429 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Adenî, ona Abdullah b. Muâz, ona Ma’mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir: ““Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek; “- Ey Allah’ın rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!” dedim. Şöyle cevap verdi: “- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a kulluk eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!” Sonra Hz. Peygamber şöyle devam etti: “- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları silip söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak.” Sonra; “Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan da allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde, 32/16-17) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da; “- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim, o cihâdır” buyurdu. Sonra da; “- Sana, bütün bunların can damarını (bunlara sahip olacağın şeyi) haber vereyim mi?” dedi. Ben; “- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek; “- Buna sahip ol!” buyurdu. Ben; “- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?” diye sordum. “- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?” buyurdu.
Açıklama: Muâz’ın sözünü ettiği seyahat, Tebük seferidir. Bu sefer esnasında, sıcağın bastırdığı ve insanların etrafa dağıldığı bir sırada Muâz fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e yaklaştı ve aralarında yukarıda geçen konuşma cereyan etti. “Oruç kalkandır” ifâdesi; cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır. İbadetlerin zirvesi olarak cihadın zikredilmesi, cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermek içindir. Cihâd sayesinde insan dinini yüceltir, kuvvetlendirir. “İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri” cümlesi; pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan, gıybet, nemîme vb. pek çok büyük günah “dilin hasâdıdır”, bütün bu günahlar dil ile işlenmektedir. İşlenen her günahın başlangıcında dil mutlaka vardır. Dili yüzünden başına gelebilecek belâlardan kurtulmak için de insan diline sahip olmalıdır. Çok sözün yalansız olmayacağı, çok yalanın da çok günah demek olduğu herkesin malûmudur. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Aynı isnad ile (Bize Yezîd, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir): Yahudi'nin biri Medine çarşısında “Hz. Musa'yı bütün insanlardan üstün kılan (Allah)'a yemin olsun” dedi. Ensar'dan bir adam da Yahudi'ye bir tokat attı ve “Rasulullah (sav) aramızda iken sen böyle diyorsun” dedi Bunun üzerine Yahudi gelip Rasulullah'a (sav) durumu anlattı. Hz. Peygamber (sav) de "O gün sûra üflenir; Allah’ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde kim varsa kıyâmetin dehşetinden çarpılıp cansız yere serilir. Sonra sûra bir daha üflenir; bir de bakarsın ki, bütün ölüler dirilip kabirlerinde ayağa kalkmış, merak ve endişe içinde etraflarına bakınıp duruyorlar" (Zümer, 68) ayetini okuyup şöyle buyurdu: "Şüphesiz ilk dirilen ben olurum ve bir de bakarım ki Musa, Arş'ın direklerinden birine tutunmuş duruyor. Artık bilemiyorum, acaba benden önce mi uyandı, yoksa Allah'ın istisna ettiklerinden miydi? Kim, benim, Yunus b. Mettâ'dan daha hayırlı olduğumu söylerse yalan söylemiş olur."
Açıklama: Hadis sahih isnad ise Muhammed b. Amr dolayısıyla hasendir.
Bize Ali b. Hucr es-Sa‘dî, ona Ali b. Mushir, ona el-Muhtar b. Fülfül, ona Enes b. Malik; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –lafız ona ait olmak üzere-, ona Ali b. Müshir, ona el-Muhtar, o Enes'ten şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bir gün Rasulullah (sav) aramızda bulunuyor iken, kısa bir süre uyuyuverdi, sonra gülümseyerek başını kaldırdı. Bizler; ey Allah'ın Rasulü, gülmene sebep nedir? dedik. O şöyle buyurdu: "Az önce üzerime bir sure indirildi, sonra Rahman Rahim Allah'ın adı ile. Şüphe yok ki biz sana Kevser’i verdik, o halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Şüphesiz ki asıl soyu kesik olan sana buğz edenin kendisidir." [Kevser 108/1-3] suresini okudu. Sonra da "kevser'in ne olduğunu bilir misiniz?" dedi. Biz, Allah ve Rasulü elbette en iyi bilendir dedik. O şöyle buyurdu: "Kevser, Aziz ve Celil Rabbimin bana vadettiği, üzerinde pek çok hayır bulunan bir ırmaktır. Aynı zamanda o, kıyamet gününde ümmetimin su içmek için geleceği Havz'dır. Kapları yıldızların sayısı kadardır. Derken aralarından bir kul çıkartılacak. Ben; 'Rabbim o benim ümmetimdendir diyeceğim.' Bana; Senden sonra neler ortaya çıkardığını bilmezsin' diyecekler." [İbn Hucr hadisi rivayetinde o mescitte aramızda iken ibaresini eklemiş ve "Onun senden önce olmadık neleri ortaya çıkardığını" demiştir.]
