حدثنا مسدد قال حدثنا عبد الواحد قال حدثنا ليث عن طاوس عن بن عباس أظنه رفعه شك ليث قال : في بن آدم ستون وثلاثمائة سلامى أو عظم أو مفصل على كل واحد في كل يوم صدقة كل كلمة طيبة صدقة وعون الرجل أخاه صدقة والشربة من الماء يسقيها صدقة وإماطة الأذى عن الطريق صدقة
Bize Müsedded, ona Abdülvahid, ona Leys, ona Tâvus, ona İbn Abbâs nakletti. (Leys, 'Zannediyorum İbn Abbâs bu sözü Hz. Peygamber'e İsnad etti' diyerek şüphe etmiştir):
"İnsanoğlunda üç yüz altmış küçük kemik -yahut kemik ya da eklem- vardır. Bunlardan her biri için her gün bir sadaka vermek gerekir. Her güzel söz sadakadır. Kişinin Müslüman kardeşine yardım etmesi sadakadır. İçirdiği bir miktar su sadakadır. Sıkıntı veren şeyi yoldan kaldırıp atmak sadakadır."
Açıklama: Burada râvî, sözü söyleyenin "küçük kemik, kemik, eklem" kelimelerinden hangisini söylediğine dair şüphe etmektedir. Fakat burada hangi kelimenin kullanıldığını tespit etmenin pratikte bir önemi yoktur. Zira amaç, insan bedenini oluşturan parçaların sayısı hakkında tıbbî/ilmî bir bilgi vermek değildir. Bilakis amaç, büyük bir rakam kullanarak bedeni oluşturan parçaların çokluğuna dikkat çekmek ve her bir parçanın karşılığının çeşitli sadakalarla ödenmesi gerektiğine vurgu yapmaktır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164451, EM000422
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا عبد الواحد قال حدثنا ليث عن طاوس عن بن عباس أظنه رفعه شك ليث قال : في بن آدم ستون وثلاثمائة سلامى أو عظم أو مفصل على كل واحد في كل يوم صدقة كل كلمة طيبة صدقة وعون الرجل أخاه صدقة والشربة من الماء يسقيها صدقة وإماطة الأذى عن الطريق صدقة
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Abdülvahid, ona Leys, ona Tâvus, ona İbn Abbâs nakletti. (Leys, 'Zannediyorum İbn Abbâs bu sözü Hz. Peygamber'e İsnad etti' diyerek şüphe etmiştir):
"İnsanoğlunda üç yüz altmış küçük kemik -yahut kemik ya da eklem- vardır. Bunlardan her biri için her gün bir sadaka vermek gerekir. Her güzel söz sadakadır. Kişinin Müslüman kardeşine yardım etmesi sadakadır. İçirdiği bir miktar su sadakadır. Sıkıntı veren şeyi yoldan kaldırıp atmak sadakadır."
Açıklama:
Burada râvî, sözü söyleyenin "küçük kemik, kemik, eklem" kelimelerinden hangisini söylediğine dair şüphe etmektedir. Fakat burada hangi kelimenin kullanıldığını tespit etmenin pratikte bir önemi yoktur. Zira amaç, insan bedenini oluşturan parçaların sayısı hakkında tıbbî/ilmî bir bilgi vermek değildir. Bilakis amaç, büyük bir rakam kullanarak bedeni oluşturan parçaların çokluğuna dikkat çekmek ve her bir parçanın karşılığının çeşitli sadakalarla ödenmesi gerektiğine vurgu yapmaktır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 422, /341
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Leys b. Ebu Süleym el-Kuraşi (Leys b. Eymen b. Züneym)
4. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Sadaka, güzel söz söylemek, dinlemek
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
Yardımseverlik, yol sorana rehberlik etmek
Bize Abdussamed, ona Hemmam, ona Katâde, ona da Ebu Meymûne şöyle rivayet etmiştir.
"Ebu Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) yanına gelip 'Ey Allah'ın Rasulü! Seni gördüğümde içim huzurla doluyor, gönlüm ferahlıyor. Bana bütün varlığın kaynağı hakkında bilgi verebilir misin?' dedi. Rasulullah (sav) 'Her şey sudan yaratılmıştır' buyurdu. Ebu Hureyre tekrar 'Bana öyle bir amel söyle ki onu yaptığımda cennete gireyim' dedi. Rasulullah (sav) 'Selamı yay, güzel söz söyle, sılayı rahîme devam et ve insanlar uyurken namaz kıl ki güven içinde cennete giresin."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
50274, HM010404
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَبِي مَيْمُونَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَيْتُكَ طَابَتْ نَفْسِي وَقَرَّتْ عَيْنِي فَأَنْبِئْنِي عَنْ كُلِّ شَيْءٍ فَقَالَ كُلُّ شَيْءٍ خُلِقَ مِنْ مَاءٍ قَالَ فَأَنْبِئْنِي بِعَمَلٍ إِنْ عَمِلْتُ بِهِ دَخَلْتُ الْجَنَّةَ قَالَ أَفْشِ السَّلَامَ وَأَطِبْ الْكَلَامَ وَصِلْ الْأَرْحَامَ وَقُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسُ نِيَامٌ تَدْخُلْ الْجَنَّةَ بِسَلَامٍ
Tercemesi:
Bize Abdussamed, ona Hemmam, ona Katâde, ona da Ebu Meymûne şöyle rivayet etmiştir.
