Giriş

Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp gotürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar.


    Öneri Formu
54214 KK10/22 Yûnus, 10, 22

İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.


    Öneri Formu
54193 KK10/12 Yûnus, 10, 12

Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar.


    Öneri Formu
54212 KK10/21 Yûnus, 10, 21

Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda donüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.


    Öneri Formu
54216 KK10/23 Yûnus, 10, 23

Dünya hayatının durumu,gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.


    Öneri Formu
54218 KK10/24 Yûnus, 10, 24

İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer.


    Öneri Formu
55471 KK17/83 İsrâ, 17, 83


Açıklama: Kader meselesi ile ilgili olan bu mevkuf haberin izahı kısaca şöyle yapılabilir: Allah Teâlâ, yaratıkları daha vücut sahasına çıkarmadan önce, onların hayatta vuku bulacak hâl ve hareketlerini, kendilerine vereceği irade tasarrufu ile, ezelî ilmi sayesinde bilir. Bütün olmuş ve olacak haller hep Allah'ın ilmine uygun olarak kudret ve iradesiyle vücut bulur. Bu ölçüler dairesinde hâdiselerin oluş manzumesine Allah'ın takdiri ve kazası denir. Bunun değişmesi olamaz. Kulların mükellefiyet durumu ise, kadere bağlanmaz. Zira kaderin ne olduğunu kul bilmez, ancak Allah'ın emirlerine uyarak hareket etmek sorumluluğu altındadır. Çünkü insan, ağaçlar ve taşlar gibi, yahut hayvanat gibi istediğini yapmaya gücü yetmeyen bir varlık değildir. Allah'ın kendisine verdiği irade ile, bazı işleri yapmaya veya yapmamaya yetkisi vardır. Zaten bu irade yetkisini, iyiye mi, yoksa kötüye mi kullanacağını Allah'ın ezelden bilmesi, onun kaderini tespit demektir. İşte bu tespit, haberde de izah edildiği üzere asla değişmez. Ancak kulların sorumluluğu başka şeydir. Herkes iyi şeyleri yapmaya, kötü huylardan sakınmaya iradesini kullanabilir ve kullanmakla yükümlüdür. Bunu yapmayanlar Allah katında sorumlu olurlar, iradelerini kötüye kullandıklarından cezalarını çekerler. Dinin hükümlerine uygun olarak hareket edip yaşayanlar da sevap kazanırlar, azap çekmekten kurtulurlar.[Edebü’l-müfred, trc. A. Fikri YAVUZ, 564 no’lu dipnot (?)]

    Öneri Formu
164096 EM000283 Buhârî, Edebü'l-Müfred, 137


    Öneri Formu
44228 HM007181 İbn Hanbel, II, 234


    Öneri Formu
47420 HM007698 İbn Hanbel, II, 275


    Öneri Formu
71809 HM014865 İbn Hanbel, III, 353