvehhâb, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) ibrişimden altın düğmeli birçok kaftanlar hediye edildi de onları sahâbîlerinden birtakım kimseler arasında taksim etti. Bu kaftanlardan bir tanesini de Mahrame b. Nevfel için ayırdı. Müteakiben Mahrame, beraberinde oğlu Mısver b. Mahrame olduğu hâlde geldi de, Peygamber'in kapısı önünde dikildi. Mahreme oğluna “Peygamber’i bana çağır!” dedi. Hz. Peygamber (sav) babamın sesini işitti de, bir kaftan alıp düğmelerini öne tutarak onunla babamı karşıladı ve “Ey Ebü’l-Mısver, bunu senin için sakladım! Ey Ebu Mısver bunu senin için sakladım!” dedi. Mahrame'nin huyunda bir şiddet ve sertlik vardı. Bu hadis İsmail b. Uleyye, Eyyûb’tan rivayet etmiştir. Ve Hâtim b. Verdan bu haberi Eyyûb, İbn Ebu Muleyke isnadıyla el-Misver’den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e bir çok kaftanlar geldi. el-Leys bu hadisi İbn Ebu Muleyke’den rivayet etmekle Eyyub es-Sahtıyânî’ye mutâbeat etmiştir.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayla, ona İbn Şihâb, ona İbn Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "ihtiyaç fazlası suyu esirgeyerek (insanların) fazla ot (elde etmesine) engel olmayın."
Bize Musa b. İsmail, ona Abdulvahid b. Ziyâd, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Üç kimse vardır ki Allah kıyamet gününde onların yüzüne bakmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elem verici bir azâb vardır: (Birincisi) yol üstünde ihtiyacından fazla suyu olup onu yoldan geçenlerden esirgeyen kimsedir. (İkincisi) devlet başkanına yalnız dünyalık menfaat için biat etmiş olan kimsedir. Devlet başkanı ona dünyalık verirse hoşlanır, vermezse öfkelenir. (Üçüncüsü) satılık malını ikindiden sonra (pazara) çıkarıp 'kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, ben bu mala şu kadar para verdim' der, satın alan kimse de onu tasdik eder." Bundan sonra Rasulullah (sav) şu ayeti okudu: "Allah'a verdikleri söz ve yeminlerini bedel az bir bedele satınlar var ya işte onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıtıcı bir azap vardır" (Âl-i İmrân, 72)