"Ebu Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) yanına gelip 'Ey Allah'ın Rasulü! Seni gördüğümde içim huzurla doluyor, gönlüm ferahlıyor. Bana bütün varlığın kaynağı hakkında bilgi verebilir misin?' dedi. Rasulullah (sav) 'Her şey sudan yaratılmıştır' buyurdu. Ebu Hureyre tekrar 'Bana öyle bir amel söyle ki onu yaptığımda cennete gireyim' dedi. Rasulullah (sav) 'Selamı yay, güzel söz söyle, sılayı rahîme devam et ve insanlar uyurken namaz kıl ki güven içinde cennete giresin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 10404, 3/697
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Meymune el-Fârisî (Süleym)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Ebu Sehl Abdussamed b. Abdulvâris et-Temimî (Abdussamed b. Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
KTB, SELAM
KTB, YARATILIŞ
Nafile ibadet, geceleyin
Sadaka, güzel söz söylemek, dinlemek
Selam, selamı yaymak
Söz, yerinde ve yeterince olanı güzeldir
Yaratma, Yaratılış
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
73975, HM023597
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ يَعْنِي ابْنَ مُحَمَّدٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ يَزِيدَ يَعْنِي ابْنَ جَابِرٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ اللَّجْلَاجِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَائِشٍ عَنْ بَعْضِ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَرَجَ عَلَيْهِمْ ذَاتَ غَدَاةٍ وَهُوَ طَيِّبُ النَّفْسِ مُسْفِرُ الْوَجْهِ أَوْ مُشْرِقُ الْوَجْهِ فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَرَاكَ طَيِّبَ النَّفْسِ مُسْفِرَ الْوَجْهِ أَوْ مُشْرِقَ الْوَجْهِ فَقَالَ مَا يَمْنَعُنِي وَأَتَانِي رَبِّي اللَّيْلَةَ فِي أَحْسَنِ صُورَةٍ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ قُلْتُ لَبَّيْكَ رَبِّي وَسَعْدَيْكَ فَقَالَ فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَلَأُ الْأَعْلَى قُلْتُ لَا أَدْرِي أَيْ رَبِّ قَالَ ذَلِكَ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلَاثًا قَالَ فَوَضَعَ كَفَّهُ بَيْنَ كَتِفَيَّ فَوَجَدْتُ بَرْدَهَا بَيْنَ ثَدْيَيَّ حَتَّى تَجَلَّى لِي مَا فِي السَّمَوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ثُمَّ تَلَا هَذِهِ الْآيَةَ { وَكَذَلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ } الْآيَةَ قَالَ يَا مُحَمَّدُ فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَلَأُ الْأَعْلَى قَالَ قُلْتُ فِي الْكَفَّارَاتِ قَالَ وَمَا الْكَفَّارَاتُ قُلْتُ الْمَشْيُ عَلَى الْأَقْدَامِ إِلَى الْجَمَاعَاتِ وَالْجُلُوسُ فِي الْمَسَاجِدِ خِلَافَ الصَّلَوَاتِ وَإِبْلَاغُ الْوُضُوءِ فِي الْمَكَارِهِ قَالَ مَنْ فَعَلَ ذَلِكَ عَاشَ بِخَيْرٍ وَمَاتَ بِخَيْرٍ وَكَانَ مِنْ خَطِيئَتِهِ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ وَمِنْ الدَّرَجَاتِ طَيِّبُ الْكَلَامِ وَبَذْلُ السَّلَامِ وَإِطْعَامُ الطَّعَامِ وَالصَّلَاةُ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسُ نِيَامٌ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِذَا صَلَّيْتَ فَقُلْ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الطَّيِّبَاتِ وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ وَأَنْ تَتُوبَ عَلَيَّ وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةً فِي النَّاسِ فَتَوَفَّنِي غَيْرَ مَفْتُونٍ
Tercemesi:
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama:
Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ba'zu ashabi'n-nebî 23597, 7/683
Senetler:
1. Mübhem Ravi (Mübhem)
2. Abdurrahman b. Aiş el-Hadrami (Abdurrahman b. Aiş)
3. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
4. Yezid b. Yezid el-Ezdi (Yezid b. Yezid b. Cabir)
5. Ebu Münzir Züheyr b. Muhammed et-Temimî (Züheyr b. Muhammed)
6. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
Konular:
Abdest, eksiksiz almak gerekir
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Hz. Peygamber, Allah ile ilişkisi
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Hz. Peygamber, mutlu olduğu, sevindiği anlar
İkram, ikram etmek, paylaşmak
Namaz, beklemenin fazileti
Namaz, cemaate teşvik
Namaz, cemaatla kılmanın fazileti
Namaz, geliş şekli
Namaz, Namazda dua
Namaz, Teheccüt namazı
Sadaka, güzel söz söylemek, dinlemek
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti