431 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Bize Ahmed b. Abde ve İsmail b. İbrahim Ebu Mamer el-Hüzelî, ona Süfyan, ona Amr, ona İkrime, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber vahiy (ile alakalı) hadisi zikretmiş ve "...Allah Teâlâ'nın kalplerinden korku giderildiğinde..." (Sebe, 34/23) ayeti, bununla alakalıdır demiştir.
Açıklama: Hadiste bahsedilen vahiy ile alakalı rivayet için bkz. B004701 Buhari'de yer alan bu hadisin ilgili bölümünün tercümesi şu şekildedir: "Allah gökte bir emrin ifâsını hükmettiği zaman, melekler O’nun sözüne itaatlerini arz ederek kanatlarını çırparlar. Bu ses, sanki düz ve kaygan bir taşın üzerindeki zincirin çıkardığı ses gibidir. (Meleklerin) kalplerinden korku giderildiğinde, (büyük meleklere); 'Rabbiniz ne buyurdu?' diye sorarlar. Onlar da soran meleklere, 'Allah hakkı söyledi, o çok yücedir, çok büyüktür' derler..." Hadis metninde bir bölümü verilen ayetin tamamının meali ise şu şekildedir: "Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür" (Sebe, 34/23).
BizeRavh, ona Malik;(T) Bize İshak ona Malik;(T) Bize Musab ez-Zübeyrî, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. el-Hattab, ona da Müslim b. Yesar el-Cüheni şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattab'a (ra) “Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almıştı” [A'râf, 7/172] ayetinin anlamı soruldu. Hz. Ömer “Bu ayet sorulduğunda Hz. Peygamber'in (sav) şöyle cevap verdiğini işittim” dedi: "Şüphesiz ki Allah Teala Adem'i yarattı. Sonra kudret eliyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyetini çıkardı ve 'bunları cennet için yarattım, cennetliklerin amelini işleyecekler' buyurdu. Sonra yine Adem'in sırtına dokunup ondan bir nesil daha çıkardı ve 'bunları cehennem için yarattım. Cehennem ehlinin amelini işleyecekler' buyurdu. Bunun üzerine bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! öyleyse amel niçin? Amelin ne faydası var? dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Şüphesiz ki Aziz ve Celil Allah, bir kulu cennetlik yaratınca ölünceye kadar ona cennet ehlinin amelini işletir ve bu sayede onu cennete sokar. Bir kulu da cehennem için yaratınca, ona da ölünceye kadar cehennem ehlinin amelini işletir ve bu sebeple onu cehenneme sokar' cevabını verdi."
Açıklama: Hz. Ömer ile Müslim b. Yesar arasında inkıta vardır. Ayrıca ondan sadece Abdülhamid b. Abdurrahman rivayette bulunmuştur. Rivayet mutabaatla sahih li-gayrihi olur.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası Abdurrahman, ona Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Übey b. Ka'b'ın yanına geldi. Bu sırada Übey namaz kılıyordu. Hz. Peygamber "Ey Übey!" diye seslendi. Übey döndü fakat cevap vermedi. Sonra namazını hızlıca kıldı ve Hz. Peygamber'e dönüp "Sana selâm olsun Ey Allah'ın Resulü!" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Sana da selam olsun! Seni çağırdığım zaman neden cevap vermedin?" diye sordu. "Namazdaydım, Ey Allah'ın Resulü!" diye cevap verdi. Hz. Peygamber ona "Allah'ın bana vahyettiği ayetler arasında "Sizi ihya edecek şeylere çağırdıkları zaman Allah'ın ve resulünün çağrısına icabet edin" (Enfal, 24) ayetini görmedin mi?" diye sordu. "Gördüm Ey Allah'ın Resulü! Bir daha bu hatama dönmem" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sana bir benzeri, Tevrat, İncil, Zebur veya Kur'ân'da indirilmemiş bir sure öğretmemi ister misin?" diye sordu. Übey "Evet" diye cevap verince Hz. Peygamber (sav) "Namazda ne okuyorsun?" diye sordu Übey de "Ümmü'l-Kur'ân/Fatiha suresini okudu. Rasulullah (sav) "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki ne Tevrat'ta ne İncil'de ne Zebur'da ne de Kur'an'da buna benzer bir sure inmemiştir. O yedi ayetlidir ve bana verilen Kur'ân'dan bir parçadır." Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle dedi: "Bu hasen-sahih bir hadistir. Bu konuda Enes'den ve Ebû Said el-Muallâ'dan hadis rivayet edilmiştir.
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Abdüssamed b. Abdülvâris, ona Said b. Ubeyd Hünânî, ona Abdullah b. Şakîk, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), askerleriyle Dacnan ile Usfan arasında bir yerde konaklamıştı. müşrikler “bunların bir namazları vardır ki bu namaz kendilerine babalarından ve oğullarından daha kıymetlidir. Bu ikindi namazıdır. Bu namaz vaktinde kesin kararınızı verip üzerlerine çullanınız” dediler. Ancak Cebrail, Peygamber'e (sav) gelerek orduyu iki kısma ayırmasını, bir gurup namaz kılarken diğerlerinin silahlarını kuşanarak tedbirli ve kontrollü hareket etmesini, bir rekat kılınca bunların silahlarını kuşanmasını ve diğer grubun bir rekat namaz kılmalarını söyledi. Böylece askerlerin namazı birer rekat, imam durumunda olan Rasulullah'ın (sav) namazı ise iki rekat olacaktır. Tirmizî der ki: Bu hadis bu şekliyle Abdullah b. Şakîk’in, Ebu Hüreyre’den rivâyeti olarak hasen garibtir. Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd, Zeyd b. Sabit, İbn Abbâs, Câbir, Ebu Ayyaş ez-Zürakî, İbn Ömer, Huzeyfe, Ebu Bekre, Sehl b. Ebu Hasme’den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu Ayyaş ez-Zürakî’nin ismi Zeyd b. Sâmit’tir.