Bize Hennâd b. Serî, ona İbn Fudayl, ona Muhtar b. Fülfül, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), 'bana, az önce bir sure indirildi,' dedi. (Hemen) 'bismillâhirrahmânirrahîm' diyerek Kevser suresini okudu. Bitirdiğinde 'bilir misiniz; Kevser nedir?' buyurdu. (Ashab), Allah ve rasulü daha iyi bilir, dediğinde Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 'O, Rabbimin bana cennette vaat ettiği bir nehirdir'."
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Biz Hz. Peygamber'le (sav) Bakîu'l-garkad mezarlığında bir cenazeye katıldık. Hz. Peygamber (sav), "Sizden her birinizin cennetteki ve cehennemdeki yeri yazılmıştır." buyurdu. Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav): "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes niçin yaratıldıysa, o kendisine kolaylaştırılmıştır." buyurdu ve el-Leyl suresinin beşinci ayetinden itibaren şu ayetlerini okudu: 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa; bunların güzel karşılığına da inanırsa; biz onu işin kolayına yönlendiririz. Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse; güzel karşılığı da yalan sayarsa; biz onu zora sokarız.'Leyl suresi, 92/ 5-10. Bize Müsedded, ona Abdülvahid, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali, biz Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyorduk dedi ve bu hadisi nakletti.
Bize Bişr b. Halid, ona Muhamed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali'nin anlattığına göre Hz Peygamber (sav) bir cenaze merasiminde iken eline bir çubuk aldı onunla yere çizgi çizmeye başladı ve şöyle buyurdu: "İstisnasız hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş), yazılmıştır." Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Buna dayanıp, güvenemez miyiz? (yani bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav): "Sizler amel edin ve gayret gösterin. Çünkü herkes için (takdir edilen) kolaylaştırılır" buyurdu. Sonra da Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz".(Leyl suresi, 92/ 5-7) ayetlerini okudu". [Şu'be, bunu bana Mansur, Süleyman'dan rivayet etti de ben onu reddetmedim, dedi.]
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Biz Hz. Peygamber'le (sav) Bakîu'l-garkad mezarlığında bir cenazeye katıldık. Hz. Peygamber (sav), "Sizden her birinizin cennetteki ve cehennemdeki yeri yazılmıştır." buyurdu. Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav): "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes niçin yaratıldıysa, o kendisine kolaylaştırılmıştır." buyurdu ve el-Leyl suresinin beşinci ayetinden itibaren şu ayetlerini okudu: 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa; bunların güzel karşılığına da inanırsa; biz onu işin kolayına yönlendiririz. Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse; güzel karşılığı da yalan sayarsa; biz onu zora sokarız.'Leyl suresi, 92/ 5-10. Bize Müsedded, ona Abdülvahid, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali, biz Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyorduk dedi ve bu hadisi nakletti.
Bize Bişr b. Halid, ona Muhamed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali'nin anlattığına göre Hz Peygamber (sav) bir cenaze merasiminde iken eline bir çubuk aldı onunla yere çizgi çizmeye başladı ve şöyle buyurdu: "İstisnasız hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş), yazılmıştır." Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Buna dayanıp, güvenemez miyiz? (yani bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav): "Sizler amel edin ve gayret gösterin. Çünkü herkes için (takdir edilen) kolaylaştırılır" buyurdu. Sonra da Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz".(Leyl suresi, 92/ 5-7) ayetlerini okudu". [Şu'be, bunu bana Mansur, Süleyman'dan rivayet etti de ben onu reddetmedim, dedi.]