Bize el-Ensârî, ona Ma'n, ona Malik b. Enes, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattâb, ona da Müslim b. Yesâr el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattab'a "Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' demişti. Onlar da, 'Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)' demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, 'Biz bundan habersizdik' dememeniz içindir" [A'râf, 7/172] ayetinin anlamı soruldu. Hz. Ömer “Bu ayet sorulduğunda Hz. Peygamber'in (sav) şöyle cevap verdiğini işittim” dedi: "Şüphesiz ki Allah Teala Adem'i yarattı. Sonra kudret eliyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyetini çıkardı ve 'bunları cennet için yarattım, cennetliklerin amelini işleyecekler' buyurdu. Sonra yine Adem'in sırtına dokunup ondan bir nesil daha çıkardı ve 'bunları cehennem için yarattım. Cehennem ehlinin amelini işleyecekler' buyurdu. Bunun üzerine bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! öyleyse amel niçin? Amelin ne faydası var? dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Şüphesiz ki Aziz ve Celil Allah, bir kulu cennetlik yaratınca ölünceye kadar ona cennet ehlinin amelini işletir ve bu sayede onu cennete sokar. Bir kulu da cehennem için yaratınca, ona da ölünceye kadar cehennem ehlinin amelini işletir ve bu sebeple onu cehenneme sokar' cevabını verdi." [Ebu İsa şöyle der ki: Bu, hasen bir hadistir. Müslim b. Yesâr, Hz. Ömer'den hadis işitmemiştir. Bazıları, bu isnatta Müslim b. Yesâr ile Hz. Ömer arasında meçhûl bir râvi zikretmişlerdir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Zâide b. Kudâme, ona Mansûr b. Mu'temir, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: "Baki mezarlığında bir cenazede idik. (Derken) Nebî (sav) gelip oturdu. Bizler de onunla beraber oturduk. Beraberinde yeri çizdiği bir değnek vardı. Başını göğe kaldırdı ve 'Dünyaya gelmiş herkesin gireceği yer (cenne ya da cehennem) yazılmıştır (belirlenmiştir)' buyurdu. Topluluk 'Ey Allah'ın Rasulü! O halde biz neden yazgımıza güvenmeyelim ki. Nasıl olsa bahtiyar olan bahtiyarlık için amel eder, bedbaht olan da bedbahtlık için amel eder' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Bilakis, amele devam edin. Bahtiyarlardan olana bahtiyarların ameli kolaylaştırılır. Behbahtlardan olana da bedbahtların ameli kolaylaştırılır' buyurdu. Ardından 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa; bunların güzel karşılığına da inanırsa; biz onu işin kolayına yönlendiririz. Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse; güzel karşılığı da yalan sayarsa; biz onu zora sokarız' [Leyl, 92/5-10] ayetlerini okudu." [Ebu İsader ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezid b. Harun, ona Avvâm b. Havşeb, ona Süleyman (b. Ebu Süleyman), ona da Enes b. Malik (ra), Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah yeryüzünü yarattığı zaman yeryüzü sallanmaya başladı. Bunun üzerine Allah dağları yarattı. Onları yeryüzüne yerleştirdi ve yeryüzünün sarsıntısı durdu. Melekler dağların ağırlığına şaştılar ve 'Ya Rabbi! Yarattıklarının içinde dağlardan daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah 'Evet demir' buyurdu. Melekler 'Ya Rabbi demirden daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah 'Ateş' buyurdu. Melekler 'Ya Rabbi yarattıkların içinde ateşten daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah 'Su' buyurdu. Melekler 'Sudan daha güçlü bir şey var mıdır?' dediler. Allah’ta 'Rüzgar' dedi. Melekler 'Yarattıkların içerisinde rüzgardan da daha güçlü bir şey var mıdır?' dediler. Bunun üzerine Allah 'Evet sağ eliyle verdiğini sol elinden gizleyen ademoğludur' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece bu isnadla bilmekteyiz.]
Bize Ahmed b. Abde ve İsmail b. İbrahim Ebu Mamer el-Hüzelî, ona Süfyan, ona Amr, ona İkrime, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber vahiy (ile alakalı) hadisi zikretmiş ve "...Allah Teâlâ'nın kalplerinden korku giderildiğinde..." (Sebe, 34/23) ayeti, bununla alakalıdır demiştir.
Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Biz Rasulullahla (sav) oturuyorken şöyle buyurdu: "Hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır." Biz dedik ki, Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var). Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır." Hz. Peygamber (sav) bundan sonra şu ayetleri okudu: 'Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz. Ama kim de cimrilik eder, müstağni olur ve güzel karşılığı yalanlarsa biz onu zora sokarız." (Leyl/92, 5-10).